Nale’deki Şiirler
Cihat EKİZ yazdı…
İbrahim Hakkı Eroğlu'nun şiirlerini topladığı Nâle isimli eseri Kitabevi yayınlarından çıktı. Şairin hayatı ve eserleri hakkında bilgilerin de yer aldığı kitap Doç. Dr. Reyhan Keleş ve Arş. Gör. Merve Güven tarafından hazırlandı. Kitabın yazarlarından Doç. Dr. Reyhan Keleş, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı'nda, Arş. Gör Merve Güven, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı'nda akademik faaliyetlerini sürdürmektedir.
Şiirleri Mehmet Âkif Ersoy'a benzetildiği için döneminde ikinci Âkif diye anılan İbrahim Hakkı Eroğlu, 1874-1955 yılları arasında yaşamış Niğdeli bir şair. İlk eğitimini memleketinde aldıktan sonra İstanbul ve Kayseri'de gördüğü medrese tahsilinin ardından 1900 yılında öğretmenliğe başlayan Eroğlu, görev yaptığı 33 yıl boyunca Niğde'deki çeşitli kademelerde Türkçe, Farsça ve edebiyat dersleri okutmuştur. 1955 yılında vefat etmiştir. (s. 7-18)
Daha önce Gülistan, Bostan, İntihânâme, Rebâbnâme metinlerinin mütercimi olarak tanıdığımız Eroğlu, bu çalışmada Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi'ndeki mücadelelerin bir tanığı olarak karşımızda.
Şair, yaşadığı dönemde şiirlerini bastırmamış. Keleş ve Güven, şairin torunları aracılığıyla kendi hattıyla yazdığı el yazma nüshaya ulaşıp Eroğlu'nun şiirlerini ilk kez yayınlamış bulunuyor. Nâle'de yer alan şiirler, Türk edebiyatında Tanzimat ile başlayan yenileşme ve dönüşümün birer tanığı. Hem klasik şekillerle hem Batılı formlarla kaleme alınan şiirlerde hayat edebiyatın, edebiyat hayatın merkezinde konumlanıyor.
Eroğlu, yaşadığı dönemde yaşanan buhranlar karşısında milleti uyandırmak, ayağa kaldırmak için yazan bir şair, bir fikir ve mücadele adamı, bir halk filozofu. Şiiri de bu uğurda bir sığınak ve bir mücadele olarak görüyor:
"Ey kalem, ikdâm edip tasvîr kıl efkârımı
Tercümân-ı kalb-i pâkim ol hakîkat nâmına" (s. 35)
Sanatını milletinin ikbaline hasreden şair, bütün olumsuzluklar karşısında Allah'a sığınıp ondan yardım istiyor. Tevhid ve münacat türündeki şiirlerinde Allah'tan yalnız kendi kurtuluşunu değil milletin felahını talep ediyor:
"Yâ Rabbî! Ne yaptık ki denî İngiliz'e?
Saldırdı akûrâne, garîb mülkümüze
Biz âciz isek Kâdir-i Mutlak'sın sen
Bildir ne ise bundaki esrârı bize?" (s. 77)
Milletime başlıklı şiirinde ise şair, zaferin Allah'a güvenmekle mümkün olacağını, yalnız bunun için mücadele etmek gerektiğini hatırlatıyor:
"Uyan! Uyuduğun elverir, uyan!
Sarıl silâhına Allâh'a dayan!
Zafer bulur maʿbûda bel bağlayan
İʿtimâd eylersen muzaffer oldun" (s. 77)
Eroğlu'nun, büyük felaketler ve yoksulluk içinde olunan bir dönemde milletin eski günlerdeki gibi huzura ve sükuna kavuşması yönündeki yakarışlarında sergilediği arbede üslubu, her mısraında Âkif'i hatırlatıyor. Böylece Nâle, okuyucuyu Safahat'ınkine benzer bir duyguya sevk ediyor. Eroğlu, şair-i deha, şair-i yegane ve üstad diye nitelendirdiği Âkif gibi Hakk'a güvenip tevekkül etmeği salık verirken çalışmayı ve gayreti de mutlaka vurguluyor, Müslümanlıkta fikir ve mücadelenin gereğine dikkat çekiyor:
"Çoktur kerem ü lutf-ı Hudâ, âmennâ!
Sarf etme fakat bol keseden ey dânâ!
Bir "Lâ" diyeni cennete idhâl ederek
Efkârı uyuşturmada yoktur maʿnâ" (s. 64)
İbrahim Hakkı Eroğlu, Mehmet Âkif ile tanışmamış fakat Âkif ondan haberdar olmuş ve kendisine bir mektup göndermiş. Kitapta, şiirlerin başında Âkif'in Eroğlu için yazdığı beyit de bulunuyor.
Nâle'de, devrinin hazin tablosunu samimiyet, seciyye, cesaret ve çalışkanlığıyla bir eğitimcinin gözünden görmek, Anadolu'nun ve İslam yurtlarının çeşitli vilayetlerinde dolaşıp halk ve tabiat manzaralarını onunla izlemek, milli şuuru Âkif'in hisleriyle duymak mümkündür. Eroğlu'nun şiirleri, ilhamını hayattan alıyor; hayata ilham veriyor. Yaşanan edebi faaliyetlerle birlikte sosyal ve siyasi gelişmelerin de hem tanığı hem bir parçası bulunan şiirler, okuru döneme dair bir gezintiye çağırıyor.
Kitabın Ekler bölümünde şiirlerin anlaşılmasını kolaylaştırmak için bir sözlük bulunmaktadır. (s. 181-220) Aynı bölümde şairin ve ailesinin fotoğraflarıyla eserlerinden bazı görseller de yer almaktadır. (s. 221-228)
Eroğlu'nun öğrencilerinin onun için söyledikleri ve onunla anıları, şairin hatırasının Niğde'de bugün de canlı olduğunu göstermektedir. Daha evvel sağlığında neşredilmiş yalnız birkaç şiiri ve Farsça'dan yaptığı tercümelerle bilinen şair, bu çalışmayla Türk edebiyatının yenileşme serüvenindeki yerini alacaktır.
Kaynak
Reyhan Keleş-Merve Güven, İbrahim Hakkı Eroğlu Nâle, Kitabevi, İstanbul: 2023
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 06.09.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 04.09.2023 22:45