Orman’ın Bir Kütüphanesi mi Olur Demeyin!
Gezmek, dinlenmek ve öğrenmek… Üçü bir araya geldiğinde insanın ruhunda onarılmaz derecedeki yaralara bir merhem olması açısından oldukça önemli bir eylemin temel kavramları olarak görünmektedir. Gezdiğiniz yer kadar, dinleneceğiniz mekân ve öğrenme metotları da bir tatilin olmazsa olmaz öncelikleri arasındadır. Tatilin son demlerinin yaşandığı bu günlerde bir tatil yazısından ziyade, bir müjdeden ve belki de çoğalması ve ulaşılması daha da yaygınlaşabilecek bir projeden bahsetmek istiyorum.
Bir kitap mecrasında kitap üzerine giriş yapmadan konuşmanın bir usulsüzlük olduğunu düşünmenin ezikliğini yaşarken, sözü kitaba getirmeden önce mekân üzerinden söze başlamanın daha güzel olacağını düşünüyorum. Mekânı ise Bilal Can’ın kaleminden okuyalım: “Başka bir gök’ün olmaması, insanda belirli bir mekân düşüncesinin yerleşmesini sağlar. Mekân şuurdur. Bir bilinç sandığıdır. Mekânın ruhu ve mekânın düşüncesi imgesel bir ifadedir. Mekânda bulur kişi kendini. Mekân onun için öze dönüşün başlangıç yeridir.”
Mekân insanın varlığını bulduğu bir yer olarak, insanın kendini gerçekleştirme sürecinin önemli bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Mekânla insan arasındaki bu bağ, mekânın bir parçası haline gelen insanın değil, mekânla yeni ilişki kurmaya başlayan insanın ancak fark edebileceği bir gerçeklik içerir. Bu açıdan eskimeyen söz “tebdil-i mekânda ferahlık vardır”; bu hakikate atıf yapan yüzüyle bize miras veciz bir söz olarak toplumsal belleğe kazınmıştır.
Kocaeli Belediyesi tarafından projesi yürütülen, iki bin dönümlük alana yayılan ve Dünyanın üçüncü Avrupa’nın en büyük doğal yaşam alanı olan “ORMANYA”, doğal güzelliği ve bitkisel florasıyla dinlenme ve eğlenmenin bir arada olduğu bir konsepte sahiptir. Çocuk Hayvanat Bahçesi, Yaban Yaşam Alanı, Kamp Alanı, Kuş Gözlem Alanı, Ormanköy, Doğa Okulu gibi bölgelere sahip olan Ormanya, toplam on iki ayrı alandan oluşmaktadır.
Bütün bu sürecin biz kitapseverleri ilgilendiren boyutu ise, bu kompleks içerisinde bu yıl açılan ve daha iki üç aylık geçmişe sahip “Orman Kütüphanesi”dir. Türkiye’nin ilk Orman Kütüphanesi olarak hayata geçirilen kütüphane, Ormanya gezisine gelen ve okumak isteyen herkese kapısının açık olduğu bir yapıya sahiptir.
On oyma ağaç kitaplık ve on bir butik kitaplık içeren kütüphane; Meşe, Gürgen ve Kayın adı verilen üç ayrı okuma salonundan oluşuyor. Ağaçların serin gölgesinde, kuş sesleri dışında bir sesin olmadığı, kapıda ziyaretçilerin kitap okuyanlar için sessiz olmasının öğütlendiği, insana ve okuyana değer verilen bir yapı sizi karşılıyor.
Görevlisinden öğrendiğimiz kadarıyla Orman Kütüphanesi, Ormanya bünyesinde çalışanların emek ve çabalarıyla oluşturulmuş, dışarıdan bir destek alınmamış. Bu aynı zamanda, çalışanların bir emek ve göz nuru olarak okuyanlara büyük bir katkı sunduklarını ortaya koymaktadır.
İki yüz kişilik bir alana sahip bu ortamda oturulacak yer olarak banklar, sedirler, hamaklar ve okuma sandalyeleri konulmuş. Çalışan kardeşimizden öğrendiğimize göre hayli ziyaretçi sayısına ulaşan kütüphaneyi, toplu okuma grupları da tercih etmeye başlamış. Bu da gelecekte buranın daha çok salona ihtiyacı olacağını gösteriyor ki, arkadaşımız bu projenin zamanla daha da büyütme aşamasının planlamada olduğunu bize müjde olarak iletiyor.
Kitap okumanın mekânı olmasa da, okumanın mekânsal değişikliğinin ruhumuzda bırakacağı etkiyi, sessizce bankta oturarak, kuş cıvıltıları ve azcık görünen gökyüzüne ruhumuzu çevirerek gözlemlemeye ve deneyimlemeye çalıştık. Bu anlamda kısacık zamanın ömrümüze ömür kattığını ifade etmenin abartı olmayacağını düşünüyorum.
Kütüphane yirmi bir farklı kategoride iki bini aşkın kitap bulunduruyor. Her yaşa uygun kitap bulabiliyorsunuz. Biz altı yaşına yaklaşan kızımıza uygun kitap bulurken, daha alt yaşlara ve üst yaşlara uygun kitapların olduğunu da unutmadan belirtelim.
Ayrıca kitaplar eski, kimsenin okumayacağı diye tabir edilen deforme olmuş kitaplar değil; gayet kullanışlı ve yeni, okuyanların da kitapları incitmediği bir kütüphane burası.
İnsanın insanı incittiği bir dönemde, kitapları incitmeyen ve okumaya meraklı herkesi bu atmosferi yerinde yaşamaya davet ederken; bu projenin doğa komplekslerinin hepsine örnek olmasını ve ülkede yaygınlaşmasını umut ediyorum…
Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 10.09.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.09.2021 22:41