Kemal’den Kamil’e Mahpusluk, Edebiyat, Vildan KINALI

Kemal’den Kamil’e Mahpusluk yazısını ve Vildan KINALI yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kemal’den Kamil’e Mahpusluk

16.09.2022 09:00 - Vildan KINALI
Kemal’den Kamil’e Mahpusluk

Vildan KINALI yazdı...

Esir Şehir Üçlemesi'nin ikinci kitabı Esir Şehrin Mahpusu'nda Kemal Tahir adeta argonun kitabını yazar. Hayatınızda hiç duymadığınız kelimeler, hapis hayatının bu kadar canlı resmedilmesi size şu soruyu sordurabilir: Yazarın gerçekten bu kadar geniş bir hayal dünyası mı var? Zira hapishane halkının çenesi o kadar düşüktür ki o uzun cümleleri yazmak için hayal gücü yetersiz kalır. Fakat ilk yazıda da dediğim gibi Kemal Tahir'i tanımak gerekliliği burada da devreye girer. Kemal Tahir on iki yıl hapis yatmış bir yazardır. Kuvvetle muhtemel bu kitabını da oradaki günlerden faydalanarak yazmıştır. Bu kadar fazla kişiyi insanın sadece hayal gücüyle ortaya çıkarması çok zordur.

Kemal Tahir iki evlilik yapmış ve ilk evliliği hapse girdiği için sonlanmış, yalnızca üç yıl sürmüştür. Kahramanımız Kamil Bey de evlidir ve bu durumu hapishanede onu bazı kararların eşiğine getirir. Sonda söylenecek şeyi başta söyleyip kitabı ifşalamamak için bu konuyu burada kesmek yakışık alır diye düşünüyorum.

Kamil Bey Esir Şehrin İnsanları'nda tutuklanıp cezaevine girmiş fakat orada kendisine bir oda tahsis edilmiştir. Yedi yılı yalnız başına bir odada nasıl geçireceğini düşünüp dururken bir gün ansızın yaka paça kalabalık bir koğuşa götürülür. Götürülürken kendisi gibi düşünce suçundan yatan arkadaşı İhsan'ın yanına götürüldüğünü zanneder fakat sandığı gibi olmaz. Burada hemen aklımıza Kemal Tahir'in hapse yakın dostu Nazım Hikmet'le girdiği ve sonra ayrı yerlere gönderildikleri gelir. Kahramanımız Kamil Bey girişteki işlemleri yapılırken suçunun ne olduğunu soran görevlilere "iftira" der. Fakat mahpuslukta "iftira"nın karşılığı hırsızlıktır ve herkes onun hırsızlıktan yattığını zanneder. Burada kendisiyle ilk ilgilenen Zekeriya ismindeki sözde "hoca"dır. Fakat Zekeriya Hoca rüya yorumlarıyla ilgilenen biridir ve ilgilendiği tek kitap yorum kitabıdır. Yazarımız burada hatalı ve taassuba dayalı din anlayışına atıf yapar.

Misafir olarak ağırlandığı ilk üç günden sonra Kamil Bey kötü muameleye maruz kalır. Baba yadigârı saati ve daha bir çok eşyası elinden alınır. Kamil Bey bunlara ses etmez. Hatta kötü yoldaki bu insanları anlamaya çalışır. Aslında kötü insanlar olmadıklarına inanmak ister. Esrar, kokain, fuhuş gibi şeyler burada çok sıradandır. Kamil Bey bunların arasında kitap okunup okunmayacağını tartar.

Her şeyi elinden alınan Kamil Bey'in son parası da bitmiş, ne yemek ne sigara alacak meteliği kalmamıştır. Kendisini ziyarete gelen Fatma isimli tanıdık gelirken un kurabiyesi getirmiştir. Saatinin elinden alınmasına ses çıkarmayan Kamil Bey un kurabiyeleri çalınınca deliye döner ve koğuş ağasıyla tayfasını hastanelik edinceye kadar döver. Kemal Tahir, insanoğlunun aç kaldığında tabiatıyla ne kadar ters düşebileceğini anlatır bize. Kötülüklerin kaynağı olarak insanların aç kalmasını görür.

Kamil Bey için bu kavga bir dönüm noktası olmuş ve hırsızlıktan yatmadığı, paşa çocuğu olduğu anlaşılmıştır. Aslında zaten adı müdüre gitmiş, özel mahkûmların kaldığı revire alınması söylenmiş fakat gardiyanların ihmalkârlığından yanlışlıkla o koğuşa düşmüştür. Geçmişte boksörlük de yapmış olan Kamil Bey hapishanede artık bir kahramandır. Adı "millici abi" olmuştur. Kitabın baskısında şapka kullanılmadığı için gene Türkçenin cilvelerinden biriyle karşılaşıp "millici" ne demek diye düşündüğümüzü söylemeden geçemeyeceğim. Tahmin edeceğiniz üzere dördüncü harfi incelterek okunan bu lakap, Kuva-i Milliye'yi savunduğu için Kamil Bey'e layık görülmüştür. Haraç kesen koğuş ağası ve ekibinin elinden bezmiş olan mahkûmların gözünde Kamil Bey kahraman olsa da düzen değişmemiştir. Hatta eğer paşa çocuğu olmasa bu yaptığından ötürü başına daha ne büyük dertler açılacağını yeni yerindeki yoldaşları kendisine anlatır.

Romanlar, yazıldığı dönemle ilgili veriler sunan kaynaklardır. Hatta tarih kitaplarında yazmayan insan hikâyelerini bize sunarak savaşların geçtiği dönemde cephe dışındaki halkın ahvalini bize anlatır. Her yazar olayları kendi penceresinden değerlendirse de yorumlar bazı gerçekleri değiştirmez. Esir Şehrin Mahpusu'nda da ne yazık ki toplumsal bir çürüme, ahlaki bakımdan çöküş diyebileceğimiz tabloyla karşı karşıya kalırız. Zaten ahlaki çöküş beraberinde devletin çöküşünü getirir. Osmanlı'nın neden yıkıldığını anlamak da zor değildir. Bir ülkede hapishanelerin çokluğu ve kalabalığı da bize toplumsal yapıyla ilgili ipuçları verir.

Resmi tarih kitaplarında yazan kahramanlık hikâyelerinin aksine Kemal Tahir'in üçlemesinde gazetelerin halka yaptığı uyarıları görürüz. Kemal Tahir'in romanında bazı gazeteler halka "Bari birkaç gün zevk ve eğlencelerimizden vazgeçelim" çağrısında bulunur. 1910 yılında dünyaya gelmiş bir yazarın elinden çıkmış romana salt kurgu gözüyle bakmak büyük bir yanılgı olur ve insan her yer ve zamanda yalnız insandır.

Esir Şehrin Mahpusu

Kemal Tahir

İthaki Yayınları

342 sayfa


Yazar: Vildan KINALI - Yayın Tarihi: 16.09.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.04.2023 23:49
527

Vildan KINALI Hakkında

Vildan KINALI

1982 Kütahya doğumlu. Kütahya İmam Hatip Lisesi’nden 1999’da mezun oldu. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalıştı. Uluslararası ilişkiler okudu. Bazı yazarlardan yazmak üzerine eğitimler aldı. Edebiyat ve Uluslararası İlişkiler alanları arasında seçim yapamadığı için birini diğerine uyarlamaya çalışıyor.

2023’te “Kasım Bunlar Çok mu Lazım?” isimli çocuk kitabı yayınlandı. Evli, üç çocuk annesi. Konya’da yaşıyor.

Vildan KINALI ismine kayıtlı 16 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.