Montaigne’in Aynası, Edebiyat, Faik ÖCAL

Montaigne’in Aynası yazısını ve Faik ÖCAL yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Montaigne’in Aynası

23.10.2024 09:00 - Faik ÖCAL
Montaigne’in Aynası

Montaigne'in aynasında bakarken Sokrates'in yalnızlığını ve Persius'un köpeklerini görüyorum boynunda kırılmaz tasmalarıyla. İnsan kendini kendinden kurtarabilirmiş ya da insan kendi kaybedişinin yegane sebebi olurmuş. Başkaları sadece gölgelik bir hengame. Ben hayatımın kapısını sana açtığım için sen içeriye girebilirsin. Sende kendimi gördüm ve kapıyı açtım. Seni tanıdıkça her insanın ayrı bir gerçeği, ayrı bir hayatı, ayrı bir yolculuğu olduğunu anladım, mesafelere geldim. Montaigne'in aynasında sadece mesafeler görüyorum. İçeride ve dışarıda mutlaka mesafe olmalı. Mesafe her kesi ve her şeyi yaratılış gerçeği üzerinde tutar. Mesafeler giderse insan da gider. Gerçek dostluk iki ruhun birbiriyle kaynaşmasıdır. Gerçek dostlukta beden ve doğa sınırlanmalıdır, sıfırlanmalıdır. Lakin böyle dostluklar pek nadirdir. Aristoteles hükmü vermiştir: Ey dostlarım! Dünyada dostluk yoktur. Ruh dostunu bulanlar dünyanın en bahtiyar, ne talihli insanlarıdır.

Montaigne'in aynasına bakarken ömrümün mihenk taşından sağlam çıkan, üstte kalan kelimelerle yazarım. İsterim ki içimdeki insan kuyusuna bakan sadece kendisini görsün, kendi sözleri yankılansın, kendi şarkısını duysun, kendi yaşamını sorgulasın bir başına, ölümüne yürüsün hiç korkmadan. İçimdeki insan kuyusunu bulmam ömrümü aldı. Bazıları içindeki insan kuyusunu doldurmak için yaşar, ben onu boşaltmak, saf ve duru hale getirmek için uğraşırım. Bunu yaptım sanırım. İçimdeki insan kuyusunda hiçlik yılanı ve sonsuzluk kartalı beraber uyuyorlar, beraber yaşıyorlar, beraber acı çekip umut ediyorlar. Diğerleri gibi yapmadım, hiçlik yılanını öldürmeye, sonsuzluk kartalını yok etmeye çalışmadım. İçimdeki insan kuyusuna bakıp hiçlik yılanın kulağıma tısladıklarını, sonsuzluk kartalının çarptıklarını yazdım.

Montaigne'in aynasına bakarken hayat ile ölümün ikiz kardeşler olduklarını görüyorum. Felsefe hayat ile ölümün ellerinden tutmuştur, amacı onları erdemli, doğru ve anlamlı bir yaşama götürmektir. Felsefe hayata ve ölüme hep aynı sözleri söylemektedir: İnsan erdemdir, erdemli insan hayatı ve ölümü bir arada tutabilir, yaşatabilir. Erdemli insan ne hayatını ölüme ezdirir ne de ölümü görmezlikten gelir. Erdemli insan hayattaki ölümü, ölümdeki hayatı görür, biri olmadan diğerinin bir anlamı olmayacağını bilir.

Montaigne'in aynasına bakarken Platon'un iradesini, inancını, dürüstlüğünü görüyorum. Onun sürgünlüğünü yeniden yaşıyorum. Anlıyorum ki benim hayatım onun sürgünlüğünü tamamlamakla anlamını bulacak. Yolculuğum onun ideleriyle istikamet kazanacak. İde, kökü dışarıda olan bilgi ağacı. İde, kaynağı ideler aleminde olan düşünce nehri. İde, göğü olmayan kuş uçuşu.

Montaigne'in aynasına bakarken onca iş meşgale arasında Polybius'u okuyan Brütüs'ü görüyorum, ona gıpta ediyorum. Yaşamak bu, diyorum. Hayatın dış yüzeyini inşa ederken, içeride kendini geliştirmek, kendine zaman ayırmak, kendini yenilemek. İnsanın en büyük, en şerefli eseri doğru dürüst yaşamakmış. Bir daha anlıyorum. Hayatın dış yüzeyi geçip gider ama içerideki doğru dürüst insan hep yaşarmış.

Montaigne'in aynasına bakarken cinsel arzunun ve uykusunun yanı başında ağlayan Büyük İskender'i görüyorum ve ona kulak veriyorum: İnsan o kadar da büyük değilmiş, cinsel arzusunun ve uykusunun avuçlarında. İnsan eliyle yazılmış her aşk hikayesinin sonu hüsran. İnsan elinin bozmadığı bir şey yok. Tanrı'nın eli olmadan aşk, aşka benzemez. Tanrı'nın eliyle yazılmış aşk hikayesinde insan hak ettiği değere kavuşur, kadın içindeki erkeği bulur, erkek içindeki kadına kavuşur.

Montaigne'in aynasına bakarken içimde gizli bir yalnızlık odası inşa etmem gerektiğini bir daha anlıyorum. Yalnızlık odasında hiç kimse olmayacak, sadece görünen ve görünmeyen ben'im olacak. Yalnızlık odasına istediğim zaman geçebilirim gün ortasında bedenimi alarak, gecenin karanlığında ruhumu kurtararak.

Montaigne'in aynasına bakarken incirlerdeki bal kokusunu arayan Demokritos'u görüyorum ve "aramak" diyorum, "başı sonu olmayan en kutsal yolculuk." Aramak, sebep-sonuç halkası kırılmış yağmurlarda bir başına yürümek. Aramak, her daim kendi hikayesinin kahramanı olmak, cümle kapılarından öznesiz ve destursuz girmek, son kapıdan tek başına çıkmak.

Montaigne'in aynasına bakarken bütün mutluluklarımı bir çırpıda bitiriyorum, dünyadan elimi ayağımı çekiyorum, vicdanımı kanırttırıyorum, kendi kendimle yetinmeyi öğreniyorum, iyi amaçlar uğruna iyi yolları tercih ediyorum, ölümü her yerde bekliyorum, özgürlüğü kutsuyorum, hiçbir şeye hiç kimseye bağlanmadığım kadar kitaplara bağlanıyorum, 20 yaşımda ruhumun sırrını öğreniyorum. Yaşamak bir başına, ölmek insanca.

Montaigne

Denemeler

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Çev. Sabahattin Eyüpoğlu

Sayfa 272

İstanbul, 2016


Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 23.10.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.09.2024 14:17
957

Faik ÖCAL Hakkında

Faik ÖCAL

2000’de Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji mezunu... 2004 yılında Franz Kafka’nın Romanlarında Birey ve Devlet İlişkisi üzerine yaptığı tez ile yüksek lisansını yaptı.

Çeşitli sitelerde ve dergilerde yazıları çıkmakla birlikte 2008’den beri düzenli olarak Yolcu Dergisi’nde yazılar yazmaktadır.

Yayımlanmış Kitapları:

- 101 Kürtçe Roman 2. Cilt Sitav Yayinevi, 2024
- 101 Kürtçe Öykü, Sitav Yayınevi, 2024
- Alacakaranlık Filozofu Nietzsche, 2024
- Deprem Günlüğü, KDY, 2023
- Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi, Zilan Akademi, 2023
- Beyaz Hüzün, Az Kitap, 2022
- 101 Kürtçe Roman 1. Cild, Sitav Yayınları, 2022
- Uzaktaki, Az Kitap, 2021
- Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün, Roza Yayınları, 2012
- Yitik Anılar Şehri, Erguvan Yayınları, 2008
- Aziz ve Aciz Emanetçi, Erguvan Yayınları, 2008

Faik ÖCAL ismine kayıtlı 121 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitapyurdu.com