Kırık Kalemler Dükkânı’na Dair Anlamlar
Ali KARA yazdı...
Yazmak, insanın anlam arama çabalarında kullandığı araçlardan biri olarak, bazen çok göze çarpmayan, akla gelmeyen, kıyıda kalmış durumları açıkça gözler önüne serebilirken bazen de gözlerimizin önünde olduğu gibi duran, her gün önünden geçip de farkında olamadığımız bazı durumları farklı bakış açılarından gösteren, irdeleyen, karmaşıklaştıran yer yer de dramatize edebilen bir yapıya sahip olabilmektedir.
Aslında birçok edebi eser, gücünü anlatımdaki bu farklı dokunuşlardan alır. Durum veya olay yazanın gitmeyi tercih ettiği yolla birlikte tekrardan meydana gelir. Yolun sonuna varmak için gidilebilecek birçok kestirme varken, kendimizi bir dağın etrafında gezerken, karanlık tünellerden geçerken, kısacası yolculuğu uzatıp, yolun tadına varmaya çalışırken buluruz kendimizi.
Esra Kılıç Türedi, Kırık Kalemler Dükkânı adlı eserinde, yer alan kısa öykülerinde, mağduriyetleri olan, hayatlarını sorgulayan, sıkıntılarını haykıran, farklı türden durumlara sahip fakat bilincimizin bir köşesinde mutlaka taşıdığımız türden yaşantılara sahip insanların öykülerini, irdeleyici ve içselleştirici bir yaklaşımla anlatmaktadır. Bunu yaparken de çağrışımlardan, söz sanatlarından, metaforlardan, bilinç akışı tekniğinden oldukça faydalanmaktadır.
Süveyda isimli öyküsünde olduğu gibi yazar, kalbin ortasında var olduğu kabul edilen siyah nokta anlamına gelen Süveyda ismiyle, anlatılan kişinin ciğerlerindeki lekelerden kaynaklanan hastalığıyla bağlantı kurmaktadır. Ayrıca, kişinin kendisini beyaz bir kâğıda, hitap ettiği Süveyda'yı da mürekkep lekesine benzeterek aralarındaki ilişkiyi yine bir çağrışım üzerinden ele alarak bu ilişkiye yeni bir anlam katmaktadır.
Bazen de ''Peri'' adlı öyküde olduğu gibi, adeta tabu oyunu oynar misali adını anmadan ölümü ve verdiği duyguları edebiyatın gücünü kullanarak işleyebilmiştir.
''Peri koşarak çıktı evden, fırtına çoğalmadan dönmeliydi. Evine. Özyurduna. Dönüş ezberindeydi. İnsana daha doğmadan ezberletilen o yollardan geçecekti şimdi.''
''Tozların arasından üstünde lale açmış bembeyaz bir mermer göründü. İsmi de altında: Peri…(Kırık Kalemler Dükkanı, sf:14)
Bizi bazı yolculuklara çıkarıyor yazar. Bu bazen bir zamanlar yaşadığı ve çok özlem duyduğu evi ziyarete giden bir kadının bir hastane odasında biten yolculuğu olabildiği gibi, evinin mutfağından yola çıkıp savaş alanlarında masum çocukların zulüm gördüğü uzak diyarlara giden birinin öyküsü olabiliyor. Öykülere kendimizi daha çok verdiğimizde bu yolculuğun içsel yolculuklar olduğunu, aslında hikâyenin başladığı yer olan hastane odası veya mutfakta bittiğini görüyoruz.
Savaş alanlarında hayatta kalmaya çalışan insanların temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta çektiği zorluğu anlatırken Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi'ne gönderme yaparak iğneleyici bir üslup kullanıyor Külden Piramitler adlı öyküsünde.
''Bir piramit ustasıymış bu adam. İnşa ettiği piramitlerden birini, bu ülkenin piramidini arıyor. Yok, yok… Aşağıdan yukarıya doğru özenle sıraladığı o ihtiyaçları da bulamıyor. Nefes almaya çalışan, karnını güç bela doyuran, ateşten ninnilerle uyuyan bu insanların piramidi bombaların sağanağıyla sürüklenip gitmiş.''(Kırık Kalemler Dükkânı, sf:41)
Yazarın mekân ve zamanı belirli sınırlar içinde tutması, bilinç akışını iç hesaplaşmalar, hayatla ilgili sorgulamalar üzerinde yoğunlaştırmış gibi görünmektedir. Yazarın tekniği, farklı öykülerde farklı kahramanlar üzerinden de olsa Çocukların akşam ezanına kadar oyun oynayabilmesi, paslı demirler ile eski duvarların verdiği hüzün, nemli havaların verdiği bungunluk, duvarlara çakılan çiviler, aşılması gereken duvarlar, düşüncelerinin bir sese dönüşerek içsel hesaplaşmalara dönüşmesi, mutlu bir kadının eteklerinde çiçekler açması gibi dile getirdiği düşünce kalıpları iç dünyası ve değer yargıları ile ilgili kayda değer ipuçları vermektedir.
Yazar içinden geçenleri anlatırken, bilinç akışı tekniğini kullanmış olsa da dayanak aldığı bir nesne ya da çağrışım yapan herhangi bir şeyi kullanarak bu akışın sınırlarını belirliyor. Bu bazen hikâyede hitap edilen kişi, hikâyenin başlığı, ya da hikâyede geçen bir nesne olabiliyor ve bunların referanslığı sayesinde ana konuya olan geri dönüşler yapılarak, okuyucunun –yer yer bu hissiyat fazlalaşsa da – yazarın bilinç akışında savrulmasının önüne geçiliyor.
Sonuç olarak, kurgu ve olayların akışından ziyade kahramanların ruhsal dünyalarını, psikolojik durumlarını ve hayata dair sorgulamalarını, ince edebi dokunuşlarla, küçük öyküleri bu duygu durumlarını bir bulmaca örgüsü içinde örerek, okuyucuya bulmacaları bu duyguları yaşatarak çözdürmeye çalışan küçücük öykülerden oluşan bir eser. Bu noktada yapıcı bir eleştiride bulunmak gerekirse, okuyucu bu bulmacanın uzadığı ve soyutlaştığı yerlerde, örgüden kopabilmektedir. Belki de yer yer daha somut dokunuşlar yapmak bu güzel hikâyelere okuyucunun dikkatini canlı tutması açısından tercih edilebilir.
Kırık Kalemler Dükkânı
Esra Kılıç Türedi
Hece Yayınları
Mart 2024
102 Sayfa
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 08.05.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 01.05.2024 02:07