LÂ DERGİSİ 9. Sayısı Yayınlandı
Kalemlerini kalp mürekkeplerinden aldıkları ilhamla kullanıp önce zihinlerine, ardından derginin emek kokan sayfalarına kazıyan, gönlü geniş yazarları buluşturmaya devam eden Lâ Dergisi, 9.sayısını okura sunuluyor. Üç ayda bir yayımlanan derginin bu sayıdaki dosya konusu ise “Kalp Medeniyeti”.
Her sayısında bu medeniyet iklimine hizmet eden dergi ekibi, bu iklim ile alakalı bir dosya hazırlamak istemiş olsa gerek. Zira derginin içinde bizi, bir gönül işçiliği, bir gönül birliği bekliyor. Buyurunuz, gönlümüzü, bu gönlü geniş yazarlara açalım.
Kapağında bir kalp çekiyor dikkatlerimizi. Kalbin içi gönül coğrafyalarımızla kaplı. Türkiye, Filistin, Mısır, Arakan ve dahası… Bir kalbin içinde. Öyle bir kalp ki, bir fidana ev sahipliği yapıyor. Bir fidan yükseliyor İslam coğrafyalarından. Bu kalbin suyu ise, birkaç avuç umut ve aşk olsa gerek.
Kapağın ardından Zahid Koçbay’ın Hüsn-i Hattı ile dergiye başlıyoruz. Halen öğrenciliğini devam ettirmekte olan genç Hattat Koçbay’ın mesajı tüm kalplere ithafen geliyor.
Şiir diyarı derginin öncü şairlerinden Faruk Fındık’ın “Yitik” adlı şiiriyle başlıyor. “ve küllüğüdür gönlüm yanan umutların” diyerek ümitsizlik kapısını çaldığını haykırıyor. Halit Aslan bir sürpriz yapıp, şiirini, Peygamber ocağından, askerden gönderiyor. “İstanbul” adlı şiirinde, şehrin gürültüsünden martıların çığlıklarını dahi duymayışımızı, İstanbul’u her geçen gün kaybedişimizi dillendiriyor. Mustafa Duruş “Tefekkür”, Zülfiye Ahan “Değişim”, Rasime Şüheda Ekici “Heartmade”, Yavuz Selim Yaylacı “Kalbe Sağır Ben Değil”, Mücahit Mehmet Musuloğlu “Bitiş” ve Fatma Ebrar Aydıner “Uçma Vakti” şiirleriyle dergiye katkı sağlayan diğer şairler.
Kalp Medeniyetine dair ilk yazı, Şüheda Serdengeçti’den geliyor. “Kalp” kelimesinin etimolojik anlamını irdeleyen genç yazar “İnsan Gemisinin Seyahat-i Âlemdeki Dümencisi” başlığıyla da kalbin önemini ilk andan kalplerimize nakşediyor.
Ümmügülsüm Lafçı “Süveyda” başlıklı öyküsel denemesi ile karşımızda. Kalpteki kara deliğe değinen Lafçı, bir adamın iç yangınından yola çıkarak kendine has dili ile aktarıyor bu yangını bize. Ramazan Yıldız “Çıkmaz Sokak” diyerek tasvir ediyor kalbi. Kendine has biçemini, büyük bir ahenk içerisinde sözcüklerle buluşturup sunuyor bizlere. Eserine İsmet Özel’in dizeleriyle son verirken, “Kalbine dön” mısrasıyla bitiyor yazı. Ahmet Can Şahin “Kalp Yormak” adlı yazısını yorulan, kararan, kırılan kalplere ithaf ediyor. Ve yazısını “An kötüleri güzele çevirmenin vakti.” diyerek sonlandırıyor, kalbimizde bir umut kapısı açarak. Muhammet Talha Kılıç ise, “Kalp Medeniyetinin Mimarı ve Ustaları” adlı yazısında Efendimiz (sav)’den ve kıymetli Ashab’ından söz ediyor. Onların hayatlarındaki kalbi gözler önüne sererek, En Güzel Kalb’e sahip Efendimiz’i bizlere anlatıyor. Mehmet Emin Tülü, gezip dolaştığı, önemli bilgiler edindiği Saraybosna’yı anlatıyor bizlere. Gezi yazısının başlığı ise Aliya’nın bir cümlesi “Mezarlıklardan Daha Issız Yerlerde Vardır”.
Elif Kebapçı’da çizgileriyle dergiye renk katmaya devam ediyor. Kalpte yetiştirilen çiçeklerden daha güzel ne olabilir ki, diye aklımıza bir soru işareti bırakıyor.
Şehriban Yalap “Zübde-i Âlem”, Mus’ab Yavuz “Bir Kitap Mübtelası: Ali Emirî Efendi”, Selahattin Tokel “Kabe’yi Yıkmak” adlı yazılarıyla dergiye katkı sağlayan diğer isimler.
Röportajlar açısından bereketli olan dergideki ilk röportaj Mehmet Lütfi Arslan ile gerçekleştiriliyor. “Derdimiz Olan Kalbi Konuştuk” diyor röportajı gerçekleştiren Ahmet Can Şahin ve Mahmut Emre Arslan. Kalp ve dertlenme üzerine yapılan bu hoş sohbet ile güzide bilgilerle birlikte dert de ediniyoruz.
Ramazan Yıldız ve Mustafa Yücel ise Ali Ayten ve Sevde Düzgüner’in kapılarını çalıyor röportaj için. “Tasavvuf Psikolojisine Giriş” adlı yeni kitapları üzerine gerçekleştirilen söyleşiden bizde kendimizce istifade edip, yeni bilgiler ediniyor ve ufkumuzu biraz daha genişletiyoruz.
Osman Koca ile gerçekleştirilen röportaj ise “Çocuk Edebiyatı” üzerine. Mustafa Yücel bizim aklımızdan geçen ama soramadığımız soruları yöneltiyor Koca’ya ve samimi yanıtlar buluyor. Çocuk Edebiyatı ilgi alanınıza girebilir, dikkat buyurun.
Öykü kapısı açılıyor.
3.sayıda okuduğumuz Lâ Cemaati öyküsünün 4.öyküsü olan “Hayatımın Aşkı” ile karşılıyor bizi Mustafa Yücel. Evlilik teklifi edecek bir gencin, hareketli, heyecanlı, hüzünlü hallerini irdeliyor öyküsünde. Abdülhamid Dindar ise “Ayak Oyunları” öyküsünün ikinci kısmıyla karşımızda: “Sigaraya Nasıl Başlanır”. Aşık olan bir adamın hayat hikayesini sürükleyici bir dille sunuyor bizlere. Naime Zengin ise “Bir Aynaya Sahip Olmak” adlı öyküsünü Konya’dan, Mevlana’nın yanı başından gönderiyor. Kadriye İkiz “Derin Bir Nefes Al, Ölüyoruz” adlı öyküsünde küçük bir kızın ölümü insanlara hatırlatışını anlatıyor. Bizlere de hatırlatarak tabii. Cihannüma Hatun ise “Gençliğin Buhranı” adlı yazısıyla gençlerin şuan içinde bulundukları durumlara dikkat çekerek, yapmaları ve dikkat etmeleri gereken hususları söylüyor.
Şehnaz Fındık “Güneşli Bir Gece”, Özgül Yaşar “Deneme Yazısı”, Yusuf Bilal Aydeniz “Tarih ve Toplum Perspektifinden Türkiye’ye Bakış”, Adem İpekyüz “İmkan Kavramı Çerçevesinde Varoluşu İnkıta Uğratan Ahlaki Problemler Olarak: Ye’s ve Gurur” adlı yazılarıyla dergiye katkı sağlayan isimler.
Şiirle başlayan dergi şiirle bitiyor.
Berat Uluad “Gönül”, Nurseda Varışlı “Seldeyim”, Semih Altundal “Ölümle Başlar”, Selim Türkel “Boğazımdaki Çıkrık”, Kübra Ertekin “Divan-ı Şems- Mevlena”, Yunus Emre Çıtlakoğlu “Diri Son” ve Süreyya Altunkara “Asuman Çiğdemi” şiirleriyle renk katıyorlar dergiye.
Başka bir sayıda, yine aynı umut ve heyecanla görüşmek üzere…Keyifli okumalar…
Yazar: Dergihaber - Yayın Tarihi: 07.10.2017 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.10.2017 10:50