Makyaj Yapan Ölüleri Görürseniz Dehşete Kapılmayın
Ölüler unutulur. Makyaj yapsalar da güzelleşemezler, hatırda da kalmazlar. Yine de unutulurlar. Mazide bıraktıkları farklılıkları ölmez. İster dünyayı ister ölümü seçsinler, farklılıklarına makyaj yaparak gizlerler. Yoksa sükûnetle izleyemezler haberleri. Okurun makyaja ihtiyacı yok. O kadar hayatı kitaplarla yaşama imkânı bulmuştur ki; olaylara mucizevi görüş sunarak doğal güzellik kazandıracak ölçüde gençleşirler. A. Ali Ural, senin farkın nedir? Diye sorduğu eseri Makyaj Yapan Ölüler üzerinden dehşetin hayata ne yararı olduğunu düşündürüyor. Evet, okuduğunuza inanamayacaksınız. Ural'ın zekâsı herkesin aksine işliyor. O, çoğunlukça beğenilmeyeni, seçilmeyeni, bilinmeyeni, görülmeyeni, düşünülmeyeni ve akıl edilemeyeni görüp, uyup bunu içselleştirerek ortaya koyar.
Ölümden korkuyorlar, oysaki yaşamak da ölümün kendisiymiş. Bilmiyor muydunuz? Ölüm ve yaşamın sıkıştığı zamansızlığı zamandan ayırmak sizin farkınızmış. Nasıl yapacağız? Bu mümkün mü ki? Ölülerin makyaj yapması kadar mümkün, yaşayanların doğallığı kadar imkânsız.
Kişiyi diğerlerinden ayıran yegâne farkını anlayacağı gerçek kesitlerin, bir bir söze dizilmiş halidir denemeler. Eser, kırk bir denemeyle okuru selamlarken, zengin dili ve çağrışımlarıyla özgün bir üslupla kendini göstermektedir. Elden düşürmeden, bir solukta okuma zevkine kapıldım. Biri bu ustayı durdursun, yoksa herkesi adam edecek. Alimallah. Hadi talihi anlatan bir alıntıyla yazarın bakış açısını ve üslubunu irdeleyelim. "At şarkı söyleyemediği için talihsiz midir? Hayır, ama koşamazsa talihsiz olur. Köpek uçamadığı için talihsiz midir? Hayır, fakat koku alamazsa talihsiz olur. İnsan aslanları boğmadığı ve olağanüstü işler yapamadığı için bedbaht mıdır? Hayır, o bunun için yaratılmış değildir. Ama temizliği, iyiliği, vefayı ve adaleti kaybettiği ilahi değerler silindiği vakit bedbahtır." (s.32) Bir insana karşılık verebileceğin nedir? Evet, kendi farkımı diğer insanlara verebilirim. Benim diğer insanlardan farkım ile yararım olacak ve bana başkalarının yararı farklılıklarından olacak.
Dehşetinizi, yürek darlıklarınızı, kaygılarınızı, sıkıntılarınızı kendinize saklayın. Bunalın ama bunaltmayın! (s.33) Anladınız mı? Ağzınızı bantlayıp çığlığınızı içinize atın. Çığlığınızı korumaya alın, ona ihtiyacınız yok der Ural. Leonardo'nun gözlerinden çıkıp Mona Lisa'nın dudaklarına yerleşen o efsanevi gülümseyiş için insanlık, izdiham yaratacağına kendilerine gelmelidirler. İnsanın, renk dalgalarında boğulmasını sağlayan heyecana kapılmalıdırlar. Ruhuna akan büyüleyici anlamın farklılığınıza fark katacak olduğu gerçeğini anlamalıdırlar. Farlılığının onu özel kıldığını bilmelidir insan.
Bir annenin bebeği ardına ağıdı... Geriye kaldığında, diğerlerinden ne farkı vardı ki; o daha bir bebekti değil mi?
"Suya indim su uyur huu huu/Suda balıklar büyür huu huu/Ben yavruma gül demem huu huu/Gülün ömrü az olur huu huu."
Bu azıcık ömrün farkı ne kadar büyük görebildiniz mi?
Ablasını korkutarak farkını ortaya koymak isteyen küçük kız, kazara onu ölümle buluşturur. Hala farkına varamadığı kendi farkı, cesedi sahile vurarak insanlığa, farkını bırakır. İlk kez denizi görenler ömürlerinin geçtiği şehrin sahiline bir kez bile ayak basmamış, denizine bakmamış. Hani denizden uzaklaştıkça küçülen evlerinde oturanlar var ya işte onlar. Yaşlanıp da denizi görmemişler, evet evet onlar. Hiç onlara acımayın, yaşarken yanınızda neleri görmüyorsun kim bilir. Kendinize acıyın. Huzur evine gidince mi göreceksiniz? Hiç fotoğrafı olmayan çocuğun ölünce çekilmiş bir fotoğrafında görürdünüz farkın ne olduğunu sanki anlayacaksınız da. Demek ki neymiş? Ural, diyor ki: Benzersizliğimizin değil, benzemezliğimizin farkımız olduğunu anlamakmış. Benzemek kolaymış da benzememek zormuş. Karşılaştırılmak mı? Kâbusmuş. Nasıl farklı olacağımızın sırrını anladığımıza göre biricikliğimiz nasıl sağlanacak? Moda olan bir yenilik bizi nasıl ayrıcalıklı kılacak? Mesela: "27-05-2004 Perşembe günü, saat 09.45 sıralarında 2. Sanayi Sitesi girişinde Park Büfe'nin önünden 52 FR 836 plakalı aracımla geçerken farkında olmadan yaya yürüyen iki şahsın üzerine su sıçratmıştım. Bu şahıslardan özür diliyorum." Kaportacı Engin Cebeci, para ödeyerek gazeteye verdiği ilan ile farkında olmazlığın farkına vararak farkını ortaya koyuyor. Gazete haberleri üzerine farkını koyarak, gazeteye yazdığı denemelerin bir araya geldiği bu eseri ile biricikliğinizi size kazandırma gayretini Ali Ural'dan başka kim amaç edinirdi ki zaten. Okura kazandırdığı farkıyla biriciktir, A. Ali Ural.
Ölüler Makyaj Yapamadığı Gibi Gazete de Okuyamaz
Herkesin ve her şeyin olduğu gibi olduğu bir an var mıdır? O an zamansızlığın zamanıdır. O an nerde duracağımızı bilirsek Stradivarius kemanların sırrını çözer gibi kendi sırrımızı çözeriz. Hani şu dünyanın en güzel sesli kemanlarının, uzun ve soğuk kışlarla kısa ve ılık yazlar yaşamış ağaçlardan yapıldığı içindi farkı.
Teknoloji çağının yalnızları: "İnilemeyecek yere çıkmak tehlikelidir!"
Her gün yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız insanlar ve kendimizin ne kadar farkındayız? Gördüklerimizi, zihnimizde nasıl kurgular oluşturarak farkı anlıyoruz? İnsanların yaptıklarından, davranışlarından ve mimiklerinden çıkarsız bir farklılık gözlemleyebiliyor muyuz? Makyajsız, doğal bir meraktan yanı başımızda olup bitenlerin farkına vararak kendi farkımıza fark katabiliyor muyuz? Ural, gerçekliği yoğurduğu denemelerle yaşamımıza ve benliğimize ayna tutuyor. Farkımızı fark ederek biricikliğimizi bizim görmemizi sağlamak niyetinde. İsteyerek farkını okura kazandırarak, satırların arkasındakini anlamaya davet ediyor. Farkına varmanın anlamını çözüyor. Denemeleriyle eritmiş olduğu üçüncü sayfa haberlerini dehşete kapılarak okuyorsunuz. İnce işlenmiş tasvirlerin büyülü yolculuğunda anlatılanlar karşısında farkınızı fark ediyorsunuz.
Ali Ural
Makyaj Yapan Ölüler
Şule Yayınları
Mart 2021
188 Sayfa
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 05.08.2022 11:59 - Güncelleme Tarihi: 05.08.2022 12:00