Kendine Ait Bir Oda

Kadınlar ve yazınsal ürünler söz konusu olduğu vakit geçmişten bir ses ilişir ve "bir kadın hikaye yazarından öte daha ne olabilir ki!" diyen -muhtemelen pek çok kadın yazar ve şairi hayranlıkla okumuş olan- toy şairin sözcükleri hatırıma gelir. Bu üzerinde fazla düşünülmeden dile getirilmiş düşünceye katılmadığımı belirterek, edebiyatın erkek egemen bir zümrenin tek elinde olmadığını ve bunun da Virginia Woolf gibi çok somut örneklerinin tarihte ve günümüzde de müşahade edileceğinin elbette mümkün olacağını vurgulamak isterim.
Kendine ait bir odadan yola çıkarak" kadın ve kurmaca yazın" meselelerine izahat getirmeye çalışan Woolf, yazınsal alandaki maharetini güçlü açıklamalarla önümüze seriyor. Diğer kadın yazarlar gibi kendisinin de içine bir taş gibi oturan o ezici soruya: "madem erkekler kadar yeteneklisiniz neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?" sualine tarihsel ilişkilerin kökenine inerek kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten sonra esaslı bir cevap veriyor. Kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkararak verilen eserleri ve şartların yetersizliğini eleştirip, erkeklerin elinde tuttuğu hakların kadınlara da aynı ölçüde sağlanmasının gerekliğini ısrarla savunmuştur.
Detay ve dikkat gerektiren, aynı zamanda güçlü bir hayal dünyasının ürünü olan kurmaca yazın belki de kadın yazarlar arasında en iyi icra edilen tür oluşuyla bilinir. Fakat Virginia Woolf kadının özgürlük ve verimlilik alanının "kendine ait bir oda" çerçevesinde var olduğuna inanmıştır. Belki burada yazar eşrafı için sıkça kullanılan "fildişi kule" kavramının bir başka isimlendirilişiyle karşımıza çıkışına şahit oluyoruzdur. İmgeleri çoğaltarak hayat sürdüren yazar için elbette bu da bir imgedir fakat o var olan dünyanın dışından bakmak isteyecektir hayata. Aslında Wolf meseleyi benim düşündüğüm kadar felsefi anlatmamış, daha somut tutmuştur. Sadece kendine ait bir oda istemiştir. Oda, kendini içine koyup anahtarını çevirip kendi iç dünyası, kendi düşünceleri ile baş başa kalmanın en somut ve en özgür halini ifade ediyor kadın yazar için. Bununla beraber kadınlar para da kazanmalı ve kendilerine ait boş zamanları da olmalı. Woolf'un yazınsal ürünler vermenin temeline koyduğu en elzem ihtiyaçlar olarak bunlar gösteriliyor.
Bu düşüncelere katılıyor olabiliriz, fakat deha kendisi için çoğu zaman bir mekan arayışından öte olmuştur. O doğmak istediği vakit zaman ve mekan aramayacaktır. Edebi anlamda insanların cinsiyet gözetmeksizin birbirlerinin yazdıklarına saygı duyması ve her kalem tutanın kalemine değer verilmesinin artık içselleştirilmesi gerektiğine inanıyor ve Virginia Woolf'un doğulu bir düşünce için fazla feminist kokan kitabına veda ediyoruz.
Kendine Ait Bir Oda
Virginia Woolf
İletişim Yayınları
127 Sayfa
Yazar: Ayşe BAĞCA - Yayın Tarihi: 16.12.2015 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.03.2024 19:06