Modern Ağrı Kesiciler ve İyileşemeyen Toplum, Düşünce, Enes CAN

Modern Ağrı Kesiciler ve İyileşemeyen Toplum yazısını ve Enes CAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Modern Ağrı Kesiciler ve İyileşemeyen Toplum

03.02.2025 09:00 - Enes CAN
Modern Ağrı Kesiciler ve İyileşemeyen Toplum

Palyatif sıfatının kökeni manto anlamına gelir. Hastalığın tedavisi olmadığı durumlarda acıları dindirmek için kullanılan yöntemdir. Kitap, acıya övgüyle başlamaktadır. Modern zamanlarda acıyı görmezden gelme, acıdan kaçma davranışlarının aksine, acının insanı insan yapan temel duygu olduğu üzerinde durulmaktadır.

Modern toplumda değişen ve dönüşen her şey gibi insanı insan yapan temel duygularda da bir dönüşüm meydana gelmiştir. İnsan her şeyin alınır ve satılır olması üzerine kurulu bir düzenin parçası olduğundan beridir, sadece olumlu olana yönelmiş, mutluluğunu gölgeleyen her şeyden kaçma peşine vermiştir. "Bana acını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Günümüzde her yerde algofobi yani genel bir acı korkusu hakim. "(s.13)

Günümüzde acının sesinin kesilmeye çalışıldığını ve acı veren her duygudan kaçmanın bu duyguya karşı bir yalıtılmışlık ortaya çıkarıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu anlamda toplumsal ve insani her olaya kendi çıkarı doğrultunda bakan günümüz insanı, acının da reklamı olanı makuldür deyip, bir duygu istismarı peşine vermiştir. İçinde yaşadığımız toplumu her türlü olumsuzluktan kaçınan bir olumluluk toplumu olarak tanımlayan yazar, Psikolojinin de paradigma değiştirip pozitif psikolojiye evrildiğini belirtmektedir. Pozitif psikolojinin acıyı da bir performans öznesi haline getirdiği toplumda, en hassas konuların bile sergilenmek, anlatılmak ve teşhir edilmek için var olduğu gerçeği gözler önüne serilmektedir.

Nitekim sosyal medyada varlığını sürekli haykırma yarışına giren günümüz insanı, bir beğendim toplumunun ürünüdür. Beğeni çılgınlığına kapılan toplum için "Like" imi bir ağrı kesicidir. Yediği yemeği, giydiği kıyafeti, yaptığı seyahatleri, iş hayatını, aile yaşantısını ve en mahrem konuları dâhil bir teşhir nesnesi olarak gören insanın bunun karşılığında beklediği şey bir "Like"dır.

Günümüzde anlamından ve bağlamından koparılan birçok şey gibi hisler ve latif duygularda ekonomikleşmektedir. Yarar ve çıkar endeksli yaşama arzusu tüm insanlığı etkisi altına aldığı gibi, insanların ürettiği kültürel ve sanatsal ürün-performanslarda da kendini göstermektedir. Artık sanat ve edebiyat da tamamen satılabilirdik üzerine kurulu bir vasat üretim sürecine girmiştir. Bu durumu yazar, kültürün ekonomikleşmesinin ekonominin de kültürleşmesiyle paralellik göstermesine bağlamaktadır.

"Ürpermeyen aciz bir bilinç, şeyleşmiş bir bilinçtir. Her türlü acıyı yadsıyan bir hayat şeyleşmiş bir hayattır."(s. 17)

Geçmişte hüküm süren şiddet toplumunun disiplin toplumuna dönüşmesiyle insanların acıyla olan ilişkisinin de değiştiğini aktaran yazar, disiplin toplumunun performans toplumuna evirildiğini ve bu toplumunun sloganının "Mutlu ol!' olduğunu dile getirmektedir. Mutluluk olumluluğunun, mutsuzluk olumsuzluğunu yerinden ettiği kişinin, artık toplumda mutluluk bağımlılığıyla yaşayan yığın olmaktan öteye gidemediği göz ardı edilmemelidir. Daha acı olan ise mutluluk bağımlısı kişinin bu bağımlılığın farkında bile olmayışıdır.

Yeni sistem paradigmasının çok akıllı olduğunu dile getiren yazar, yasak ve disiplin toplumunun getirdiği cezalandırmaların yerini özgürlük adı altında insanlara sunduğu müsamahalar alırken, aslında tasma takılmış köleler olarak hayatına devam eden insan, bu modern köleliğin farkında bile değildir. Ne de acı bir durum!

"Mutluluğu şeyleşmekten çıkaran kurtaran bizzat acının kendisidir. Ona süreklilik kazandırır. Acıya duyarlı olmayan insan derin mutluluğun kapısını kapatmıştır."(s.24)

Pandemiyle beraber değişen ve dönüşen toplumsal normlara da değinen yazar, virolojinin teolojiyi yerinden etiğini savunmaktadır En büyük kanaat önderlerinin virologlar olduğunu altını çizerken yeniden doğuşun yerini, sağlıklı olma ve hayatta kalma ideolojisinin aldığını belirtmektedir.

Yazar hayatın niteliğini artık yitirdiğini, hikâyesi olmayan insanların tamamen ölçülebilir, sayılabilir olana odaklandığına dikkat çekmektedir. Günümüzde acı salt bedensel bir azap şekline dönüşmüştür. İnsanlar modern zamanlarda acıdan kaçmaya kaçtıkça acıya karşı çok daha duyarlı olmaya başlamışlardır. Küçük acılarını çok büyük görmeye başlayan insan, "Bezelye tanesi üzerindeki prenses sendromuna " yakalanmıştır.(s.33-35)

Aşırı performans, aşırı iletişim ne kadar şiddetse aşırı olumluluğun da şiddet olduğuna değinen yazar, insanın bu uyarıcılarla kendini yıkana kadar sömürdüğünü belirtmektedir. Modern toplum insanı bu anlamda efendisinden kırbacını alıp kendisini kırbaçlamaya başlayan köleler haline gelmiştir. Bu da depresyonu kaçınılmaz bir son haline getirmektedir. (s.39)

"Kopuşlar acı veriyorsa bağlar hakikidir. Sadece hakikatler acı verir. Palyatif toplum Hakikati olmayan bir toplumdur. Aynının cehennemidir." (s.41)

"Katlanmaz acının ödülüdür, yazmak." (s.45)

"Palyatif toplumda aynının devamı görülür. Her şeyi dener insan ama bir deneyim edinemez her şeyi fark eder ama bilgiye ulaşamaz."

Palyatif Toplum
(Günümüzde Acı)
Byung-Chul Han
Metis Yayınları
2024, 77 Sayfa


Yazar: Enes CAN - Yayın Tarihi: 03.02.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 31.01.2025 11:38
1.445

Enes CAN Hakkında

Enes CAN

Sessiz, sakin bir yazar.

Yayınlanmış Kitapları

- Hiçbir Özelliği Olmayan Adamın Hikayesi, Eşik Yayınları, 2021

Enes CAN ismine kayıtlı 39 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com