Kitap Günlüğü: Aramız Açılıyor

Şimdilerde kendimi kimseye anlatamayacak kadar yorgun,
anlamasını beklemeyecek kadar kırgınım…
La Edri
Bilinç dışı zihinle ilgilenerek yanlış zihinsel düşüncelerimizden kaynaklanan hayal kırıklıklarımız üzerine öyküler yazan Değerli C. Zeynep Kaplantaş'ın Şule Yayınları'nca okura sunulan Aramız Açılıyor adlı ikinci öykü kitabını değerlendirdim. İstifade etmenizi dilerim. Kıymetli Kaplantaş, eserinin adına nazire yaparak "Aramız açılmasın temennisiyle" imzaladığı güzel dileğine "âmin" diyorum. Tebessümle teşekkür ediyorum.
C. Zeynep Kaplantaş duyuların derinliğiyle apaçık kavrayıp tespit ettiği gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan on öykü üzerinden öz farkındalığın yanlış yollarını göstermekle başlıyor. Daha sonra öz farkındalık edinme yolları öneriyor. Bu disiplini 1890'ların başında kuran Sigmund Freud, insan zihnine ilişkin teorileri, bilinçli ve bilinçdışı yönler arasında ayrım yaparak, bilinçdışı zihnin gizli istek ve motivasyonlar nedeniyle davranış ve düşüncelerimizi önemli ölçüde şekillendirdiğini ileri sürer. Bu dürtüler farkındalığa ulaştığı için dirençle karşılaştığı için bir savunma mekanizmasıyla bastırılıyor. Bilinçli ve bilinç dışı unsurlar arasındaki çatışmalar zihnimizle aramızı açıyor. Bu sorunlarla ilgilenen Psikanaliz, zihinsel refahı arttırmak için geliştirilmiş. Psikanalitik kavramlar, edebiyat ve film eleştirisi, folklor analizi, Freudo-Marksizm gibi felsefi bakış açıları ve kültürel fenomenlerin incelenmesi gibi terapi dışındaki çeşitli alanlarda da uygulamaya başlanmış. İşte bu eser, bir uygulaması olarak öz incelemeye olanak sunar. Geçmişten günümüze kadar önemli değişiklikler geçiren öykü formatının son durumuna örnek niteliğine sahip öykülerle Aramız Açılıyor, insanoğluna ait gelişememenin nedenlerini insanı merkeze alarak aktarıyor.
Erich Fromm, Olma Sanatı adlı kitabında şöyle der: "Dünya tasarımı, uygulamalardaki akıldışılıktan ve çelişkili davranmaktan uzaklaşıldığı oranda yücelecek ve gerçeğe yaklaşacaktır." Nitekim yazarımız aramızın açılmasını anlamadaki en önemli adım, yüksek bilinç kapasitemizi ve zihnimizi eleştirel ve sorgulayıcı düşünmemize olanak sağlayan öykülerin anahtar kelimeleri; darılmak, vazgeçmek, duyular, soğukkanlılık, kararlılık, kayıtsızlık, kapalı kutu, hainler, sahtekârlar, ikiyüzlü, kırgınlık, umursamamak, riya, gizli kıskançlık, haksızlık, isyan, bağışlanmak, gurur olarak belirmektedir. Bu kelimelerin açılımları üzerinden öykülerde yaşamın belli bir kesitinde ortaya çıkan olaylarda gösterdiğimiz duyular ele alınmaktadır. Kişilerin olaya verdiği farklı tepkilerle birlikte açığa çıkan ve tüm duyularımızın belirgin özelliklerine değiniliyor. Olaylar, soğuk şubat sabahı gibi bir mevsimi, düğün salonu gibi bir mekânı, akşam vakti gibi bir zaman dilimini, özlenen bir mekânın içinde okurun dikkatine sunar.
Zamanı ve mekânı anlatan ögelerin de temsil ettiği duyular vardır. Valizdeki matara, ırmak kenarı, yaralı bir kuş, esen rüzgâr, harap bir bahçe, lokanta, market rafları gibi olayın akışına yön veren; susuz, sessiz, hissiz, tatsız, kokusuz, düşüncesiz olunan anlarda duyuların farkına varamadığımızı belirtilmektedir. Bir annenin kartal gibi kanadı olmayışı, bir gencin kendi başına giyinebilmesi, çocukluktaki beyaz yalanlar ve huzursuzlukta soğukkanlı olunamaması gibi düşüncelere sahip karakterleri özellikleriyle doğrudan yansıtmaktadır. Karakterlerin sahip olduğu bu etkenlerin neden olduğu dürtüler, yakınlarıyla aralarına kırgınlık, zaman ve mesafe girmesine neden olur. Tüm öykülerde anlatılan olay ve durumları ana karakterin aktarıcı anlatımı ile okuruz. Öykünün tarihteki gelişim sürecine bakılıp, karşılaştırıldığında ise günümüzde öykülerin giderek kısalmaya başladığı ancak anlatım açısından yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.
Sigmund Freud, psikanaliz üzerine yürüttüğü tezleri delillendirebilmek için, edebiyattan faydalanarak disiplinler arası bir çalışma ortaya koymuştur. Jung, Freud'dan farklı bir ekol geliştirerek psikanalizin bireysel bilinçaltına fazla yoğunlaştığını, asıl önemli olanın kolektif bilinçdışı olduğunu savunur. Ona göre kişilik oluşumunda evrensel bilinçdışının ve bunun işlevsel birimleri olan "arketip"lerin, bilinçaltından daha fazla görev üstlenir. Belki bir aketip belki de Uzak Rüya adlı öykü ile "Anların değerini fark etmeye başlayacaklardı." (S.57) "Yıllar evvel uğradığımız felaket bize mutluluğun mekanla sınırlı olmadığını öğretmişti." Olaylar, iki kişi arasında geçmekte ve merkezdeki karakterin etrafında olay örgüsü gelişmektedir. Kişiler, olaylar içinde sahip oldukları misyonlara ve yansıttıkları duyulara göre önem taşımaktadırlar. Karakterler, anlatım içindeki tutumları ve olay içerisindeki davranışları ile bireysel ve toplumsal değerler çerçevesinde kollektif bilinçle hareket etmektedirler. Kişileri ve olaylar içindeki özelliklerini kavramak hikâyeyi anlamada önemli bir öz farkındalığa taşımaktadır.
Öykülerdeki olaylar, hemen hemen her ilişkide ve gündelik yaşamda yakınlarımızla karşılaşabileceğimiz gerçek durumları yansıtmaktadır. Öykülerin olay örgüsü, kurgulanan edebi metin üzerindeki yansımasıdır. Öykülerin önemli bir parçası olay örgüsü olsa da olayın olduğu ve geliştiği mekânlar, karakterin kendi özelliklerini doğrudan ortaya çıkarmaktadır. Tıpkı Afiyet Lokantası adlı öyküde mekânı zihinde kabadayı karakteriyle örtüştürmek gibi: "Atık evim saydığım lokantaya Leyla'yla kol kola girdiğimiz gün garsonların gözleri büyüdü, aşçılar ellerinden tavalarını düşürdü." (S.30) "Yazın habercisi olan kirazları dalından koparıp Leyla'ya veriyordum, yemeğimizi o ağacın altında yemek istemiştik o gün, lokantanın bahçesinde." Sıkılınca kurduğu bu cümle: "Çabuk ol, lan" işte nezaketsizliğin sonu: "Kapı yüzüme kapandı: "Kabalık da bir ayrılık nedenidir." (s.34) "Kendimi sevginin Rehberliğine değil, korkunun eline bıraktığım bir dünyada ihtiyarlayacaktın." (s.35) Öykülerde an, saat, ay, gün, mevsim ya da yıl gibi olay örgüsünün kendine has bir zaman çerçevesi bulunmaktadır. Olayların akışını doğrudan etkileyen zaman, öyküde uzun bir dilimi ifade etmez. Genellikle çocukluktan gelen huzursuz duyular, kısa zaman diliminde olay içerisinde ortaya çıkarak gelişip sonlanmaktadır.
Karakter anlatıcının kendisi de olayların içindedir ve olay örgüsünü yaşadıktan sonra içsel çözümlemeyle anlatmaktadır. Karakterin kendisi de öykünün içinde olduğu için kendi bakış açısından anlattır ve olaylarla ilgili bilgileri sınırlandırır. Karakterler ne anlatmak istiyor veya neyin önemini ortaya koyacak derseniz; "Aramız Açılıyor" öyküsünde olduğu gibi: "Çocuk gibi küseceğine kızdığında ne hissettiğini anlat. Akreple yelkovanının sonsuz hızla yer değiştirmesi yaklaşan bir ayrılığı haber veriyor. Bunu hissettikçe ağlamak, ağlamak, ağlamak istiyorum. Uzak düşeceğiz birbirimizden. Aramız açılıyor, anne" (s.15) Başlangıç ve bitiş noktasına sahip. Her olay birbiri ile ilişkilendirilerek, gerçeklikten kopmadan ilerlemektedir. Karakter öykünün aktarmak istediği duygununun temsilcisidir. Ardından çevresinde yer alan ikinci karakter belirmektedir.
Kaplantaş'ın öykülerinin adları temaya özgüdür. Soğukkanlı olmaya davet eden pastel kırmızı kapağın siyah çerçeve içerisine alınması sınırları hatırlatıyor. Eserin adı V şeklinde yazılmış. Aşağı meyilli öykü sözcüğünü "aramızaçılıyor" sözcüğü birleşerek takip ediyor. Evet eseri okuduktan sonra kırgınlıklarınızı yeniden gözden geçirebilirsiniz. Öykünün başlangıcında içeriğine dair verdiği ana düşüncesinde önemli olanın ruhsal dengenin sağlanabilmesi için kişinin ilkel benliğinden getirdiği duyuların ifade edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Karakter iç diyalog ile olay içerisinde yer almaktadır. Karakterin kendi kendine yaşadığı hesaplaşmalar, tartışmaları ve ruh hali iç dünyasında olan biten konuşmalar olduğu gibi okura aktarılır. İç konuşmalar öyküdeki kurgu içinde karakterin diyalogla verilemeyecek gizli saklı tüm yönlerini ve dile getiremediği bütün düşüncelerini satır aralarında rastlanır böylece insan insana yansıtılmış olur. İç diyalogda verilen, kendi kendine konuşmayla kişisinin ruh dünyasına uygun olarak yansıtılmaktadır. Kardeşimize "Geç Kalmış Bir Özür" borcumuz olabilir: "Kamp ateşinin çevresinde yeni tanıştığım insanlarla sabaha dek oturduğumuz gecelerde saçları omuzlarında bir kızın anlattığı masalları dinlerken onu tamamıyla unuttum." (S.19) burada olduğu gibi. "En son beş yıl evvel gördüğüm Şükran'a kavuşacak olmanın heyecanı ve onu bunca zaman ihmal etmenin gerginliği şaşırtıcı bir biçimde azaldı." (S. 24) "Artık yirmi yaşındaki Şükran tek başına giyinmeyi, kimseye ihtiyaç duymadan yıkanmayı becerebiliyor muydu? (s.25) "… her şeyin anahtarı olabilecek bir özür dileyecektim kardeşimden. Geç kalmış bir özür." (s.26)
Sonuçta Yeni Hediye öyküsünde işin aslına bu cümle ile varılabilir: "Bütün mesele fark etmekteymiş." "Canımı sıkan şeyleri sustukça kendimi sevmem zorlaşıyordu." "Her dediğini kabul ederek onu prenseslik tahtına ben mi oturtuyor muşum?" İnsan insana sınırların olması aranın açılmayacağına delalettir. C. Zeynep Kaplantaş'ın insana verdiği değeri gösteren Aramız Açılıyor, Hümanizm özelliklerinin hatırlatıcısı olarak duruyor. Temsilinde başta kendine ve insana değer vermek esas alınmaktadır. Yaradan, insanı sevip onu yüceltmeyi esas kılmıştır. Dante Hümanizm düşüncesinin temsilcisi olmuştur. Devamını günümüz yazarları getirmektedir. İnsanın değerine önem vermeyi yeniden düşündüren içsel itaatsizlik üzerine ortak bilincin önemine dikkat çekilmelidir. Travmaları haklı çıkararak ussallaştırmayı sorgulatan öyküler, bilincin yenileyicisi olarak fiziksel ve ruhsal yaralara cesaret göstermemize ön ayak olur. Gözümüzden ve gönlümüzden ilk olarak çıkardığımız en yakınımızda olanlara karşı duyarlılığımızı bir daha düşündürür. Hayati önemiyle kavradığımız yazgımızı kabul edebileceğimizi ve sorunlarımıza kendi başımıza çözüm bulabileceğimizin keşfine vardırır. İntikamı İlahi Adalete bırakarak içimizdeki sesle konuşmamızın öneminde kendi kendimize psikoanaliz tahlilimizi yaptırarak duygu ve düşüncelerimizle açılan aramızın kapanmasını sağlayacağı için önemli bir eserdir.
Dostlukla
C. Zeynep Kaplantaş
Aramız Açılıyor
Şule Yayınları
Nisan 2022
118 sayfa
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 26.06.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.06.2025 12:12