Mazhar Bağlı ile Kitaplarının Hikâyesi
İlk kitabınızın yazılış öyküsünü bize anlatır mısınız?
Efendim benim akademinin zorunlu gereğinin dışında yazdığım ilk kitabım “Modernizme Direnen Estetik”tir. 2010 yılında Kapı yayınlarından çıkan bu kitabın sahiden de bir “hikâyesi” vardır.
1992 yılında akademik çalışmaya başladığımda kendimi adeta uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında, tek başına yüzerken gördüm.
Hayatımın çeşitli evrelerinde farklı eğitim-deneyim süreçleri yaşadım, gördüm. Medresede okudum, imam hatip lisesine gittim, çıraklık yaptım, işçi oldum, şoförlük yaptım ve liseden sonra memurluk yaptım. Görece kendimi tecrübeli zannediyordum. Üniversitede olay ve olguları kolayca kavrayacağımı varsaymıştım kendi kendime. Ancak öyle olmadı. Var olan sorulara yenileri eklendi…
Özellikle “modern dünyada müslümanca yaşamak nasıl mümkündür?” sorusu etrafında dönen bir dipsiz kuyunun içinde buldum kendimi.
Sahiden çeşitli süreçlerden elde ettiğim bilgi ve deneyimler sonunda bana kolayca yürüyebileceğim bir yol göstereceklerdi sanıyorum, medrese, gündelik hayat, çıraklık, imam hatip lisesi yatılı yurtlar vs. ama öyle olmadı bu bilgiler aslında beni bir yola getirmediler, aksine yoldan çıkardılar.
Ben kendi rotamı belirleyebilecek ve kafamdaki her soruya cevap olacak sihirli bir formül bulma amacıyla üniversiteye gitmiştim ama tam tersi oldu.
Sorulardan kurtulmak için yaptığım her okuma bir başka soruyu çağırdı. Tıpkı çırpındıkça batan birisiydim.
Sonra tez hocam (Prof. Dr. Mustafa Aydın) bana var olan sorulara “cevap” aramak yerine o sorunun sahiden neleri içerdiğini ve hangi cevaplarının olduğunu aramayı öğretti.
İnsanlığın kadim sorularına sahip olsan bile kendin için cevap aramalısın derdi.
İşte bu kitap o sorulara cevap arama serüvenidir.
Modernleşmenin insani ve İslami değerleri buharlaştıran dönüştürücü gücü karşısında nasıl durabiliriz?
Bu sorunun birkaç cevabı olabilir ama benim bulduğum modernizmin insanlığı ifsad eden dönüştürücü özelliğine karşı “sanat” ile direnebileceğimizdir. İşte kitap bu soruya cevap aramanın hikâyesidir.
İlk eserinizi ne zaman yazdınız? Neler hissettiniz?
Bu kitabı kısa sürede yazmadım. Uzun bir zaman üzerinde çalıştım. Esasında Küçük boy, 190 sayfa civarında bir çalışma ama yaklaşık olarak on yıllık bir düşüncenin ürünüdür. Kitapla ilgili çeşitli notlar toplamıştım ama yazmaya Sanat Sosyolojisi dersi ile birlikte başladım.
2009 yılında bitti. Yayınevine gönderdim. Olumlu cevap geldi. Gerçekten insan çok kitaplara farklı bir gözle bakıyor. Sadece mutluluk değil sanırım. Rahatlama, mutluluk ve gurur üçü bir aradadır.
Yazmasaydınız delirir miydiniz? Yazmak sizin için ne anlam ifade ediyor?
Yazmasam delirir miyim bilmiyorum ama kafamdaki sorulara yazarak cevap aramazsam o sorular beynimi zehirli bir kıymık gibi kemirirler ve beni delirtirler biliyorum. Bana rahat vermezler, uyuyamam mesela.
Size göre okumak yazmanın neresindedir? Okumadan yazmak mümkün mü?
Okumadan yazmak herhalde bazı özel kişiler için mümkündür. Mesela şairler okumadan yazarlar. Onlar özel insanlardır. Vehbi bir bilgi kaynakları var bana göre. Ama ben şair değilim. Okumadan yazacak bir kudretim yok.
Okuma ile yazma, ikisi bir birini tamlayan konulardır. Zaten bu uğraşın adı “okuma-yazmadır”. Okuyarak ancak yazabilirsiniz. Her okuma size yeni bir pencere açar. Karanlık bir odada tek bir soba borusu deliğinden hava ve ışık almakla yetinmek yerine odanın dört bir yanına kocaman pencereler açmak gibi bir şeydir okumak.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 16.03.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.03.2016 22:33