Osmanlı Devleti’nde Kadı

Osmanlı tarihini incelerken, dönemin adalet ve hukuk kurallarını kavramak hususunda dönemin yargıcı olan "Kadı"ların önemli bir yeri vardır. "Kadı" kavramı dil kökeni bakımından Arapça diline mensup, kaf ve dad harflerinden oluşan "kada" kavramından, yani yargılama kelimesinden türer ve yargıç anlamına gelir.
Adaletin tesis edilmesi noktasında önemli bir görevi olan Kadılar, aynı zamanda bulundukları şehirlerin emniyeti, imarı ve gelişimi açısından da çeşitli görevlere sahiptiler. Kadıların bu görevleri, onların eğitimi noktasında da büyük bir hassasiyetin olmasını gerektirmekteydi.
Elimizdeki eser İlber Ortaylı'nın kaleminden Osmanlı Kadısının eğitimi, görevi, tayini, denetimi, yardımcıları, çalışma mahalli gibi konuları içeren üç ana makalenin yeniden ele alınması ile oluşturulmuştur.
Kısa hacimli fakat bir o kadar derin boyutlarıyla Osmanlı döneminde Kadılık müessesesinin oluşumu, tarihi serencamı ve sonlanış boyutlarını eserde görebiliyorsunuz.
Kadıların sadece şeri olarak yargıç değil, Osmanlı örfü açısından da bir yargıç olduklarını belirten eser, mezhepsel ayrılıklar için ayrı yargılama, gayrimüslimlerin ise Müslimlerden ayırt edilmeden eşit yargılamanın yapılmasını da sağlamakla görevliydi. Gayrimüslimlerin yargılamalarında yabancılardan oluşan bir danışma kuruluna mevzuyu açıp onlarla istişare ederek karar vermekteydi.
Osmanlı adalet sistemini düşündüğümüzde, Kadıların bulundukları kazalarda kalma sürelerinin yirmi ayla sınırlandırıldığı, oluşan şikâyetlerle Kadıların denetim geçirdikleri, bir başka yere atandıkları zaman eski kadının verdiği hüküm ve ahvalinin incelenmesinin zorunlu olduğunu öğrenebiliyorsunuz.
Yine kadıların azledilme şartlarının ne olduğunu, ilmîye sınıfına ait olduğu için ayrıcalıklı bir yerinin olduğu fakat gösterdikleri zaaflar dolaysıyla da çok ağır cezalara çarptırıldıklarına eser ayrıntılı bir şekilde değiniyor.
Eserde zikredildiğine göre, Kadılık şartları arasında, reşid olmak, temyiz kudretine sahip olmak, iman sahibi ve adil olmak, hukuki ehliyet ve muamele kabiliyetine sahip olmak, bitaraf olmak, nesebi sahih olmak, yeterli derecede hukuki bilgiye sahip olmak ve erkek olmak yer almaktadır. Bu nedenle bir kadının kadı olması mümkün değildir.
Kadılığın azli için; aklını yitirmesi, kör sağır ve dilsiz olması, görevinden sapması ve kanunu ihlal etmesi, imanını kaybetmesi, yolsuzluğunun anlaşılması gibi durumların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenlerden biri gerçekleştiğinde Padişah kadıyı azledebilir.
Eserin sonunda ilmiye teşkilatının şemasını inceleyebilme fırsatı da sunuluyor yazar tarafından. Bu şemada da Şeyhülislamdan başlayarak kazasker ve sonrasında kadının görev alanına giren bölümleri ve kadının ilişkide olduğu kazaların ayrıntılı dökümünü görebiliyorsunuz.
Osmanlı hukuk müessesesini anlamada "Kadı"nın yerini tespit etmeden, adalet konusundaki hükümlerin arka planını okumak mümkün görünmüyor. O açıdan Osmanlı dönemini hukuksal yönüyle kavrama çalışmalarının bir nüvesidir eser.
Hukuk ve İdare Adamı Olarak
Osmanlı Devleti'nde KADI
İlber Ortaylı
Kronik Kitap
Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 26.06.2019 11:00 - Güncelleme Tarihi: 11.04.2022 22:56