Ölünün Yeri ve Baba İmgesi
Yazmak bir yazar için pek çok şey ifade eder. Fakat iyi bir yazar için yazmak; yaşamın tutunulan bir tarafıdır. Zihnin dolduğu süreçte boşalabileceği en güvenilir limandır yazmak. Yazarak okuyucunun kendini bulması sağlanıp, yaralarına dokunulabileceği gibi yazar kendi yaralarını da bu şekilde sağaltacaktır. İbrahim Eyibilir'in MGV yayınlarından çıkan ikinci kitabı "Ölünün Yeri " ile tanıştırmak istiyorum sizi. Yirmi hikayeden oluşan oldukça tatmin edici, zihnimizi düşünmeye sevk eden bir kitapla karşı karşıyayız.
İbrahim Eyibilir'in "babama" diyerek söze başladığı kitapta İlk hikayemiz "söz", kısa hikaye tarzında yazılmış sözce hafif, anlamca kıymetli ve ağır bir hikaye. Yine kitabın ilerleyen kısımlarında iki kısa hikaye ile karşılaşıyoruz. Aslında bu kısa hikayeler kitabın en çok anlatan hikayeleri.
Yazarın hikayesinin merkezinde ve aynı zamanda hikayelerden okuduğumuz yazarın bilinç altında "baba" karakterini görmekteyiz. "Baba" imgesi, Eyibilir için bir dağ, bir sığınak, bir yoldaş ve dahi bunlardan da öte özel bir anlam ifade eder. Onun anlatımında hüznün her rengini hissedersiniz. Geçmişin izlerini takip ederek hikayesinde yazının doruklarına doğru yol alır Eyibilir.
İbrahim Eyibilir'in hikayeciliği hiç bir zaman günü kurtarmak için değildir. O hikayelerinde düşündüren, anlam vermeye iten, hissettiren bir yazardır. Hikayeleri okurken, hikâyenin örtüldüğü siyah hüzün bulutunun altındaki hakikati de göstermek ister. "Ben Geldim" hikayesinde geçen "çoklu anlatıcılar, kilitli cümleler, ortaya saçılmış bohça, yolum hep sarpa sardı. Ondan bu muamma. Sırtımda bunca yük varken ayaklarım dolanıyor kaleme." (S.45)
Yazarın hikayelerinin en büyük ortak özelliği şiirsel olmalarıdır. Engin anlatım denizinde daima içten içe şiir ırmakları akıtır İbrahim Eyibilir. "Sana bakınca akıyor, tüm esrik yanlarım bir akşamüstü hüzne doğru. Kendimde gezmelere çıkıyorum sana bakınca."(s.47) Onun yazınındaki anlam, istiridye içindeki inciyi bulmayı çağrıştırır.
"Ölünün Yeri" ayrılık, hüzün, unutulmuşluk, aşk gibi konular işliyor olsa da toplumsal bir mesele yazının en naif haliyle "müteahhit" hikayesinde anlatılıyor. Ve betondan inşa edilmiş bir mezarlığa dönen dünyada, çağın en can alıcı sorusunu sormak istiyor karşısındaki müteahhite; " sen hiç gönlün üzerine bir şey inşa ettin mi diye sormayı içimden geçirdim sadece."
İbrahim Eyibilir, Anadolu irfanı ile yazan, çağa bigane kalmayan, samimî bir kalemdir. O şimdinin değil geleceğin de sanatına katkı sağlamak için kavi adımlar atan velüt bir kalemdir.
Ölünün Yeri
İbrahim Eyibilir
Mgv Yayınları
2017 Aralık
Yazar: Ayşe BAĞCA - Yayın Tarihi: 26.10.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.03.2024 13:41