Mehmed Alagaş Kitaplığı Derleme
Temel Konularda Kur'an Öğretisi, Mehmed Alagaş, İnsan Dergisi Yayınları
Eser daha çok konulu meal çalışması olarak değerlendirilebilir. Müellifin belirlediği başlıklar ile ilgili ayetlerin mealleri tasnif edilerek okuyucunun istifadesine sunulmuş. Esere son şeklinin 1997'de verildiği göz önünde bulundurulursa bu alanda yapılmış ilk dönem çalışmalardan biri olarak değerlendirilebilir.
Bu Çalışmadan Nasıl Faydalanılır? Başlığı okuyucuya şu şekilde kılavuzluk yapılıyor:
"Herhangi bir çalışmadan faydalanabilmemiz için öncelikle söz konusu çalışmayı yeterince tanımamız gerekir. Bu nedenle araştırılan her konunun tasniflerinde karşılaşabileceğiniz bazı genel başlıkların ne anlama geldiğini kısaca tekrarlamamızda fayda vardır.
Cahili yaklaşımlar: Araştırma konumuzla ilgili olarak yapmaktan nehy edildiğimiz yanlış tavır ve yaklaşımları ifade eder. Bu başlıkta yer alan yaklaşımlar, bütün Müslümanların sakınmaları gereken yanlış ve batıl yaklaşımlardır.
Rabbani yaklaşımlar: Araştırma konumuzla ilgili olarak yapmakla emredildiğimiz doğru tavır ve yaklaşımları ifade eder. Bu başlıkta yer alan yaklaşımlar, bütün Müslümanların güçleri nispetince yerine getirmeleri gereken doğru ve hak yaklaşımlardır.
Özel Rabbani yaklaşımlar: Ayeti kerimelerde hemen fark edebileceğimiz tekil yaklaşımlarla ifade edilen ve öncelikle Resulullah (s)'i muhatap alan bu yaklaşımlar, daha sonra Efendimiz (s)'i kendilerine örnek almaları gereken imamları ve günümüzde de İslami çalışmalara ve Müslümanlara vaziyet eden öncü ve ehil Müslümanları muhatap alan yaklaşımlardır. Bu başta yer alan ve belli kimliğe, yeterli bir ehliyete gerek duyan bu tavır ve yaklaşımlar, hayırlarda yarışmak isteyen müslümanların kendi kapasitelerine göre kısmen, ehliyete haiz olan öncü ve ehil Müslümanların ise tamamen yerine getirebilecekleri hak tavır ve yaklaşımlardır.
Genel Rabbani yaklaşımlar: Bu başlıkta yer alan ve konuyla ilgili ayeti kerimelerde çoğul ifadesiyle zikredilen bu tavır ve yaklaşımlar, tüm Müslümanlara şamil ve tüm Müslümanların yerine getirmesi gereken doğru ve hak yaklaşımlardır. Mesela "Müslümanlara karşı Özel Rabbani yaklaşımlar" başlığında ifade edilen yaklaşımlar, öncelikle vaziyet eden Müslümanların vaziyet edilen Müslümanlara karşı yaklaşımlarını belirlerken; "Müslümanlara karşı genel Rabbani yaklaşımlar" başlığında ifade edilen yaklaşımlar, diğer bütün Müslümanların birbirlerine karşı genel yaklaşımlarını belirlemededir."
Rabbani Yol Ve Sünnetullah
Müellif eseri Said Hâkim müstear ismi ile 1987 yılında yayınlamıştır. O dönemde İslamcılar arasında popüler olan konulara kendi penceresinden yaklaşımlar sergileyen müellif özelde "Sünnetullah" kavramını merkeze alıyor.
"Bu çalışma kütüphane raflarını doldurması için değil, ortak meselelerimizi anlamamız, bu meselelerdeki Rabbani hükümleri idrak ederek bir nebze uyanmamız ve çevremizdeki insanları da uyarmamız için kitap haline getirilmiştir. Ayrıca şu hususu da önemle belirtmek isteriz ki, bu kitap çerçevesinde verilen birçok mesele sadece Türkiye'de bulunan Müslümanları değil, dünyadaki bütün Müslümanları yakından ilgilendiren meselelerdir.
Nasıl bir yolda, ne zaman, nasıl bir kişilikle, ne yapılacaktır? sorularının Sünnetullah gerçeğine göre incelendiği bu kitap çalışmasında, gündeme getirilen meseleler ve bu meselelerde beyan edilen görüşler birbirleriyle bağlantılı olduğu için, bu meselelerin ve görüşlerin kitabın bütünlüğü dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Umut ediyoruz ki bu kitap, bu konuda yazılabilecek daha geniş kapsamlı kitaplar için bir başlangıç niteliğinde olacaktır." (Önsözden)
Dünden Bugüne Şeytan Ve Dostları
Müstebirler ve İslam düşmanlarını şeytanın modern dönem dostları olarak sunan müellif, Kur'an merkezli bir bakış açısı ile konuları ele alıyor.
"Şeytan ve dostları" adını taşıyan bu kitap çalışması, mevcut statükoyu meşru gören, geleneksel anlayışları alkışlayan, neyi muhafaza ettikleri açıklık kazanmayan muhafazakârları müjdeleyen, İslam dinine nispet edilen bidat ve hurafeleri yine din adına kutsayan bir kitap çalışması değildi.
Geleneksel anlayışları, bidat ve hurafeleri, din adına meşru gösterilen batıl mercileri ve dine nispet edilen sapıklıkları, inandığımız ve teslim olduğumuz İslam adına sorgulamayı, mahkûm, etmeyi tercih ettik." (Öndözden)
Şafak Mektupları
Edebiyatımızın mektup türünü İslam'ı anlatma aracı olarak gören bir yaklaşım ile kaleme alınan bir eser. Doksanlı yıllarda topluma İslam'ı anlatmak için hemen her yol denenirdi. Müellif mektup türü ile tebliğ yapmak niyeti ile eseri kaleme almıştır.
Mezar Notları
Müellifin gezdiği mezarlıklarda aldığı notları okuyucu ile paylaştığı bir eser. Ölüm ve ölümden önce dikkat edilmesi gereken hususlar merkeze alınmış. Öykü tadında kısa metinler derin ve etkili mesajlar vermekte okuyucuya.
Şeytanizme Rağmen İslami Uyanış
1990 yılında yayınlanan eser dönemin İslamcılar arasında en popüler olan konularının ele alındığı bir eser. İran devriminin etkisi, İslami hareket, inkılap gibi birçok konu makale şeklinde okuyucu ile paylaşılıyor. Yazıların bir kısmı İnsan dergisinde yayınlanan yazılar.
"Şeytan ve dostlarının Müslümanlar üzerine yaptıkları hesaplar ve bu şeytani hesapların boşa çıkarılması için Müslümanların sahiplenmeleri gereken İslami prensipler üzerinde durduk." (Önsözden)
Aynalar Ve İnsanlar
Deneme türünde kaleme alınan eser, fıkra, nükte ve latifeler üzerinden okuyucuya mesajlar veriyor. 1990 yılında yayına hazırlanan eser İslam'ı tebliğ için deneme türü ile kaleme alınan bir eser. Eser, Hz. Ebubekir ile Resulullah (s) arasında geçen bir nükte ile başlıyor.
İşaret Yazıları
Sosyal, kültürel, felsefi ve siyasi birçok konuda yazılmış makalelerden müteşekkil bir eser. "İlk bölümde yer alan "Sorgulama yazılan", yakın geçmişten günümüze uzanan olayları ve bu olaylarla gelişen din vakıasını genel bir sorgulamayı amaçlamaktadır. Nitekim bu yazı önyargılardan uzak bir muhasebe anlayışıyla okunduğu zaman, umut ediyoruz ki geliş sürecimiz ve içinde bulunduğumuz durum bir nebze de olsa aydınlanmış olacaktır.
Hepimiz biliyor ve iman ediyoruz ki, İlahi hesap gününden sonra geriye dönüş yoktur. Her şeyin açıklık kazanacağı İlahi hesap gününde geriye dönüş olmadığı için, açıklık kazanan yanlışlarımızdan ve yanılgılarımızdan da geriye dönebilmemiz mümkün değildir. Nitekim "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" buyruğu, bizleri yanlışlardan ve yanılgılardan geriye dönüşün mümkün olduğu bu hayırlı hesaba davet etmektedir. Geçmişten günümüze gelişen durumumuzu bu anlayışla sorgular ve bu anlayışla değerlendirirsek, yanlışlardan ve yanılgılardan rücu ederek doğrularda bir araya gelebilmemiz mümkün olabilecektir. İşte bu kitap çalışmasında söz konusu durumumuzla birlikte, bazı genel yanlış ve yanılgılarımıza da değinilmektedir." (Önsözden)
Din Gerçeği Ve İslam
İnsanlık tarihinde dinin yeri, Türkiye'de dinin anlaşılma şekli, İslam'ın evrenselliği, mezhep konusu ve dinin sentezlenmesi başlıklarının ele alındığı bir eser.
"Din gerçeğinin yaşadığımız toplumun da dikkate alınarak gündeme getirilmesi, dine yapılan saldırılardan, dine isnat edilen batıl görüşlerden yaşadığımız toplumdan da örnekler verilmesi bu gerçeklerin kendi insanımız tarafından anlaşılabilmesi için açık bir gerekliliktir.
İşte bu gerekliliği dikkate alarak elinizdeki kitabı hazırlamış bulunuyoruz. Din gerçeğiyle ilgili olarak insanımıza verilmesi gereken temel esasları amaçlayan bu kitap çalışmasında, meseleler fazla teferruata girmeden, kısa ve özlü bir şekilde verilmeye çalışılmıştır."(Önsözden)
Tevhid ve Şirk
Şirk ve tevhid kavramları çok yönlü olarak derinlemesine izahlar ile okuyucu ile paylaşılıyor. 1991 yılında yayına hazırlanan eser o dönem için güncel denebilecek örnekler üzerinden kavramları ve toplumdaki yansımalarını ele alıyor.
"Tevhid ve şirkin güncelleşmesi, yaşanılan coğrafyalarda müşahhas bir hale getirilmesi, İslami davet için açık bir gerekliliktir. Özellikle şirk meselesi, insanların zihninde geçmişten örneklendirilen meselelerdir. Çağdaş şirkin her türlüsüyle iç içe veya yüz yüze olan insanlarımıza şirk denilince, her nedense sadece Mekke müşriklerinin taptıkları bazı putlar akla gelmektedir.
Tevhid ve şirk gerçeğiyle ilgili olarak insanımıza verilmesi gereken temel esasları amaçlayan bu kitap çalışmasında, bu meseleler yaşadığımız coğrafyadaki insanlar ve insanların içinde bulundukları durum dikkate alınarak, kısa ve özlü bir şekilde verilmeye çalışılmıştır." (Önsözden)
Kişiye Özel
1992yılında yayına hazırlanan bir eser. Okuyucu kitlesi olarak İslam'ı kendisine dert edinen, İslam için çalışan ve didinen insanları hedef alan bir eser.
"Türkiye'de yaşayan Müslümanların ne yapması gerekir?" sorusuna da teori düzlemindeki genişliklerden sakınarak, pratik düzlemde genel cevaplar verilmesi gerekmektedir." İfadesinden de anlaşıldığı gibi "ne yapmalı" sorusuna cevap arayan bir eser.
Kur'an'a yönelirken
Kur'an'ı tanıma ve Kur'an okuma bilinci ile ilgili kaleme alınmış bir eser. Kur'an'ı Kur'an'dan tanıma şeklinde ayetler ile konular ele alınıyor.
"Nedeni veya nedenleri ne olursa olsun, kendilerini İslam'a nispet eden geniş kitleler de dahil olmak üzere dünya insanları Kur'an'dan ve Kur'an'ın mesajından uzaklaştırılmıştır. Bu kitap çalışmasında, bütün bir insanlığın her zaman ve her mekânda muhtaç olduğu Kur'an-ı Kerim gerçeğine dikkat çekmek, bu yüce Kitab'ı aslına uygun olarak tanımak ve tanıtmak istiyoruz." (Önsözden)
Kadının Onuru
1993 yılında yayına hazırlanan eser İslam'a/Müslümanlara göre kadın ve hakları konusunu irdeleyen ilk dönem eserlerden biri. Kadının gerçek değerini İslam ve İslami hareket içinde yer alarak bulacağını izah eden bir çalışma.
"Nitekim yaşadığımız coğrafyadaki Müslüman kadının her sorununa değil, bazı Önemli sorunlarına genel olarak değinecek olan bu kitap çalışmasını, batılıların vesvesesini, kınayıcıların kınamasını hiç ka'le almadan, İlahi vahyin pak ve muhteşem görüşlerine sadık kalarak sürdürmek istiyoruz." (Önsözden)
Cumaya 5 Kala
Müellifin öykü türü ile mesajlarını okuyucuya ulaştırdığı bir eser. 1993 yılında yayınlanmış bir eser. On öyküden oluşan eser dokunaklı dili ile okuyucuyu etkiliyor. Müellif eseri kaleme alma amacını şöyle ifade ediyor: "Dünya insanlarını islam'a güzellikle davet etmek, güzel olan islam'ın, güzel olan prensiplerinden biridir. Sözlü tebliğlerde olduğu gibi yazılı tebliğlerde de bu güzelliği gerçekleştirmeye çalışmak, hiç Şüphesiz sanatsal değil, dini bir endişenin gereğidir."
İki Fecr Arasında
1993 yılında yayınlanan eser daha çok İslami çalışmalar içinde yer alan insanlara yönelik bir kısım uyarılar ve mesajlar içeren bir çalışma.
İslami gelişim karşısındaki senaryolar, İslami gelişimin genci değerlendirilmesi, Şiddete dayalı çözüm taslakları, Değişim ve İslamizasyon, Putkıran Putperestler, Bireysel Müslümanlığın sorunları, Müslümanın değer kaybı, Ekonomi sorunu, Kimlik erimesi, İslami gelişmenin sorunları, Tevhidi düşüncenin pratik açmazı… Gibi konular irdeleniyor.
"Toplumsal değişim üzerine düşünmekten, toplumun muhasebesini yapmaktan, kendi muhasebelerini yapmayı unutan ve toplumdan ziyade kendileri değişen birçok arkadaşımız vardı.
Bu arkadaşlarımız değişmişlerdi, değişmişlerdi ama bu değişim genel olarak farkına varılan ve yeterince muhasebesi yapılan bir değişim değildi. Tabi ki bu değişimin fark edilebilmesi, sözünü ettiğimiz sağlıklı mukayese ve muhasebelerin yapılmasıyla mümkündür. Çünkü genel durumumuzda müspet veya menfi bir değişiklik var ise, bu değişikliğin farkına varmamız, durumumuzu birkaç gün önceye göre değil, yakın geçmişe göre mukayese etmemizle mümkündür. Uzun vadeli değişimler, kısa vadeli mukayeselerle fark edilebilecek değişiklikler değildir."
Tartışılan Sorular
1994 yılında yayınlanan eser doksanlı yıllarda tartışılan konularda müellifin bakış açısını ortaya koyuyor. Hızır konusunun nasıl anlaşılması gerektiği, resmi görev almanın cevaziyeti, imamların arkasında namaz kılınması konusu dönemin şartlarında ele alınıyor.
"Bu kitap çalışmasında gündeme aldığımız bazı sorular, aslında hiç girmek istemediğimiz sorulardı. Ancak bizler konuşmaktan kaçınsak da birçok samimi kardeşimizin pratik yaşantıda yüz yüze olduğu sorulardı bunlar. Nitekim pratik yaşantıda başlı başına birer sorun olmakla beraber, konuşulmasından ve tartışılmasından endişe duyulan böylesi sorunlara da değinmek zorunda kaldık." (Önsözden)
Kimlik Tercihi
1994 yılında yayınlanan eser Müslümanlık, laiklik ve demokratlık konularını irdeliyor. Eserin giriş kısmında Resulullah bugün bu topluma gelse neyle karşılaşır ve nasıl karşılanır sorularına cevap arıyor müellif.
"Kimlik Tercihi" isimli bu kitap çalışması, laiklerin veya demokratların illa Müslüman olmalarını değil, söz konusu kimliklerin iğdiş edilmemesini ve bu kimliklerin kendi kulvarlarında değerlendirilmesini amaçlamaktadır.
Her kimlik, kendine özgü kulvarda ele alınır ve kendine özgü kulvarda değerlendirilirse, hiç kuşkusuz ki hem kimlik kargaşası olmayacak ve hem de kimlik tercihinde bulunmak isteyen insanlar, neyi seçip, neyi seçmediklerinin farkına varacaklardır." (Önsözden)
Yoldaki Musibetler
İslamcı çalışmalara ve İslamcılara mesajlar veren bir özeleştiri kitabı diyebiliriz. Dönemin şartlarında görülen sorunlara çözümlemeler getiren bir çalışma.
"Bu kitap çalışmasının ana temasını oluşturan musibetler, ellerimizle yaptıklarımızın ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın bir neticesi olarak başımıza gelen musibetlerdir. Rahmetli Seyyid Kutub'un "Yoldaki İşaretler" kitabından faydalanamayanlar, yoldaki işaretleri görüp de gereğini yapamayanlar, umut ederiz ki yoldaki musibetleri görerek, hiç olmazsa bu musibetlerden sakınırlar." (Önsözden)
Taş
Öykü roman arası bir tür ile diyaloglar üzerinden İslami bilinç vermeye çalışan bir eser. Olay örgüsü ve işleyiş gayet sürükleyici. Verdiği mesajlar bugün bile güncelliğini koruyan konular.
Alnımdaki Işık
Bir arayış ve kendini bulma serüveni diyebileceğimiz bir roman. Gerçek hayattan pasajların yoğunlukta olduğu bir genç adamın iç dünyası ve zihin dünyasını mercek altına alan bir çalışma.
Vahdete 7 Adım
Eser 1998'de yayınlanmıştır. Müslümanlar arası birliği ifade eden vahdet olgusunu çok yönlü olarak ele alan bir çalışma. Bugün de güncelliği ve gerekliliği ön planda olan bir olgu olan vahdet konusunda farklı bir açıdan bakan bir çalışma.
"Vahdete yaklaşmamız, vahdete yakınlaşabilmemiz de İlahi vahyin bizlere sunduğu bu gerçekleri bilmemizle değil, sadece ve sadece yaşamamızla mümkündür. Çünkü tüm doğrulara hayat veren, tüm gerçekleri yeşerten unsur, bu doğruların ve gerçeklerin yaşanmasıdır. Yaşanan küçük bir doğru, yaşanmayan nice büyük doğrulardan çok daha etkili, çok daha tesirlidir." (Sonuç bölümünden)
Rahmete Yolculuk
1999 yılında yayınlanmış bir eser. Müellifin Hac esnasında yaşadığı duyguları bir yağlı boya çalışması tadında okuyucu ile paylaştığı bir eser. Hac bilinci de diyebileceğimiz bir eser. Hac nedir ve Hac insana ne yapmalıdır sorularına cevap veren bir eser.
Cumali
Gençlere vermek istediği mesajları roman türü ile bir roman karakteri üzerinden veren bir eser. Dönemin sosyo-kültürel kodları ile ilgili de ipuçları barındıran bir çalışma.
Yaşama Fırsatı
Müellif fikir ve düşüncelerini roman türü ile okuyucu ile paylaşıyor.
Tapusuz Süleyman
Anti kapitalist yaklaşımların bir roman ile ele alındığı bir eser. Sekülerleşme ve sonrası ile ilgili okuyucuyu iğneleyen ve uyandıran bir eser.
Tutsak
İslam, ateizm, gençlik, sorunlar, çözümler… Çok yönlü, farklı bir örgüsü olan bir roman. Bir insanın istediğinde ve çabaladığında neleri başarabileceğini anlatan bir eser.
Divane
Bir divane üzerinden toplumun yanlışlarını sorgulayan bir roman.
Sona Son Kala
"Sizler nasıl karşılıyorsunuz bu haberleri? Allah'a, Resulüne ve Kitab'a iman ettiğinizi söylemenize rağmen Kur'an-ı Kerim'deki kıyamet ayetleriyle karşılaştığınız zaman ne hissediyor, neler hissediyorsunuz? Az da olsa bir korkuya, az da olsa bir endişeye kapılıyor musunuz? Yeni aldığınız bir evin veya bir arabanın, henüz borcunu ödeyemeden helak olabileceğini, bir toz bulutu gibi göğe savrulabileceğini hiç düşünüyor musunuz? Yeni doğan bebenizin, bu dünyada çok kısa bir ömür sürebileceği hiç aklınıza geliyor mu?" (Tanıtım bülteninden)
Müteşabih Müslümanlar
"Kur'an-ı Kerim'in on dört asırdır ümmet bilinciyle vahdete ve aydınlık bir küreselleşmeye davet ettiği Müslümanlar, vahdet ve küreselleşmek bir yana farklı toplumlara, farklı mezheplere, farklı meşreplere bölünürken, şeytani davete icabet eden emperyalistler zulme dayalı dünya menfaatleri için bir araya gelmişler ve bu karanlık küreselleşmeyi gerçekleştirmişlerdir. Artık günümüz dünyasındaki birçok ülke farklı coğrafi sınırlara ve farklı bayraklara sahip gözükmesine rağmen bütün bu ülkeler küresel emperyalizmin bir uydusu, bir eyaleti durumundadır. Bu acı gerçekliğin farkında olan Müslümanlar, günümüz dünyasında küresel bir gölge altında kalan yöresel veya ülkesel hedeflerin anlamsızlığını da fark eden Müslümanlardır." (Tanıtım bülteninden)
Beklenen Müslümanlara- Yaratılış Ve İnsanlık Tarihi
4 cilt olarak yayınlanan eser, müellifin Kur'an merkezli olarak yaratılış konusunu işlediği bir eser. "İlahi daveti kabul edenlerin gündeminde vahiy olduğu gibi, bu daveti reddedenlerin gündeminde de vahiy vardı. Gündemi vahiy oluşturuyor, müşrikler ve kâfirler dahi kabul etmedikleri bu vahyi konuşuyorlardı. İlahi vahyin oluşturduğu bu gündemin merkezinde, o zamanın süper devletleri veya müstekbirler değil, önemle ve öncelikle Allah vardı. İnsanlar Bizans veya İran'ın ne yaptığını ve ne yapacağını değil, öncelikle Allah'ın ne yaptığını ve ne yapacağını konuşuyorlardı. Çünkü gündemin merkezinde Allah vardı ve muhtemel her gelişme, sadece ve sadece O'nun izniyle, O'nun dilemesiyle gerçekleşebilecek olan gelişmelerdi. O halde günümüz insanlığını içine alan trenlerin nereye gittiğini anlayabilmek için gözle görünen lokomotiflere değil, imanla görülen raylara bakmamız ve Sünnetullah istikametinde bu rayları yaratan Allah'ı dikkate almamız yeterliydi. Çünkü lokomotiflerin gücü ve vagonların konforu ne olursa olsun, bu trenlerin akıbetleri, seçtikleri ve üzerinde gittikleri raylara bağlıydı." (Tanıtım bülteninden)
23 Mesele
"Fatiha suresinde Allah'ı Rahman ve Rahim olarak bilen, Din gününe iman eden, yalnız O'na kulluk eden ve yalnız O'ndan yardım dileyen bu Müslümanlar zaten dosdoğru bir yoldadır. Rabbimiz dosdoğru bir yolda olan bu Müslümanlara "Bizi dosdoğru yola ilet" duasını tavsiye etmesinin gereği ve hikmeti ise bizlere doğru yolun ve Müslümanlığın bir süreç olduğunu beyan etmesi içindir. Doğru yol ve Müslümanlık, bizler için son nefesimize kadar devam edecek ve devam etmesi gereken bir süreçtir. Bu sürecin Allah'a ve ahiret gününe imanla başlayan ilk aşamasından, tağutu inkar etmekle devam eden ve âlemlerin Rabbi olan Allah'ı hayatın en küçük detayında dahi birleyen noktalarına kadar uzanan ve "Ya Rabbi bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım, bilmediklerimi bağışla" buyuran Resulullah (s)'in bile güç yetiremeyeceği üst aşamaları vardır." (Tanıtım bülteninden)
2012 Ve İki Deniz Arası
"Bizler için en önemli mesele, "La ilahe illallah" ifadesiyle anlam kazanan tevhid gerçeğinin anlaşılması ve tüm tağutları inkâr eden bir yaklaşımla, tevhide dayalı bir kulluğun yaşanmasıdır. Otuz yıldır bıkmadan-usanmadan tekrarladığımız tevhid ve kulluk gerçeği, gündemimizin başköşesinde yerini korumakta ve kıyametin kopacağı son ana kadar da korumaya devam edecektir. Zaten kıyamet öncesi tecelli edecek olan bütün ayet ve alametler de dünya insanlarının tevhidi anlaması ve tevhidi bir inançla Allah'a dönmesi, Allah'a kulluk etmesi içindir.
Meseleyi böyle gördüğümüz ve böyle değerlendirdiğimiz için, söz konusu sıra dışı olayların veya tecelli edecek olan ayetlerin, Allah'a kulluğumuzu etkilediğini veya etkileyeceğini söyleyemeyiz. Çünkü bizler tecellisi beklenen bu ayetleri görmesek de bütün Müslümanlar gibi Allah'a inanmış ve O'na teslim olmuş insanlarız. Kıyametin kopacağı son ana kadar tevhide dayalı bu kulluğumuzu onurla yaşamaya ve tevhidi davetimizi ısrarla sürdürmeye devam edeceğiz. Ancak bizim özelimizi, özel kulluğumuzu etkilemeyecek veya değiştirmeyecek olan bu muhtemel tecelliler, genel düzlemde çok önemli tecelliler olacak ve öyle umuyoruz ki karanlık dünyalarında bir çıkış yolu arayan yüz milyonlarca insan, bu tecellilerle hidayet bulacaktır.
İşte bunun için, böyle bir rahmete vesile olması için Kur'an-ı Kerim bu tecellileri önemsemekte ve bizlere çok önemli birer haber olarak bildirmektedir. Dolayısıyla tecellisi beklenen bu ayetler üzerinde düşünmemiz, bu ayetleri araştırmamız, anlamaya ve görmeye çalışmamız; kişisel bir meraktan değil, sadece ve sadece kulluk sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Çünkü Kur'an-ı Kerim dünya insanlarının gündemine, tecellisi beklenen bu ayetlerle girecek ve kıyamet öncesi kısa bir dönem de olsa tüm dünyayı kuşatacak olan İslam hâkimiyeti, öncelikle silahlara değil ayetlere dayalı bir hâkimiyet olacaktır." (Tanıtım bülteninden)
Yazar: Ferhat ÖZBADEM - Yayın Tarihi: 29.12.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.12.2021 21:44