Kitap Günlüğü: Romantik Cinayetler, Edebiyat, Ülker GÜNDOĞDU

Kitap Günlüğü: Romantik Cinayetler yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kitap Günlüğü: Romantik Cinayetler

11.06.2025 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
Kitap Günlüğü: Romantik Cinayetler

"Cehennem nedir? Bence o, sevmeyi başaramamaktan acı çekmektir." Dostoyevski

Okuma ayrıcalığına sizlerin de sahip olmanızı istediğim kitaplardan bahsetmek oldukça keyifli. Heyecan veren bir keşifle okuduğum öykü kitaplarının yazarı Değerli C. Zeynep Kaplantaş'ın "Dostlukla" imzasıyla gelen iki eserini okumak, birlikte aynı manzaraya bakmak giydi. Eserler hakkında edindiğim izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Okuduğum ilk eserin dikkat çeken adıyla taşımış olduğu anlamı Türkçede yaygın kullanılan sözcükler içerisinde olması rastlantı olamaz. C. Zeynep Kaplantaş'ın kaleme aldığı Romantik Cinayetler adlı eseri Şule Yayınları'nca okurun ilgisine sunuldu.

"Romantik" kelimesi Fransızcadan dilimize geçmiş olan ve çift olarak ikili ilişkiler üzerine güzel bir anlamı olduğunu belirtmek mümkün. Öykülerde geçen ilişkiler güzel başlamış olsa da sonu anlamış olacağınız gibi bitmeyebilir, belki de bazen sonu, siz belirlersiniz. Eserin adında yer alan diğer sözcük ise bir kimsenin başka bir kimseyi bilerek öldürme eylemi, cinayet anlamında kullanılan sözcüğün eserin adında bulunmasıyla dikkat çeken bir eser. Romantik ve Cinayet sözcükleri Tıpkı Klasizm ve Romantizm akımı karşıtlığında olduğu gibi bir izlenim doğuruyor.

Romantik Cinayetler'in kapak tasarımında aşk ve tutkuyu simgeleyen tek yapraklı, dikensiz bir kırmızı gül, çiftlerin romantik bir akşam yemeği ile başladıkları yeni ilişkiyi veya evlenme teklifi edilecek romantik ortamı simgeleyen porselen servis tabağı ve her şeyi küçük lokmalar halinde bölen veya cinayet silahını simgeleyen gümüş görünümlü bir bıçak görseli görülüyor. Tıpkı öykülerde olduğu gibi kusursuz başlayıp romantik devam eden ilişkilerin, duyguları yiyip tüketmesi gibi betimlenmiş. Olumlu ve olumsuz mesaj barındıran öykülerde anlatılmaz bir romantizmi anlatabilmek için cinayeti ironi alarak düşündürmesine neden olan anlık sinirin neye yol açtığına dair durumları gözler önüne serer. Durağanlığıyla işlenmiş inanılmaz cinayetin anlatılmaz bir soğukkanlılığa sahip olması içinize korku bırakıyor. Ama romantik ve cinayet kelimelerinin ironik olarak bir arada olması her şeyin zıddıyla kendini gösterdiğine örnek olarak duruyor. Her iki kelimenin de birbiriyle yakışarak durması insanın her nedense içini ürpertmekte. Belki de nedeni metakurgu öykülerin yapısına bağlı olmasıdır. Bu yapıya sahip öyküler, gerçek ile kurmaca arasındaki ilişkiyi sorgulatarak yeni bakış açıları kazandırmaktadır. Böylece ilişkiyi sorunsallaştırmak için bilinçli ve sistemli olarak, anlatının bir kurmaca olduğuna da dikkatleri çekmektedir. Genellikle ironi ve yazarın anlatıya müdahalelerinin hangi doğrultuda olacağı okurlarca sezilmektedir. Bu manada öyküler, okurun hayal dünyasında teatral bir zihinsel canlandırma sağlamaktadır. Hayalin canlandırılmasıyla günümüz tiyatrosunu anımsatabilmektedir. Tiyatro ve üstkurmaca, seyircilere ve okurlara, bir kurmaca ürünü okuduklarını unutmalarına hiç izin vermez. Bu bağlamda okuduğunuz eser, her anlamda duygusal zekamızı zenginleştirerek sezileri besler ve kalp yolunu karanlık duygulardan temizleyerek sevgiye açar.

Konu belirlenirken, romantizmden yararlanılmış olmasıyla durumun risklerine farklı bir duyarlılık doğurur. Duygusal hassasiyet sağlayarak kalbe ulaşamayan duyguları harekete geçirerek yeni davranış tutumlarına zemin hazırlar. Düşüncelere dair farklı ifade biçimleriyle tarif edilemeyenleri gün yüzüne vurur. Evet tutkuyla doğan bağlılığın taşıdığı ya hep ya hiç yargısına sahip öyküler, elde etme gücünde ve kaybetme korkusunda birleşen ortak bir noktada buluşmakta. Bu ortak nokta anlık kararları nasıl ve niçin verdiğimizdir. Olay örgüsünde, toplumdan sıradan insanların günlük yaşamlarında kurdukları ilişkilerde yaşadıklarıyla ilgili bir durumda verdikleri anlık kararların sonuçlarının neye mal olduğuna dairdir. Giriş romantik duygular, gelişme sahiplenme bağlanma, sonuçta göremediklerini görmeleriyle birlikte vicdan keşfinin süreci deneyimlenir. Durum aktarılırken konunun tırmanış bölümleri arasındaki geçişler, olay örgüsündeki gibi net değildir. Esrarengizdir. Bazı öyküler herhangi bir sonuca bağlanmayarak okurun düş dünyasında karşılık bulmakta. Yazarın amacı okuru şaşırtmak değil onda izlenimler uyandırmaktır. Bu konuda çok başarılı olmuştur.

Öykü karakterlerini analiz ederken ilginç gelenler arasında İsmet, Z, Emily, Kani Bey, Muhasebe Şefi kişilerden seçildiği gibi Makas, Kırmızı Tır, Koltuk gibi nesnelerin de karakteristik ve anlatıcı özelliklerinin yanı sıra şahit oldukları konuyu ve karakterlerin hissettirdiklerini tarif etme özelliği taşımalarıyla merak arttırıcı unsurlar sonuna kadar kullanılmakta. Toplumun her kesimindeki kent yaşamına mensup kişilerden seçilen karakterlerin davranışlarında duyguların, düşlerin ve coşkuların aşırı biçimde etkisi bulunmakta. Düşçü görüşleri ise romantizmle ilgilidir. Karakterler maddi anlamda yoksul, duygusal anlamda sefil olan lümpen özellikleriyle akıllarda kalıcı izler bırakır. Öykülerdeki karakterler, derinlemesine tanıtılmaz okur zihninde kendi tiplemesinin imajı için fırsat tanınmasının zevkini çıkarır. Okurda merak duygusunu ön plana çıkarmak için karakterlerin sadece ana özelliklerinden bahsedilerek örtülü bir gizemi kovalaması sağlanır. Karakterlerin düşünceleri ''iç ses'' ile okura aktarılır. Seçilen karakterler ya çok iyidir ya da katil olacak kadar çok kötüdür. Eser romantik kelimesini sadece adında taşımıyor elbet. Akım olarak romantizm akımını günümüzde de hatırlatıcısı olarak sürdürülmesine katkı sağlıyor. Özgün olan öyküler, içinde duygu, coşku ve düş öğeleri bulunan karakterlerin davranışları üzerinden duyguların, düşüncelerin ve coşkunun aşırı biçimde etkisiyle işlenmiş cinayetlere verilen anlamla beraber tümüyle romantik tutum içerisinde olan durumlar aktarılıyor. Bu manada fütürist öyküler, duyguların gelecekçi bir hali olduğu okura düşündürülüyor. Geleceğe dair olası ihtimaller hakkında fikir veriyor. Romantik tutumlara daha yürekli yaklaşılacağına dair seziler doğuruyor. Ama Romantik kelime anlamı üzerinden ele alındığı vakit, duygu ve düşünceleri ile ortaya çıkardığı coşku üzerinden davranışlarıyla bunu gösteren kişiyi yansıtıyor. Ancak günümüz anlamı üzerinden ele alındığı vakit, duygusal davranan ve ilişkilerde nasıl davranması gerektiğini iyi bilen kişi olarak anlaşılıyor.

Romantik yazarların ilki ve Romantik Akımıyla ilk olarak ilgilenen Anton Çehov olmuş. Çehov tarzı öykü ismiyle de bilinen bu yazın türünde ilk kez klasik kurgunun dışına çıkılmış. 18. yüzyılın ortasında ortaya çıkan bu akım, hayal ve duyguyu ön plana çıkarır. Bu anlamda romantik cinayetleri işleyen karakterleri yaşadıklarından çok hislerinin, düşüncelerinin ve izlenimlerinin ön plana çıktığı durum öyküleridir. Romantizm akımı, Klasizm'e tepki olarak doğmuş. Coşumculuk adıyla da bilinen romantizm akımı, duygu ve hayalin ön plana çıktığı bir akımdır. Romantizm Akımı Fransız ihtilali, eşitlik, özgürlük gibi ilkelerden besleniyor. O dönemde yaşanan olayların zemin hazırlaması sayesinde ortaya çıkmıştır. Başarısının bir diğer düşüncesinde ise Romantik Cinayetler, insanı akıl ve duygusu ile bir bütün olarak kabul eden on üç öyküden oluşmasındandır. Yazar özgürlük alanını kendi kullandığı gibi okura da düşüncelerinde özgürlük alanı tanıyor. Bireyde düş gücü, kişisellik ön plandadır. Öykülerde iyi ve kötü çatışması vardır. Sevgi ve ölüm temaları yoğun olarak işleniyor. Yazım tekniğinde kusursuz okuma ile öykülerin genelinde bilinç akışı ve iç çözümleme tekniği kullanılmakta. Karakterin duygu ve düşünceleri genellikle karakterin gözünden aktarılıyor. Günlük konuşma dili akıcı olarak benimsenmekte. Mekanlar detaylı bir şekilde anlatılmıyor. Genellikle sokak, ev, iş yeri gibi genel tanımlar yapılırken koltuk, masa, makas gibi ögelere de yer veriliyor. Akıcı anlaşılır ve duru bir dil içerisinde verilen detaylar o durumun kendi planına uygun bir şekilde sürüklemekte. Durum öyküsünün nasıl olması gerektiğini Anton Çehov'un meşhur sözü özetler niteliktedir: ''Eğer duvarda bir tüfek varsa o hikâyenin içinde mutlaka patlamalıdır." Tıpkı Muhasebe Şefi adlı öyküde Ramila'nın kaşının üstüne iki kurşun yeni attığı halde ceketini kana bastıran katilin cebindeki silahın patlayacağını kestirmek gibi. (S.55)

Durum hikayesi temsilcileri olarak Sait Faik Abasıyanık'ın Mahalle Kahvesi, Anton Çehov'un Bir Taşralının Hikayesi, Mahmut Şevket Esendal Hava Parası, Aziz Nesin Gül ya da Ağla adlı eserlerini gösterebiliriz. Ana fikri belirlenmiş betik, kin, nefret, kızgınlık, düşmanlık, aşk duygularına kendini adayan kişiliklerin hayata romantik açıdan bakamayarak, elinden akıp giden anların kaybından dolayı düşülen umutsuzluğu tırmandıran ilişkilere tepki sonucu cinayetlerle tükenen ve yeniden doğan duygular görülebilir. Ana fikri destekleyen yardımcı fikirlerinden biri de iki kişinin arasında geçen durumlarda sevdiği, işi, eşi, ailesi ile yaşadığı romantik bağı kaybetme korkusudur. İşini kaybeden Z'nin artık sahip olmadığı "Düzen ne güzel şey!" (S.18) Dediği gibi "işten gönderilmeni ben istedim" diyen dostu sandığı müdüründen duyduğuna inanmayarak aldığı derin nefesini yavaş yavaş bırakmasıyla gözlerini pörtletip nevrinin dönmesi bir olur. Yaşama sevincini elinden alana karşı duyulan hayal kırıklığının neden olabileceği aykırı durumlar aktarılır. Konuyu açıklayacak daha anlaşılır kılacak ezoterik gizemli bir durumla yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan her türlü bilgi, giriş gelişme ve sonuç öykülerin planının çıkarımı, kimsenin damarına basmamak gerekir diyebiliriz. Öykülerde tutarlı bir sıralama yapılmış. Duruma nereden, nasıl ve niçin başlanacağı belirlidir. Durumun hangi noktalarından olayın nedenlerini çözeceğini düşünen okur için belirli ipucunu takip etmesi beklenir. Hayal gücü imgelemi geçmiş zamana özgü öğeleri şimdiki yaşantılar arasında bağ kurma gücü ve nesnelerin biçimlerini zihinde tasarımlayabilme özelliğiyle duruma karşı ilgiyi arttırır. Yazar, duygusal zekâsıyla her durumla ilgili kişisel deneyimlerini ve kapsamlı gözlemleriyle okura seyri ilginçliklerle belirgin kılar.

Sonuç olarak Romantik Cinayetler, ilişkilerde hissedilen küçük büyük, aşk aile, arkadaşlık dostluk, resmi ve samimi tüm karanlık duyguları kompanse etmektedir. Her anlamda ilişkileri dengelemek, yerine doldurmak ya da karşılamak anlamında düşündürür. Değerli C. Zeynep Kaplantaş Romantik Cinayetler adlı eserinin konusu, yazım tekniği ve bir akımı hatırlatıcılığıyla özel bir anlamda değerlendirilmelidir. Herhangi bir durum ya da konu ile beraber olay karşısında ilişkileri derinden ele almak mümkün. Romantizm Akımı'nın ana felsefesini yansıtmasına göre Klasisizme karşı olmasıdır. Yazarı daraltan bütün prensiplerine karşı olan sanatçılar önce, onun akla ve sağduyuya verdiği önemi reddedip duygu ve hayale değer verirler. "Deha akıldadır." diyen Klasiklere, "Deha yürektedir." karşılığını vermektedirler. Romantizmde konu olarak daha çok işlenen toplumsal sorunları dolayısıyla ulusal tarihi kayıt altına almasıyla önemlidir. Eser isminin etimolojisi, yazar, yansıttığı akım, konu analizi, ana fikri, karakter analizi, eserin kapağı, metinler arası çağrışımı, yazım tekniği ve anlatım dili hakkında görüşlerimi sizlerle paylaştım. Değerli C. Zeynep Kaplantaş'ı duygusal dehasını bize açtığı için kutlarım, nice eserlerini okumayı dilerim.

Dostlukla

C.Zeynep Kaplantaş

Romantik Cinayetler

Öykü

Şule Yayınları

Kasım 2017

110 sayfa


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 11.06.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 10.06.2025 12:23
229

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi. 18.08.2020 tarihinde Kitap Haber’e katıldı. 1998’den beri İstanbul’da yaşamakta.

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 151 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel