Modern Bir Dervişin Soru(n)ları, Edebiyat, Misafir Köşesi

Modern Bir Dervişin Soru(n)ları yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Modern Bir Dervişin Soru(n)ları

01.08.2022 09:00 - Misafir Köşesi
Modern Bir Dervişin Soru(n)ları

Sueda Kurt Kitaphaber için kaleme aldı.

"Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Mûsâ ona, "Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?" dedi. Adam, şöyle dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin. İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?" Mûsâ, "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim" dedi." [1]

Eyyüp Akyüz'ün "Dervişhane" adlı kitabı, zarif yayınlarına ait bir kitaptır. Yazarın, "Modern Bir Derviş Öyküsü" tarifi eski zamanlara ait olan derviş kelimesi ile yeni zamanları tarifleyen modern kelimesinin ironisi ilgi çekici bir isme dönüşmüştür. Bu ilgi çekici durum aslında toplum için ilginç bir tespittir de... Kitap, modern zamanlarda sıkışan hayatlar ve sıkışıp kalan insanların soruları, yalnızlıkları, dağılmaları, kaybolmalarının dışa vurumudur.

Kitapta; ilk insandan günümüze kadar gelen varlık sorgulamasını, zaman ve mekândan bağımsız olan birçok kavramı görmekteyiz. Kitabın genel konularının; insanın dünyadaki görevi, yalnızlık, mutluluk, hayat ve ölüm, özgürlük, bereket, dostluk gibi kavramlarda belirginleştiğini söyleyebiliriz. Kitap ve yazarı için teknik bir içerikle bilgilendirme yapmak son derece haksızlık olacak. Kitap içeriği ile ilgili bahsedilen kavramlar, öğretici bir dille değil, genç ve ihtiyarın diyaloğu ile akışkan bir şekle dönüşmüştür. Eyyüp Akyüz'ü tanıyanlar onun, önemli edebiyat dergilerinde şiir, öykü, söyleşi, kitap tahlilleri ve masal kitapları gibi geniş bir edebi tür yelpazesinin olduğunu bilmektedir. Türler arası zenginlik, Dervişhane kitabının öykü formuna da yansımış durumdadır. Kitap, genç ve ihtiyarın birlikte geçirdiği 30 günden oluşmaktadır. Genç ve ihtiyarın, birbirleri ile soru cevap yolculukları, Kur'anda geçen Hz. Musa ve Allah katından bir rahmet bahşedilmiş kişinin diyaloglarına benzetilerek, dini ve kültürel olarak aşina olduğumuz kıssadan hisse geleneğine selam göndermektedir.

Genç ve ihtiyarın sohbetleri ve sohbetin içeriği, şüphesiz toplumun çoğunu temsil etmemektedir. Hayatı okumak, hayatın gidişinde insanın yönü, insanın varlık amacı, insanın mutluluğunun gerekleri gibi önemli tespitleri şüphesiz tarih boyunca halkların çoğu değil, çok az bir kesimi yapmaktadır. Bu durum ise hayatı sorgulayan ve nihayet kendine bir yol bulan insanları yalnızlaştırmaktadır. Kitapta da bu durum ifade edilmiştir. "Bilgili fakat mutsuz olmak mı? Cahil fakat mutlu olmak mı?" Bu iki cümle ile ortaya koyulan ikilem gerçek hayatta bu kadar net olmaya da bilir. Modern ritüellere bürünmüş insanların birçoğunun bugün Allah'a iman ettiğini ve kendisini Müslüman yani teslim olmuş kişi olarak tarif ettiğini bilmekteyiz. Fakat yine de içinde bulunduğumuz sistemin kelimeleri ile konuşmakta ve yaşamaktayız. Bugün, Müslüman insanların yaşadığı zemin; sekülerizm, globalizm, kapitalizm, moda, AVM, banka vb. fanuslardır. Bu fanusların içinde anlamları başkası tarafından doldurulmuş kelimelerle yaşamakta ve doğal olarak bir türlü mutluluğu bulamamaktayız. Bu tezatlığın farkında olan pek çok insan da bulunmaktadır. Fanusta konumlanan ama özgür ve ferah hayatı da gören, yine de bu çarktan çıkmaya cesaret edemeyen ve akıbetini yalnızca Allah'ın bildiği iyi kalpli insanlar da bulunmaktadır. Bu kitabın ve yazarın üzerinde durduğu soru ve sorunların farkında olan insanları düşünmeye sevk edecek, çok akışkan bir anlam ve üslupta olduğuna inanıyorum. Aslında diyaloğun sükûneti, kahramanların karşılıklı olarak birbirini anlaması ve sonrasında huzuru bulmaları da buna işaret gibidir. Çünkü huzurun, mutluluğun, başarının, gücün, bereketin ne olduğuna kitapta usulca değinilmektedir. Bu anlamların, modern insan kelimelerinden oldukça farklı olduğu da açıktır.

Kitaptaki iki kahraman olan; genç ve ihtiyar pekâlâ aynı kişinin dünya yolundaki farklı zaman kesitleri de olabilir. Bu diyalog, insanın içi ile yaptığı bir soru cevap olarak da düşünülebilir. Yine bu Dervişhane, insanın dünya hayatının ufak bir kesiti olarak da değerlendirilebilir. Geçirilen her bir gün, yıllara tekabül edebilir. Çünkü insan ömrü belli sorular üzerinde yıllarca kalarak, cevaplar aramaktadır. Hayat, ölüm, mutluluk, başarı gibi kelimelere nasıl ulaşılacağı insanın bir ömrünü almaktadır. Buna bir ömür bedel ödeyen insan, kelimeleri doğru anlamlandırmazsa başlangıçta ortaya koyduğu açısal sapma, onu hayatında merkezden bir hayli uzaklaştırmakla sonuçlanmaktadır.

Yazarın genç kahramanı öncelikle soru sorma cesaretinde bulunmuş ve özne olabilmiştir. Alınan cevaplar ise bir ihtiyar tarafından üstü kapalı ve kısa kısa anlatımlarla verilmiştir. Bu cevaplara genç tarafından herhangi bir itiraz gösterilmez. Bu durum, günümüzdeki sorgulama biçimine de bir örneklik teşkil etmektedir. Modernizmin ritüelleri, insanı nesne yapan ve aşağılayan biçimi insanı öfkelendirmektedir. Bugün farklı ideolojiler, inançlar, inançsızlık ve farklı putlardan medet uman insan, Allah'ın ayetlerinden de uzaklaşmıştır. İnsanın yaratılış amacını bulamaması ve savrulması, onu farklı bataklıklara iletmiştir. Zaman ve mekân hâkimiyeti azalan insan varlığı da anlamlandırmaktan bir hayli uzaklaşmakta ve nesneleşmektedir. Oysa Allah, insanı halife olarak yaratmıştır. "Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz." demişler. Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" [2] diyerek insanın görevini ifade etmiştir. Halife kavramı ise birbiri ardınca gelen insanları ve onların hükümranlık ve imar etme görevini ifade eden bir kavramdır. "...burada halifeden kasıt, birbirinin ardınca gelip birbirinin yerini alacak olan, Ademoğlu'dur ki bunlar yeryüzünün imarı, hak ve adaletin ikamesi konusunda babaları olan, Adem'in yerini almışlardır." [3]

Kitabın üzerinde durduğu en önemli konu ile bitirmek isterim ki o da insanın nasıl mutlu olacağı bahsidir. Şüphesiz bu durumun ilk adımı mutluluk ve huzur kavramlarını birbirinden ayırmakla ve insanın dünyaya mutlu olmak için gelmediğini kavramakla başlamaktadır. Bugün bir tutku ve farklı bir put haline gelen konfor, tembellik ve mutluluk tutkusu insanın ulaşabileceği somut bir edinimle gelmeyecektir. Çünkü insanı Allah yaratmış ve yarattığı, anatomi ve zihin yapısını sonsuz bir hayatla tatmin olacak şekilde biçimlendirmiştir. Yine Allah Kur'an'da " Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" [4] buyurmuştur.

Hepimiz, dünya hayatında zorluklar üzere yaratıldık. Bunun yanında pek çok güzellik, neşe ve muhabbet de insanlar içindir. Yine insanın yapmakla mükellef olduğu anlam arayışı da kalpleri tatmin eden en önemli yoldur. Malûmat ile Allah'ın ilişkisini kuran kişi, ilim sahibi olan kişidir. Ancak hikmet sahibi kişiler bu bağı kurabilir. Allah kime hikmet verdiyse ona çok şey vermiştir ve Allah ancak talep edenlere ilim, hikmet ve gerçek mutluluğun kapılarını açmaktadır.

Kitabın insana sükûnet, huzur, umut veren yanı, tüm yazı boyunca beni sarmıştır. Kitabı okuyanları düşünmeye, okumayanları kitabı okumaya ve ardından yine düşünmeye çağırıyorum. Yazarına saygı, şükran ve hürmet ile...

Kaynakça

Akyüz, E.,2021, Dervişhane, Zarif Y., İstanbul

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim, Kehf Suresi/65-69. /7. 1. 2022 tarihinde https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/sure/18-kehf-suresi adresinden alındı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim, Bakara Suresi/30 / 7. 17. 2022 tarihinde https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/sure/18-kehf-suresi adresinden alındı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim, Rad Suresi/28 / 7. 17. 2022 tarihinde https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/sure/18-kehf-suresi adresinden alındı

Esen, 2004, İnsanın Halifeliği Meselesi, AüiFD XL V (2004), s3.fT /, s. / S-31-38

Tabersi Ebu Ali el-Padl b. Hasan (ö. 548/1153), MOC17l?'u'I.Beftıfi Tıf5&i.'I-Kuran, tash. Ebu'lHasan eş-Şa'cln1, Tahran 1373; Esen, 2004

[1] Kehf Suresi Meali, 65-69 ayetler (Diyanet İşl. Bşk. Kur'an Meali, Erişim: 2022).

[2] Bakara Suresi Meali, 30.ayet (Diyanet İşl. Bşk. Kur'an Meali, Erişim: 2022).

[3] (Tabersi Ebu Ali el-Padl b. Hasan (ö. 548/1153), MOC17l?'u'I.Beftıfi Tıf5&i.'I-Kuran, tash. Ebu'lHasan eş-Şa'cln1, Tahran 137; Esen, 2004).

[4] Rad Suresi Meali, 28.ayet (Diyanet İşl. Bşk. Kur'an Meali, Erişim: 2022).


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 01.08.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.01.2025 16:31
868
Yorumlar
  • Elif Mert 2022.08.15 11:03

    Kaleminize sağlık. Tam da bugünlerde üzerinde düşündüğüm bu konuyu sizin yazınızda buldum. İstifade etttim, teşekkür ederim.

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1193 yazı bulunmaktadır.