Kalbin Sesi Topraktan Duyulur
“Anlayan ben, anlaşılan benin içindedir.
Ben ruhuma, cismime, aklıma, irademe kalpten geçerim.”
Elmalılı Hamdi Yazır
Ruh bilinci nasıl sağlanır? Ruh bilinci, mutluluk derecesine ulaşmak mıdır? Ruh bilinci hayatın manası mı? Hayatın manası nedir? Ruh bilincinde olan ruhların birbirine etkisi var mıdır varsa nasıl olur? Mustafa Kutlu eseri Kalbin Sesiyle Toprağa Dönüş ile kalben sorguladığı hayata bakışını, okurun kalbine aşılamaktadır. Akılcıl olanın akla olan etkisi gibi ruhun da ruha olan etkisi hayata mana ve yön vermektedir. Öyle ki insanoğlu kendini ilah dahi ilan edebilir. Hz. Adem’den bu yana yoldan çıkan nesillerin durumu budur.
Farabi; ruh bilincini “İdeal Devlet” eserinde şöyle tanımlamaktadır: “Ruhların her biri hem kendi özünü hem de kendi özünün benzerini birçok defa düşünmüş olur. Bunun sonucunda da düşündüğü şeyin niteliği artmış, çoğalmış olur. Bedenlerinden ayrılmış olan ruhların birbirleriyle birleşmelerinden ötürü meydana gelen artış, yazı yazan birinin, yazı yazma işiyle sürekli meşgul olması sonucunda yazı yazma sanatı ile ilgili gücünde meydana gelen artışa benzer. Ruhların birbiriyle buluşmaları ve bunun her birinin niteliğinde meydana getirdiği nitelik artışı, yazı yazan birinin fiillerinin sürekli olarak birbirini takip edişi ve bunun onun yazı yazma gücünde ve meziyetinde meydana getirdiği artışa tekabül eder. Ancak birbirleriyle buluşan ruhların sayısı sonsuz olduğundan, sonsuz zaman içinde onların her birinin güç ve zevkinde meydana gelecek artış da sonsuz olacaktır.” (Farabi, 2016, s. 118)
Hayatın manası Âmentü’ye inananlar için ne belirsizdir ne de karışık. Hakikate giden yola barikatlar kurulsa da bu böyledir. Peki, bu barikatları aşmak için ne yapmalıdır? Kalbin, kaderin, ölümün hükmünde hata aramadan niyet edeceğiz. Kalbin sesine yönelerek inanmak ve sevmek şartıyla sonsuzluğa yöneleceğiz. İçimizde bu meseleyi dert eden Müslümanların dünyaya söyleyecek sözü var mı? Az bir zaman sonra bir karış temiz toprak, bir bardak temiz su, bir nefeslik temiz hava bulamayacağız.
Dünyaya söyleyecek sözü olan Mustafa Kutlu, kalbinin sesindeki samimiyetle okura seslenmektedir. Nereye gidiyoruz? Bu gidişat nereye, yol neresi, iz neresi, insan nerede biz neredeyiz… Bu amaçlar doğrultusunda insanı insana çağırır Mustafa Kutlu. Yine bu amaç doğrultusunda kırk yılda kırk hikâye yazan Kutlu, insan ile derdi olan bir yazardır. Yazacağını yazdı ve sözünü söyledi. “Ne yapmalı?” sorusuna mürekkebi yettiğince cevap verdi.
Zaman ve İnsan
Bütün dünyayı, hegemonyası altına almış olan çağdaş, küresel medeniyetin alametifarikası küresel kapitalizmdir. Biz de dâhil dünyayı nasıl avcunun içine aldığı ve nasıl kan emici bir sistem olduğunu anlatmaktadır. Bundan kurtarmadıktan sonra herhangi bir yol çizemeyeceğimizi kendimize anlatır, Kalbin Sesi İle Toprağa Dönüş. Ruh bilincini fikren, ilmen, zikren bir çalışmaya davet etmektedir.
Mustafa Kutlu, dünyaya egemen olan bu sistemin insafsızca bütün dünyayı, insanları ve doğayı sömüren bir sermaye temerrüdünden sonra onun vücuda getirdiği sanayi, endüstri, teknoloji ve dijitalden yapay zekâya kadar yürünen bir yol olduğuna işaret etmektedir. Bu yol bize, şunu söyler; dünyada vaat edilen cennet için kalkınacaksınız, ilerleyeceksiniz, zenginleşeceksiniz, konfor ve refaha sahip olacaksınız. Eğer siz bu yoldan yürümez iseniz geri kalmış olursunuz, az gelişmiş olursunuz sizin boynunuza binenler, aç kalırsınız korkusu salarak size hükmederler. Beş yüz yılda oluşan bu düzenin gücü büyüktür. Bütün dünyada aynı hayat tarzı olan Amerikan tarzı dünyaya hâkim durumdadır. Bu prangadan ve esaret altından kurtulmak için insan ne yapmalıdır peki? Allah rızasının peşinde olmalıdır. Hor görülen toprağa tarıma döneceğiz, merhamet ederek insan ölçekli düzen kuracağız. Tek sermayemiz topraktır. Toprak, hava, su zehirleniyor. Doğal dengeyi bozan insanlar da bununla birlikte bozuluyor. Buna dur demek, toprağa dönmek, kendine dönmek gerekir. Bunun için kanaat ekonomisini kapitalist manteliteye karşı bir düşünce olarak ileri sürer. İslam'a uygun kanaat ekonomisi kurmak için Amentü’ye inananlara mesuliyet düşmektedir. Diye seslenmektedir, Kutlu 20 Mayıs 2020’de katıldığı bir programda. (Hayat Vakfı)
İnsanlığın doyumsuzluğu için kanaat ekonomisini hayata geçirme arzusu içinde olan Kutlu, makineleşmeyle fazladan üretim ve tüketim çılgınlığına karşı yapılması gereken önerileri aktarmaktadır. Amentü’ye inananlar için ‘Hududullah’ı’ göz önüne alarak Kalbin Sesiyle Toprağa Dönüş eseri ile tarıma nasıl dönüleceğine ve sosyal kanaat toplumunun nasıl oluşturulabileceğine dair fikirler sunmaktadır.
İnsanlık olarak durumumuzun vahametine dikkat çekmekte olan Kutlu, sonumuza doğru tepetaklak gidişimizi gözler önüne sererken bu durumu hem eleştirerek hem de umuda dair bir yol göstermektedir. Karamsar olan tabloya rağmen umutsuzluk haramdır, diyerek çözüme işaret etmektedir. Burada da temelde referans aldığı üç isim Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Nurettin Topçu ve Teoman Duralı olmuştur. Yazır'ın tefsirinden alıntılarla Müslüman ütopyasının birey ve cemaatini kurgularken, Topçu'dan alıntılarla bu cemaatin dayanacağı toplumsal kurumların esaslarını belirlemektedir. Mustafa Kutlu, kalbinin sesini duyabilmesinde sanatın önemine vurgu yapmaktadır. Kitaplarının hemen hemen hepsinin kapak resimlerinin kendisine ait olduğunu belirtmeliyim. Ruh bilincine eren bir Müslüman olarak, Müslümanca bir düzen kurgulamaktadır.
Ve son söz;
"Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.”
Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş
Mustafa Kutlu
2020 İstanbul
Dergâh Yayınları
Sayfa 184
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 28.06.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.06.2021 10:48