Öğrencilikten Mezun Olmayı Reddeden Şişman Kız Tombul Teyze
Kurumsal hayat içinde sayısız eğitim aldım. Bu eğitimler sayesinde; mesleki gelişmeleri öğrendiğim de oldu etkili konuşma ve duygusal zekâ hakkında bilgilendiğim de. Süreç içinde çok sayda eğitmenle tanışma fırsatı buldum.
İş hayatının başında ticari hayatta çek ve çek kanunu konusunu Cemile Sarıkaya'dan dinlemiştim. İlk (çok) etkilendiğim anlatıcı olmuştu kendisi. Sonrasında Prof. Dr. Kerem Alkin'in ve sosyolog yazar Polat Doğru'nun seminerleri aklımda yer edenlerden.
Listemde üst sıralara oynayan biri var ki onun adını sona sakladım; Tülay Üstündağ. Ondan aldığım eğitimde yıl 2019'du. İtiraf etmeliyim ki ondan ders aldığım iki günün ilkinde, sabahın 09:30 unda üstelik bir Pazar sabahı sınıfa (-ki sınıf dediğime bakmayın bu çok yıldızlı lüks bir otelin konferans salonuydu) girdiğimde enerjik ve cıvıltılı bir sesle bunu duymak "eyvah, çattık, uslu uslu dinleyip evimize gidemeyeceğiz bu gün" demiştim. Hatta "iki gün böyle mi geçecek şimdi?" diye de eklemiştim. Tülay Üstündağ sabah ilk ders için kapıdan giren her bir katılımcıya hitaben söyledi bu sözleri. Hem enerjikti hem hafızası sağlamdı.
İki günlük programda çeşitli başlıklar varsa da en sevdiğim yaratıcı drama dersi oldu. Daha önce böyle bir eğitim almamıştım. Şimdi anlıyorum ki bu eğitimi pirinden almakmış sevmeme sebep. Çünkü bu alanda eğitim alan akademik dersler veren eğitmenimiz Yaratıcılığa Yolculuk ve Yaratıcı Drama Öğretmenimin Günlüğü adlı iki de kitap yazmış. O tam anlamıyla işinin ehliydi ve Ben bu işin kitabını yazdım. diyordu az çok. Belli ki verdiği her eğitimle katılımcılarına kitaplarını raftan alıp hem okuyor, okutuyordu.
Yaratıcı drama demek; belli bir konuyu merkeze alarak rol yaparak doğaçlamayla canlandırmak demek. Spontane olarak gelişen ve durumu anlatırken onu yaşıyormuşçasına yani moda tabirle –miş gibi yapmak olarak tarifleyebiliriz. Bir gazete haberi, bir karikatür, yarım kalan bir edebi metin, bir fotoğraf konu edilebilir yaratıcı dramaya. Bu eğitim; insanlar kendisini tanıma, iletişim kurabilme, hayal gücüne ve estetik gelişimine katkıda bulunuyor.
Yarım gün ayrılan yaratıcı drama dersi için üçerli gruplara ayrıldık. Her grup, bir masanın üzerinde ters çevrilmiş kartpostallardan birini seçti. Görevi; seçtiği kartpostaldaki görüntüyü sadece kendi grup üyelerine göstermek ve bedenleriyle resmetmekti. Çoğu grubun elindeki kartı resmetmesi zor olmalıydı zira herkes offlamaya başlamıştı. Bizim gruba raylarda ilerleyen bir tren fotoğrafı çıkmıştı. İçinde hiç insan ya da canlı varlık yoktu. Sonradan öğreneceğimiz üzere yanımızdaki gruba kahvehanede bir masadaki kül tablasında sigarasını söndüren bir adam, diğerine ise dantelli perdeleri olan ahşap evinin camından dışarı bakan yaşlı bir köy kadını resmi gelmişti.
Bizim grubun lokomotif şekline girmeye çalıştığı anlarda "çuf çuf" diyebilsek hemen anlaşılmış olacaktık fakat dersteki en önemli kural ses ve mimik yapmamaktı. Görseldeki nesneleri resmederken bir arkadaşımızın kül tablası kalığına girmeye çalışırken bedeninin aldığı şekillerle, sandalye olmaya çalışan diğerinin görüntüleri bizi gülme krizine sokmuştu.
Aslında bu yazı bir anı metni değil. Buraya kadar sanki öyle olduysa esasında ben kitabı da yazarını da çoktan anlatmaya başladım. Çünkü bahsedeceğim kitabı ve yazarını anlatabilmek için yazar, eğitmen Tülay Üstündağ'ın ne kadar işinin ehli olduğuna şahitlik ettiğimi aktarmalıydım.
İlk derste kendini tanıtıp bizi tanıdıktan sonra ilginç bir şekilde isimlerimizi aklında tuttuğunu gördüm Tülay Hanım'ın. Üstelik adlarımızı sadece bir defa söylemiştik. Kendisinden bahsederken öyle mütevazıydı ki bir yazar olduğunu söylemedi bile. Dakikalar ilerledikçe görgü ve kültür birikimiyle bizi sarıp sarmaladı. Okuduğu tüm kitapları birer birer okur gibi verdi eğitimini.
Sınıfa hâkimiyetiyle katılımcının ilgisinin düşürmesine müsaade etmiyordu. Ortamdaki buzlu serinliği yok etmek için buz kırma tekniklerini ustalıkla uyguluyordu. Daha az evvel okumayı tamamladığım kitabının önsözündeki gibi başlıyordu dersine; Günaayyydııınnn! Merhaaabaaa! Hoşgeldinizzz
Bir Kitap Bir Ömür
Kitabına da tıpkı eğitimlerine başladığı gibi başlamış. Günaayyydııınnn! demiş, Merhaaabaaa! demiş, Hoşgeldinizzz? i de unutmamış. Keyifle okuduğum Şişman Kız Tombul Teyze, Tülay Üstündağ'ın üçüncü kitabı. İlk kitabını BEN'deki bütün SEN'ler için yazmış. İkinci kitabını çocukluklarıyla beni büyüten her yaştaki çocuklara yazmış. Üçüncü kitabını ise; aklı sevgisiyle cömert olan herkese yazmış. (Üstündağ, 2017, s. 6)
Kitabın türü anı ve araştırma. 173 sayfadan oluşan kitabın 44 bölümü bulunuyor. Meslek hayatı ona çokça seyahat ettirmiş. 81 ilde gitmediği il kalmamış. Çokça da insan tanımış, hem de çeşitli mesleklerden ve sektörlerden. O da bunları öz yaşam öyküsü olarak anılarından yaptığı seçkilerle harmanlamış kitabında. Gezdiği yerleri, tanıştığı kişileri, başından geçen ilginç olayları... Her birini itinayla ve ayrıntısıyla fakat tekrara düşmeden, okuru daraltmadan anlatmış.
Kitabın adı rahmetli babasının Tülay Üstündağ'a seslenmesinden geliyor. Annesi de babası da terzi. Hele rahmetli babası ehil bir kürk terzisi imiş. Evlerinin yanındaki atölyede anne ve babası birlikte çalışmışlar. Ankara 32 ve 55.sokaklardaki çocukluğu ve 30.sokaktaki babaanne evi çocukluk yıllarının unutulmaz anılarına zemin olmuş.
Çocukluk hatıralarının koku ve tatlarını Rusya'da Volga Nehri boyunca yaptığı gezilerde bulan yazar çocukluğunun reçellerine, Rus yemek ve oyuncaklarına da elini uzatmış yıllar sonra. Çünkü baba tarafı da anne tarafı da göçmen ve kültür aktarıcıları kodlanmış onun benliğine.
Demlenmekte olan çaya sabun katan, yarım teneke zeytinyağını mutfak zeminine dökerek fış fış kayıkçı oynayan, sokak yoğurtçusunun arabasını yokuştan aşağı iten oldukça haylaz bir çocukluk yaşamış Tülay Üstündağ. Henüz beş-altı yaşlarında yaşadıklarını nasıl hatırlıyor acaba diye düşünüyor insan. Örneğin ben hiç hatırlayamıyorum o yaşlarımı. Bu hususu kendisine sorduğumda Tülay Hanım şöyle demişti: Olayı netlikle hatırlamasam da bende bıraktığı duyguyu hatırlıyorum Görsel olarak anıyı muhafaza edememiş olsam da duygusu bana onu hatırlatıyor.
Birilerine ve hayata rehber olma özelliği o henüz 5 yaşlarındayken sinyal vermiş. Gönüllü rehberliğinde sokağın çocuklarını yanına alıp sokaklar ve caddeler geçerek anneannesinin evine gitmesi, Annen nerde? diye sorulunca Annem evde. Ben çocukları alıp sana geldim anneanne. demesi ilginç geldi bana. Çünkü küçük bir çocukken kendi yaşıtın birine güvenip de yollara düşmek pek imkan dahilinde değil. Annesinin çocukluğunu anlatırken; Bütün mahalleyi idare ederdin. demesi eğitim verdiği sınıfa olan hakimiyetini açıklar nitelikte.
Sonuç
Ankara'da başlayan kitap ülke sınırlarını aşıyor. Nerelere gitmiyor ki? Eğitimle yolunu bulan bir yaşam var kitapta. Necip Fazıl'ın "Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur." sözünü doğru çıkartırcasına tomurcuk derdinde olan bir eğitmen var sayfalarda. Eğittikçe çoğalan, öğrettikçe nefes alan, aktardıkça şenlenen, ilettikçe çiçek açan bir sevdalı yürek var.
Bu yazı bir kitap değerlendirmesinden çok bir portre gibi oldu, frakındayım. Tülay Hanım'ın anılarını ve hayatını yazdığı kitap yöneltti beni bu türlü yazmaya. Ne de olsa ben de onun öğrencisiyim ve öğretmenimin hayatını öğrenmek yazıma da niteliğine de yön verdi. Öğrencisiyim diyorsam da esasında Tülay Üstündağ'ın vazgeçilmez sevdasının öğrencilik olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bir de gönüllü olarak çalıştığı sivil toplum kuruluşları var ki bu onun diğer sevdası.
Hayat boyu öğrenirken ömür boyu öğretmeye çalışan bir yazarın kitabına ait değerlenme yazımı onun Lefkoşa'da ders verdiği üniversite öğrencilerinin kendisine yazdığı bir mezuniyet günü pankart sloganıyla bitirelim: Okulumuzda yarı zamanlı, kalbimizde tam zamanlı.
Şişman Kız Tombul Teyze
Tülay Üstündağ
Elma Yayınevi
173 sayfa
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 08.09.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 28.08.2023 23:09
Sevgili Necla Dursun, Kitaplarımı incelemeniz, zaman ayırmanız ve bir de görüşlerinizi paylaşmanız dünyaya bedel! Var olun siz... 2000 yılından bu yana hemen her ikili, üçlü konuşmamda şunu söyledim: "Kitaplarım hakkında neler düşünüldüğünü, neler hissedildiğini çok merak ediyorum. Yazan kişi okurunu bilmiyor, çoğunlukla tanımıyor ve kitabın nasıl seçildiğini öğrenemiyor. Bu bilgi benim için öylesine anlamlı ki... Okurun satırlar arasında ne yaşadığı, hangi süreçte ve nasıl okuduğunu, kitabı başkalarına önerip önermeyeceği vb. zihnimde saklı kalıyor." Veee Sevgili Necla Dursun, Şişman Kız Tombul Teyze ile ilgili bana ilk geribildirim gönderen kişi oldu. Kitap 2017'de yayımlanmıştı. İkinci baskısı 2023'te yapıldı. Teşekkür sözcüklerim sonsuz... Sabahın, günün ve içinden geçtiğim bu zaman diliminin en değerli anlarından birini yaşadım... Sizin de satırlarınız bitimsiz olsun. Cömert geribildirimler almanızı dilerim. Çok sevgi ve selamlarımla. Tülay Üstündağ