Kitaphaber Yazarları’nın Son 1 Ay İçerisinde Okuduğu Kitaplar
Muhammet Güzel, Kitaphaber için kaleme aldı...
Okumak zamanla bir terapi sayılabilir. Kimi zaman bir sessizliği paylaşarak kalabalıklarda yalnızlaşmak için yaptığımız bir eylemdir. Bir sabah uyanıp işe giderken toplu taşıma aracında size bir arkadaş edasıyla tatlı bir söyleşi imkânı sunmaktadır. Ocak ayı bereketli okumalar ve gözlemler imkânı sundu. Kitap okumayı zaman zaman gelecek kaygısından uzaklaşmak için bir sırdaş olarak sohbet etmek için tercih ettim. Bazen bir dua gibi başladım sessizce satırlara. Dua dedim ya bu ayın ilk kitabı olan 'Kalbin Duası' adlı eserle başlamak isterim.
'Kalbin Duası': Eser yazıldığı dönem itibari ile büyük bir 'toplumsal tramvanın' hem yansımalarını hem analizlerini sunmaktadır. Büyük bir zaferin edebiyata yansıması şeklinde ifade edilebilir. Yazar eserlerinde dilini açık ve anlaşılır kullanmaktadır.
Toplumsal bir sorunun analizi geçmiş yazıların söylevi ile ustaca bağdaştırıp bizlere sunulmaktadır. Üç bölümden oluşan eserde kimi zaman yirmi yıl geride yaşanan sorunu, kimi zaman toplumun acı kaybını ustaca sunmaktadır. Bir sayfada kendimizi haksızlığa uğrayan 'Başörtülü' ablamızın savaşında bir sayfasında 'demokrasi zaferini' toplumsal sahasında, bir sayfasında Filistin yardım filosunda acı dolu gerçekliklerinde bulmak mümkündür. Her satırı bir toplumsal gerçekliği işlemektedir.
Yazarın ustaca kullandığı kalemin satırlara yansımasından sonra biraz düşünmeye fırsat buldum. Akşam eve giderken Metroda gördüğüm dramatik durum beni çok derinden yaraladı. Literatürde özel birey demek bazı fizyolojik ve psikolojik özelliklerinin eksikliği olarak ifade ediliyor. Ankara'ya hizmet içi eğitim için geldim ve 'Özel Bireylere Eğitim' için burada bulunmaktayım. Sınıfa girdim ve karşıma dünyalar tatlısı hanım bir kız çıktı. 'Kısmet' ismi gibi hayatımızda ve gelecekteki umutlarımıza bir umut oldu. Sonra anladım ki bir çoğu engelli düşüncelere sahip insanlar âleminde 'Özel Birey' olmak bazen hayatın güzel yanı oluyor.
Akşam yine kitaplarla sohbetime başlamak için sessizliğe yol aldım. Masamda bir eder CHRISTY BROWN'un 'Sol Ayağım' adlı eseri. Bu akşam Christy'ın eseriyle sohbet etmeye karar verdim. Gerçek bir yaşam öyküsü. İmkansız kavramının ortadan kalktığı bir yapıt. Özel bir bireyin kazandığı bireysel zaferle hem de doğuştan gelen bazı eksiklerin kazanımlarıyla hayatın güzelliğini ifade eder. Başarı kavramı özel bireylerde 'Altın Harfle' yazılmış olan bir eser.
Başarı dedikten sonra biraz uzaklara gitmek istedim. Çok uzaklara 628 yılına kadar uzak. Ankara'nın soğuk günlerinde sessizliği bulup değerlendirmek güzel bir fırsattı benim için. Okuduğumuz bölüm gereği tarih, uluslararası diplomasi ve toplumsal yapılar çok önemli. İlk zamanlardan günümüze kadar birçok tarihsel serüvene şahit olduk. Akşam çayını içtikten sonra İlhan Akın'ın 'Hudeybiye'den İs Vadisine' adlı eseri ile baş başa kaldım. 'Hudeybiye' antlaşması ağır şartları olması münasebeti ile sahabeler arasında bile büyük bir başarısızlık olduğu düşünüldü. Peygamber efendimizin her yaptığı işin sonucunu Rabbimize havale ettiği için içi rahattı. Mekke'den gelip de hak din İslamiyet'e tabi olan gençler ağır şartlardan kaynaklı olarak Medine'de kabul görmedi. Elde olmayan imkanlarla İslamiyetle huzura kavuştular fakat Medine'de kalamadılar. İki gencin bir başarısı veya Mekke'nin müşriklerinin aciz duruma düştüğünün serüveni olarak ifade edilen tarihsel bir yapıttır. Hudeybiye antlaşması ilk başlarda başarısızlık olarak görünen bir antlaşma zamanla bir toplumsal gerçekliktir. Akıcı ve sade diliyle yazar eserinde bizlere güzel dokunuşlar sunmaktadır. 'Güzellikler; bir zorluğun gül bahçesidir.'
Tarihin sayfalarında gezmeye fırsat bulduk ya bunu kaçırmak istemedim. Bunun içinde yeni bir esere başlamak istedim. 628 yılından daha uzaklara gitmek istedim. 'Beklenen bir güneşin serüvenidir.'. Birçok tarih sayfasından ve dini kitaplarda ismi geçen peygamberin bekleniş serüveni. Ne güzel okumuştu Gazelhan 'Ahmet, Mahmut, Mustafa bir Muhammet etmez mi?' nice güzel isimlerin, nice güzel ahlakın toplandığı bir peygamberin bekleniş öyküsü. Mikail Çolak'ın 'Ahmed' isimli bir eserinde buldum kendimi. Tarihsel gerçekliği, kurgulayıcı bir dille güzel anlatımıyla huzur ve merak duygusunun yaşanmasını sağladı. Akıcı dili eserin en güzel yanlarından birisidir.
Eserin sonuna geldiğimizde devamı olan bir eserin ışıklarını yakmaktadır. Yazarın güzel kaleminden sonra satır arası sohbetleri ile tarihsel serüvene biraz ara vermeyi düşündüm.
Son haftalarında bulunduğum Ocak ayında sosyolojik kitaplara da kendimi vermeyi düşündüm. Durkheim'in 'Eğitim ve Sosyoloji' adlı eserini biraz eğitimci bir çerçeve ile okumaya almak istedim. Toplumumuzda genel bir ifade vardır. Bu ifade ise 'Eğitim Şart'. Gerçekten de bir toplumda iyi bir yurttaş, iyi bir birey, iyi bir gelecek nesil için eğitim şart. Burada çevirmen Pelin Ergenekon ise gerçekten güzel, akıcı ve anlaşılKrkı nedir? Ayrımını sunmaktadır. Diğer bölümlerinde pedagoji tanımı ve eğitim bağlarından ilişkisinin analizi sunulmaktadır. Sosyolojik olarak eğitimi ele alırsak geçmiş toplumlardan günümüze kadar mevcut ideolojinin topluma empoze aracı olarak kullanılmıştır. Eserde birçok satırı altı çizilerek okunan, düşüncelere dalıp bir analiz bulmak başarılı bir yönü ortaya koymaktadır.
Ocak ayının kapanış kitabını ise sosyolojik, psikolojik, teolojik kitap ile kapatmaya karar aldım. Franz Kafka'nın 'Dava' adlı eseri ikinci okuyuşumla bir toplumsal gerçekliğe merhaba dedim. Hukuk ve suç sosyolojisi bağlamında üniversite yıllarımda okuduğum eseri ikinci defa okuduğumda gerçekten de güzel kazanımlar sağladı. Eserde satırlarda gerçekten güzel mesajlar bulmak kaçınılmaz. 'Bürokrasinin görünmeyen yüzünü' buluyoruz. Eserde zaman içinde bazen bürokrasi ve toplumsal kurumların aksayan yönünü, bir travmanın toplumsal yansımalarını buluyoruz.
'Yeni yılın ilk ayında güzel tebessümler ile selamlar sunarım
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 30.01.2017 11:51 - Güncelleme Tarihi: 12.05.2022 00:24