Mâtûrîdîlik Düşüncesi: BİLGİ TEORİSİ ÜZERİNE

Mahmut Nebati’nin “Mâturîdîlik Düşüncesi -1” eseri var elimde. Altta daha güçlü ve karakteristik bir başlık olarak da BİLGİ TEORİSİ yazılmış. Bilgi teorisi; epistemoloji ya da bilgi felsefesi anlamlarına geliyor. Bu da, bilginin tabiatı, muhtevası ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalıdır. Doğrudan doğruya bilgi kavramının kendisiyle meşgul ve ilgili olan epistemoloji, metafizikle birlikte felsefenin en önemli iki alt dalından biridir. Klasik anlamda ilk felsefe olarak ele alının metafizik, modern bilim devrimi ile beraber yerini çoğunlukla epistemolojiye bırakır. İlk çağlardan itibaren Thales gibi filozofların metafizik ile ilgileniyor olmaları durum hakkında bize yeterli işarettir.
İmam Mâtürîdî, Ehl-i Sünnet omurganın akaidini oluşturan iki önemli ekolden biri olan Mâturîdilik mezhebinin kurucusudur. Asıl adı Ebû Mansur Muhammed bin Mahmud’dur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Mâturîdî Hicrî üçüncü asrın ortalarında, Semerkant’ ta doğmuş 333/944 yılında da yine Semerkant’ta vefat etmiştir.
İmam Mâtürîdî, bilginin ne olduğu, imkânları, değeri ve bilgi edinme yolları kadar; bilginin oluşumu üzerine ve dinî bilginin mahiyetine dair önemli konuları etüt eden, tartışmaya açan ve İslâm düşüncesinde kendine özgü bir bilgi kuramı oluşturan ilk âlimdir. Mâtürîdî, eserlerini de kendi geliştirdiği bu bilgi kuramını esas alarak meydana getirmiştir. Mâtürîdî’ye göre bilgi kaynakları; duyu, haber ve akıldan oluşmaktadır.
Mâtürîdî’ye göre mütevâtir haber, yanılmaları ve yalan söylemeleri ihtimal dahilinde olan kişilerin dilinden Peygamber’den bize ulaşan haberlerdir. Çünkü ona göre bu tür haberleri rivayet edenler, doğruluk ve masumiyetlerini kanıtlayacak herhangi bir delil ve belgeye sahip değillerdir. Dolayısıyla bu tür haberler bile incelemeye tabi tutulmalıdırlar. Eğer böyle bir haberin yalan olduğuna ihtimal verilmiyorsa bu durumda yapılacak şey, onun masumiyetine açık belge bulunan birinden bizzat duyduğu bir söz gibi algılanıp artık onun mütevâtir vasfını kazandığının kabul edilmesidir. Yalan olmasına hiçbir şekilde ihtimal verilmeyen haber, Peygamber’in haberi gibidir.
Peygamberimizin vefatından sonra “İslam’ın gerçek temsilcisi olma” iddiasıyla pek çok itikadî ve fıkhî mezhep ortaya çıkmıştır. Önsözde de özellikle belirtildiği üzere bu farklılıklar Kuran ve sünnet mahreçli olmayıp; siyasi, toplumsal, iktisadi vb din dışı kaynaklıdır. Ancak bu farklılaşmanın bir zararı olduysa din algısına olmuştur. Temelde ilahi din kavramının, esasları Allah tarafından belirlenen ve “nas” la vaz’edilen olgu olduğu gerçeği “müttefegun aleyh”tir. Yani âlimler üzerinde ittifak etmiştir.
Bir mezhebin çıkış ve gelişiminde etkili olan âlimlerin itikat görüşlerinin Kuran ve sünnetle ilişkisinin tespiti o mezhebin dinle ilişkisini ortaya koyar. Bu anlamda; şu cümleler edilmeli: İslam’ın mirasını sahabeden devralan ulema; ayrılıklarla mücadele için bazı teknikler geliştirmiştir. Hatta organize olmuşlardır. Harici, Mürcii, Mutezili, Şii gibi, peygamberimiz zamanında bilinmeyen dini görüşler ileri süren ve ayrışan gruplara karşıdır mücadele teknikleri ve organize olma. Bu bağlamda Sünnilik ortaya çıkar.
Maturidilik geç dönemde yani Hicri VII yy’da ortaya çıkmıştır. Çünkü İmam Maturidi zaten Hanefi kelamcılardandır. Maturidilik; Hanefilik içinde gelişmiştir. Hicri VIII yy’da telaffuz edilmeye başlanmıştır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde destek bulması da Eş’ariliğe karşı bilinçli şekilde öne çıkarıldığını gösterir. Öte yandan Maturidilik’in ortaya çıkmasına da Eş’ariliğin sebep olduğu açıktır. VI. Yy’da Maveraünnehir’e gelen Eş’ari alimlerin Hanefilere meydan okuması, tekvin-mükevven gibi kelam konularındaki tartışmalar buna zemin hazırlamıştır.
Kitapta Hanefi kelamcıların Bilgi Teorisine dair görüşleri tespit edilmiş, bu kelamcıların temel kaynaklarından hareketle mezhebin bilgi konusundaki nasslarla ilişkisinin mahiyeti ortaya çıkarılmıştır. Kısaca bu kitap Maturidilerin bilgi teorisini, somut dini dayanaklarını tespit ediyor. Kuran ve sünnetin Maturidilik’in oluşumundaki rolünün belirlenmeye çalışıldığı önemli hatta kült bir eser. Kitap bir giriş bir değerlendirme ve üç ana bölümden teşekkül etmiş. Aynı zamanda dönemsel özellikler de görülebiliyor ki iktisat, sosyoloji ve tarih için de kaynak niteliğinde bir eser. Öte yandan mezhepler tarihi, dini ekoller anlamında ilahiyat camiası için önemli bir kaynak. Biz okurlar açısından hem terminoloji hem bibliyografya sunması önemli.
Aslında bu kitabı neden okumalıyız, sorusuna cevap ve kitabın iddiasına dair bir açıklama niteliğinde kitabın tanıtımındaki şu cümleler: Elinizdeki eserde önde gelen Hanefî âlimlerinin eserlerinden hareketle tarihsel bir sıralama ve nesnel bir metotla incelenerek araştırılmış ve Mâturîdîlikte “bilgi teorisi”nin esaslarını Kur’ân ve sünnetin belirlediği açık ve net delillerle ortaya konmuştur. Bu kapsamda “Hanefîlik” mezhebinin “Mâturîdîlik” olarak isim değiştirmesinin tarihî seyri irdelenmiş, “Hanefîlik” ve “Mâturîdîlik” şeklinde iki isim kullanılmasının gereksiz ve Mâturîdîliğin “Mürcie” ya da “ehl-i rey” olarak tanımlanmasının dayanaksız olduğu sonucuna varılmıştır.
Bilgi Teorisi – Maturidilik Düşüncesi 1
Mahmut Nebati
İnsan Yayınları
408 s.
2020 İstanbul
Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 07.10.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.10.2020 11:28