‘Nevâbit’lerin Öyküsü: Gidilmemiş Yerlerin Türküs, Edebiyat, Şerife Saliha BUĞA

‘Nevâbit’lerin Öyküsü: Gidilmemiş Yerlerin Türküsü yazısını ve Şerife Saliha BUĞA yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden

‘Nevâbit’lerin Öyküsü: Gidilmemiş Yerlerin Türküsü

10.03.2023 09:00 - Şerife Saliha BUĞA
‘Nevâbit’lerin Öyküsü: Gidilmemiş Yerlerin Türküsü

Farabi kıymetli eseri İdeal Devlet'te erdemli/ideal bir devletin/toplumun inşa edilmesi için neler yapılabileceği üzerinde durmaktadır. Ancak böyle bir devlete, toplu yapısına ulaşmak neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden toplum içinde bu yönetim/toplum biçimi ile uzlaşamayan, incelikli bir kalbe sahip olan, ahlâken, vicdanen toplumun yaşam biçimini kendisine aykırı bulan pek çok insan için zorluklar baş göstermekte; onların topluma ve dâhi hayata tutunamamaları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Vezirlik dâhil üst seviye devlet kademelerinde görev yapmış olan Meşşâi geleneğinin Batı'da yetişmiş ilk filozofu olarak tanınan İbn Bâcce, diğer filozofların aksine, erdemli bir topluma/yönetime kavuşmanın zorluğundan yola çıkarak erdemsiz olarak nitelenen toplumlarda erdemli bir hayat yaşamak isteyen kişilerin neler yapabileceklerine/yapmaları gerektiğine dair öneriler sunduğu kıymetli eseri Tedbîru'l-Mütevahhid'de (Birey Yönetimi) bu vaziyetteki kişilerin 'nevâbit (ayrıksı/ayrık otu)' olarak nitelenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu isimlendirmenin gerekçesini İbn Bâcce şu sözleri ile açıklamaktadır: "Doğru bir görüşe sahip olan kişi böyle (erdemsiz) bir şehirde yaşayamaz veya orada olursa inandıklarıyla çelişir. Bu nedenle bu tür insanlar nevâbit/ayrıksı diye isimlendirilir. Bu isimlendirme ekili alanda kendiliğinden çıkan otlar için verilmiştir. Bu nedenle biz bu ismi doğru fikirlere sahip olan kimselere tahsis ettik." (Bâcce, 2017, s. 30)

Erdemli bir toplum biçiminden fersah fersah uzakta olduğu su götürmez olan içinde yaşadığımız toplumlar da pek çok hassas yüreği, nevâbiti bünyesinde barındırmaktadır şüphesiz. Şimdi sizlere bahsetmek istediğim kıymetli yazar Necip Tosun'un kaleminden çıkan, Ketebe Yayınları tarafından biz okurlarla buluşturulan, on üç öyküden mürekkep Gidilmemiş Yerlerin Türküsü isimli öykü kitabı da nevâbit olarak nitelendirilebilecek kimselerden bazılarının hayatlarına tutulmuş bir projektör gibidir.

Bir Yolculuğa Davet

"Hadi uyan.

Bak açılış jeneriği akıyor.

Film başlıyor." (Tosun, 2021, s. 7)

cümleleriyle okurunu karşılayan, eserin ilk öyküsü olan Veda Şarkısı'nda yazar bir yandan yıllardır kendinden kaçmak için kamerasına sarılıp başka başka hayatların peşinden koşan bir yönetmenin hayatına ışık tutarken diğer yandan da,

"Hayat yolu böyledir, dönemeçler, zikzaklar, kör noktalar… İnsan bu yol üzerinde pek çok kişiyle karşılaşır. Bunların çoğu onun heyecanını ve özlemlerini anlamayan, yardım etmeyen, onu yolundan çevirmek, alıkoymak isteyen kişilerdir. Dar sokaklardan, köprülerden, dağlardan geçer. Yanlış yollara, çıkmaz sokaklara girer. Ama o istediğinde sebat ederse menzili bulur. Yolun kendisi hakikattir." (Tosun, 2021, s. 14)

sözleriyle yola ve yolculuğa dikkatleri çekmektedir. Zira yazar okurunu bir yola/yolculuğa davet ediyor ve o yoldan insan manzaraları sunuyor gibidir. O yolda, yönetmen misal, kendinden kaçan da vardır yorgun kalbine, içinde büyüyen çığlıklara rağmen sebat edip kendi içine dönüp ışığını arayan da; o ışığı bulduğunda yaymak için çaba gösteren de yorgunluğuna takat yetiremeyip zaten tutunamadığı hayatı büsbütün bırakan da. Hepsi de bir dala tutunmaya çalışır. Öyle ya "Allah acılarla kıvranan insana mutlaka bir şey veriyordu; bazen iyi bir hikâye bazen iyi bir türkü bazen de büyük bir sabır…" (Tosun, 2021, s. 22). Ancak bir noktadan sonra, esere ismini veren öykü Gidilmemiş Yerlerin Türküsü'nde Mustafa Amca'nın hayatında şahit olunduğu gibi, yalnızlığa ne o Gidilmemiş Yerlerin Türküsü umut olabilmekte ne hikâyeler yoldaş olabilmekte ne de uzatılan dal kişiyi düştüğü umutsuzluk kuyusundan çekip almaya yetebilmektedir. İbn Bâcce "iyice yalnızlaşmış, insanlardan kopmuş ve mutluluklarını da kaybetmiş" (Akyol, 2017, s. 211) olan bu kimseleri 'müfred/yalnız nâbit' diye nitelemekte ve diğer nâbitlerden ayırmaktadır. Ancak filozof kişinin son noktaya geldiğinde dahi varlığına bir zarar vermemesini; böyle bir halde hicret etmesi gerektiğini ifade eder. Ne yazık ki Mustafa Amca sabır yetiremediği noktaya geldiğinde hayatı terk etmeyi seçenlerden olmuştur; tıpkı artık bu dünyanın acımasızlığı karşısında pes eden Ödül ve Ceza öyküsünün fotoğrafçısı gibi… Muharrem de yalnızdır, Kasabanın Sesleri onu hayata tutunduran türküleri bastırmıştır bastırmasına ama o yine de pes edenlerden, yolu yarıda bırakanlardan olmayıp, her şeye rağmen hayat denilen o yolda yürümeyi tercih edenlerden olmuştur. Kimisi ise bu yolda, Ömer misal, gözleri kapalı olmasına rağmen gönül gözüyle kendi içine bakma cesareti göstererek gördüğü Kör Düşler ile hayata tutunmaya gayret ederken bir başkası uzatılan dala öyle bir sıkı sıkıya tutunur ki artık o daldan başkasını, gözleri açık olmasına rağmen, göremez olur. Bu bir tür körleşme halini alır; hayatı sözcüklerden örülmüş, onlarla dünyalar kurup dünyalar yıkan, Sözcüklerin Müziği'ne takılıp gittiğinde gözü kimseyi görmeyen yazarın içinde bulunduğu hâl gibi. Öyle ki o, "Yaptığı, yazdığı, konuştuğu hiçbir şeyi hatırlamazdı; kurbanıyla karşılaşsa 'Niye böyle üzgün görünüyorsun?' diye hayretle sorabilirdi." (Tosun, 2021, s. 99) Tutunulan dalı putlaştırmayıp bir dayanak olarak görenler ise kendi içine dönebilme cesaretini bulabilmekte; ışığı bulabilmektedir. Körleşen gözler o ışıkla aydınlandığında kişi yalnız olmadığının, kullar arasında kendisini yalnız hissetse de her daim Var Olan'ın varlığının idrakine, gerçek manada, varacaktır. Bu aydınlanma Kanatları Kar İçinde başlıklı öyküde şöyle ifade edilir: "Tanrı insanlarla; isterse depremle isterse bereketle isterse karla konuşurdu. Şimdi karla konuşuyor, merhamet üflüyor, acıları kovuyordu." (Tosun, 2021, s. 54) Bu idrake bir kez varan kişinin yerinde durabilmesi mümkün müdür! O ışığı bulduğunda etrafındakileri de aydınlatmak isteyecektir; Renklerin Dili ve Yıldız Yağmuru öykülerinde olduğu gibi.

Sonuç

İbn Bâcce erdemsiz bir toplumda erdemli bir insanın nasıl yaşayabileceğine dair sorunlara açıklama getirirken diğer yandan da erdemli insanın böyle bir toplumu dönüştürme gücünden bahseder. Ancak bunun için nevâbitin hem zihinsel hem bedensel varlığını koruması gerekmektedir ilk etapta. Bununla birlikte kendisini, her açıdan, geliştirmesi büyük önem arz etmektedir. Kendisini yalnızlık, umutsuzluk içinde hissettiğinde, yukarıda da değindiğimiz üzere, varlığına son vermeyi düşünmek yerine ilk etapta kendine hicret etmeyi denemeli o da olmazsa kendisini geliştirmek geliştirebilmek, amacına daha sağlam adımlarla yürüyebilmek adına başka diyarlara hicret etmeyi tercih etmelidir; en güzel örnek Hz. Peygamber (s.a.v) gibi… Tüm bu açılardan eserimize bakıldığında ise eserin Veda Şarkısı öyküsü ile başlayıp Kızılırmak Türküsü ile bitiyor olması oldukça anlamlı gelecektir. Zira Veda Şarkısı'nda içinde yaşadığı topluma tutunamamasına rağmen kendi içine dönme cesaretini de kendisinde bulamayan, hayat yolculuğunun son demlerinde bunu kendisine itiraf eden bir yönetmenin 'bedeninin' ölümüne yer verilirken Kızılırmak Türküsü'nde tutunamadığı o hayat yolunda gelgitler yaşayan ama nihayetinde kendi içine dönme cesaretini gösteren bir karaktere yer verilmiştir. Bedenin ölümüyle başlayan yolculuk, tabir-i caizse, ruhun dirilişiyle neticelenmektedir. Okuruna, 'Düş ama kalkmayı da bil; henüz gidilmemiş yerler senin içinde sadece o çalan türküyü dinle. İşte o zaman, Kızılırmak'ın gürül gürül akması gibi, sen de türkülerini gürül gürül söylemeye başlayacaksın dört bir yanda,' dercesine. İdrakine varabilmek temennisiyle…

Kaynakça

Akyol, A. (2017). Kitlelerin Tahakkümüne Karşı Bireysel Yönetim. İ. Bâcce içinde, Tedbîru'l Mütevahhid (A. A. Mevlüt Uyanık, Çev., s. 183-218). Ankara: Elis Yayınları.

Bâcce, İ. (2017). Tedbîru'l Mütevahhid. (M. Uyanık, & A. Akyol, Çev.) Ankara: Elis Yayınları.

Tosun, N. (2021). Gidilmemiş Yerlerin Türküsü. İstanbul: Ketebe Yayınları.


Yazar: Şerife Saliha BUĞA - Yayın Tarihi: 10.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.02.2023 10:21
865

Şerife Saliha BUĞA Hakkında

Şerife Saliha BUĞA

1994’te Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde doğdu. Lise öğrenimini Yeşilhisar Anadolu Lisesi’nde gördü. 2017’de Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden (İngilizce) mezun oldu. “Kendini Bil” sözünü kendine gaye edinmiş, bu uğurda ‘insan’ kalmak ve insan olarak son nefesini vermek üzere çaba harcayan, ‘insan’ denen meçhulün peşinde koşan, tek sığınağı kitaplar olan bir ademkızı…

Şerife Saliha BUĞA ismine kayıtlı 24 yazı bulunmaktadır.

Twitter