Kısaca ‘Bir Müslüman Ekonomi Ve Faiz’e Nasıl Bakmal�, İlahiyat, Misafir Köşesi

Kısaca ‘Bir Müslüman Ekonomi Ve Faiz’e Nasıl Bakmalı?’ yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden oku

Kısaca ‘Bir Müslüman Ekonomi Ve Faiz’e Nasıl Bakmalı?’

11.03.2022 09:00 - Misafir Köşesi
Kısaca ‘Bir Müslüman Ekonomi Ve Faiz’e Nasıl Bakmalı?’

S. Çelebi kaleme aldı...

Beyan Yayınları'nın "Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?" serisinden okuduğum ilk kitabın konusu ekonomi ve faizdi. Kitap başlangıç düzeyine ekonomi bilgisine sahip veya sahip olmak isteyen, özellikle İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri için mini bir kaynak kitap bile sayılabilir. Şahsen üniversite yıllarında 1.sınıfta aldığım derslerde tam olarak anlayamadığım pek çok kavramı Necmeddin Güney'in kısa ve öz anlatımıyla kavrayabildiğimi fark ettim. Konuyla ilgili hem merakı hem ilgisi olanların kitabı okumasını tavsiye edebilirim. Ancak merakı olup da ilgisi ve yeterince sabrı ya da zamanı olmayanların merakını gidermek adına özetle temel kavramları, meseleleri aktaracağım.

Ekonomi/İktisat

Batılı literatürde parayla, piyasayla ilgili mevzular ekonomi kavramıyla tanımlanıyor. Kelimenin sözlük karşılığı ise; "mal ve hizmetlerin üretim ve bölüşüm faaliyetlerinin gerçekleştiği sistem." Üniversitede bu dersi İngilizce olarak aldığınızda transkriptinizde Economy yazarken, dersi Türkçe almışsanız İktisat yazacaktır.

Aynı dersi ifade etmek için kullanılsa da kelimelerin sözlükteki manaları arasında fark görülmektedir. Ekonomiye karşılık olarak kullanılan iktisat kelimesi "ölçülü davranmak adaletle hükmetme, aşırılıktan kaçma ve orta yolu bulma" anlamlarına gelmektedir.

İnsana Tüketime ve Sisteme Bakış

Kelimeler zihniyetleri, zihniyetler ise sistemleri dönüştürmekte olduğu için olsa gerek ekonomi, iktisattan daha çok yer ettikçe hayatımızda, üretim ve bölüşüm, tüketim ve daha çok tüketim esas gündemimiz halini almaya başladı. İnsana, tüketime ve değişime bakış sistemlerin durdukları yere göre değişmektedir.

Seküler sistemler için insan, homo economicus'tur yani onların tek amacı şahsi menfaatleridir. Böyle de olduğu için der Kapitalizm piyasaya kimsenin dokunmasına gerek yoktur, herkes kendi çıkarının peşine düşüp, satıcılar en kârlı şekilde satmaya çalışacağı, alıcılar en uygununda almaya çalışacağı için adeta görünmez bir el piyasayı düzenleyecektir. Böylece liberal bir görüş ortaya çıkıp, devletin müdahelesine gerek yoktur efendim bırakınız alsınlar satsınlar ekonomiye can versinler demektedir. Birey mühimdir birey merkezdir.

Kendi haline bırakılan birey ve piyasa teoride olduğu gibi refaha kavuşturmaz toplumu. Zira "İnsan mal sevgisine aşırı düşkündür (Adiyat, 100/8)" diye buyuran Allah bu homo economicus'a meyyal varlığı kendi haline bırakmayıp o malı kazanmak için ahlaki kurallar, malın paylaşımı için asgari şartlar, işçinin hakkı için koruyucu kaideler gibi pek çok sınır getirmektedir. Öte yandan seküler sistemin kendi haline bıraktığı insan Vahşi Kapitalizm'i doğurmuştur. Piyasa zenginlerin tekeline geçmiş, yoksunlar gittikçe fakirleşmiş, herkesin kazandığının kendinin olduğuna inanmaya başlayan bireyci yaklaşım sosyal yardımlardan dahi rahatsız olmaya başlamıştır. Üretmeyen, kazanamayan, mülteci, yaşlı ve dezavantajlı diğer insanları toplumun sırtına yük olarak görülmeye başlanmıştır.

Vahşi Kapitalizm'in öldüresiye çalıştırdığı işçilerin ve gittikçe zenginleşen sermaye sahiplerinin arasında açılan makastan, adaletsizlikten rahatsız olanlar daha toplumcu sistemler tasarlamıştır. Ancak kapitalist sistemin yaptığı ifrat karşısında komünist-sosyalist sistemler çözüm olarak tefrit olarak tanımlanabilecek bir alternatif sunmuşlardır. Mülkiyetin tamamen kaldırıldığı, yoğun baskıların hatta zulümlerin olduğu, dinin reddedildiği bu sistemler insanların yaralarına merhem olmak yerine yaraları deşmiş, adeta uzuvları koparmıştır. Mücadeleleriyle işçilerin bir takım haklar kazanasına vesile oldularsa da verdikleri tahribat faydalarının yanında oldukça az kalmıştır.

Temelinde adaletin olduğu İslam'a göre, çalışabilecek tüm erkeklerin ailenin geçiminden mesul olup, maddi durumu iyi olan tüm kadın ve erkeklerin ise çalışmayan anne-baba ve yakın akrabaların geçiminden sorumludur.(s.53)

Seküler bakış "ihtiyaçların sınırsız, kaynakların sınırlı" olduğunu varsaydığı bir sistemde temellendirir fikirlerini. İslam'a göre ise maddi ihtiyaçlar, fizyolojik temelli ve nihayetinde sınırlı iken, arzular ise psikolojik temeli ve sınırsız olabilir.(s. 62)

Arzu ve ihtiyaç arasındaki farkı idrak eden, sınırsız tüketimin, haz peşinde bir yaşamın insana ve dahi evrene zarar verdiğini fark eden pek çok batılı insan da bugün minimalist felsefeyi ve bilinçli tüketim yollarını benimsemektedir. Efendimiz'in (a.s) kanaatin tükenmez bir hazine olduğu öğüdüne yaraşır hayatlar sürüp bunun belgesellerini çekip kitaplarını yazmaya başlamışlardır.

Faiz ve Alternatifleri

Faizin tanımından sade bir vatandaş olarak benim anladığım şey; kâr ile verilen borca faiz diyor oluşumuz. Faiz veren kişi ve kurumlar borç verdikleri kişinin verdikleri para ile ne yaptığı ile hiçbir şekilde ilgilenmeyip, bir ticaret yapılıyorsa, kâr edip etmemesini zerre umursamadan, paraya ihtiyacı olanlara parayı verip belli bir süre sonra fazlasıyla geri almaktadır.

İslam ise hiçbir şekilde risk almadan, zarara veya kâra ortak olmadan, bir iş yapılacaksa o işin fizibilitesini, kârlılığını incelemeden, helal bir işe harcanıp harcanmadığına bakılmaksızın yapılan emeksiz yapılan bu para satım işine izin vermez. İzin vermez demek belki biraz yumuşak bir ifade oldu. Haram kılar. Bunu bile yeterince uyarıcı, sakındırıcı bulmayanlar için, faiz alıp vermeyi, işlemin bir noktasında bulunmayı Allah ve Resul'üne (a.s) savaş açmak olarak ifade eder. (Bakara, 275)

Herhangi bir sebepten ihtiyaç duyulan nakitin karşılanması için İslam'ın önerdiği ve izin verdiği ilk uygulama 'karzı hasen'dir. Durumu iyi olanların borç vermesi Kuranı Kerim'de pek çok yerde teşvik edilmiştir. Ne yazık ki günümüzde insanlar arasında güven duygusunu sarsacak davranışların çoğalması, borçluların borçlarına riayet etmemesi, insan ilişkilerinin zayıflaması, zenginlerini paralarını daha kârlı yatırımlarda kullanmayı tercih etmesi sebebiyle karzı hasen kurumu oldukça az tercih edilmektedir. İnsanların faizsiz bir şekilde ihtiyaçlarını karşılamaları, iş kurmaları için önerilen diğer yöntemler ise kooperatifler, iş ortalıkları ve taksitli satışlardır.

Katılım Bankaları

Para transferleri, ödemeler, tasarrufları güvenli bir yerde muhafaza etme vs. ihtiyaçlarının artması ile bankalarla kaçınılmaz olarak muhatap olunması üzerine ülkemizde de Finans Kurumları gündeme gelmiştir. Faizsiz Bankacılık veya Katılım Bankası olarak bilinen bu kurumların ilki ülkemizde 1985 yılında açılmıştır. Bilinen bankalardan farkı paranın kullanılacağı yerin önemli olmasıdır, bu kurumlar nakit kredi vermezler.

Hâlihazırda bankalar içerisinde %7'lik bir paya sahip olan bu kurumlar, müşterinin satın alacağı reel malı veya hizmeti önce satın alıp sonra müşteriye taksitle satarlar. Borcu verip geri çekilme yerine ortaklık kurdukları işlerde kâra ve en önemlisi zarara da ortak olurlar. Bu kurumların tercih edilmesi İslami ilkelere uygunluklarının artması için Müslümanların gayret etmesi gerekmektedir.(s.116)

Sonuç Yerine

Güzel bir niyetin, çabanın ve titiz bir çalışmanın ürünü olan Bir Müslüman Ekonomi ve Faiz'e Nasıl Bakmalı' kitabı başlangıç düzeyinde bir kitap olduğunu zaten belirtiyor. Ancak yine de böyle bir kitapta en çok merak edilen bazı soruların cevaplarını aramadan edemedim.

Yazarın kendinin de bir soru veya önerme olarak bahsettiği, Merkez Bankası araçlarının faiz unsurundan arınması için alternatif modeller geliştirilmesi ve finans kurumlarının İslami ilkelere uygunluklarının artması için gayret sarf edilmesi mevzuları ile ilgili sorulara cevap bulamıyoruz kitapta. Finans kurumlarının eksiklerinin, şüpheli durumlarının, teoride problem olmayıp uygulamada eksik kalan yanlarının ne olduğunu bilmek faydalı olacaktı.

Eksik kalan bu bilgilere yazarın da bir cevabı olmayışından mı değinilmediğini yoksa kaynakçada referans verilen üst okumalara mı havale edildiğini öğrenmek adına, konunun meraklıları okuma yolculuğuna devam edebilir.

Bir Müslüman Ekonomi ve Faiz'e Nasıl Bakmalı

Necmeddin Güney

Beyan Yayınları

İstanbul

2021

123 Sf


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 11.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.07.2023 21:20
807

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1014 yazı bulunmaktadır.