Nur Metafiziği Üzerine Bir Durak, İlahiyat, Enes CAN

Nur Metafiziği Üzerine Bir Durak yazısını ve Enes CAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Nur Metafiziği Üzerine Bir Durak

18.10.2024 09:00 - Enes CAN
Nur Metafiziği Üzerine Bir Durak

Gazzâli (1058-1111)

Hüccetü'l İslam lakaplı allâme, İslam düşünürü, kelâm ve fıkıh âlimi, sûfi olan Gazzâli, İran'ın Horasan bölgesindeki Tûs şehrinde doğdu. Gazzâli 1080 yılında erken yaşlarda aldığı eğitimlerin yanında Nizamiye Medresesine girerek buradan önemli âlimlerden dersler aldı. Medreseye gelmeden on yıl boyunca kendini çok iyi yetiştiren Gazzâli olağanüstü zekâsı ve hafızası sayesinde medrese hayatında önemli başarılar gösterdi. Hocası Cüveyni daha talebeyken yazdığı el-Menhûl adlı fıkıh usulü kitabını, "Beni sağken mezara gömdün" diyerek beğenisini dile getirdi.

Gazzâli bir yandan ilim ve fikri gelişimini sürdürürken bir yandan da tasavvuf terbiyesine girerek kalbi ilimlerde de seyr-u sülükünü tamamlama yoluna girdi. 478'de Cüveyni'nin vefatı üzerine daha 28 yaşındayken Nizâmülmülk tarafından medresenin başına geçirildi. Tanınmış ve bilinen 300'e yakın öğrenciye dersler verdi. Fârâbi ve İbn Sinâ gibi isimlerin temsil ettiği Meşşai felsefeyi(İslamda Aristoteles'in öğretisine bağlı kalarak 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar süren gelenek) ve bâtınîliğin öğretilerini inceledi.

Kelam, felsefe, bâtınîlik ve tasavvuf üzerine yaptığı derin incelemeler onu fikri bir bunalıma sürükledi. Bu dört yoldan hangisinin Hakikat 'in bilgisine ulaştırdığı, kendisi için en önemli mesele haline geldi. 1095 yılında medresedeki görevini kardeşi Ahmed Gazzâli'ye bırakarak Şam'a gitti. Burada Emeviye Camii'ne inzivaya çekilip nefis terbiyesi, riyazet ve mücâhede ile meşgul oldu. Kudüs'e gitti ve bir süre de orada inzivaya çekildi. On bir yıl süren bu inziva dönemi, Gazzâli'nin ifadeleriyle, "saymakla bitirilmeyecek halleri" keşfetmesini sağlayan, gerçeğin bilgisine erişmesine vesile olan çok verimli yıllardı. İhyâu Ulumi'd-din adlı eseri başta olmak üzere birçok eserini bu uzun halvet yıllarında kaleme aldı.

Gazzâli, İslami ilimler ve İslam düşüncesi tarihinde bir dönüm noktasını teşkil eder. Kendisinden sonra ilimlerin ve düşüncenin seyri büyük ölçüde değişmiştir. Eserlerinde tasavvufa dair "mükâşefe ilimleri ve muâmele ilimleri" şeklinde bir ayrımdan bahseden Gazzâli, kendisinin muâmele ilimlerini açıklayabileceği, diğer alana girmeye salahiyeti bulunmadığı anlamına gelen ifadeler kullanmıştır. Nitekim kendinden yaklaşık bir asır sonra gelen Şeyhü'l-Ekber İbnü'l Arabî bu ilimleri ortaya koyarak Gazzâli'nin açtığı yolu tamamlayacaktır (Gazzâli, 2021).

Mişkâtü'l Envâr

Eser, Nûr Ayetinin tefsirinden hareketle kaleme alınmıştır. Eser tasavvufi ve felsefi bir bakış açısını bir ayetin tefsirinde birleştirmesi ve "Nûr-zulmet" ayrımına dayanan metafizik temellendirmesi açısından yazıldığı tarihten itibaren çok etkili olmuştur. Bu eserin temellendiği felsefeye göre varlık nur, yokluk ise zulmet diye adlandırılmaktadır. Asıl ve gerçek nur ise Allah'tır.

Gazzâli, İbn Sîna'nın çeşitli metinlerinden ilham almakla birlikte özgün bir bakış açısıyla varlık ve bilgi problemlerine çok katmanlı yorum getirir. Üç bölümden oluşan eserin birinci bölümünde "nûr" kelimesinin mertebe mertebe hangi anlamlarda kullanıldığı incelenir. İkinci bölümde Nûr ayetinde geçen bazı kavramlar çerçevesinde temsil ve teşbih meselesi irdelenirken üçüncü bölümde; Allah'tan perdelenenler sınıflara ayrılarak incelenir.

Felsefe, kelam, tasavvuf ve diğer ilimlere ait kavramların bilinmesi, belirli alt yapı gerektirecek okumaların yapılması kitabın tam anlamıyla anlaşılabilmesi için bir ön kabul olduğu unutulmamalıdır. Epistemolojik ve ontolojik problemlere yeni bakış açısı kazandıran kitabı okurken, belirli yerlerde benim gibi eksik okuma sahibiyseniz anlamakta zorluk çekebilirsiniz. Ancak kitabın sizi kendine bağlayan tarafı da bu. Hacimsel olarak küçük bir risale olmasına rağmen sizi diğer kavramları araştırmaya iten güçlü sesi, mutlak varlığa dair mümkünlüğüne getirilen deliller, varlığa tasavvufi bakış açısıyla getirdiği yorumlarla tekrar tekrar okunup içselleştirilmesi gereken bir kitap.

Kitaptan Bölümler

Birinci Fasıl:

Avama göre nur zuhuru gösterir, zuhur ise izafi bir durumdur.

Göz, Sonsuz olanı göremez; nitekim o cisimlerin sıfatlarını görebilir, cisimler ise sonlu olmaktan başka türlü tasavvur edilemez. Ancak akıl sonsuzu idrak etme gücüne sahiptir. Akış, bir şeyi bildiğini, o şeyi bildiğine dair bilgisini, o şeyi bildiğine dair bilgisine dair bilgisini de bilir.

Zâhir ve bâtın olmak üzere iki çeşit göz vardır. Zâhirin his ve şehâdet âlemine, bâtının ise melakût alemine mensup olduğunu, bu iki gözden her birinin de görüşün kendisiyle kemal bulacağı birer güneşi ve nuru bulunduğunu, bunların da birinin zâhir olanın şehâdet alemine mensup olup duyularla idrak edilen güneş, bâtın olanınsa melekût almeine mensup olup Kur'an-ı Kerim ile Allah'ın indirmiş olduğu diğer kitaplar olduğunu kavramış oldun.

Bu ince sırlar sana tam anlamıyla inkişaf ettiği vakit melekût aleminşn kapılarının ilki senin içim açılmış olur. Melekût aleminde öyle harikuladelikler vardır ki bunlara izafetle şahadet alemi zavallı kalır.

Farzedelim ki ay ışığı bir eve süzülerek evin bir duvarında bulunan aynaya oradan karşıdaki diğer bir duvara, oradan yere yansımakta ve ri yeri aydınlatmaktadır. Bu durumda bilirsin ki yerde bulunan nur duvardakine, duvardaki nur aynadakine, o da aya, ayda bulunan nur da güneşte bulunan nura tabidir. Çünkü nur aya güneşten akseder.

Nurların bir tertip üzere bulunduğunu anladıysan bilmiş ol ki bu tertip sonsuza dek uzanmaz. Bilakis İlk Kaynağa kadar çıkar. Bütün nurlar tertipleri üzere nurlarını ondan alırlar.

Allah'ı tam anlamıyla yalnız Kendisi bilir. Nitekim her bilinen şey, bilenin bir şekilde hüküm ve tasarrufu altındadır.

Arifler hakikat semasına yükseldikten sonra, varlıkta Vahid-i Hak'tan başkasını görmedikleri konusunda ittifak etmişlerdir. Ancak kimisi bu hali ilmi bir irfan olarak, kimisi ise tadarak, zevki bir hal şeklinde tecrübe etmişlerdir. Bu halde kimileri kendilerinden geçmiş aklın saltanatı yok olup gitmiştir. Bunlardan bazıları 'Ene'l Hak" bazıları "Cübbemin içinde Allah'tan başkası yoktur" demiştir. Âşıkların sarhoşluk halindeki sözleri gizlenir, söylenmez.

İkinci Fasıl:

Bu bölümde genel olarak iki âlem olan Ruhani ve Cismani âlemin temsilleri, aşamaları ve mertebelerinden bahsedilmektedir.

Belki de sen O'nun nurunun göklere ve yere ne şekilde izafe edildiğini, hatta kendisinin bizzat nasıl göklerin ve yerin nuru olduğunu bilmeyi arzu edersin. O'nun nur olup O'ndan başka nur olmadığını, O'nun nurların bütünü, külli nur olduğunu anladıktan sonra bunun sana gizli kalması uygun olmaz.

Diğer bütün nurlar ödünç alınmıştır. hakiki olan O'nun nurudur. Her şey O'nun nurudur hatta O her şeydir.

Ne gördümse onun öncesinde Allah'ı gördüm.

Hazire-i Kuds'e ayak basmadan hiç kimse Allah'a yaklaşamaz. Kuds âlemiyle, his ve hayalin idrakinin üstünde olan âlemi kastediyoruz.

Haşa! Zahiri hükümleri yok saymak Batınîlerin görüşüdür. Onlar şaşı gözle iki âlemden yalnız birine bakarlar ve bunların arasındaki muvazaneyi bilmezler, bunun vechini kavrayamazlar.

Ey akıl âleminde takılıp kalan kişi! Aklın ötesinde, akla açılmayan şeylerin açıldığı başka bir tavrın bulunması uzak bir şey değildir.

Evliya arasında da öyleleri vardır ki neredeye enbiyadan medet almaya ihtiyaç duymadan nuru aydınlatır.

Üçüncü Fasıl:

Bu fasıl Peygamberimiz 'in (s.a.v) "Allah'ın nur ve zulmetten yetmiş perdesi vardır. Eğer bunları açacak olsaydı vechinşn azameti O'na bakan herkesi yakardı" hadis-i şerifinin şerhi hakkındadır.

Altı Çizilen Kelimeler:

mişkat: İçine mum, kandil, lamba gibi şeyler konmak için duvarda açılan oyuk
zücâce: Camdan yapılmış lamba
misbah: Kandil, lamba
remz: İşaret etmek, işaret suretiyle bir şey anlatmak; işaret, sembol, nişan, üstü kapalı anlatım
inkişaf:
Aklın ve duyuların yetersiz kaldığı ilâhiyyât konularında doğrudan bilgi edinme yolu
zuhur:
Ortaya çıkmak, görünmek, belirmek
izhar:
Bir şeyi açıklamak, ortaya çıkarmak; açıktan okumak"
raci:
Dönen, geri gelen, Rica eden, yalvaran, dileyen.
kesret: Azlığın karşıtı olarak çokluğu ifade eden bir kelimedir
muvahhid: Allah'ın birliğine inanan ve tevhit inancına sahip kişiler
muvazane: Denge

Mişkâtü'l-Envâr

Nur Metafiziği

İmam Gazzâli

Tercüme: Asım Cüneyd Köksal

2.Baskı, 2021

68 Sayfa

Ketebe Yayınları


Yazar: Enes CAN - Yayın Tarihi: 18.10.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.10.2024 09:05
423

Enes CAN Hakkında

Enes CAN

Sessiz, sakin bir yazar.

Yayınlanmış Kitapları

- Hiçbir Özelliği Olmayan Adamın Hikayesi, Eşik Yayınları, 2021

Enes CAN ismine kayıtlı 36 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com