Kitap Raporu 6 : Yeni Çıkan Eserler (Nisan, 2022)
Her ay düzenli olarak yayımlamış olduğumuz Yeni Çıkan Eserler seçkimizin bu sayısı tarih ağırlıklı oldu. 700 kadar kitabı inceleyip okurlarımızın dikkatini çekebileceğini düşündüğümüz 17 kitabı belirlemeye çalıştık. Her zaman olduğu gibi bu ayki seçkimiz babil.com sitesi kullanılarak derlenmiştir.
Erken Dönem İslam Sanatı 650-1100 / Oleg Grabar / Albaraka Yayınları
İslami Görsel Kültür 1100-1800 / Oleg Grabar / Albaraka Yayınları
Oleg Grabar, İslam Sanatı Çalışmalarının İnşası başlıklı dört ciltlik eseriyle İslam sanatına yoğunlaşmaktadır. Bu alan hakkındaki bilgimizi, İslam kültürü ve tarihi ile bütünleştirmekte; okura geniş bir perspektif sunmaktadır. Sanat teorilerinin ve Batı sanatına ait unsurların da göz ardı edilmediği bu eserde İslam sanatına dair çeşitli örnekler, görselleriyle birlikte, evrensel bir sanat literatürü çerçevesinde sunulmaktadır.
Çeşitli makalelerden oluşan bu eser, İslam sanatını mimari, resim, obje, ikonografi, estetik ve süsleme gibi çeşitli kavramların merceği altında incelemektedir.
İslami sanat tarihinin yaklaşık olarak ilk 450 yılını ela alan Erken Dönem İslam Sanatı, 650-1100; İspanya, Suriye, Mısır, İran gibi çeşitli coğrafyalara ve Emevî, Fâtımî, Sâsânî gibi çeşitli hanedanlıklara odaklanmaktadır. Grabar, İslam kültürünün geniş coğrafyalara yayılmasında sanatının en etkili unsurlardan biri olduğunu savunmakta ve elinizdeki ciltle birlikte İslami sanatın ilk yüzyıllarının yön verici niteliğinin anlaşılmasına önemli katkılarda bulunmaktadır.
Kültürel açıdan İslam sanatının gelişimine tanık olunan XI. ve XVI. yüzyılları ele alan İslami Görsel Kültür, 1100-1800; Mısır'dan Orta Asya'ya uzanan coğrafyaya yer vermektedir. Grabar, bu ciltte resimli el yazmalarına, minyatürlere, camilere, türbelere ve kubbelere yoğunlaşmakta; farklı coğrafyaların ve hükümdarlıkların birer ürünü olan çeşitli sanat eserlerini görsel motifler, süsleme teknikleri ve mimari formlar bağlamında ele almaktadır.
Tarih İçinde Zaman / Peter N. Stearns / Ketebe Yayınları
Peter N. Stearns zaman kavramını evrensel bir bakış açısıyla, tarihsel bağlamda ele alıyor... Hem takvimsel zamanı hem de saat zamanını kapsayan Tarih İçinde Zaman'da; inanç sistemlerinden sanayileşmeye kadar pek çok düzlemde yaşanan gelişmeleri gündelik yaşam pratiklerine dönüştürmesi bakımından, zamanı algılama biçimimizdeki tarihsel değişimin önemi inceleniyor. Modern zaman algısının sebepleri ve süregelen sonuçlarını açıklayan bu çalışma, erken dönem toplumlarının zamanın ölçümüyle neden ve nasıl ilgilendiğini de irdelemekten geri durmuyor.
Stearns, çeşitli toplum ve kültürlerin alışkanlıklarını ve zaman kavramına yaklaşımlarını karşılaştırmalı olarak incelerken bir yandan da küreselleşmenin bunlar üzerinde yarattığı gelişimlerin etkilerini tartışıyor. Günümüzdeki ve geçmişteki farklı insan topluluklarının zaman kurguları ve anlayışlarına dair kapsamlı bir kaynak niteliğindeki Tarih İçinde Zaman, yer verdiği görseller ve açıklayıcı örneklerle de okurun, bu çeşitliliği kavramasını kolaylaştırıyor. Tarihsel süreç ve güçlerin, hayatlarımızı etkilemeye ve şekillendirmeye devam ettiğine dikkat çeken Tarih İçinde Zaman, tarih ve sosyoloji alanında çalışanların yanı sıra zamanı kavrayışımızdaki değişimin izini sürmek isteyenler için büyüleyici bir eser.
Hileli Ayna / Jia Tolentino / Mundi
Benliğin ön plana çıktığı bir çağda yaşıyoruz; gerçekleri güçlülerin şekillendirdiği, hem kişisel hem de siyasi yanılgılarla dolu bir çağda.
The New Yorker'ın en parlak genç yeteneği Jia Tolentino, karmaşık ve çok katmanlı meseleleri açıklama becerisini mizah anlayışı ve derin bir dürüstlükle birleştirerek içinde yaşadığımız dönemi tanımlayan çatışmaları, çelişkileri, büyük değişimleri irdeleyen eşsiz bir ses. Birbiriyle bağlantılı konuları masaya yatıran dokuz denemenin yer aldığı Hileli Ayna'da, hayatlarımızın yüzeyinin hemen altında akıp giden kendini kandırma nehrinde bizleri aydınlatıcı, unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor; içine doğduğumuz ve bizi şekillendiren kültürün aynasında kendimizi net bir şekilde görmenin zorluğunu gözler önüne seriyor. Sosyal internetin kâbus gibi yükselişinden 2000'lerin belirleyici sistemi haline gelen dolandırıcılık düzenine, abartılı düğünlerden bedenlerimiz de dahil olmak üzere her şeyin biz ölene kadar daha verimli ve güzel olması gerektiği konusunda ısrar eden optimizasyon rüyasına, farklı gözüken konuları birbirine bağlayarak anlatıyor Tolentino.
Her Şeyi Düşünme / Anne Bogel / Serenad Yayınevi
Verimsiz, hatta yıkıcı bir düşünce döngüsüne yakalanmanın nasıl bir his olduğunu hepimiz biliriz. İhtimaller döngüsünde sıkışıp kalmak, kararsızlıkla boğuşmak, yanlış anlama korkusuyla felç olmak... Üstelik bu kısır düşünce döngüsünden çıkmak genellikle bizim için bir seçenek gibi de durmaz.
Her şeyi düşünmek dediğimizde sadece taşınmak ya da bir ilişkiyi sonlandırmak gibi hayati kararlardan söz etmeyiz, zihinsel enerjimizi bizden çalan ve bunu hak etmeyen önemsiz ayrıntıları kastederiz. Aşırı düşünmeyle gelen şüphe, endişe, suçluluk, abartılı mükemmeliyetçilik, erteleme ve daha pek çok olumsuz duygu ve davranış tıpkı bulutların güneşi engellemesi gibi sizi karanlığa boğar. Yazar Anne Bogel dünya çapında çok satan Her Şeyi Düşünme kitabında aşırı düşünmenin ayağımıza gizlice taktığı çelmeleri nasıl etkisiz hale getirebileceğimizi anlatıyor.
Kültürü ve Görgüsüyle Denizcilik / Cem Gürdeniz / Yapı Kredi Yayınları
Denizcilik kültürü ve görgüsü sonsuz bir okyanustur. Denizi kalbi, aklı ve ruhuyla seven bir insan için ömür boyu büyük bir ilgi alanıdır. Bu kültürün herhangi bir alanına tutkuyla bağlanan bir insan denizden ve yarattığı kültürden uzaklaşamaz. Görgü kuralları ise denizciliğin sonsuz faaliyet alanlarında insana, doğaya, topluma, tarihe ve kurumlara gereken saygının çerçevesini çizerek tekne, insan ve deniz etkileşimini düzene sokar.
Kitabımda her kesimden denizciye asırlar öncesinden süzülüp gelen mavi kültürün pratik bilgi ve uygulamalarını kısa kısa anlatmaya çalıştım. Bu kitapta anlatılanları ciddi bir görgü disiplini içinde gerçekleştirebilmek hem denizi hem çevrenizi daha mutlu yapacaktır. Bu kitabı okuduktan sonra denizdeki davranış ve uygulamalarını, başta usturmaça, bayrak ve limanda/marinada gürültü disiplini olmak üzere, olumlu yönde değiştirenler olursa ne mutlu bana.
Pozitif Psikoloji: Mutluluk ve Esenlik Kılavuzu / Ertuğrul Köroğlu / Destek Yayınları
Psikoloji bilimi genelde yetersizliklerle ilgilenir. Ancak bugün güçlü yanlarımızı ve yeteneklerimizi bulup ortaya çıkarmamız, her alanda nasıl daha başarılı olabileceğimizi bulmamız, kendimizi nasıl geliştirebileceğimiz, nasıl daha doyurucu bir iş yaşamımızın ve ilişkilerimizin olabileceği ve güzel yaşama sanatı konularında daha çok bilgi edinmemiz gereken bir zamanda yaşıyoruz. İnsanın güçlü olduğu yanlarını bilmesi ve bunlara göre ilerlemesi, içgörüyle birlikte yaşama ilişkin yeni bakış açıları kazanmayı, zorlanmalar karşısında daha dayanıklı olmayı, iyimserliği ve ruhsal dayanıklılığı sağlar.
Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu Pozitif Psikoloji kitabında ruhsal bozuklukların ötesine geçerek, nasıl daha mutlu olunacağını olumluluk psikolojisi üzerinden anlatıyor. Kendini yönlendirebilmeyi, kendine güvenmeyi, benlik saygısını geliştirmeyi, yaşama gücünün ve içsel gücün artmasını, mutlu ve doyumlu olmayı, amaçlara ulaşmayı, kendini işe daha çok vermeyi ve iş hayatında daha başarılı olmayı sağlayan yeni ve devrimci bir yaklaşımı okurlarıyla buluşturuyor.
Filantrokapitalizm: Rockefeller, Ford ve Gates Vakfı ve Türkiye / Aziz Küçük / Siyasal Kitabevi
Kapitalizmin ortaya çıkardığı eşitsizlikler üzerine kurulu olan modern filantropi (hayırseverlik), toplumsal sorunları sadece cömertlikle değil yatırım ve planlama yoluyla bilimsel yöntemlerle çözmeyi hedeflemektedir. Günümüzde şirket-vakıf işbirliğine dayanan eğilimin somut biçimlerinden biri olarak filantrokapitalizm ise emeğin ve doğal kaynakların sömürülmesi yoluyla biriktirilen kârların, işletme yaklaşımları dolayımıyla görünüşte sosyal refahın iyileştirilmesi, gerçekte ise çıkar yönelimli kullanılmasını ifade etmektedir.
Bu kitap Carnegie, Rockefeller, Ford ve Gates Vakfı gibi sırasıyla çelik, petrol, otomobil ve bilişim endüstrilerinde elde edilen kârlarla oluşturulan büyük Amerikan vakıflarının filantropik hedeflerle 19.yüzyılın sonlarından itibaren başta sağlık, eğitim, tarım, beşeri ve sosyal bilimler olmak üzere birçok alanda yol açtıkları değişim ve dönüşümü farklı bir mercekle ele almaktadır. Amerikan vakıflarının faaliyetlerinin ABD'nin askeri, siyasi ve kültürel hegemonyası bağlamında ele alınmadıkça tam anlamıyla anlaşılamayacağının ileri sürüldüğü kitapta vakıfların modern kapitalizmin bir ürünü olarak halk sağlığının ve tıbbın kurumsallaşmasına, bilimin ve kültürün yeniden üretimine, Amerikan iç ve dış politikasının oluşturulmasına kadar birçok alanda hangi saiklerle hareket ettikleri ve nasıl bir rol oynadıklarına ışık tutulmaktadır.
Her Şeyi Değiştirme Rehberi: Gençler İçin Gezegeni ve Birbirimizi Koruma Kılavuzu / Naomi Klein, Rebecca Stefoff / Bilgi Yayınevi
Artan sıcaklıklar, Amazon'da çıkan yangınlar, şiddetli kasırgalar... Bunlar, iklim değişikliğinin günümüzde gözlemleyebildiğimiz etkilerinden yalnızca birkaçı. İyi haberse bu konuda hepimiz hâlâ bir şeyler yapabiliriz. İklim değişikliğinin yalnızca çevresel etkilerine karşı değil, aynı zamanda herkes için adil ve yaşanabilir bir gelecek kurmayı hedefleyen iklim adaleti adına da savaşan bir hareket var. Gençler bu hareketin sadece parçası olmakla kalmıyor, ona önderlik de ediyorlar. Bizlere bu tehlike ânının aynı zamanda her şeyi değiştirmek için büyük bir fırsat olduğunu gösteriyorlar.
İklim adaleti mücadelesinin en büyük seslerinden biri olan ödüllü gazeteci Naomi Klein, Rabecca Stefoff ile birlikte dünyanın dört bir yanındaki genç liderlerin ilham verici öykülerini anlatıyor. Bu bilgi dolu kitap, genç okurlara bu noktaya nasıl geldiğimize dair kapsamlı bir bakış açısı sunarken bir gün onlara miras kalacak gezegeni koruma ve yeniden şekillendirme mücadelesinde ihtiyaç duyacakları araç ve yöntemlere de yer veriyor.
Tanrı'nın Gölgesi - Yavuz Sultan Selim ve Bilinmeyen Hikayesi / Alan Mikhail / Epsilon Yayınevi
Dünya tarihi alanındaki çalışmalarda uzun süredir ihmal edilmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda gücünün zirvesinde bir jeopolitik güç ve çoğulcu yönetimin merkeziydi. Osmanlılar, askeri hâkimiyetleri ve ticaret yolları üzerindeki tekelleri ile Avrupalıları Akdeniz'den uzaklaştırıp yeni dünyaya gitmeye zorlayarak daha fazla toprağa ve tüm dünya güçlerinden daha fazla nüfusa sahip oldular. Modern dünyanın yükselişindeki etkisine ve merkeziliğine rağmen, Osmanlı İmparatorluğu'nun görkemli tarihi yüzyıllar içinde çarpıtıldı, yanlış yansıtıldı ve özellikle Batı'da görmezden gelinip bastırıldı. Tanrı'nın Gölgesi ile Alan Mikhail, Osmanlı'nın bir döneminin hayati öneme sahip yeni bir anlatısını sunuyor ve Osmanlı'nın fetih hikâyesini Sultan Selim'in hayatı üzerinden taptaze bir tarihi bakışla anlatıyor.
Bir cariye olan annesiyle padişah babasının sekiz oğlundan dördüncüsü olan Selim'in tahtı devralışı bugün hâlâ tartışma konusudur. Güçlü, katı karakteri ve askeri cesaretinin yanı sıra annesi Gülbahar'ın da rehberliğiyle tahta geçen Selim, büyük bir hırsla Osmanlı'nın topraklarını üç katına çıkararak yeni bir idari yapı inşa etti ve imparatorluğun yükselişinde istikrarın simgesi oldu. Mikhail'in orijinal haritalar ve çarpıcı çizimler eşliğindeki ezber bozan metni, Selim'in hayatını olağanüstü akıcı ve ustalıklı bir üslupla aktarırken İslam tarihi hakkındaki önyargıları da yıllardan beri egemen olan "Batı'nın yükselişi" teorileriyle birlikte altüst ediyor. Kristof Kolomb'un Amerika'ya yaptığı yolculukları Müslümanları katletmeye yönelik beceriksizce girişimler olarak hikâye edişini, Osmanlı'da kölelerin toplumun seçkinleri hâline gelişini, Hıristiyan devletlerin köle ticaretinde dünyaya saldığı vahşeti aktarırken, Selim'in Osmanlı'sının dünya tarihindeki önemine dair bakışımızı tazeliyor.
Çehrin Kulatması 1678 / Kahraman Şakul / Timaş Tarih
1678 Çehrin Kuşatması, Osmanlıların Ukrayna'yı Moskoflara bırakmamasının hikâyesi aslında. Şakul, günümüzde yeniden bir savaş alanı olan Ukrayna'nın geçmişteki Türk seslerini takip ediyor. IV. Mehmed zamanında, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın 1678'de gerçekleştirdiği ve Çehrin Kalesi'nin alınmasıyla neticelenen bu sefer, Osmanlıların Ukrayna bozkırlarında Ruslara karşı kazandıkları galibiyetin adı.
Kalemiyle askerin çadırına giren Şakul, ordunun insan tarafına dikkat çekiyor. Bu çalışmada; tarih, sadece kronolojik tekrarlardan ibaret değil. Sayfaları çevirdikçe karargâhın gerilimine, ordunun psikolojisine, bazı dinî beklentilere yakından tanıklık edeceksiniz.
Yazar, birbiriyle ilgili anlatıları bir bağlam içinde aktarıyor. 1683 II. Viyana Kuşatması'nın replikası olan Çehrin'de gövde gösterisi yapan Osmanlı ordusu, ne oldu da beş sene sonra travmatik bir yenilgi ile karşılaştı? Kara Mustafa Paşa'nın taktiği Çehrin'de parlak bir galibiyete dönüşürken; Viyana'da neden hezimet getirdi? Bu ve benzeri soruların cevaplarını bulacağınız, arkeolojik bir titizlikte hazırlanan eser, dönemin kaynaklarını, görsel hafızasını, yalın ve akıcı bir üsluplu okura sunuyor.
Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hanedanının Osmanlı Devleti'ndeki Hikayesi / Hakan Kırımlı / Ötüken Neşriyat
Üç buçuk yüzyıl Kırım Hanlığı'nın başında bulunan Geray hânedânı Cengiz Han'a istinat edilen kökeni ile İslâm âleminin meşruiyeti en tartışılmaz hükümdarlık soylarından birisidir. Geraylar kökenleri itibarıyla kendilerini daima Altın Orda İmparatorluğu'nun vârisleri olarak tanımlamakta ve bu durum diplomatik açıdan da kabul görmekteydi. Geray hânedânı bütünüyle kendine has ve köklü geleneklere, kimliğe ve hiyerarşiye sahipti.
Çok zengin arşiv malzemesine ve 200'e yakın yerleşim yerinde saha araştırmalarına dayanan bu çalışma, Geray hânedânının temel özelliklerine ve onların Osmanlı Devleti'ndeki ilginç, ancak şimdiye kadar hemen hiçbir monografiye konu olmamış olan hikâyelerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Buna bağlı olarak, bir yandan Geray sülâlesi mensuplarının yerleştikleri Osmanlı Devleti ve toplumu içinde üstlendikleri rolleri ortaya koymak, öte yandan günümüz Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan devletleri sınırları dâhilinde bulunan bu arazide Gerayların ikamet yerlerini belirleyerek onlardan kalan izleri göstermek de bu kitabın temel yönelişlerindendir.
İtikadın Peşinde: Osmanlı Bürokratları ve Amerikan Misyonerleri / Emrah Şahin / Timaş Tarih
20. yüzyılın başlarında Orta Doğu ve Balkanlar'da iki yüz civarında Amerikalı misyoner hummalı bir faaliyetin içindeydi. 1830'lardan beri dalga dalga gelen bu misyonerlere ait yüzlerce okul, hastane, yayınevi ve papaz okulu mevcuttu. Misyoner kaynakları ve bakış açıları tarihin bu kesitine ışık tutsa da, Osmanlı yetkililerinin henüz anlatılmamış tecrübeleri de Hristiyanlık ve İslamiyet arasındaki çatışmaları anlamada en az misyonerlerin tecrübeleri kadar değerli ve önemlidir.
İtikadın Peşinde: Osmanlı Bürokratları ve Amerikan Misyonerleri adlı bu kitabın ana karakterleri arasında İstanbul'dan kıtalararası bir imparatorluğa hükmeden devlet erkânı, başkentten gelen emirleri uygulayan taşra görevlileri ve bu görevlilerle farklı ortamlarda muhatap olan misyonerler vardır. Osmanlıların Amerikan misyonerlere karşı yaklaşımlarını ilginç bir kurguya dönüştüren Emrah Şahin, nezaret kaynaklarından zaptiye raporlarına, mahallî dilekçelerden uluslararası evraklara ve misyoner koleksiyonlarına kadar pek çok kaynağı gün yüzüne çıkarmaktadır. Böylece siyasi ve sosyal çalkantılarla dolu bir dönemde Osmanlı Devleti'nin misyoner varlığını tespit, teftiş ve tahdit etmek amacıyla geliştirdiği manevralara ve muhataplar arasındaki etkileşimlerin bilinmeyen yönlerine ışık tutmaktadır.
Bir Rus Oryantalistin Gözünden Hive Hanlığı / Nariman Hasanov / Hitabevi Yayınları
Bu çalışmamız Rus Çarlığının Türkistan bölgesini işgal sürecindeki tartışmalara ve gelişmelere odaklanmaktadır. Türkmenler ve Hive Hanlığı ile irtibat kurmak isteyen Rusya onları İran ile olası savaşta kendi saflarına çekmek istemektedir. Ruslar için girilmesi zor bir bölge olan Türkistan oraya gönderilen genç subay Muravyov ile aşılmaya çalışılmıştır. İlk bakışta dostane ilişkiler gibi görünen bu seyahatin altında Türkistan'ın işgali için bölge hakkında bilgi toplanması amaçlanmıştır. Rusya'nın 19. yüzyılın başlarında Batı Türkistan bölgesine gönderdiği Muravyov kendisine yüklenen misyonu başarıyla tamamlamıştır. Muravyov'un Türkistan hakkında topladığı bilgiler kitaplaşarak okuyucuya sunulmuştur. Bu çalışmamızda Muravyov'un hayatı ve askeri kariyerine ışık tutmaya çalıştığımız gibi onun peşinde bıraktığı seyahatnamesini merkeze alarak Türkistan Hanlıkları ve orada yaşayan halkların kültürel, siyasi ve ekonomik durumlarına da değindik.
Hindistan'da İslam: Siyaset Dil ve Siyaset Kültürünün İnşası (1200-1800) / Muzaffer Alam / Vakıfbank Kültür Yayınları
İslam'ın Hindistan'daki var oluş tarihi ile Anadolu'dan Rumeli'ye uzanan Batı'daki tarihi arasında ciddi benzerlikler kurulabileceği anlaşılıyor. Mukayeseli çalışmalar bu iki yayılma tarihinin benzerliklerini henüz tespit etmemiş olsa bile elinizdeki kitap İslam'ın farklı kültür, dil ve etnik zenginlik içinde nasıl bir gelişim seyri gösterebileceği hakkında mühim bir perspektif veriyor.
Erken devirlerden itibaren Hint alt kıtasında yayılan İslam'ın buradaki macerası ve yerleşik din ve inançlarla ilişkileri, şeriat, ahlâk, siyaset ve kültür sahalarında karşılıklı etkileşim ve uyum süreçlerini gösteriyor. Bu süreçte Müslüman idareciler yönettikleri halkların kültürel ve dini geleneklerine bazen müdahale etmişler, ama yaklaşık altı asır boyunca yerel din ve kültürlerle alışveriş hâlini devam ettirmişlerdi. Bu durum bizzat İslam içinde de birtakım tartışmaların doğmasına da yol açmıştı. Hindistan'ın Farsça konuşan Müslüman Türk idarecileri kültürel zenginlik ve çatışma içerisinde, İslam'ın siyaset düşüncesi, ahlâk ve tasavvuf metinlerini Hint kültür dünyasına sunmuşlardı. Bu etkileşimin neticesinde üretilen ahlâk teorileri, pratik hayat tecrübesi, yeniden şekillenen Farsça ve tasavvufî görüşler, İslam'ın dünya tarihindeki gelişimiyle ilgili yeni bir bakış sunuyor.
Tokugawa Ieyasu / Stephen Turnbull / Kronik Kitap
16. yüzyılın sonlarına doğru üç büyük general, Japonya'da asırlardır süren iç savaşları sona erdirdi. Ülkenin tek bir çatı altında toplanma süreci Toyotomi Hideyoshi tarafından tamamlanmış olsa da huzurun kalıcı olmasını sağlayan kişi Tokugawa Ieyasu idi ki bu da generali Japonya'nın en kilit şahsiyetlerinden biri hâline getirdi.
Tokugawa Ieyasu, çağdaşlarından çoğunun aksine son derece sabırlı bir liderdi. boyunu aşan işlerden hep uzak durdu. Zaferiyle Japonya'ya huzur getirdiği gibi sülalesini de modern Japonya'nın doğuşuna değin iki buçuk asır boyunca muhafaza edeceği bir hükümranlık konumuna yerleştirdi. Dahası, Japonya'nın sosyo-ekonomik karakteriyle siyasi mimarisini Konfüçyüsçü ilkeler temelinde sil baştan şekillendirmek gibi muazzam bir işi de başarmıştı ki böylece hükmettiği ülkeyi kendi orta çağından erken modern çağına taşımıştır. Bu başarıları gerçek anlamda büyük bir generallik ve devlet adamlığı göstererek elde etmişti.
Stephen Turnbull'un çalışması, büyük komutan Tokugawa Ieyasu'nun zorluklar içinde geçen hayatını; şogunluk makamını yeniden tesis etme sürecini ve sülalesinin iki buçuk asır boyunca Japonya'ya hükmettiği uzun barış ortamını getiren savaş ve seferleri hiçbir veçhesini atlamadan kısa ve öz ele alıyor.
Newton'ın Elması ve Bilime İlişkin Diğer Mitler / Ronald L. Numbers, Kostas Kampourakis / Bilge Kültür Sanat
Bu kitabın eleştirel bir okuyucusu "kimin umurunda?" diye sorabilir. Newton'ın elması veya Mendel'in bezelyesi kimin umurunda? Neden birileri bu kitapta tartışılan tarihsel olaylar ve fikirler hakkında daha fazla bilgi edinmek istesin ki? Ola ki bir biyolog Darwin veya Mendel hakkında, bir fizikçi Newton ve Einstein hakkında, bir kimyager Wöhler ve Pauling hakkında, vb. daha fazla şey bilmelidir. Ama, ola ki, değil mi? Belki de bilim öğrencileri ve bilim insanları bile, kendi branşlarının devlerinin hayatlarının ve çalışmalarının ayrıntılarını öğrenmek konusunda çok fazla endişelenmemelidir. Her hâlükârda, bu devler çoktan öldü ve teorileri değişti veya ortadan kayboldu. Çağdaş bilim, geçmişte "bilim insanları"nın yaptıklarından çok farklıdır. Aslında, bu kitaptaki tarihî figürlerin yaklaşık yarısı, şimdi bilim dediğimiz şeyden ziyâde, doğa tarihi veya doğa felsefesiyle ilgiliydi. Bu nedenle, belirli branşlar için ezoterik görünen hikâyelerin ayrıntılarını bilmek için neden zahmete giresin ki? "Kimin umurunda?" makul sorusunun cevabı basit ve nettir, ama her zaman açık ve anlaşılır değildir: Bilimle ilgili tarihsel mitler, bilim okuryazarlığını engellediği ve bilimin geçmişte nasıl yapıldığına -ve nasıl olduğuna- dair çarpık bir tasviri ayakta tuttuğu için önemsenmelidir.
The Sultan's Fleet: Seafarers of the Ottoman Empire / Christine Isom-Verhaaren / Bloomsbury Publishing
Osmanlı İmparatorluğu bugün çoğunlukla bir kara gücü olarak tanınırken, Doğu Akdeniz dört yüzyıl boyunca Osmanlı Donanması'nın egemenliğindeydi. Ancak bugüne kadar, padişahların donanmasını oluşturan denizciler, denizdeki ustalıkları, Kuzey Afrika'dan Karadeniz'e uzanan bir imparatorluğun genişlemesini ve korunmasını sağlayarak, küresel ticaret ağlarının korsanlık ve Babıali'nin İtalyan şehir devletleri ve kıta Avrupası güçleriyle yaptığı savaşlar hakkında çok az şey biliniyor
Bu kitapta, Christine Isom-Verhaaren, Anadolu Türk beyliklerinin filoları olarak kökenlerinden İnebahtı Muharebesi gibi önemli dönüm noktalarına kadar donanmanın önemli olaylarının ve çatışmalarının bir tarihini sunmaktadır. Ancak kitap aynı zamanda bir kurum olarak Osmanlı donanmasının yapısının bir resmini de bir araya getirerek, Kuzey Afrika korsanlarının ve amiral olarak işe alınan Yunan denizcilerin kişisel hikayelerini ortaya koyuyor. Çeşitli kaynaklardan alınan zengin ayrıntılarla dolu kitap, imparatorluğun 14. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar süren üstünlük döneminde unutulmuş birlik olan Osmanlı Donanması'nın kapsamlı bir dökümünü sunuyor. (Google Translate)
Dipnot: Osmanlı Denizciliği ile ilgili yakın tarihlerde yayınlanmış olan yukarıdaki kitabı, bültenimizin kapsamına girmemesine rağmen belki yayıncılarımızın dikkatini çeker diye paylaşıyoruz.
Yazar: Yeni Çıkanlar - Yayın Tarihi: 03.05.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.06.2024 14:21