Madam Bovary ve Sisi, Kara Tahta, Pelin YİĞİT

Madam Bovary ve Sisi yazısını ve Pelin YİĞİT yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Madam Bovary ve Sisi

28.03.2022 09:00 - Pelin YİĞİT
Madam Bovary ve Sisi

Buket ÇOKYİĞİT yazdı...

Viyana gezimiz sırasında tarihin muhteşem kadınlarından biri olan Sisi'yi tanıdık. Şehri gezerken her yerde onu görüyorsunuz ve hayatını merak ediyorsunuz. Bir günümüzü Viyana'nın en güzel yapısı olan Schönbrunn Sarayını gezmeye ayırmıştık. Burası Habsburg Hanedanlığının sarayı. Öyle bir ihtişam, öyle bir tarihi bina ki içinde saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Güzel olan tarafı saray içinde gezerken Türkçe bilgilendirme yapan audioguide aletinin olması. Tüm sarayı ve sonrasında bahçelerini gezmek uzun süren bir etkinlik. Biraz şehir dışında olan saray için bunu göze almaya değer.

Kısa bir araştırma sonucu asıl adının Elisabeth olan Sisi'nin Bavyera prensesi olduğu, kuzeni Avusturya veliaht prensi Franz Joseph ile evlendiğini öğrendim. Franz Joseph aslında Sisi' nin ablası ile evlenmesi beklenirken kalbini Sisi'ye kaptırıp, 16 yaşında onunla evlenmiş..

Franz Joseph çalışkan, mütevazi bir kral aslında. Saray içinde gezerken onun çalışma odasına gelince şaşırıyorsunuz çünkü çok sade. Hatta çalışma masasının üzerinde şöyle bir yazı var;

''Bir kral ülkesine hizmet eden birinci işçidir.''

Franz Joseph Sisi'yi evlilik hayatları boyunca çok seviyor. Sophie, Gisela ve veliaht prens Rudolf'u dünyaya getirir arka arkaya Sisi.. Fakat aşkları uzun sürmez. Eşiyle olan anlaşmazlıkları ve saray yaşamının baskısı Sisi'yi melankonik bir ruh haline sürükler. Saray hayatına bir türlü uyumlu olamayan Sisi kraliyet yaşamından nefret eder, özgürlükçü düşünceleri yüzünden hep saray geleneklerine, kalıplaşmış davranışlarına aykırı bir insan olur. Herkesi güzelliği ve zerafeti ile büyülerken iç dünyasında sürekli huzursuz ve gergindir.

1860'da veba hastalığına yakalanır. Bu hastalık çeşitli ülkeleri ziyaretine de vesile olur, Macaristan'a yerleşir, burada politikaya merak salar.Saray eşrafı Sisi'nin sağlık sorunları nedeniyle saraydan uzaklaştığını savunsa da, birkaç yıl sonra tekrar saraya döndüğünde her harekete kafa tutan biri olup çıkmıştır. Kendine güveni zaman geçtikçe artan Sisi oğluna soylu öğretmen tutmak yerine halktan birilerini eğitimci olarak seçer; tabi bu da saray halkının hiç hoşuna gitmez, zaten sarayın isyankar olarak tanımladığı Sisi bu hareketiyle iyice göza batar.

Kocası Kral Franz'ın onu çok fazla sevmesine rağmen mutsuzdur, günlüğüne şöyle yazacaktır;

'' Evlilik saçma bir kurumdur. 15 yaşında ne olduğunu tam olarak anlayamadığınız bir kurum için bir söz verirsiniz. 30 yıl mutsuz bir şekilde yaşarsınız. Ve bir gün pişman olursunuz. Ama bu sözden geri dönmek için artık çok geçtir. Ve hayat boyu devam edersiniz.''

Aslında politik kimliğinden ziyade tüm Avrupa'ya yayılan güzelliği ile tanırır Sisi.. Zayıflığı ve her gün saatlerce bakım gerektiren ayaklarına kadar uzattığı siyah saçları ile ihtişam saçar etrafına. 1889 da sevgilisi Marie Vetsera ile birlikte intihar eden oğlu Rudolf'un ölümü onu saray yaşamından iyice uzaklaştırır, sürekli ata binmeye ve spor yapmaya başlar..Güzelliğini ve kilosunu korumak için şiddetli diyet programları uygular hatta günde bir portakal yediği bile söylenir. Eylül 1898'deki İsviçre ziyaretinde Cenevre'de Luigi Lucheni adlı biri tarafından bıçaklanarak öldürülür. Suikaste kurban gitmesi halk gözünde onu bir kahraman yapar.

Bu geziye eşdeğer zamanda Nurullah Ataç'ın deyimiyle "asi ve hastalıklı" Gustave Flaubert'in değerli eserlerinden biri olan "Madam Bovary'' okuyordum. Döneminde kitaba karşı negatif düşünceler oluşmuş. Karşı çıkılmasının sebeplerinden biri, Emma Bovary'nin davranışları ve gayrimeşru ilişkileri olmuş. Bir diğeri ise, kocası Charles Bovary ile olan evliliğinde daha baskın olan tarafın kendisi, Bayan Bovary olması. Bu özelliklerden dolayı G. Flaubert'in peşini eleştirmenler bırakmamış, çok sayıda suçlamalara maruz kalmış. 1829'da kurulmuş "Revue de Paris" adlı bir edebiyat dergisinde ilk kez yayınlanan "Madame Bovary", toplum ahlakına ve dini duygularına hakaret ettiği gerekçesiyle toplatılıp yasaklanmış, fakat daha sonra bu yasak kaldırılmış.

Madam Bovary'i o dönem okuduğumda ne ilginç bir tesadüf demiştim, aralarında nedense bağlantı kurmuştum. Bu iki kadının-biri gerçek diğeri hayali- hayatımda kesişme noktaları böyle. İkisi de küçük yaşta evlilik yapmış ama bu kurumda mutsuz olmuş.

İkisi de kendine önem vermiş, hayalinde ki aşkları aramış, benzer kavgaları yapmış, kocaları benzer özellikler göstermiş, çocukluklarını okudukları kitaplar belirlemiş. Bilmiyorum ama benzerlikler bulduğumdan mıdır, aynı dönem de karşılaştığımdan mıdır, sanki ikisi aynı insan.

Gerçi biri taşra kadını, daha yükseklerde olmanın hayalleri içinde. Diğerinin olduğu durumu özlüyor. Sonları aynı olmasa da, trajik. İkisi hakkında filmler var, meraklıları için bilgi vermek istiyorum. Sisi için 1955 yılında bir film çekildi ve Romy Schneider canlandırdı Sisi'yi..

Madam Bovary ilgili çekilmiş dolu film var. Ben tabi ki en eskisini tavsiye ediyorum. 1934'te Jean Renoir tarafından, 1949'da Vincente Minelli tarafından filme alınmıştı. Siyah- beyaz filmsever olarak önerim bunlar olacak..

Viyana gezim sonrasında benimle eve gelen Sisi magnetleri, Çikolata ve bardakları ile hala üzerimde ki etkisi sürüyor. Madam Bovary zaten bir çoğumuzun gözdesi. Okumayanlar geç kalmasın!

ttt foto: pelininpembesi


Yazar: Pelin YİĞİT - Yayın Tarihi: 28.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 01.09.2022 15:47
1853

Pelin YİĞİT Hakkında

Pelin YİĞİT

1973 Kocaeli doğumlu. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü mezunu. 29 yıldır MEB'de okul öncesi öğretmenliğine devam ediyor.

Pelin YİĞİT ismine kayıtlı 15 yazı bulunmaktadır.