Kalbimden Başka Delilim Yok
Profil kitap, nisan ayı içerisinde bir biri ardınca baskıya verdiği kitaplarla yeni bir yayın politikasına girdi. Bu politikanın getirdiği nitelikli yazarların eserlerini okuyucuyla buluşturma çabası meyvelerini vermeye başladı. Çoğu yayın evinin kâğıt israfından öteye geçemediği günümüz yayın dünyasında, işini layıkıyla yapan ender yayın evlerinden biri olan Profil Kitap’ın birkaç kitabını temin ettik.
Aralarında biri var ki dikkatimizin en dikkatsiz yerine bir ‘’selamın aleyküm’’ diyerek buradayım dedi. Bu kitap, adını çeşitli TV programlarında sıkça duyduğumuz, çok az insana nasip olan pürüzsüz İstanbul Türkçesiyle muhabbetlerini dinlediğimiz Serdar Tuncer’in; diğeri derleme olan kitabını saymasak, kendi kaleminden dökülen ilk kitabı.
Eşik yayınlarından çıkan Satır Arası Hikâyeler adlı kitapta hikmetli kıssaların derlemesini yapan Tuncer, çoğu insanın onlarca kitabı okuyup ancak ulaşabileceği menkıbeleri toplayarak okuyucuya sunmuştu. Kelamındaki kaliteyi yaptığı kültürel ve sosyal birçok etkinlikle insanlara duyurmuş olan yazar, bu kitabıyla kaleminin de kaliteli koktuğunu okuyucuya göstermiş oldu.
Yazma sancısı, varoluşsallıktan evvel gelen ve teoride oldukça kolay gözüken ancak pratikte bir iç savaş serüvenidir. Bu savaşı veren insanlar temelde ne kadar yazıyor olsa da –yazamıyorum- krizine düşmüş insanlardır. Bu yüzden bazı kitaplar kitlelerin beğenilme arzusunu tatmin için değil yazarının yaşıyor olduğunu anlatabildiği en kestirme yoldur. Çünkü yazmak; kimi zaman yazarın varlığını ispat etmesidir.
‘’Elbiselerimizle şık, simalarımızla güzel, bakışlarımızla derin, yürüyüşümüzle alımlı, cüzdanımızla muteber, tellallığımızla bilge, taatimizle kul ve nihayet nefsimizle var olduğumuzu zannetsek de, biz sadece kelimelerimizle varız, kelimelerimiz kadarız.’’ (S. 91)
O kitaplardan, biri de Serdar Tuncer’in son kitabıdır. Dervişane bir tavır ile modern dünyanın süsüne dalmış insana hakikatin bir ışımasını göstermeye çalışır yazar. Yazmak dediğimiz gibi “ontolojik” bir eylemdir. İspat ve tespit noktasında… Okuyunca, kendini kelamın en büyülü ahengiyle anlatabilecek lisana sahip bir insanın, aslında konuşarak çoğu şeyin anlatılamayacak olduğunu, bizatihi kelimelere sığarak insanlara kanıtlarcasına anlatma çabasını görüyorsunuz. Bu zor bir uğraştır.
Doğum ve ölüm arasındaki dengede hakikat arayışı olan her insan bilir ki, aradığı ilk ve son şey kendisidir. Dünya serüvenimizin hikâyesinin bu olduğunu söylememiz mümkündür. Ancak kaderin, o çözemediğimiz düğümü de budur ya, bulacağı en son şey de kendisi olacaktır. Bu noktadan hareketle ele aldığımız bu eser, kendiyle meselesi olan ve kendini bulma peşine düşmüş bir insanın samimi, içten ve bir o kadar kederli yolculuğunu bulacağınız bir eser.
‘’Bilinmeyi murad ettim, insanı yarattım diyen Rabbimi bilemiyorsam, insanlığımın ne anlamı var, var olmamın ne kıymeti var diye soracak kadar akılları vardır.’’ (S. 23)
Bazı yolların zahmeti, ayağına batan dikenlerin sayısınca değil; o yol uğruna nelerden vazgeçtiğinle ölçülür. O yolların en çetin virajındaki levhada “kendimi arıyorum gören var mı?” ifadesi içimizdeki o kayıp ülkenin keşfine açılacak bir anahtardır. Çünkü aramak bulmanın yarısı, kendine gelmenin üçte ikisidir. Bu yüzden çile ve zorluklar bu yolda yürüyenin yoldaşı, sırdaşı ve arkadaşıdır.
Bu çetin yolda aşk, yolcuyu ayık tutan, onu uyutmayan edinimdir.
‘’Adam daha aşkı bilmezken, âşık olduğu güzel gözlü oldu yıllarca’’(S.31)
‘’Kendisinin kendinden bir başkası olduğunu kendisi kalmayan bir aynaya bakınca bildi. Yok etmeyen aşkın var olmadığını, aşkın var olanlara yar olmadığını bildi. (S. 32)
‘’Ateşe düşen su arar; aşka düşen daha çok ateş… Âşıklar kendilerinde yanacak bir şey kalmayasıya yanmak isterler.’’ (S. 41)
Ve kalp bu yolda, pusuladır yolcuya;
‘’Kalp saat gibi olacak buyurmuşlar. Sen ne yaparsan yap, neyle uğraşırsan uğraş, o hep yaratılış sebebini ifa edecek: Allah, Allah, Allah…’’ (S. 53)
Son olarak;
-Hayırlı olsun, nur topu gibi bir kitap olmuş.
Delilim Yok Kalbimden Başka
Serdar Tuncer
Profil Kitap
Nisan 2017-1.Baskı
185 Syf.
Yazar: Enes CAN - Yayın Tarihi: 02.05.2017 09:21 - Güncelleme Tarihi: 02.05.2017 09:21