Okumaya Isındıran Kitaplardan
İngilizce öğretmeni ve sosyolog yazarımız Salih Uyan halen bir eğitim kurumunda yönetici ve aynı grubun medya organlarında köşe yazıları da yazıyor. Eğer kitaplarıyla henüz tanışmadıysanız son iki yıl içerisinde yazdığı yazılara göz atıp içindeki çocuğu yaşatan, doğrudan ve esprili dili hakkında fikir edinebilirsiniz. Tabii kitaplarında dilini bir üst edebî düzeye çektiğini de belirteyim. Salih Bey'in öne çıkan ondan fazla çocuk kitabının yanı sıra yeni dönem ebeveynliği ve İngilizce eğitimi üzerine kitapları ile bir kaç roman ve kişisel gelişim çevirisi de mevcut. Disiplinler arası çalışmanın getirileri, kendisine alan açabilme imkânı, kelimelerle oynama, kökenler ve dil üzerine her daim meraklı olma özelliği ve ilk gençlik dönemindeki okur adaylarının kitaplara tutunmasını sağlayacak esprili dili yakalama arayışıyla kendime çok yakın hissettiğim yazarımızın beş kitaplık "Acaip İşler Takımı" sersinden "Gülmek Var Dönmek Yok" kitabını ele almak istedim.
Kitap, kısa ama birbirine bağlı bölümlerden oluşuyor. Okumayı kolaylaştıran ve yeniden, taze bir hevesle metne odaklanmayı sağlayan bu tarzı her zaman tutmuşumdur. Maceranın odağındaki beş kişilik muzır ekibin, içinden çıkılmaz diyalogları oldukça eğlenceli. Yemek kokusu almada aslanlardan kaplanlardan mahir Bahadır, atasözlerini yanlış anlayan ve aktaran Şeref, soğuk ve zamansız esprileriyle Kürşat, adaşım Erkan ve anlatıcımız Efe... Salih öğretmen bu tür ekiplerin içinde olmanın, hatta muhtemelen zamanında bir parçası olmanın avantajını gayet güzel kullanıyor. Acayip İşler Takımı'nın bu kitaptaki hedefi bir sosyal sorumluluk projesi üretmek ve okuldaki yarışmadan galibiyetle sıyrılıp bu projenin onları sürükleyeceği serüveni yaşamak. "Şebeke" adlı proje grupları, kantindeki bütün suları önceden satın alıp okuldakilere tuzlu leblebi ikram ederek başladıkları sunumları sayesinde, biraz cebren ve hile ile biraz tesadüf ve doğaçlamaların yardımıyla yarışma aşamasını geçiyor, üstelik hiç beklenmedikleri bir ödülü, projelerini hayata geçirecekleri bir Afrika gezisine katılma hakkını da kazanıyorlar.
Afrika gezisi, hikâyenin empati ve sosyal sorumluluk faaliyetlerine özendirme ağırlığını alan kısmı olmakla birlikte aynı zamanda Bahadır'ın açlıkla imtihanı üzerinden yeni bir çatışma-hareketlenme aşaması olma özelliğini de taşıyor. Yemek peşinde kaybolan Bahadır'ı arayan beşlimiz tercümanların, polislerin, büyükelçilik görevlilerinin de dâhil olduğu bir kovalamacaya giriyorlar. Bahadır'ı bulamıyorlar ama Sudan'da bir haftadır aranan iki cinayet zanlısının yakalanmasına vesile olup bir ödül daha, bu defa Sudan polisinden üstün hizmet ödülü alıyorlar. Bahadır'a ne olduğunu ise okurların giderebileceği bir merak olarak sizlere bırakıyorum.
Kitabımız bolca neşe, gülmece, şaka, biraz yaramazlık, biraz macera içeriyor ve öğüde, didaktik ifadelere hemen hemen hiç başvurmuyor. Efe'nin annesi, Bahadır'ın babası ve Tahsin Hoca karakterleriyle değerler dengesi sağlanmış. Hikâyenin temeline yerleştirilmiş ve geneline yayılmış iyilik öğretisi, ölçülü muzırlık ve haytalık bizlere keyifli bir akış sağlıyor. Çok istediğim hâlde her birinin yazarca kıymetli buluşlar olduğunu düşünerek kitabın mahremiyetine saygı duyuyor, söz oyunlarından örnekler vermekten kaçınıyorum ama tatmin edecek sayıda olduklarını ve güleceğinizi garanti edebilirim.
Aklı türlü yaramazlıklara çalışmaktan hiç vazgeçmemiş ama genel olarak da başarılı ve disiplinli bir öğrenci olarak okul hayatım boyunca düstur edindiğim bir yaklaşımı kitabın sonundaki notta buluyorum; "Başarılı İnsanlar Kalp Kırmadan Kalıpları Kırabilenlerdir." Bu cümleye eşdeğer keşfim sayesinde her türlü haytalığın içinde olup neredeyse hiçbir zaman azar işitmemeyi başarırdım. Çünkü öğretmenlerin asıl kızdıkları yaramazlık değil, onu takip eden hâl, hareket ve tavırlardır. Çocukluğun neşesiyle olmadık işler karıştırsa da saygıdan ödün vermeyen, edebi elden bırakmayan hiçbir çocuk öğretmenin gözünde kötü çocuk olmaz. Ve hatta defalarca şahit olmuşumdur ki öğretmenlerini en çok sevenler ve öğretmenleri tarafından en çok sevilenler, yaşlar ilerlese de hep hatırlananlar ancak bu dengeyi koruyabilenler olmuşlardır. Metnin dışına çıkmak, okul önünde yapılan bir sunumda doğaçlamaya başvurup kalıpları kırmak bu kitabın kahramanlarıyla ilk ortak noktamdı. Kitabın içinde birçoğunu daha, sonunda da en önemlisini buldum. Sözde özgün olmamız istenirken farkında bile olmadığımız kalıplarla eğitildiğimiz aşikâr. Ancak belirli duvarların içinde özgürüz. Kalıplarla kodlanan robotlara dönüşmekteyiz. Biz robotları kodlarken onların çoğunlukta olduğu bu çağ da bizi kodlamakta. Ama hâlâ çocuk neşesine dayanarak direnenler var. Salih Uyan da onlardan biri. Diğer kitaplarına da yer vermeye çalışacağım. Henüz tanışmayanlar için bu kitabın iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum. Neşeniz ve cin fikirleriniz eksik olmasın.
Salih Uyan
Gülmek Var Dönmek Yok
Carpe Diem Yayınları
157 Sayfa
Nisan 2021
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 05.04.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 20.03.2022 00:00