Nur İçinde Bir Nur

Şuara İnan yazdı...
Umut kalbimizde bir kuştur, sürekli öter. (Syf.90)
Bir kitap, bir arayış...
-Buldun mu?
-Aramakla bulunmaz; lakin bulanlar arayanlardır.[Beyazıd-ı Bestâmi]
-…İslam teslim olmak demek. Fazla eşeleme. Hem kuzum sen neyin peşindesin?
Nur duraksadı sonra kararlı bir sesle:
-Hakikatin, ruhun, kalbin. Kur’an’ı Kerim’in merkez kavramları sır dolu. Beni geceleri uyutmayan bu. Belki de marazlı biriyim, imanım zayıf. Takıntı da diyebilirsin. (Syf.94)
İlkokul yaşlarındayım. Yatak odasında boyumun ancak yetiştiği şifonyerin üzerinde minik bir kitap… Mavi. Ayaktayım, şifonyere kollarımı dayıyorum ve sayfalarını çeviriyorum; her sayfa üçe bölünmüş, bazı paragraf başlarında sayılar var. Okudukça sürüklüyor; oysa o yaşlardaresimsizse kitap okumazdım, neden sevdim bu resimsiz kitabı ve okumaya neden devam ettiğimi bilmiyorum… “Allah” diyor kitap; “Bilin ki Allah gönlünüzdekini bilir. Öyle ise O'nun azabından sakının. Yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok yumuşaktır..” Kıssalar var… Adem’den başlıyor Yakub, Yusuf, Musa, Harun, Meryem, İsa ve en çok da Muhammed diyor. Bir öğrenme merakı sarıyor, sardıkça okuyorum. Bir sayfa, bir sayfa.. Bir sayfa daha..Ne kadar zaman geçirmişim kitabın başında bilmiyorum. Annem geliyor sonra, abdestsiz dokunamazsın ona diyor ve boyumun en yetişemeyeceği yere kaldırıyor kitabı. Kur’an’ı Kerim tefsiriymiş. Uzunca bir zaman giriyor sonra, Kur’an tefsiriyle arama..
…
Daha sonraki günlerde hep o camiye gittim.
Nur da oraya gelmiş, sık sık gelmiş; ama karşılaşmadık.
Bu nedir?
Bu bir hikmettir.
Hikmet nedir?
Allah bilir.
(Syf.9)
O yılın yazında Kur’an kursuna başladım camide. Esma abla var yanımda çok seviyorum, kuş pembesi eşarbı boynundan aşağıya doğru uzanıyor, upuzun ve geniş beyaz bir elbise var üzerinde. Bir yazma ve bir abdest yetiyormuş namaz kılmama. Boyumca çömelip namazı anlatıyor bana, Allah’ın önünde eğilmenin en yücelik olduğundan bahsediyor, secdenin dua hali olduğundan… Mucizevi geliyor namaz hareketleri, Allah’la konuşmak..Dondurma istiyorum Allah’tan, parasını annem veriyor, koşuyorum bakkala.. Esma abla şimdilerde sosyalist(!) bir gençlik akımında aktivist. Anne ve babası ayrılınca hepten değişti. Başörtüsünü çıkardı. Şarap diyor, ağaç diyor, özgürlük diyor.. Dünya şaşırtır. “Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz.” diyor ya Kur’an’ı Kerim..
Efsane olmuştu Nur.
Nur donuna girmiş Hz. Hızır diyorlardı ona.
Çok gözyaşı sildi, çok yetim başı okşadı, çok hastayı tedavi ettirdi, çok dua aldı.
…Bir köyde çocuklar onu karşılarken kendi hediyelerini verdiler.
Biri küçük bir saksıda bir çiçek büyütmüştü, onu getirmiş. Öteki sevimli mi sevimli bir köpek yavrusu. Hele onun ardındaki. Kucağında bir aylık bir beyaz kuzu tutuyordu. Kara gözlü bir kuzu.
Nur işte orda koptu.
Kaçtı. Kendisini arabasına kapattı.
Kim bilir ne kadar ağladı.
İslam’ın ruhu bu idi işte.
Kendi fakir, gönlü zengin.
Bizi biz yapan şey.
(Syf.135)
6 sene önce; üzerine karpuzlu sakız kokusu sinmiş, İskender Pala’dan Leyla ile Mecnun kitabı ile başlamışım kendimi aramaya; öncesi yok, sonrası üç nokta. Kitap kitap büyümüş arayışım. İz bırakmak istemişim ardımdan, ama yazamam ki ben; yazmışım silmişim, yazmışım yakmışım, yazmışım yarım bırakmışım hep... Güzel çizerim ama; şehrimin göbeğine büyük bir cami yapmalıyım belki de, Şuara Hatun Camii’si… Kimbilir.. Sonra Kur’an Tefsiriyle arama giren yıllar bitiyor, yeniden doğuşumun sebebi oluyor, ilim taleb edip sığındığım şehrin eski sokakları; Mimarlık okumaya başlıyorum. Sığamıyorum ama okuluma, şehrime...Anlamıyorlar beni, anlatmıyorum da zaten… Arıyorum ama neyi?
Günler gelip geçti
Kuşlar gibi uçtu.
(Syf.169)
…
-Henüz bulamadım.
-Üzme kendini kızım, bulursun. Biz iyi bir sıvacı arıyoruz, zor bulunuyor.İnsan-ı kamil bu, kim bilir nerde?
…
(Syf.162)
-Bu kızın içinde Allah aşkı var. Ben ilk görüşte anlamıştım. Benim gibi cahillere konuşmak düşmez ama şunu bil; ilahi aşkın yanında mecazi aşkın ne önemi var.
(Syf.153)
“Tasavvufa meyil var sende..” cümlesiyle neyi aradığımı söylüyor, kalbim doğuyor O’nun eline. Yalnız okumakla bilinmeyecekler varmış, kitaplara sığmayan muhabbetler bir nazara sığarmış..Kuşlu bir defter, bir kitap ve kalemlerim.. Sırtlıyorum çantamı, yola çıkıyorum; ilk defa neyi aradığımı bilerek…
Arayışı başlıyor Nur’un da. Tanpınar’ın Beş Şehir kitabı çantasında;
İlk Bursa…
“Zaman mefhumunu kaybettiren şehir..”
Sonra Kütahya…
“Hüviyetli bir şehirdi Kütahya. Ne de olsa Şehzadeler sancağı..”
Ordan Konya…
“Bozkırın çocuğu..”
Ve Karaman…
“Virane.”
“Hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.” (Hac)
Nur bu ayetin altına şu notu düştü: “Düşünecek kalpleri olurdu”.
…
Sufiler Cenab-ı Hakk’a ancak kalp ile yakınlaşılacağını söylüyor. Dini hakikatler ve sırlar ancak kalp ile bilinir (Allah bildirir, ilham eder). Akıl bu alanda yetersizdir.
Kalbi temizlemek lazım. Tasavvuf bunun eğitimini verir. Ancak kalp aklın karşıtı değildir. Bir yere kadar akılla iç içedir. Akletme kalbin bir işlevidir.
…
Kalbin gayb âlemine bakan gözü açılınca bu gözle edinilen bilgilere marifet, irfan, ilham, ledünni ilim denir. Sufiler kalbin mertebeleri olduğunu söylüyor.
Demek ki eğitim şart.
(Syf.164)
Her tevafuk O’nu işaret ediyor ve ben buluyorum intisap etmem gereken yeri, Gül Kokulu Yâri.
…
“Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
…
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
…
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden”
…
(Erdem Bayazıt- Bulmak)
6 senedir içime oturan kuş uçmuştur belki sonunda, hakikaten bitmiştir belki bu sefer içimizdeki belirsizlikler. Bunca tevafuğa, nedenlerime, niçinlerime cevap veriyor çünkü Nur’un rüyası;
“Kurtulmak için kurtarmak lazım”
(Syf.198)
-Peki Nur da buluyor mu?
-Nur kurtarıyor ve Nur “Nur” oluyor.
Güzel kitap.. Okuyun; “Nur”lansın ömrünüz…
NUR
Mustafa Kutlu
Dergah Yayınları
207 sayfa
8.Baskı- Şubat 2016
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 02.07.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 29.06.2016 16:51