Meleklerle Omuz Omuza - Hakan Albayrak, Edebiyat, Misafir Köşesi

Meryem Betül Altuntaş, kitaphaber okurları için kaleme aldı.

"Bir kitap;
Bosna, Irak, Şam, Afrika, Amerika, Çeçenistan ve Filistin'den bahseden...

Bir adam;
her şeye rağmen
'Allah
ve elbette yenilmedik' diyen... "

İslam birliği adına sınır ötesi hayaller kuran, "yenilmeyi hazmedenler kahrolsun" diye haykıran, Allah'a iman etmeyi her şeyin üstünde tutanlara dair daima ümitli, daima dinamik, daima heyecanlı kalan adamdır Hakan Abi. 'Hakan Abi'dir. Şahsen tanışmış olsak da olmasak da, hep Hakan Abi'mizdir. Ve hiç 'Hakan Bey' olmamalıdır sanki. Delikanlı adamdır Hakan abi. Slogan değil, tekbir getiren gazetecidir.

İki abimiz vardır en özelinden. Hakan Albayrak abi ve Bülent Akyürek abi. Hakan Abi'nin bir tane "Bilent'i", Bülent Abi'nin de "Mavi marmara'da sadece ve sadece Hakan'ın burnu kanasa karşıma çıkan ilk İsrailliyi vururum!" dediği bir tane "Hakan'ı" vardır.

"Hakan Albayrak Kitabı" isimli kitabından öğrendiğimize göre; 1968'de Almanya'da doğmuş Hakan abi. İlkokul birinci sınıftan itibaren hikayeler yazmış. 1980'de Türkiye'ye kesin dönüş yapmış ve 12 eylül günü çabucak büyümüş. Develi İmam Hatip Lisesi, Gebze İHL, Gebze Lisesi, Ankara Çankaya Lisesi, Cumhuriyet Lisesi ve Cumhuriyet Ticaret Lisesi'nde okumuş ve halen diplomasız bir hayat sürmekteymiş. 1 gün inşaatta, 1 ay mobilya mağazasında, 15 gün Milli Gazete dağıtımında, 4 ay Ankara Şık Düğme'de, 2 saat bebe donları satan bir mağazada, 3 ay Çağdaş Sanat Tiyatrosu'nda, 11 ay Zaman Gazetesi'nde, 10 ay da Belde Gazetesi'nde çalışmış. Hali hazırda Yeni Şafak Gazetesi'nde çalışan Hakan Albayrak, halinden memnun gözükmekteymiş.

Elimdeki kitap -Meleklerle omuz omuza- 2000 ila 2005 yılları arasında kaleme aldığı, genel manada bahsi İslam aleminden ibaret olan, gazetedeki köşe yazılarının kitaplaştırılarak vücuda gelmesi hali.

Hakan abi ortaokul üçüncü sınıftan beri her an anlatmaya hazır olduğu hayallerinden bahsediyor bir ara kitapta. "İslam birliği, Kıbrıs'ta kuracağı Yeşil Ada İslam Cumhuriyeti ve halifesiz müslümanları toplayacak bir lider çıkması..."
Hatta Milli Gazete'den Hüseyin Altınalan; "Vay Hakanistan İslam Cumhuriyeti! Anlat bakalım gene ne hayaller kurdun?" dermiş. Hakan abi de; "hemen başlardım anlatmaya" diyor.

9 bölüm olarak kısımlandırdığı kitabında iki bölümün mevzuu Filistin ve İsrail.

Gazze'yi anlatıyor Hakan Abi. Şehid cenazelerinde, "Lailahe illallah, Veş-şehid habibullah(şehid, Allah'ın sevgilisidir) diyerek slogan attıklarını, Hamas gösterisinde" Azerbaycan ve Bosna'da durumlar ken pek ibreti alem bir olay anlatıyor;

90'lı yıllarda Mescid-i Aksa'yı ziyarete gidiyor. Harem-i şerif'in iki kapısı olduğunu, birinden müslümanlar, diğerinden gayri müslimler geçiyor deniliyor. E, Hakan abi de haliyle müslümanlara mahsus kapıya yöneliyor. Bir İsrail askeri yolunu kesiyor. "Müslüman mısınız?" diyor ve ismini soruyor. "Hakan" deyince, "Abdullah, Muhammed, Hasan gibi isminiz yok mu? "diyor. Kimliğinin din hanesinde İslam yazması da kanıtlamasına yetmiyor. Anne baba adı soruluyor, "Ziya ve Gülbeyaz"da yetersiz geliyor. Yasin suresinin birinci sayfasını ezbere okuması ve Kelime i şehadet'te kurtarmıyor. Ve Hakan abi, mecburen öbür kapıdan giriyor. Fakat bu olay ona önemli bir ders oluyor. O gün orada, çocuklarına İslam dünyasında itibar gören isimler takacağına dair söz veriyor. Nitekim iki kızından birine Ayşe, diğerine Fatma ismini vererek sözünü tutuyor.

Kafkasya'yı anlatıyor Hakan abi. Ve bir kafkas olan annesi Gülbeyazı, İsmail Berkok paşayı.. 81 yıldır kafkas semasına yükselemeyen yedi yıldızlı bayrağı anıyor ve üzerinden onca yıl geçmesine rağmen İstanbul'da "yedi yıldız" diye bir dergi çıkıyorsa demek ki halâ umut tükenmedi diyor.

Çeçenya'ya da değiniyor Hakan abi. Sırayla 3 cumhurbaşkanı da şehit edilen Çeçenistan'a "şehitler cumhuriyeti" diyor. 200 yıldır süren çeçen direnişini konu alıyor ve "Rusya'ya terörist demeyenler soykırım suçuna ortak oluyor" diyor.

Ve Bosna'yı anlatıyor Hakan abi. Mirza Delibaşiç'i, Aliya'yı... Entelektüellerin Bilge Kral, halkın Babo, çocukların Dedo dedikleri Aliya'yı ve partisi SDA'yı. "Merhaba demek bile gericilik sayılırken artık 'Es-selamu aleykum' demek sadece dini değil, aynı zamanda devrimci bir tavır olarak görülüyordu. Tekbir, Boşnakların alamet-i farikası haline geldi. Cami yeniden toplumsal hayatın merkezine yerleşti. Her mahallede ilahi korosu kuruldu. Takke, fes yok sattı" diyor.

Ve Şam'ı anlatıyor sonra Hakan abi. Irak'ı, Afganistan'ı... Köyünü birde.. Modernleşme adına özünü kaybeden köyünden (köylerimizden) bahsediyor ve "Hamsun'a göre gariban, ilkel Türk işçisi, modern, zengin Amerikan işçisinden çok daha mutluydu" diyor.

Haçlı seferlerine de temas ediyor Hakan abi, "Amerika'ya da Allah'a inanırım" diyenlere de. O daima ümitvar olan ruhuyla ümmeti anlatıyor, dertleniyor ve Amerika rüyaları görenlere "Amerikan rüyası dedikleri doğrudur, uyanınca biter! diyor.

Kitabı satın almamın üzerinden henüz 9-10 gün kadar bir zaman geçmiş olması ve bu süreç içerisinde kitabı defalarca hatim etmiş olmam, Nihat Nasır bey'in, kitabın arka kapağında bulunan sözlerini doğruluyor.

Şöyle diyor Nihat Nasır;
"Boş lakırtılara değil, söze iltifat eden ve dava diye bir kutsalı olan kimselerin başucu kitabı olacaktır bu eser. Umuyor ve diliyorum ki zihinlerde şimşekler çakmasına neden olacak bu kitap, yitiğini arayan gönül ehlinin el feneri olur."

Tavsiye ederim.
İyi Okumalar!

Meleklerle omuz omuza
Hakan Albayrak
Profil yayınları
335 sayfa