Kumpanya Anlam Arıyor
Sevinç, keder, heyecan, rüya hakikatle karışık bir dünya sahnesine çıkarır kitaplar. Realite buydu. Bu his reele temasın verdiği heyecandı. İçinde her şey var veya hiçbir şey yok. Bu hiçbir şeyde bile her şeyi barındırırdı kitaplar. Sait Faik Abasıyanık, sosyal duyarlılığıyla kaleme almış olduğu eseri Kumpanya, 1. Basımı 1951’de yapmıştır. Realist ve objektif olduğu hikâyelerinde karakterler, gerçek hayatta olduğu gibi farklı statüde ve farklı değer yargılarına sahipti.
Sait Faik’te, yaşama hırsından başka anlama hırsı hikâyelerinde sezilmektedir. Tabiatı, eşyayı, insanları aynı nizam içinde harekete geçiren büyük kanunun sırrını çözmek ister gibidir. Sait Faik, hayatı sevmek ve yaşamak yolunda onu şair sezişiyle kavramak ve içine sindirmek istemektedir. Hayatın gerçekleri hakkında nitelik ve nicelik bakımından hikâyelerini kurgulamaktadır. Eserlerinde mekân olarak İstanbul’u ön plana çıkarmaktadır. Gerçeküstücü anlayışın, metaforların ve varoluşsal temaların yer aldığı hikâyelerinde her unsur sembolik anlatılmaktadır. İnsan ve mekân üzerine verdiği önem hikâyelerini kuşatmaktadır. Taşra manzarasını yansıttıkları gerçeğiyle ve coğrafi aidiyetiyle ele almaktadır.
Her insan algılanabilir dünyayı düşünürken onu kendi yeteneklerine göre algılamaktadır. Bunu farklı biçimlere de gelecek şekilde ifade etmektedir. Düşüncelerini aynı ortama farklı biçimlerde uyarlamaktadır. Bu fark birçok konuyu farklı renklere boyamak gibidir. Benzer şekilde, düşüncelerimiz kollektif kumpanyalara yöneldiğinde bunu özümserken bireyselleştirmekteyiz. Bu nedenle hiçbir kollektif olgu, kendini bütün bireylere aynı biçimde empoze edememektedir. Tiyatro da böyledir. Tiyatroyu topluma kazandırmak için kendisine özgü niteliklere sahip, belli gerçekliği temsil eden ve toplumsal olgular bırakabilen unsurlara sahip olması gerekmektedir.
Sait Faik, tiyatronun önemini toplum, oyuncu ve seyirci üzerinden Kumpanya hikâyesi aracılığıyla aktarmaktadır. Tiyatroya katılanlar ilk başta dayanışma içerisinde olmayı kazanır. Bireyin ve toplumun yaşamı için gerekli olan sorumluluk duygusunu üstlenmesini sağlar tiyatro. İnsan, kişiliğindeki gelişime olan toplum baskılamasını önemli ölçüde önler. Düşünceleri eyleme dökme yeteneğini geliştirir. Düşünerek, yorumlayarak okumayı öğretirken toplum içinde doğru ve güzel konuşmayı sağlamaktadır. Dil kaygısını ortadan kaldırır. Vücut dilini kullanma becerisi kazandırır. Sanat dallarıyla ilgiyi sağlayarak estetik algılama yeteneğinin gelişimini sağlamakta olduğunu okura karakterler üzerinden aktarmaktadır.
Tiyatronun, seyirciler üzerinde bıraktığı etki ve izlenimlerini aktarırken Sait Faik, dönemin tahlilini de yapmaktadır. Toplumun bir üyesi olarak “özeni” aşılar. Tiyatro, bireylere kamu bilincini aşılar. Olaylar ve sorunlar üzerine düşünmeyi ve yargılamayı öğretir. Sanatın her alanı değiştirebilme gücünü gösterir. İnsanı yakından tanır ve insana tanıtır. Toplumu bilinçlendirerek sorunlara başka bakış açılarından bakılmasını sağlar. Düşünce erkini ve düşünce özgürlüğünü öğretir. Toplumun aşama kaydetmesini ve duyarlılığını arttırır. Toplumu ortak bir estetik ve kültürel düzeye çıkarır. Birey ve toplum ilişkilerinin kökenine inerek gerçeği gün yüzüne çıkarmaya aracılık eder. Toplumun kültürünü yansıttığı oranda, kültürün zenginleşmesinde rol oynar. Bütün bunlarla birlikte ulusal kimliği pekiştirmektedir. Sait Faik, irdelediği tiyatroyu Kumpanya’da her yönüyle ele almaktadır
Tiyatronun yozlaşmış ve eksik taraflarıyla birlikte toplum üzerine bıraktığı olumsuz yönlerini de gözler önüne sermekte Sait Faik. Sahne aşkı taşıyan gençlerden oluşan tiyatro o dönemde düzensizdi. Kumpanya kurulup ve eksiksiz turneye çıkılması çok zordu. Bu gerçekleşse bile gidilen kasabalarda yazlık sinema varsa Kumpanya’nın şansı yoktu. Halk canlı Türkçe konuşmakla, hayal perdesinde dublaj Türkçe’si arasındaki farkı tadıp anlayamamaktaydı. Bu bağlamda tiyatronun Türkçe’ye katkısı büyüktü. Oyuncular bir gün aç bir gün tok geçinmekteydi. Millet, tiyatroyu sevsin de korusun diye uğraşıyorlardı. Artistler serseri olur diye oluşan ön yargılar tiyatronun gelişmesine mahal vermemekteydi. Oyuncuların düzenli hayatı yoktu. Eş bulamıyorlar buldukları eş adayları ise sinemalardaki gibi artist hayatı yaşamak istiyorlardı. Hâlbuki tiyatro sanatçısı kahır çekiyordu. Bu kahrı beraber çekeceği eş dost nerede bulacaktı.
Kumpanya’nın karakterleri, Saffet Ferit ve Halit, tiyatro oyunculuğunda şöhret oldukları zamanlarda günlerini orda burda yaşamaktaydı. Kurdukları kumpanyada oyuncular arasına güzel Sitâre’nin katılmasıyla turneye çıkılacaktı. Kumpanya ile turneye çıkabilmek için oyuncular borç harç arayışına girdi. Yol paraları dahi yoktu. Turne için yeterli para bulmaları çok zor olmuştu. Neyse ki; Kumpanya, rağbet görmüştü. Şehir, tiyatronun susuzluğunu giderdikten sonra Kumpanya’dan alakasını keseceğe benzemiyordu. Rağbetin sebebiyse Sitâre’nin şarkıları ve güzelliğiydi. Saffet Ferit ile görünmekten hoşlanan Sitâre, başka oyuncularla da ilgiliydi. Sahnede küçük düşürülerek izleyicinin Sitâre’ye olan algısını değiştireceklerdi. Sitâre, Rıza ile kaçınca, Kumpanya yuhalanmaya mahkûm olmuştu. Tiyatro, başka bir oyuncuyla devam edince seyircisiz kaldı. Kumpanyayı kuran oyuncular oyunculuğu bırakmak zorunda kaldılar.
Sonuç olarak şehrin tiyatroya alakasızlığının ters cihetten bir tezahürüdür. Yarı münevver sınıf, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun dekorlarına, azametine, artistlerine, piyeslerine hayrandır. İnsanların bütününün saadeti için yapılan her hareket insanlık hareketidir. Sanat, insanı yeni ve mesut, iyi ve güzel dünyaya götürmektedir. Yeni bir dünya kurmaya yardım etmiyorsa sanat neye yarardı?
Sait Faik Abasıyanık
Kumpanya
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa 138
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 01.02.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.01.2021 10:15