Kramponlu Ceset: Hem Futbol Hem Polisiye, Daha Ne Olsun!

Okunması en zevkli roman türlerinin başında polisiyeler gelir. Türkçede türe dair en kapsamlı çalışmayı yapan Erol Üyepazarcı’ya göre (1) polisiye suçun edebiyatıdır, mutlaka cinayet olmasına gerek yoktur; ikincisi ise iyi polisiye iyi edebiyattır.(2) Türe dair önyargılı yaklaşımı olan okuyuculara-özellikle metinlerin edebi değeri konusunda- türün ilk Türkçe telif örneğinin 1884 yılında yazılan Ahmet Mithat Efendi’nin Esrâr-ı Cinâyât romanı olduğunu ve Osmanlı’dan günümüze köklü bir gelenekten geldiğimizi hatırlatmak gerekir.1990’lardan sonra ülkemizde polisiye romana ilgi giderek artmış, tür çok sayıda yazarın ürettiği metinlerle birlikte her geçen gün popülaritesini gitgide artırmaya başlamıştır. 1999 yılında düzenlenen Kaktüs Kahvesi Polisiye Roman Yarışması’nda birinci olduktan sonra çok sayıda eser veren Celil Oker, günümüzün en önemli polisiye yazarlarından biridir.
Peki, günümüzün en popüler oyunlarından futbolla, en popüler roman türlerinden polisiye nerede ve nasıl kesişir? Rahatlıkla tahmin edebileceğimiz gibi katil, maktül ya da dedektif herhangi bir nedenle futbol dünyasıyla uzaktan ya da yakından ilişkili olabilir. Hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi tarafından ürettikleri merakla takip edilen Celil Oker’in “ Kramponlu Ceset” adlı romanının başkahramanı eskinin pilotu, yeninin özel dedektifi Remzi Ünal 3. Ligde yaşanan bir şike olayını çözmek için görevlendirilir. Karasu Güneşspor’un kalecisi ve sol beki, ligde kalacak takımın belirleneceği son maçı sattıkları bilgisi, asıl işi tekstil olan takım patronuna telefonla bildirilir. Burada özel dedektifimiz Remzi Ünal devreye girer. Sonra cinayetler başlar. Önce kendine ait bir fotoğraf stüdyosu olan ve maçlarda fotoğraflar çeken spor muhabiri Yıldırım Soğancı, hemen ardından ise Karasu Güneşspor’un sol açığı Muharrem taksi şoförlüğü yaptığı arabada vahşice öldürülür. Her yen kan revan içindedir, kramponları bile.
Olayların gerçek yüzünü dedektifimiz Remzi Ünal sayesinde öğreniriz. Romanda anlatıcı bizzat kendisidir bu arada. Remzi Ünal’ın başına ağır bir cisimle vurulduğunda film kopar. Polisiyelere ve gerilim romanlarına özgü klişelerden olan olayları çözmeye çalışan kişinin başının derde girme sahnesi böylece gerçekleşmiş olur. Ancak bize özgü işte budur diyebileceğimiz özel dedektifimiz Remzi Ünal karşılaştığı bütün zorlukların üstesinden gelerek cinayet nedenlerini çözüme kavuşturur. İlk bakışta içerisinde futbola dair birçok öğeyi barındırıyor gibi görünse de – futbolcu, spor muhabiri, şike, futbol kulübü- olay akışı ve kurgu içerisinde oyuna dair karmaşık ilişkiler, özellikle sosyal ve ekonomik boyut roman kişileri üzerinden derinlikli bir biçimde çözümlenmiyor. Metnin merkezinde cinayetler ve başkahramanımız Remzi Ünal’ın eylemleri var. Futbol amaçtan ziyade araç konumunda.
Sonuç olarak, özellikle kurgusundan hareketle merak duygusu içerisinde bir polisiye roman okumak isteyenler için verimli, ancak alt liglerdeki futbol kültürüne dair bir şeyler bulabilirim diyenler için kısır bir romanla karşı karşıyayız. İşin ilginç kısmı modern zamanlarda polisiye-futbol ilişkisini Türkçede ele almaya çalışan bir ilk roman “Kramponlu Ceset”, bu yüzden övgüyü hak ediyor. Ancak Dan Kavanagh müstearıyla dört kitaplık “Duffy” serisini yazan ünlü yazar Julian Barnes’ın “ Tekmeyi Yapıştırmak” tarzında bir polisiye için kapitalizmin Türkiye özelinde biraz daha incelikli görünümler sunmasını beklememiz gerekecek.
Celil Oker, Kramponlu Ceset, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul.
Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 23.07.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 02.07.2016 19:03
Ne denilebilir ki tanıtım için... Tek kelime ile harika bir tanıtım olmuş... Polisiye roman okumadım ama bu bilgiler en azından okumuş kadar da yaptı bizi. Teşekkürler...