Okumak ve Yazmak Üzerine Bir Kitap
“ Kitaplar diğer kitaplardan, yazarlar diğer yazarlardan çıkar.”
Öncelikle okuma ve yazma alışkanlıklarımızın problemli olduğunu unutmamalıyız. Yazı, yaratıcı yazarlık atölyelerinde değil yaptığımız okumalarla öğrenilir. Sürekli ve planlı olarak yapılan okuma biçimleri bizi yazmaya ister istemez götürür. Günümüzde okur sayısı artıyor, ancak okuma biçimleri değişmiyor. Çünkü eleştirel okuma yapılmıyor. Metinle aramıza mesafe koymuyor, kişilerle özdeşleşiyoruz.
Eleştirel okumalarımızdan hareketle eleştirel yazmaya gidebiliriz. Zamanla kendi yazdığımız metinleri eleştirebileceğimiz düzeye gelmeye çalışabiliriz. Okuma yaparken yazdıklarımızla okuduklarımızı karşılaştırabilir, iç eleştiri yaparak metnin sorunlarını kendimiz çözebiliriz. Okumadan yazmak imkânsızdır aslında. Başlangıçta yetenek olabilir, yatkınlıktan söz edilebilir ama çalışmak daha önemlidir.
“ Okuma ve yazma birbiriyle çakışır.”
Hikâyeler ne anlatıyor? İki kaynağımız var: Hayat ve kitaplar. Gözlemlerimizden hareketle seçimimizi yapmalı, hayatımızın aldığımız kesiti dışındaki fazlalıklarını atmalıyız. Ayrıntıları yakalamada gözlem gücümüz çok önemlidir, sonuçta edebiyat ayrıntı sanatıdır. Kişiliğimiz hayata bakışımızı belirliyor. Çocukları düşünelim, çok iyi gözlemleyerek hemen her şeyi kaydederler. Sadece karıncaları, böcekleri incelemeye hayatlarını adayan bilim insanlarını düşünelim. Bir şeyi başka insanların fark etmediği ayrıntılardan hareketle en iyi biçimde anlatmaya çalışmalıyız. Herkes gibi görerek yazarsak yazdıklarımız sıradan olur. Sonuçta ne yaşıyorsak onu yazacağız.
Raymond Carver önemli bir yazar... Sıradan ilişkileri, durumları, eylemleri, kesitleri, ayrıntıları yazıyor. Herkesin gördüğü ama kırk yıl düşünsem aklıma gelmez dediğimiz kesiti hayattan çekip alıyor, onu yazıyor. Biz de o şeyi görüp bulmaya çalışmalı, yazmalıyız. Öykülerimiz ancak bu sayede sıradanlıktan kurtulabilir. Her şeyin öyküsü, romanı yazılabilir. Kimseyi ilgilendirmeyen, herkesi ilgilendiren şeyler yazılabilir. Olup biten her şey öyküye dönüşebilir. Raymond Carver 1950’ler Amerikan taşrasını yazmış. Tekdüze ve sıkıcı bir hayat var. Sıradan görünen şeyleri anlatan öykülerinin hepsi birbirinden çok farklı. Ancak anlatım biçimi hep aynı.
Gerçek hayatın içinden, neyi anlatmak istiyorsak (ayrıntı, kesit) onu alıp yazmalıyız. Geriye bıraktıklarımız artık bir işe yaramaz. Aldığımız şey önemli. Aslında olduğu haliyle özgün değil, bazen olabilir ama. Doğanın insansız yanları, hayvanlar özgün olabilir. Aslında bütün tavus kuşları aynıdır. Birini çekip alarak öyküsünü yazdığımızda farklılaşıyor. Ayrıntıları çekip alarak özgün hale getiriyoruz. Herkes için sıradan görünen bir sokağı bambaşka bir sokak haline getiriyorsun öyküsünü yazarak.
“Resmi yapılmadan önce insanlar Tymes nehrini bilmiyordu.” Herkes için sıradan olan şey aslında bambaşkaymış.
Ne yazmalı? Neye göre yazmalı? Okuma biçimi, kişilik, mizaç önemli. Kendimize en yakın metin türünü bulmaya çalışabiliriz. Antolojiler okumalıyız. Başucu yazarlarımız olmalı, yazdıklarımızı onlarınkiyle karşılaştırmalıyız. Bir paragraf kendi metnimizden, bir paragraf yazarımızın metninden okuyarak, karşılaştırmalar yaparak yazmalıyız. Öncelikle yalın bir dilde ustalaşmalı, cambazlık denemelerinden kaçınmalıyız. Disiplinli olmalı, düzenli olarak yazmalı; yazdıklarımızı okuduklarımızla, okuduklarımızı yazdıklarımızla sürekli karşılaştırmalıyız.
Burada son olarak “ deneme” türü üzerine biraz düşünelim. Deneme türünde tartışan, sorgulayan, soru soran, alçak sesli ve belli konulara odaklanan metinler yazmaya çalışabiliriz. Deneme türünde hitap ettiğimiz okuyucuyu metnin içine çekmek çok önemlidir. Tepeden bakan, buyurgan bir söylev dilinden kesinlikle kaçınmamız gerekir. Çünkü bu dil başkalarını ilgilendirmez. Denemeci başka şeylerden aldığı düşünceleri kesinlikli bir biçimde değil, sorularla irdelemeye çalışır. Okuyucu aktiftir; katılır, katılmaz, tartışır. Dünyayı değiştirmek için öncelikle soru sormak çok önemli. Yazar metinde anlatıcı üzerinden farklı bir tutumla, tavırla yazabilir. (kibirli, alçakgönüllü …) Nermi Uygur, Memet Fuat, Salah Birsel ve Enis Batur farklı üslupları üzerinden okunabilir.
Okumak ve Yazmak
Semih Gümüş
Notos Kitap
Eylül 2014
212 sayfa
Deneme-Eleştiri.
Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 24.05.2017 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.05.2017 15:32