Küçük Bir Çocuğun Erişkin Duygularına Hazırlıksızlığı
Sınırlar... Diğer adıyla; hudutlar… Aynı gökyüzünün altında, aynı atmosferde ve aynı kara parçası üzerinde ülkeleri ayıran sınır çizgileri… Bu çizgi aşıldığında tüm "aynı" lıklar önemsizleşirken farklar belirginleşir. İki ülke arasındaki sınır geçildiğinde; konuşulan dil, kullanılan alfabe, pişirilen çorba, trafiğin gidiş yönü gibi pek çok şey değişir. Tıpkı bu etmenlere bağlı olarak beşeri hayattaki değişenler gibi. Kültür; gelenek ve göreneklerden damıtılanların özgür irade ve kişiliklerle harmanlanması olduğuna göre; selamlaşma, kutlama, yas tutma, teşekkür etme gibi sosyal yaşam belirteçleri oluşan bu karışıma yön veren çok sayıdaki faktöre etki eden en önemli şeyin "coğrafya" olduğu görülür.
Fiziki coğrafya, üzerinde yaşayan nüfusun sahip olduğu niteliklerle etkileşim içindedir. Bu etkileşim; özgür ve barışçıl bir ortam da sunabilir, savaşı ve esareti de getirebilir. Bir anlamda; bazen mutluluğu ve huzuru, bazen de istikrarsızlığı ve üzüntüyü çeken bir mıknatıstır. Yerkürede bu anlatıya örnek verilebilecek kara parçalarından biri Balkanlar 'dır. Nitekim Kosovalı şair, hikâyeci, çevirmen, hakim ve avukat İskender Muzbeg Bir Balkan Esintisi web sitesine verdiği röportajında; "Balkan coğrafyası Balkan insanının yazgısıdır."demektedir. (Muzbeg, 2022)
Yeryüzünün (görece küçük) bu bölümünde, farklı milletlerin yaşam sürmesi sosyal hayatta çeşitliliğe sebep olurken onda hayat sürenlerin kaderini yönlendirmiştir. Bir canlının dünyaya gelmesinde ailesini ve doğduğu yeri seçememesinden kaynaklı bir yaşam noktası belirir. Yaşam noktası dediğimiz yer huzurlu ve çok gelişmiş, hüzünlü ve az gelişmiş bir topluluk ise canlının geleceği buna göre şekillenecektir. Bu yazıda tam da bu noktadan ivme kazanan bir kitaptan bahsedeceğim sizlere; Goran Voynoviç 'in "Vatanım Yugoslavya" adlı kitabını Balkan coğrafyası, coğrafyanın dinmek bilmeyen karmaşası, savaşları ve sosyal hayata etkileri bağlamında değerlendirmeye çalışacağım.
Bombalardan Kaçsa da Savaştan Kaçamayanların Hikâyesi
Kitapta temel olarak; ulusal kimlik, etnik kimlik ve kişisel kimliğin mücadelesi yer almaktadır. Artık bir damla dahi birikmeyecek kadar dolmuş, yağması an meselesi olan iki komşu bulutun çarpışmasıdır sözü edilen mücadele. Bu çarpışmayı en iyi anlatacak olan ise elbette yağmura ve gök gürültüsüne maruz kalanlardır. Sahip olduğu böylesi bir anlatımla abartıdan uzak bir başvuru kaynağı niteliğinedir kitap.
Balkanlar hakkında kaleme alınan yazılar çoğunlukla erişkinlerin gözündendir. Fakat bu kitapta hem yetişkin hem de çocuk penceresinden bakılmaktadır. Yetişkin ve çocuk bakışında süreklilik belirgindir çünkü kitaptaki çocuk da yetişkin de aynı kişidir. Hal böyle olunca; savaş zamanında çocuk, savaşın etkilerinin sürdüğü dönemde genç bir adam olan Vladan Borajevic'in gözünden, akıl terazisinden, vicdan süzgecinden, mantık çerçevesinden okunur eser.
Vladan artık bir yetişkin olduğu sırada babasının Yugoslav Halk Ordusu'nun eski bir subayı olduğunu öğrenir. Oysa ona babasının Yugoslavya'nın çöküşünden sonra yaşanan iç savaşta öldürüldüğü söylenmiştir. Beklenmedik anda öğrendiği bu sarsıcı bilgi onu çocukluğunun bitişi olarak kabul ettiği savaş öncesi 1991 yazına götürür. 17 yıl öncesindeki o yazda; pastoral bir anı dizgisiyle sahile yakın mutlu yaşadıkları evlerini, babasına çok aşık annesini, annesinin sevgisine içtenlikle karşılık veren babasını netlikle hatırlar.
1945-1992 yılları aralığında Yugoslavya toprakları içinde olan Hırvatistan kitabın ana mekânıdır. Mekân daraltılmak belirlenmek istenirse anlatının başlangıç noktasının bir kıyı şehri olan Pula olduğu görülür. Pula, plajlarıyla tatilcilerin seçeneklerinde üst sıralarda yer alırken köklü tersanesi ve lezzetli taze balıklarıyla da ünlü bir şehirdir. Hareketli yaz aylarının adresi sadece şehrin kıyı kesimindeki plajlar değildir. Stadyumu, yazlık sineması, sezonluk sirk alanı sosyal hayatın aktığı diğer mekânları onu cazip kılmaktadır. Çekim gücü yüksek bu özellikleriyle Pula' da 1991 in yağmursuz yazına yağmur duası edenlerin tasviri ile başlayan kitabın ilk sözcüğünün "çocukluğum…" oluşu okura, geri dönüşleri yoğun bir kitaba başladığının sinyalini vermektedir.
Yardımcı mekânlardan bazıları; Nikola Tesla Parkı ve Valkane Plajı gibi kamusal mekânlar olurken analtının zamanı "Borojevic Ailesi" nin hikâyesi eşliğinde Balkanlar'ın yakın geçmişi ve şimdisi yan yana gelmekte, günümüzün moda terimiyle "before-after" yapılmaktadır.
Bombalardan kaçsa da savaştan kaçamayan ailenin kaderi, "kahraman" sanılan babanın kaçak bir savaş suçlusu olduğuna önce inanmayan sonra inanmak için kanıt ve şahit arayan genç bir adamın parçalanmış Yugoslavya topraklarındaki arayışı kitabın ana aksıdır.
Sloven yazar Goran Vojnovic cesurca yazıya döktüğü satırların temelini 2014 yılında Novilist Gazetesine verdiği röportajda (ki bu metin kitabın arka kapağında da bulunmaktadır) şu cümleleriyle açıklamaktadır: "Burası duygusal bir coğrafya. Benim başkentim elbette Lübliyana, diğer başkentlerimse Pula, Bosna'da Visoko, Saraybosna ve ailemin savaştan sonra taşındığı Novi Sad. O kentlerde çok vakit geçirdim, bana yakın insanlar orada yaşadı ve hâlâ yaşıyor. Bu şehirler benim o samimi vatanımın bir parçası ve bütün bunların tamamına daha iyi bir isim bulamadığım için bazen onlara Yugoslavya derim. Her ne kadar Yugoslavya denince herkesin aklına bu gelmese de..." Bu açıklamada kitabın adının belirlenmesinin ana nedeni açıklıkla anlaşılırken yazar kalbinin ülkesinin izleklerini sıralamaktadır.
Kalıtsal Aile Travmaları
Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar insanlardaki travmaların etkilerinin nesilden nesile geçebileceğini söylemektedir. Bu miras bilinen adıyla "kalıtsal aile travmaları" dır ve ortaya atılan kanıtlar böyle bir aktarımın gerçekliğini doğrulamaktadır. Buna göre; kalıtımsal zincirde bulunan acı her zaman kendi kendine sonlanmamakta yahut azalmamaktadır. Asıl travmayı yaşayan kişi artık yaşamıyor olsa, etkisi süren hikâyenin üstü örtülmüş ve artık hiç bahsedilmiyor olsa da yıllar içinde saklı kalanlar, hayat tecrübesine ilişkin küçük parçalar, anılar ve duygular yaşamaya devam etmekte zaman içinde yolculuk yapmaktadır. Nörobilim, epigenetik ve dil bilimindeki buluşlarla da desteklenen bu konu birden fazla etkiyle kalıtsal, psikolojik ve fiziksel etkilerine dikkat çekmektedir.
Araştırmacıların ve psikoterapistlerin klinik vakalarla destekleyerek kalıtsal aile yapılarının nesilden nesile süregeldiğini ve acı döngüsünü canlı tutan olaylara dikkat çekmektedirler. Ele aldığımız kitapta yazar Yugoslavya tarihini odağa alarak; savaş suçları, savaş suçluları, suçluların aileleri, aile geçmişleri, yaşanmışlıkların etkisi aileyi ve yakın çevresini bir portre olarak çizerken, deşifreye gerek kalmayan sürükleyici bir anlatıma imza atarken bu coğrafyadaki şiddetin kalıtsal bir miras olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir. Bu pencereden bakıldığında; kitabın kahramanının yaşadığı olayların birçoğunun kendisine ait olmadığı, ödünç aldığı bir aile geçmişinin gün ışığıyla buluşması, hikâyenin artık dile gelerek özgürleşmesinin söz konusu olduğu söylenebilir.
Korku ve endişelerin üstesinden gelmek için herkesin kendince bir yöntemi vardır. Benimsenen yöntemde ne derece başarılı veya başarısız olunduğu değerlendirmeye açık olmakla beraber "acı veren bir şeye direnildiği zaman sıklıkla kaçınmaya çabalanan acının süresinin uzadığı" yetkin ağızlarca dile getirilmektedir. (Wolynn, 2019, s. 8) "Aile dizimi" olarak adlandırılan bu durum; "Bir arkeoloğun toprağı kazarak katmanları ortaya çıkarması gibi ailedeki katmanları ortaya çıkarmayı amaçlamakta, insanların yaşadığı bazı psikolojik sorun döngülerinin, geçmeyen travmaların, tekrar eden sıkıntıların" (Güçlücan, 2022) irdelendiği görülmektedir.
Yazımıza konu kitapta da tam olarak bu durum yaşanmaktadır. Annesiyle olan problemli ilişkisinin aslında; coğrafyanın bitmek bilmeyen savaşlarından birinde annesi henüz genç bir kızken anne babasıyla atılmış zehirli tohumların verdiği sürgünden ibaret olduğunu okuruz. Anne-oğul arasındaki problemli geçmişten gelen kronik acıyı çocukluk ve ilk gençlik yıllarından damıtarak nakleden Vladan, elinde ne varsa bu gün sevdiği kadına nakletmektedir. Yıpratıcı ve hayattan pasifize edici bu durumun ayırdına vardığı her an istemsizce tutumunda ısrarcı olur. Vladan 'ın iç çırpınışlarında coğrafyanın her yeni nesile enjekte ettiği kaderin kederi görülmektedir.
Kitapta geniş bir kültür coğrafyasından da söz edilebilir. Örneğin kitaptaki karakterlerden bazılarının isimleri Mario, Sinişa, Mirso 'dur ki bu isimler bu gün hala kullanılmaktadır. Kitapta birkaç bölümde anılan TV Zagreb bu gün yayınına devam ederken sözü edilen diğer yayın kanalı TV Kalendar 'dir. TV Kalendar, Hırvat Radyo Televizyonu tarafından üretilen ve ilk kanalı olan HRT 1'de yayınlanan günlük bir tarihi belgesel televizyon dizisidir. 1976'dan beri kesintisiz olarak devam eden ve 13.850 'den fazla bölümü kapsayan bu program, HRT'nin en kalıcı televizyon programlarından biridir. (Wikipedia, 2022)
Sonuç
Şair, senarist ve film yönetmeni olan kitabın yazarı Goran Vojnović, iyi tanıdığı ve hayatını sürdürdüğü Balkanları okura ulaştırırken, okurun çok yönlü düşünmesine zemin oluşturmuştur. Coğrafyanın bölen ve ayrıştıran etkenlerini, başkarakterin içsel müzakeresini aracı kılarak her yönüyle yazmaya çabaladığı söylenebilir. Şahsi kanaatime göre bu çabasında başarılı olan yazarın mekânına zaman olan tarihsel dilim içindeki ileri ve geri gidişlerin ustaca birbirine monte edilmesi, vermeye çalıştığı duyguları okuru yormayan bir koridordan geçirerek ona ulaştırmıştır.
Vatanım Yugoslavya, on yıllara yayılan savaşlar sonrasında Balkanlarda yaşayan sıradan insanların, geçmişlerinin ve onların trajik kaderleriyle okur arasında köprü kurmaktadır. Bu sanal köprü, duyu alışverişine olanak verirken anlatımıyla sıradan insanlara yakınlık sergilendiği söylenebilir. 2013 yılında Kresnik Yılın Romanı Ödülü'ne layık görülen kitap için yazarın etnik ve dilsel nüansları bilmesinin avantajını yeteneği ile harmanlayarak fırsata çevirdiği söylenebilecek diğer önemli noktadır.
Selamsız sabahsız geçmek anlamına gelen geçmişin mirası "Türk mezarlığının yanından geçer gibi geçmek" (Voynoviç, 2022, s. 11) deyimini okuduğumda incinmişlik hissi duysam da, Türkçeye çevrilerek raflarda 2022 'de yerini alan Hırvat yazarın eserini bendeniz gibi Balkan coğrafyasına ilgi duyanların okumasına vesile olduğu için Kutu Yayınlarına teşekkür ederim.
Yazar Hakkında: Goran Vojnovic 1980 yılında Lübliyana doğumludur. 2011 yılında yayımlanan "Vatanım Yugoslavya" yazarın ikinci kitabıdır ve yılın en iyi Sloven romanı ödülüne layık görülmüştür. Ayrıca Hırvatistan Pula Kitap Fuarı 'nda yabancı dilde yayımlanan en iyi roman kategorisinde Kiklop Ödülüne aday gösterilmiştir. Lübliyana Tiyatro Radyo Film ve Televizyon Akademisi mezunu olan yazarın çalışma alanı film ve televizyon yönetmenliğiyle senaryo yazarlığıdır. Slovenya'daki Dnevnik Dergisinde yazıları yayımlanan yazar bu yazılarını derleyerek "Jimmy Choo Fidel Castro ile Buluştuğunda" ismiyle kitaplaştırmıştır.
Önemli Not: Eseri Sırpça 'dan Türkçe 'ye çeviren Muharrem Rahte 'nin güncel kelimelerle desteklediği cümle yapısı tercihleri akıcı okumanın anahtarını sunuyor okura. Emeğine sağlık.
Vatanım Yugoslavya
Goran Voynoviç
Çeviri: Muharrem Rahte
264 sayfa
Kutu Yayınları
Ocak 2022
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 09.12.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.12.2022 12:09