Kerkoporta’dan Nekro Porta’ya, Edebiyat, Vildan KINALI

Kerkoporta’dan Nekro Porta’ya yazısını ve Vildan KINALI yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kerkoporta’dan Nekro Porta’ya

08.03.2023 09:00 - Vildan KINALI
Kerkoporta’dan Nekro Porta’ya

Vildan KINALI yazdı...

Stefan Zweig, "İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar" isimli kitabında "Bizans'ın Fethi" diye bir bölüme yer verir. Anlaşılacağı üzere bu bölüm bizim açımızdan İstanbul'un Fetih hikâyesidir. Zweig fethi anlatırken korkunç bir Mehmet portresi çizer. "Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz eder" diyerek Sultan Mehmed Han'ı diktatör ilan eder. İstanbul'un fethediliş anlarını da yağma olarak aktarır.

Zweig'ın aktardığına göre Bizans surlarında yer alan Kerkoporta kapısı büyük bir dikkatsizlik sonucu açık kalmıştır. Kapının açık olduğunu gören Bizans askerleri bunun bir savaş hilesi olduğunu zannederler. Bu arada Türkler hiçbir direnişle karşılaşmadan kent meydanına girerler ve Bizans askerlerini arkadan sararlar. Paniğe kapılan birkaç Bizans askeri "Kent düştü!" diye bağırır ve bu haber dilden dile yayılır. Yayılan söylenti sözde kentin direniş gücünü kırar.

Zweig'ın kitabında çizdiği tablo esasen bazı tarihi kaynaklarda da tartışılagelmiş meseleler olsa da bunlar bir Türk'ün hazmedeceği şeyler değildir. Hele de Zweig'ın, Kostantin'in düşme gerekçesi olarak açık unutulmuş bir kapıyı göstermesi abesle iştigaldir. Sultan Fatih'e "diktatör" yakıştırması kırmızı çizginin aşılmasıdır!

Tarih boyunca her devleti yıkılış sürecine götüren nedenler hemen hemen aynıdır. Yolsuzluk, yöneticilerin eğlence düşkünlüğü, halka zulmetmeleri, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi nedenler er ya da geç o devletin sonunu getirir. Bu Bizans için de böyle olmuştur. Şüphesiz halk da zevk ve eğlenceye düşkündür. Zira bir halk "Nasılsa öyle yönetilir." Zulüm ve adaletsizlik hâkimken inşa edilen mabetler bile yöneticileri aklamaya yetmez. Hatta aksine halk fakirlik içindeyken mabet inşa etmek lüks, israf ve şatafatı artıran bir durum olduğundan Allah'ın bile hoşuna gitmediğini düşünürüz. Ayasofya işte böyle bir zulmün üzerine inşa edilmiştir.

Meliha Öz, Zweig'e bir cevap niyetiyle yazdığı kitabında Ayasofya'nın yapılış sürecini anlatır. Masalsı bir atmosfer kurarak okuyucuyu içine çeker. Bizans'ta yolsuzluk, açlık, hırsızlık kol gezmektedir. Yazar bu durum teşhisini son derece derinlikli bir şekilde verir. Kelimeler özenle seçilmiş gibidir. "Yedi tepeli Babil kuru canından başka bir şeyi olmayan köleleri bile korkutmaktadır."

Kitapta en dikkat çeken karakterlerden biri Elias'tır. Elias esasen bir sütunun tepesinde konuşmadan, yemeden hayatını devam ettiren bir "çileci" dir. Yere ayak basmamaya yeminlidir. Bizans'ın bütün kokuşmuşluğunu yukarıdan izler. Zaten bu kokuşmuşluğu görmek için fazla yükseğe çıkmaya gerek yoktur. İşler öyle çığırından çıkar ki Elias kendini tutamaz ve insanları durdurmak için aralarına karışır. Fakat saçını ve sakalını yıllarca hiç kesmemiş olan bu tuhaf adam insanlar tarafından uğursuzluk getirmekle suçlanarak günah keçisine döner. Aslında kitapta kötülerden çok, iyi bir insan olan Elias'tan çıkarılacak ibretler vardır.

Kur'an'ı Kerim'den öğrendiğimize göre Rabbimiz içlerinde nice âlim ve abidlerin bulunduğu toplumları bile helak etmiştir. Çünkü o âlim ve abidler insanların arasına karışıp iyiliği yaymak ve kötülükten men etmek yerine kendi köşelerinde ibadet etmeyi tercih emişlerdir. Elias'ın durumu bize biraz da bunu hatırlatır. Bir kenarda durup nefsin bütün isteklerini köreltmek suretiyle hayattan elini eteğini çekmenin bile bir bedeli vardır. Elias o bedeli insanlar tarafından itilip kakılmak suretiyle öder. Yazar kitabında zalim hükümdar, gafil halk resmini bize gösterirken, iyi insan portresini de son derece yerinde çizmiştir. Bana soracak olursanız kitabın başarısı da burada saklıdır.

Kitap 2020 Tahsin Yücel Ödülü'ne layık görüldü. Yazarın ilk kitabıyla böyle bir ödüle layık olmasını şahsen hala Zweig'ın metninden bahsederken yükselen, İstanbul'dan bahsederken heyecanlanan tabiatına bağlıyorum. Muhabbetle…

Nekro Porta

Meliha Öz

Şule Yayınları

Kasım 2019

238 sayfa


Yazar: Vildan KINALI - Yayın Tarihi: 08.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.04.2023 23:49
869

Vildan KINALI Hakkında

Vildan KINALI

1982 Kütahya doğumlu. Kütahya İmam Hatip Lisesi’nden 1999’da mezun oldu. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalıştı. Uluslararası ilişkiler okudu. Bazı yazarlardan yazmak üzerine eğitimler aldı. Edebiyat ve Uluslararası İlişkiler alanları arasında seçim yapamadığı için birini diğerine uyarlamaya çalışıyor.

2023’te “Kasım Bunlar Çok mu Lazım?” isimli çocuk kitabı yayınlandı. Evli, üç çocuk annesi. Konya’da yaşıyor.

Vildan KINALI ismine kayıtlı 24 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Instagram Kitapyurdu.com