La Fille Sur Le Pont, Sinema, Misafir Köşesi

La Fille Sur Le Pont yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

La Fille Sur Le Pont

24.04.2014 11:09 - Misafir Köşesi
La Fille Sur Le Pont

Büşra Fındık yazdı....

Bir filmden çıktığınızda eksik olan bir şeyleri tamamlayabiliyorsanız o film sizin için sadece film olmaktan çıkmış demektir. Eğer bir filmde daha önce gerçek hayatta hiç farketmediğiniz ayrıntılar üzerine düşünme imkânı bulabiliyorsanız, film konusunda doğru bir seçim yapmışsınızdır.

Şans faktörünü gerçek hayatta çok fazla deneyimleyemeyenler için bir önerim olacak. 'La fille surlepont' sizi fazlasıyla şans ve kaybetmek üzerine düşünmeye çağırıyor. Çünkü bazı filmler gerçek hayatın doğrularıyla dans etmeyi çok iyi biliyorlar.

"La chance, c'est ce qu'oncroittoujoursqu'onn'a pas." "Biz, her zaman şansın sahip olmadıklarımız olduğuna inanırız" üzerine kurulu bir film.

Fransız şarkıcı ve aktrist Vanessa Paradis filmde kısa saçlarıyla Adele olarak karşımıza çıkıveriyor. Sürekli gerçek aşkı arayan, dramatik sonlardan başka bir şeyi olmayan ve son çare soluğu bir köprünün üzerinde alan Adele'e filmin sonunda aynı sona sahip olacak, şansın kendisinden her zaman bir parmak uzun olduğunu düşünen Gabor eşlik ediyor. Fransız sinemasının sevilen aktörlerinden, Cannes'dan en iyi aktör ödülüne sahip Daniel Auteuil filmde gizemli ve yetenekli adam Gabor karakterini canlandırıyor.

Türkçe ifadesiyle 'Köprüdeki Kız' şansın olabilirliği, boyutu, yaşam üzerine etkisini konu alan ve sürreal bir bakışın aşk üzerine nasıl durabileceğini gösteren, Marianne Faithfull'dan girip Brenda Lee'den çıkan soundtrack için bile izlenmesi tavsiye olunan bir film.

Filmin yapımı 1999 yılında gerçekleştirilmiş. Mekân seçimleri ise Paris'te Seine nehri üzerinden, İtalya ve Yunanistan'a kadar uzanıp İstanbul'da sonlanıyor. Filmde İstanbul pek güzel tanıtılmasa da sahnelerde İstanbul'dan bir şeyler görmek ve duymak yine de hoş bir etki bırakmış. Köprüdeki Kız'ında aralarında bulunduğu birçok filmde imzası bulunan Fransız yönetmen, ve senarist Patrice Lekonte'un yönetmenliğini yaptığı Siyah beyaz olarak çekimi yapılmış bu naif Fransız filmi intihar etmeye çalışan genç bir kızın bir köprüde gizemli bir adamla tanışmasıyla başlıyor.

Adele adındaki bu kız kendisini kurtaran Gabor'dan kendi mutsuzluğunu ve çaresizliğini dinliyor. Gabor'a duyduğu güvenle tehlikeli bir oyun arasında gidip gelen Adele kimsesizliğine çare olacak bay doğruyu ararken erkeklere olan düşkünlüğüyle hayatını iyice karmaşıklaştırıyor. Filmde geçen bıçak oyunu sahneleri üzerine konuşulacak olursa şöyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Gerçek bir aşk hikâyesinde keskin bıçakların bizi sıyırarak geçmesinin; doğru kişiye, doğru ruha ve güvene bağlı olduğu aksi takdirde uçarak gelen bıçakların bizi ciddi şekilde yaralayabileceğini gösteren bu oyun, aşkın görünmeyen ayrıntıları üzerine fikir sahibi olmamızı sağlıyor.

Filmin son bölümü ve bana kalırsa en etkileyici son sahnesine İstanbul ev sahipliği yapıyor. Tensel temasın ikinci plana atıldığı, gerçek bir aşk hikâyesine uygun final sahnesi, filmi tamamlıyor. Film tekrar herşeyini kaybeden ikilinin sadece rollerini değiştirmiş olarak, Galata köprüsünde karşılaşmalarıyla son buluyor. Filmin başında Adele'i intihar etmekten vazgeçiren Gabor'ken filmin sonunda tersine dönüyor. Bu kez intihar etmek üzere olan Gabor'u Adele buluyor. Filmin başından sonuna kadar birbirlerinin sesini görmeden de içinde duyan Gabor ve Adele ilk kez birbirlerine sarılıyorlar. Unutulmaz diyaloglara sahip film iç burkan şu replikle film son buluyor.

"-böyle devam edemeyiz
- neye devam edemeyiz
- ayrı kalmaya... "


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 24.04.2014 11:09 - Güncelleme Tarihi: 19.11.2021 12:04
4.795

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1201 yazı bulunmaktadır.