Modern İslam Düşüncesinin Batı Sömürüsüyle Alakası, Düşünce, Sait ALİOĞLU

Modern İslam Düşüncesinin Batı Sömürüsüyle Alakası -1 yazısını ve Sait ALİOĞLU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabi

Modern İslam Düşüncesinin Batı Sömürüsüyle Alakası -1

06.03.2011 19:41 - Sait ALİOĞLU
Modern İslam Düşüncesinin Batı Sömürüsüyle Alakası -1

"İSLAMİ DİRENİŞ VE ISLAHAT"

Birinci baskısı Türkçeye "Çağdaş İslam Düşüncesinin Oluşumu ve Batı" (1986) buna yakın bir iki adla tercüme edilip yayımlanan, Mısırlı çağdaş İslam düşünürü Muhammed El-Behiy'in orijinal adı "el-fikrü'l-İslami el-hadis ve sılatühü bi'l-isti'mari'l-Garbi" olan, aynı zamanda da Ekin Yayınları tarafından kitabın ikinci bölümü hükmündeki 'İslami Düşüncede Oryantalist Etki' adlı bölümünün ilk kısmı ve ilk kitabı olan 'İslami Direniş ve Islahat' konusu açısından batının sair etkileriyle ortaya koymaya çalıştığı moderniteye uygun olarak, zihni moderniteyle malul, akli melekesi o minvalde çalışan 'bazı' garpzede -batı vurgunu- Müslüman (!) aydınların kafa karışıklığına işaret ederek, kitap boyunca ıslah çizgisine rengini veren, batıya karşı duran, aynı zamanda da gelenekten sadır olan yanlış İslam algısını da Kur'an süzgecinde eleştiriye tabi tutan Müslüman düşünürlerin ortaya koydukları çabaları ele almakta ve değerlendirmekte...

Türkçeye tercümesinin yaklaşık bir çeyrek asrı bulduğu bu çalışma, içerdiği mevzular, ele aldığı şahsiyetler, hareketler ve kavramlar üzerinden okunduğunda günümüzü de az çok anlamlandırmaya çalışırız...

Muhammed El-Behiy "Müslümanların 19. Yüzyılın sonlarında gerek düşünce, gerek pratik hayatta her türlü süreç içinde başlayan ve batı kültürü karşısında giderek artan ciddi bir çözülüşü yaşadıklarını belirtir ve bu çözülüşe ve emperyalist yayılmacılığa karşı önemli bir direniş ve ıslah hareketinin oluştuğunu belirtir.

Bu direniş ve ıslah hareketlerinin başında birbirlerinin takipçileri olan bazı şahsiyetleri görürüz. Bunlar, Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi bir avuç şahsiyettir. Bunlara 20. Yüzyıldan da bir, iki şahsiyeti ekleyebiliriz. Ör. Malik Bin Nebi, Hasan El-Benna, Mevdudi ve Seyyid Kutub vb.

Muhammed El-Behiy bu eserinde İslam coğrafyasının batılı irade tarafından sömürgeleş(tiril)mesi döneminde bir, iki önderle birlikte Hint alt kıtasının şair-düşünürü ve ıslahatçısı Muhammed İkbal'in ne kadar irtibatlı olduğunu da irdelemektedir.

19.Yüzyıl sonunda batı emperyalizminin İslam dünyasına sızmasıyla birlikte batıya göre bir İslam dünyası profili ortaya çıkarmaktadır! Hicri 1317 (1896) yılında el-Müeyyed gazetesinde dönemin Fransız Sömürgeler Bakanlığında (!) müsteşar olarak çalışan oryantalist Hanuto'nun bir makalesi yayımlanmış. Hanuto bu makalede Müslümanlardan ve onların inançlarından bahis açıyor ve bu çerçevede Fransa'nın Afrika kıtasındaki sömürgelerinde kendi politikalarını yönlendirmek amacıyla, zorunlu gördüğü önlemleri sıralamaktadır. Hanuto bu konuda var olan olayı özetleyip şunu vurgulamaktadır: Bugün İslam'la ve İslam sorunlarıyla karşı karşıyayız."

Hanuto İslam sorunlarıyla (!) geldiğini bakın, bu cümlelerle nasıl izah ediyor: "kendisine bağlanma eğiliminden diğer başka dinlere bağlanma eğiliminin çok üstünde tek din İslam'dır."

Demek ki onun kaygısı batı dışında kalan toplumları medenileştirmek, onları çağdaş bir seviyeye çıkarmak ve bu espriye bağlı olarak ta tüm kaynaklarını sömürmek! "... yeryüzündeki bütün Müslümanları bir tek bağ birleştirmektedir." "...Bu bağ, hareketiyle hareket eden ve durmasıyla duran şeylerin bağlı bulunduğu sağlam bir araca benzemektedir." Hanuto elimizin altında bulunan kitapta alıntılanan makalesinde kendi düşüncelerini sıralarken şu hakikati de itiraf etmektedir: "...risalet medeniyetin ruhudur!"

Batı emperyalizminin Müslümanlar arasında bir birine karşı iki akımın oluşmasını sağladığını görmekteyiz. İlki, emperyalizmi himaye için, diğerinin de emperyalizme karşı koymak için ortaya çıkan akım...

Emperyalizme paralel akım iki şekilde ortaya çıkmıştır. (s.17)
1) Yerel biçim
2) Dışarıda oluşan biçim.

Kısacası her iki biçimde bedenen, İslam dünyasında olduğu halde, 'zihnen, aklen ve kalben' batı sularında gezinen garpzedelikleri ortaya koymaktadır.

Birinci tarzda Hindistanlı olup batı ile malul hale gelmiş bulunan Sir Ahmed Khan'ı örnek olarak verebiliriz. Bu zat reform ve ilericilik adı altında batılı sömürgecilere, kendince hizmet etmekte ve bir batı maşası olan Kadiyaniliğin doğuşuna hazırlık yaptığını kaynaklardan öğrenyoruz. (Bkz. 1 nolu dipnot, s.18)

Modern batı, doğunun ve genel olarak da İslam dünyasının toplumlarının her açıdan sömürüye açık hale gelebilmesini kolaylaştırmak için bu amaçla oryantalizm adı altında bir bilim dalını (!) ihdas etmiş idi! Eğer mantığını kavrar isek, oryantalizmi en anlaşılır biçimde doğunun her yönünün didik, didik edilmesi demek, olduğunu müşahede edebiliriz...

Emperyalizm İslam dünyasında kökleşebilmek için iki eğilim içerisinde oldu. İlk eğilimde İslam'ım değerlerini yıpratmak ve batının Hıristiyan değerlerini yüceltmek. (s.31) İkinci eğilimde ise, birinci eğilimde ele alınan konuların daha da derinleştirilmelerine yönelik çabalarla doluydu. (s.31)

Burada batı emperyalizminin gerek kendi has adamları -batılı düşünürler- ve gerekse de zihniyetleri yine kendileri tarafından iğdiş edilmiş müstemleke (sömürge) aydınlarının, sözde alimlerinin kendi saldırılarına karşılık, İslam dünyasında bu saldırıları çözümleyebilecek bir çekirdek kadronun varlığı da bilinen bir gerçektir.

Batı emperyalizmine karşı Cemaleddin Afgani olmak üzere dönemin ıslahı gerek gören ve bu ıslah hareketini topyekun bir direnişe, karşı çıkışa, savunmaya ve kendini ayakta tuttuktan sonra ise insanlığa İslam'ın kurtuluş vadeden pak mesajının tebliğcisi olmayı hayat düsturu olarak değerlendiren bir yığın aydın, alim ve halktan insanları da sayabiliriz...

Modern dönemde emperyalizme karşı direniş seçeneğini ciddi bir form içerisinde ele alı değerlendiren Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh'un oryantalistlerce ciddi bir değerlendirmeye tabi tutulduklarını da belirtelim. (s. 84-155)

Muhammed El-Behiy'in iyi bir isimlendirmeyle bizlerin istifadesine sunduğu bu çalışmanın ikinci kısmı olan 'İslami Düşüncede Oryantalist Etki' adlı kitap/bölüm yukarıda ortaya koymaya çalıştığımız eserin sonuç, sonuç olduğu kadar da şuan bile kafa karışıklığına yol açan bazı kavramları eleştirel anlamda ortaya koymaya çalışmaktadır...

Son söz: "İslami düşünce, direniş, ıslahat ve örneklik teşkil edebilecek donelere sahip nezih bir İslam toplumu..."


Yazar: Sait ALİOĞLU - Yayın Tarihi: 06.03.2011 19:41 - Güncelleme Tarihi: 19.11.2021 07:00
3511

Sait ALİOĞLU Hakkında

Sait ALİOĞLU

Araştırmacı yazar. haberdurus.com'un editörlüğünü yapmakta olup çeşitli konuları içeren yazı ve araştırma çalışmalarını sürdürmektedir.

Sait ALİOĞLU ismine kayıtlı 79 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook