Noksanlar Üzerinden Bir Edebiyat Sosyolojisi İncelemesi, Edebiyat, Bilal CAN

Noksanlar Üzerinden Bir Edebiyat Sosyolojisi İncelemesi yazısını ve Bilal CAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Noksanlar Üzerinden Bir Edebiyat Sosyolojisi İncelemesi

05.01.2022 09:00 - Bilal CAN
Noksanlar Üzerinden Bir Edebiyat Sosyolojisi İncelemesi

Edebiyat sosyolojisi, edebi eserleri kendine konu edinerek bu eserleri "olgu" gibi ele alarak inceler. Edebî eserlerin içeriğinin oluşma evresinden sunumuna, ele aldığı meselelerden karakterlere ve mekânlara değin sosyolojik perspektifle irdelenmesi mümkündür. Edebiyat sosyolojisi, edebiyatın anlattığı, ilgilendiği konuyu sosyal olgular çerçevesinde ele aldığı gibi, toplumsal fenomen, olaylar ve olgular boyutuyla da irdeleyerek ortaya konulan edebî metnin daha iyi anlaşılmasına, varsa bağlam kopukluklarına değinerek onun ortaya koyduğu yansımalar üzerinden kanaatler bildirir. Bunu yaparken de yazar, eser, yayın ve okur bağlamını da ortaya konulan eserin izlerini göz ardı etmez. Edebî eserler arasında sosyolojik ilgiye en çok maruz kalan eserler genellikle anlatı türünden eserler olmuştur. Roman, hikâye, masal türleri en çok çalışmaların yapıldığı türlerdir. Bunun sebebi, bu anlatı türlerinin birçok veriyi barındırması dolayısıyladır.

Yazar, anlatı türünden ortaya koyduğu eserini oluştururken ilkin bir gözlemci gibidir. Eserine dâhil edeceği unsurları, konusunu genel olarak çizdiği eserine birer dayanak olarak sunar. Bunda, imajlar, karakterler, zaman ve mekân büyük önem teşkil etmektedir. Eserin sosyolojik bir bağlamda değerlendirilebilmesi için o eserin toplumsalı yansıtan unsurlara ayrıca önem vermesi gerekir. Bununla birlikte, yazarın iyi bir gözlemci olarak (katılımcı gözlemci) çalışmaya başladığı eseri, yaşadığı toplumun bir yansıması hükmünde olacaktır. Çünkü hayal bile olsa, insanın görmeyeceği bir şeyi hayal etmesi pek mümkün gözükmemektedir.

Noksanlar, Bir Dönem Anlatısı

Yunus Emre Özsaray'ın Kefendeki Misket (2013), Mecnunun Şehri Terk Edişi (2016) eserlerinden sonra 2020 yılında çıkan Noksanlar adlı eseri, bir dönem anlatısı olarak 18 hikâyeden oluşmuştur. Eser, farklı toplumsal meseleleri irdeleyerek anlatı biçiminin özellikleri bağlamında teşhis/tanıma ile toplumsal alana vurgular içermektedir.

Noksanlar, gerek farklı statüdeki insan çeşitlilikleri ile gerekse de olay ve olgulara bakış açısıyla bir orijinallik sergilemektedir. İnsan/karakter çeşitlilikleri, olağan hayatın içerisinde akıcı bir biçimde kendini göstermektedir. Bu karakterler, toplumsal tipler olarak caddede, sokakta görebileceğimiz kişiler olarak yansıtılsa da her birinin ayrı bir dünyası ve düşüncesi metnin alt okumalarında kendini göstermektedir. Toplumsal kabulü kolay karakterlerle işleyen eser, dönem okumasıyla bir tür sosyal gerçeklik özelliği de sunmaktadır. Çocuk bakışının masumiyetiyle birlikte sergilenen anlatım, dönemin baskıcı havasının yansıması izleğinde insanların yaşam biçimlerine de vurgular taşımaktadır. Bu çocuk bakışı, ara ara muzipliklerle birlikte ironik bir hale bürünmesi, yazarın anlatım biçimine ironiye önem verdiğinin de göstergesidir. Bunu şu cümlesinden okumak mümkündür:

"Allah'ım bu rüya olmalı, rüya olmalı!' diye ağlıyordum. Birden uyandım. Keşke dayak yemeden uyansaymışım. Adam meğerse dayak atabilmek için bana rüyamda zarf atmış" (Özsaray, 2020, s. 23)

İroniyi kullanırken hakikat ile temasını da önemseyen Özsaray; "Eli ağayı durmaz, tabanı yer görmez bir âdem evladıydı Halil" (Özsaray, 2020, s. 27) karakter tanımlamaları bağlamında özgün bir yaklaşım sergilemektedir. Yine aynı şekilde belirli bir olgu haline dönüşmüş Alamancılar ifadesini sunarken de "Aha bu Alamancılar da gurbet kuşu. Kuş, kuşu çekiyor" (Özsaray, 2020, s. 45) bir bağdaştırma örneği olarak kendini göstermektedir.

Noksanlar adlı eserinde Yunus Emre Özsaray, çocukluk hatıralarından yoğun olarak beslendiği gözlemlenir. Çocukluk hatıralarına sürekli olarak bir dönüş söz konusudur. Bu geri dönüşler, sanki dönemi ve durumları tahlil etmek ister gibi bir anlatım sergilemesine yöneltir. Eser, çocukluk hatıralarıyla birlikte, çocuk bakışıyla olay ve olguların irdelenmesini de sunmaktadır. Dönemin gazete manşetleri, bu döneme ait yoğun sosyal ve siyasal çözümlemeyi beraberinde getirmekte, hikâye kendini kurgularken dönemin de irdelenmesini beraberinde getirmektedir. Geçmişin en iyi değerlendirildiği zaman dilimi olarak "gelecek" bakışı, geçmişin sosyolojik olarak masaya yatırılması, ortaya çıkan olay ve olgularla kıyas edilmesi, farklı bakış açıların bir aradalığının sunumu, eserin öne çıkan unsurlarındandır.

Şehir ve İnsan Yaşantısı

Eser, şehir yaşantısının yansıması örnekliğini sunarken buradaki ilişkiller ağı içerisinde de bireyin yansımalarını göstermektedir. Eserdeki olayların mekânla özdeşleşmesi, çocukluk mekânları olarak her okuyanın zihninde farklı yansımaları ile kendini göstermektedir. Bazı mekânlarda inanların bu mekânlarla özdeşleştirilmesi söz konusudur. "Ragıp Amcanın Berber Dükkânı" başlıklı hikâye, buna bir örnek olarak sunabilir. Mekânla özdeşleşmiş bir karakter olan "Ragıp Amca" berber dükkânıyla anlatıcının zihninde yer edinmiş, geçmişte yaşananlar ile şimdiki/gelecek durumu hüzünlü ve dramatize edilerek sunulmuştur.

Eserde, insanların iç dünyasına dönüşler söz konusudur. İçsel konuşmalar, iç düşünceler, içten geçirmeler. Bir tür kendiliğine dönüş, içindeki sesi dinleme. Bu içsel serüvende kendiliğini arama, kendini bulma ve anlamlandırma süreci de buna dâhil edilerek karakterlerin olay ilişkisi bakımından çözümlenmesi hikâyelerdeki özelliklerden sayılabilir. Hikâyelerde durum ve olay iç içe olsa da genel olarak "durum" hakkında bir anlatım söz konusudur. Bu da hayatın akışının hikâyeden yansımasıdır. Belirli bir kesit incelenmesi şeklinde yansıtılan bu unsur, eserin bir tür durum hikâyeciliği bağlamında da değerlendirilebilir yanını ortaya koymaktadır. Eserdeki bir diğer hikâye olan "Çinli Ressamlarla Rum Ressamların Yarışı Yahut Morizyo'nun Sırlı Tükürüğü" hikâyesi, dünya genelini halen meşgul eden pandemi izleriyle yazılmış bir hikâye olarak, Çinliler'in Rumlara yenildiği o meşhur hikâyeye atıfla bir nevi durum hikâyesinin güncel anlatımı şeklindedir. Aynı şekilde "Olağanüstülükler Diyarından Kaçış Yahut İnsanın Değişmeyen Mahiyeti" adlı eser de bir tür bu pandemi durumunun çıkarsaması hükmündedir. Bu da yazarın, gündeme ve yaşananlara kayıtsız kalamadığını, yaşanan olay ve durumların edebî eserlerin içeriğini etkilediği gerçekliğini kanıtlar niteliktedir.

Özsaray, Y. E. (2020). Noksanlar. İstanbul: İz Yayıncılık.


Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 05.01.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.01.2022 19:36
958

Bilal CAN Hakkında

Bilal CAN

Dumlupınar Üniversitesi Sosyoloji lisansını tamamladıktan sonra yüksek lisansını da aynı üniversitede tamamladı. Sosyolojik çalışmaları mekân, kent, şehir ve edebiyat sosyolojisi üzerine yoğunlaşmıştır. Şiirleri, denemeleri, kitap değerlendirmeleri ve eleştirileri bir çok dergide yer aldı.

Kitaphaber.com.tr sitesinin kurucuları arasında yer alıyor ve 2015'ten itibaren genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Evli ve 2 çocuk sahibidir. 

Yayınlanmış Kitapları

Diriler Evinden Notlar, Ahenk Kitap, 2024.

Bir Kuşu Taşlarla Bu Çöle Bağladılar, Hece Yayınları, 2023.

Zaman İçinde Mekân, Hece Yayınları, 2021. (TYB 2021 Şehir Kitabı Ödülü)

İnsanlığın Ağlama Tarihine Bir Giriş, Hece Yayınları, 2021.

Kebikeç, İzdiham Yayınları, 2019.

Kentle Kavga: Mustafa Kutlu Öykücülüğünde Mekân, İzdiham Yayınları, 2017.

Bilal CAN ismine kayıtlı 347 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 6 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com