Kanatları Kırık Yenik Serçe: Şarkısı Beyaz, Edebiyat, Faik ÖCAL

Kanatları Kırık Yenik Serçe: Şarkısı Beyaz yazısını ve Faik ÖCAL yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kanatları Kırık Yenik Serçe: Şarkısı Beyaz

24.11.2023 09:00 - Faik ÖCAL
Kanatları Kırık Yenik Serçe: Şarkısı Beyaz

Bir aşk gelip beni vuracak, adı Şarkısı Beyaz olacak. Sonra o eski yaram kanayacak. Sen görmeyeceksin, bilmeyeceksin, duymayacaksın.

Adını hiç unutmadım. Adını eski yaramdan hiç ayrı tutmadım. Eski yaramın yarısı sendin, anısı bendim. Ruhumsa hep sanık bütün bir varlığımla.

Aşk unutulmazmış, eski yaralar sadece kabuk bağlarlarmış, içeride bir ailenin istenmeyen çocuğu ağlarmış. Geldin ve kabuk bağlamış yaramın bütün mevsimlerini yerle bir ettin. Ben Şarkısı Beyazım diyeceğim ölü bir şairin kelimeleriyle, sense ruhu mevsimsiz sanık, diyeceksin.

Unutmadım seni Şarkısı Beyaz. Diyarbekir'in her sokağında seni aradım. Yağmurlar daha mı ıslak, sen yoksun diye. Her köşe başında bir vurulmuşluğum, bir kaybım. Belliydi hayatımı benden ç/alan failler. Sen aldın, onlar çaldı. Sen gittin, onlar kaldı. Sen Şarkısı Beyazdın, ben ruhu dahi sanık mevsimsiz, yersiz yurtsuz.

Aşklar ülkesinde doğmamıştık. Gökyüzü ve yeryüzü arasında kıstırılmış bir yerlerde yaşıyorduk. Ben seni bekliyordum gençliğimin biricik Şarkısı Beyaz aşkı diyerek, sen hayatını öldürüyordun başkalarının gölgesinde

Bin cehennem taşıyordun kanadı kırık yenik serçe yüreğinde. Ben Şarkısı Beyaz dedikçe sen içindeki kanadı kırık yenik serçeye daha çok sarılıyordun. Bilmiyordum sen mi daha çok küçüktün yoka içindeki kanadı kırık yenik serçe mi?

Acıların ve yoksulluğun varlığına büyük geliyordu. Şarkısı Beyazımdın ama hayat içini paramparça etmişti. Kendini korumak için etrafını duvarlarla çevirmiştin. Dikenli, soğuk ve manik depresif duvarlar. Dışarı çıkmak istemiyordun, dışarıdan birilerinin içeriye girmesine izin vermiyordun. Yalnızdın; yalnızdım.

Ziyadesiyle şehrime benziyordum. Dilimin ucunda Diyarbekir'in yıkılmış, yakılmış mahalleleri. Ben sende acılarımı görmüştüm, kendimi sevmiştim. Mekan hep aynıydı: Surların Şehri.

"Sevmek" dedim, senin kelimen. Seninle hayatıma girdi. Şarkısı Beyazımdın, Cemal Süreya'nın şiirindeki gibi. Hiç kimseler bilmeyecekti seni, hep saklımda kalacaktın, yeni imgelerin imbiğinden geçirecektim seni, yeni kelimelerin mizanına vuracaktım. Yadımda ölesiye yitirecektim seni. Kimseler duymayacaktı şarkımızı ve sızlayan kalplerimizi.

Sen benim kanadı kırık yenik serçemdin. Bırakmayacaktım seni kötü rüyalara, kötü adamlara, kötü zamanlara. Sen benim gençliğimin en kırılgan tarafıydın, beyaz ve saydam. Sen geldin olanca saflığınla, karanlık hayatıma ışık oldun.

Sen Şarkısı Beyaz kanadı kırık yenik bir serçesin, "kendini martılarla bir tutma, senin kanatların kırık, düşersin, yorulursun, beni koyup gitme, ne olursun" dedim, beni dinlemedin ama. Duyuyor musun beni? Sen başkalarının denizinde uçacak bir martı değilsin, sen kendi ömrünün küçük dağlarında uçmaya alışmış bir serçesin. Martılar uzun yaşarlar kısa ölürler aynı denizlerde. Serçelerin ömrü birkaç yıldır ama derin yaşarlar; çünkü sadece kalpleriyle duyarlar. Serçelerin minnacık kalplerinde yeryüzünün bütün çizgileri vardır. Şarkısı Beyaz olan serçeler kalplerinde yeryüzünün bütün çizgilerini birleştirmesini bilirler. Sen benim Şarkısı Beyaz kanadı kırık yenik serçemsin ve hep de öyle kalacaksın.

Sen yanımda olsan ben "taş yürekli şehirlerin mağlup insanlarına" rağmen yaşayabilirim, sana dilimin altında sakladığım faili meçhullerle Şarkısı Beyaz şiirler okuyabilirim, kırıldığım yerlerden hayata tutunabilirim. Yoktun ama, hiç olmadın; avuçlarımda minyatür kanadı kırık yenik bir serçeydin, parmaklarımda ayrılık halkası.

Seni "kocaman ellerimle sevdim." Dünya kirletilmişti ziyadesiyle, insanlar zalimdi haddinden fazla ama yaşayacaktık "taş yürekli şehirlerin mağlup insanlarına" rağmen. Bir başkasına Şarkısı Beyaz demeyecektim, senle başlayan bu şarkı seninle sessizliğin toprağına gömülecekti.

Ben seni, sadece seni sevdim. Senin Şarkın Beyazdı Cemal Süreya'nın şiirindeki gibi, benimse kalbim yaralı, ruhum sanık, fikrim yasak. Bütün esmerliğimle sana geldim. Benim şarkım esmer, suratım gibi, ömrüm gibi, hayallerim gibi. Sen olmasaydın esmerliğimle barışmayacaktım belki de. Belki çok yoruldum, kendimi kızdığım zamanlar ömründen çok oldu ama senden hiçbir zaman vaz geçmedim, kalbime söz geçiremedim.

Şiirler hep aynı şeyi söyler: Bir aşk insandan güçlüyse o aşkın hikayesi de olur. Bir aşk nedensiz gelmişse bütün bahaneleri silip süpürür. Ben seni nedensiz sevdim. Sen esmer şarkımın aydınlık yanısın, kendine uzak bana yakın, kendine isyan bana yaran, kendine kement bana kanayan.

Her gece bir başıma kaldığımda, seni geceleri bir başımıza yaptığımız yolculuklarla hatırlayacağım, hep aynı şehirde, Diyarbekir'de. Sen ağlamak için çıkardın, bense ağlamamak için direnirdim. Ben alışıktım direnmelere, ne de olsa şarkısı esmer olan bir insandım. Senin ağlamak için çok nedenin vardı. Tarumar edilmişti çocukluğun, kırılmıştı serçe kanatların. Bu yüzden sevmiştim seni, esmerliğimi beyazlığında susturmuştum, bütün gençliğime kan kusturma pahasına.

Ben gidersem gözlerin peşimden gelir, sen gidersen bütün bir ömrüm ardından gider. Sana kal diyemem Şarkısı Beyaz, biliyorum gitmek zorundasın; hiç ait olmadın bana, benim şehrime, buralara. Sen uzaktın hep kendine, bana ve şehrime. Ama hep gençliğimin kanadı kırık yenik serçesi olarak kalacaksın. Bana verdiğin sözü tutmayacaksın, çocuksuzluğunun acısını unutmak için kendini martılarla bir tutacaksın, göz göre göre kendini inciteceksin. Bu benim gerçekliğim, diyeceksin. Ben bu acının ve yıkımın içinde gözlerimi dünyaya açtım, çocukluğum kuş ölüsü, diyeceksin.

Yüzünü görsem bütün bir varlığımı ardımda bırakıp gideceğim, Şarkısı Beyaz bir aşkın gölgesinden çıkamayacağımı bilerekten. Yüzün yoktu hiçbir yerde, şehrim bomboştu kalbimden ölüp düşen yaşlı çınarlarla bir. Ben bir başka zaman dilimini özlüyordum, bir başıma ölmek becerisi kazanmak için. Siyah bir keder çökmüştü gençliğimin üzerine, simsiyah gözlerinden gücünü alan siyah bir keder. Esmer şarkımı okuyacağım hiç kimsem yoktu. Karartma gecelere ısmarlıyordum bütün gençlik düşlerimi. Bir başıma ölemiyordum, ayakları kırılmış gençliğime intihar temrinleri yaptırıyordum. Yüzünü özlüyordum, yüzüne bakıp ölmek istiyordum; yoktu yüzün. Yüzüme gömdüğüm kederlerin, gidişlerin, yoklukların haddi hesabı yoktu.

Hayat bana bir yaşam borçluydu, bedelini Şarkısı Beyaz acılarla ödediğim. Esmer gülüşlerime bağlamıştım bütün yarınlarımı. Yar demiştim sana, yara olmuştun kalbime. Can demiştim sana, kan kusturmuştun bembeyaz gençlik düşlerime. Geride kalan parçaları toplayacak kimseler yoktu, sen yoktun, yüzün yoktu, ismin yasaktı. Aklıma getirmemeye çalışıyordum ismini. İsminden kaçtıkça yüzünü daha çok arıyordum, yüzün hiç olmamış gibi. Sadece kanadı kırık yenik bir serçeydin, Şarkısı Beyaz bir çocuktun, hep de öyle kalacaktın. Bu senin sırrındı ya da cezan; aşkın intikamı.

Biliyorum, kalbimin kaçak bölgelerinde hep kanayan bir yara olarak kalacaksın. Ne sana sözüm geçti ne de kalbime. İki ayrı hikayenin kör noktasında karşılaşmıştık gayri nizami zamanlarda. Ben şarkısı esmer bir adamdım, sense Şarkısı Beyaz bir kadın.

Geldin ve gençliğimin bütün ormanlarını yaktın, göğümün bulutlarını koparıp attın, yollarını kapattın. Bir karabasan gibi çökmüştün üzerime. Aşk diyorlardı bunun adına ya da bir yanlışlık. Gücünü ve anlamını yanlışlıklardan ve yanılgılardan almayan kaç aşk vardır, hiç bilemiyorum. Sen biliyor musun? Hiç bildin mi, kanadı kırık yenik bir serçe olarak girdiğinde hayatıma? Ben hiç bilmedim. Bildiğim benim şarkımın esmer olduğu, senin şarkının da beyaz olduğu. Yanlışlarımızı ve yanılgılarımızı, aşkımızın esmerliğini ve beyazlığını bir araya getirmeye gücüm yetmiyordu. Ben yorgundum, sen yaralı. Ben aşıktım, sen kırılgan. Ben müdavimdim, sen misafir.

Sadece sınırlar değil ayrıca aramıza mekanlar, insanlar, şehirler ve hikayeler de girmişti. Sen bir başka yolun yolcusuydun, Şarkın Beyaz, ömrün ziyan; bense bir başka düşün bozgunuydum, esmer şarkısı Diyarbekir surlarına kazılan.

Kalbimde hep yaralı ve yenik bir serçe olarak çırpınıp duracaksın Şarkısı Beyazım. Bunu unutma, hiç unutma. Ben unutmayacağım. Aşk unutturmaz zaten. Aşk insana rağmen kendini hatırlatandır. Aşk acısına rağmen yaraya tuz basmaktır. Aşk, Şarkısı Beyaz, Şarkısı Esmer iki imkansızın göğünde uçmaktır, hem şarkısıyla hem şiiriyle, hem yalnızlığıyla hem sürgünlüğüyle, hem sessizliğiyle hem umuduyla.

Şarkısı Beyaz

Yılmaz Odabaşı

Nemesis Kitap

Sayfa 265

İstanbul, 2011


Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 24.11.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.11.2023 22:26
719

Faik ÖCAL Hakkında

Faik ÖCAL

2000’de Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji mezunu... 2004 yılında Franz Kafka’nın Romanlarında Birey ve Devlet İlişkisi üzerine yaptığı tez ile yüksek lisansını yaptı.

Çeşitli sitelerde ve dergilerde yazıları çıkmakla birlikte 2008’den beri düzenli olarak Yolcu Dergisi’nde yazılar yazmaktadır.

Yayımlanmış Kitapları:

- 101 Kürtçe Roman 2. Cilt Sitav Yayinevi, 2024
- 101 Kürtçe Öykü, Sitav Yayınevi, 2024
- Alacakaranlık Filozofu Nietzsche, 2024
- Deprem Günlüğü, KDY, 2023
- Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi, Zilan Akademi, 2023
- Beyaz Hüzün, Az Kitap, 2022
- 101 Kürtçe Roman 1. Cild, Sitav Yayınları, 2022
- Uzaktaki, Az Kitap, 2021
- Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün, Roza Yayınları, 2012
- Yitik Anılar Şehri, Erguvan Yayınları, 2008
- Aziz ve Aciz Emanetçi, Erguvan Yayınları, 2008

Faik ÖCAL ismine kayıtlı 114 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitapyurdu.com