‘Ne Ararsan Bende Var’ Dükkânı
Sokak müziği üzerine bir kitap arıyordum. Görevli; "Stokta bir tane var, şu bölümde bulabilirsiniz." diyerek diğer müşterilere doğru yanımdan uzaklaştı. İşaret ettiği bölümdeki ilk rafa baktım, yok. İkincisine baktım, orada da yok. Üçüncü rafa bakarken bir kitap ilişti gözüme. Adı; Bozuk Müzik Kutusu'ydu. Şöyle küçük boyutlu, az sayfalı, kapağında notalar uçuşan bir çocuk kitabı. "Allah Allah, çocuk kitabının ne işi var bu bölümde?" diyerek kitabı incelemeye başladım.
Kapak görseli dikkatimi çekmişti. Mavi beyaz renklerde, kalın çizgili desenleri olan pijamalarıyla üç çocuk resmedilmişti. Çizgili Pijamalı Çocuk kitabını çağrıştırdı. Görseli incelerken yazarının adı ilişti gözüme; Çiğdem Kaplangı. Soyadı dikkatimi çekti. Yıllar evvel Suat Kaplangı adında değerli birini tanımıştım. Bir eğitimciydi kendisi. Şimdilerde Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi adını taşıyan bir zamanların Nişantaşı Kız Lisesi'nin yöneticilerindendi. Nur içinde uyusun Suat Hanım. Merak ettim, acaba akraba mıydılar?
Yazarın ilk sayfadaki özgeçmişin başlığında Alkang 'dan sonra Kaplangı yazıyordu. Buna göre evlilik sebebiyle almış olmalıydı bu soyadını. Dikkat ve aceleyle özgeçmişi okumaya başladım. Okudukça "maşallah" dedim. Çocukluğu beş farklı ülkede geçmişti yazarın. Böyle hareketli ve renkli bir çocukluk, çocuk kitapları yazmaya yöneltmiş olmalı diye düşündürdü. İlkokulun bir bölümüm Gana'da, bir bölümünü Kosta Rika'da okumuştu. Ardından Amerika ve Latin Amerika'da geçen eğitim hayatından sonra artık Türkiye'de olduğunu, metin yazarlığı, reklam ve film müzikleri için söz yazdığını, çeviri yaptığını ve de çocuk kitapları yazdığını okudum. Yazar çok yönlü ve çok renkliydi.
Eh bu saatten sonra kitabın bir sayfacığını açıp okumak şart olmuştu. Rastgele açtığımda 30.sayfa denk geldi. Zaten kitap toplam 47 sayfaydı. Resimleri oldukça büyüktü. Açtığım sayfada sadece altı cümleyle her iki sayfaya yayılan bir çizim vardı. Okuduğum cümlede: "Satıcı alttaki dolaptan diğerlerine benzemeyen bir kutu daha çıkarmış." oldu. Haliyle yine merak ettim. Gizemli bir cümleydi okuduğum. Okusa mıydım kitabı? Nasıl olsa resimleri büyük, metni az bir kitaptı. Bir solukta okuyabilirdim. Kitabevinde okuma koltukları da vardı. Hatta cafe bölümü bile vardı. Fakat öyle yapmadım. Aradığım kitabın stok hatası nedeniyle aslında ellerinde olmadığını teyit eden görevliye bu kitabı alacağımı söyledim. Bozuk Müzik Kutusu nu aldım eve getirdim.
Okumam birkaç dakika sürdü. Üzerine düşünmemse daha uzun. Aslında, hakkında yazmaya dahi karar verecek kadar uzun düşündüm. Kitabın konusundan bahsedecek değilim. Çünkü birkaç kısa cümle dahi yazsam güçlü ipuçları vermiş olurum. Bunun yerine iki konuya değineceğim. Biri kitabın çizeri, diğeri ise ben olsaydım kitabı çocuklarıma nasıl okurdum sorusu.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu Emine Bora'nın çizimleri eşlik ediyor yazara. Komik saç ve bıyıkları var karakterlerin. Bedenlerin üst kısmı geniş çalışılmış. Yetişkinlerin dişleri bile bir bebeğin süt dişleri gibi resmedilmiş. Renkler pastel tonlarda, hayal kurmaya davet ediyor. Ne Ararsan Bende Var adındaki dükkânın raflarıysa hayallerle dopdolu.
Kitabı okuma yazma bilmeyen çocuğunuza okuyorsanız eğer ağır ağır okumanızı tavsiye ederim. Her sayfada okunacak birkaç cümle varsa da konuşacak çok şey var. Örneğin; rastgele bir sayfa açalım şu anda. Açıyorum ve 15.sayfa denk geldi; "Satıcı, eliyle sultanlardan kalma yüzükleri, Hindistan'dan gelme şalları, bin çiçekten yapılma kokuları işaret etmiş." Cümlesini okudum. Bu cümleyi 3-4 yaşlarındaymış gibi çocuklarıma okuduğumu varsayarsam (-ki artık bizim çocukların o hallerinin üzerinden çook uzun zaman geçti) sanırım şu cümleleri kurardım; "Bak kızım, şu yeşil uzun boylu şişeyi görüyor musun, bizim zeytinyağı şişesine çok benziyor değil mi? Hani geçen gün baban salataya zeytinyağı dökerken kapağı aniden açılmıştı ya işte o şişe. Her yer yağ içinde kalmıştı hatırlıyor musun? Şu kırmızı taşlı yüzük de benim kaybettiğim yüzüğe benzemiyor mu, söylesene? Evet, aferin sana nasıl da hatırladın. Elektrikli süpürgemiz garip sesler çıkardığında içinde bulmuştuk yüzüğümü. Aaaa bak bak şu kutu da bizim banyodaki sabun kutusunun aynısı değil mi?" İşte böyle uzar gider…
Kitabın arka kapağında; ekranı kapat, kitabı aç yazıyor. Bu sloganı çok sevdim. Küçük yaşta kitap sevgisi vermeye çabalasak da zaman ilerlediğinde ekranlar hayatımızın bir parçası oluyor maalesef. Varsın olsun, çocuklarımızla küçük yaşta tanıştırdığımız kitap kokusu bir gün mutlaka onlara kendisini hatırlatacaktır. İnanıyorum.
Bozuk Müzik Kutusu
Çiğdem Kaplangı
Yapı Kredi Yayınları
47 sayfa
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 01.09.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 28.08.2023 23:03