Öykü Tahlilleri ve Eleştiri, Düşünce, Resul BULAMA

Öykü Tahlilleri ve Eleştiri yazısını ve Resul BULAMA yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Öykü Tahlilleri ve Eleştiri

20.02.2025 09:00 - Resul BULAMA
Öykü Tahlilleri ve Eleştiri

Edebî tür olarak öykü, isminden başlayarak uzunluğuna, şiir ve romanla olan benzerlik ve etkileşimine kadar birçok noktada tartışılmış bir konudur. Şiirle hemhal olmuş bir kültürden geldiğimizi düşündüğümüzde biraz geç kalmış olsak da günümüzde öyküye olan ilginin arttırdığını görmekteyiz. Bunda şiirle olan yakınlığının da payı olduğu söylenebilir. Edebiyat dergilerinde öykülere ayrılan bölümlerden öykü okuru olarak ifade edebileceğimiz kitlenin oluşumuna kadar bir dizi sonuçtan bahsetmemiz mümkündür.

Adına ister öykü ister hikâye -bu iki isimlendirme arasındaki farklara girmeden- diyelim bu türün incelenmesi kendine has başlıklar hâlinde ve metin olarak diğer türlerden daha farklı beklentileri karşılaması çerçevesinde değerlendirilmektedir. Ömer Lekesiz'in beş ciltlik "Yeni Türk Edebiyatında Öykü" (Lekesiz, 2017) adlı çalışmasında Türk öykücülüğünün başlangıcı kabul edilen eserlerden yakın döneme kadar birçok yazarımızın öyküleri farklı eleştirmenler gözünden aktarılmış, daha sonra örnek öyküler üzerinden Ömer Lekesiz'in bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Lekesiz'in yazarın isminden bağımsız olarak metinde olan ve olmayan yönlere, tutarsızlıklara ve inandırıcı olmayan noktalara dair değerlendirmeleri, olay zamanı, öyküleme zamanı ve anlatıcı üzerinden metne yaklaşımı oldukça dikkat çekicidir. Diğer eleştirmenlerin yaptığı metin tahlilleri arasında ise Fethi Naci'den başlayarak Atilla İlhan, Tanpınar, Tahir Alangu ve Selim İleri'nin tespitlerini burada anmamız yerinde olacaktır. Özellikle Atilla İlhan eleştirileri ayrı bir yazı konusu olmaya değer.

Biz yer vermiş olduğumuz isim ve örneklerden beslenerek konumuza dönmek ve öykü eleştirisine dair belli başlıklara yer vermek istiyoruz.

Kuramlar ve Eleştiri:

Edebiyat kuramlarını akademik düzeyde olmasa bile ana hatlarıyla bilmek okuduğumuz metni daha sağlıklı değerlendirmek için önemlidir. Ethem Erdoğan, Anlatıya Giriş adlı eserinde (Erdoğan, 2024) öykü değerlendirmelerini üç temel ayak üzerine kurmuştur. "İnşa, eleştiri ve kuram." Edebiyat Kuramları ve eleştiri dediğimizde ilk aklımıza gelen çalışma Berna Moran'a aittir. Ali İhsan Kolcu'nun hazırlamış olduğu Edebiyat Kuramları'nı ve Terry Eagleton'a ait Edebiyat Kuramı-Giriş adlı eserini kavramsal çerçeve için anabiliriz. Her yazar-akademisyen-düşünür hazırladığı eserde kuramları farklı başlıklar hâlinde değerlendirmiştir. Benzer şekilde kuramları metinler üzerinden değerlendirmek için Akçağ Yayınları'ndan Veysel Şahin'in editörlüğünde çıkan Edebiyat Kuramı ve Eleştiri kitabını önerebiliriz (Şahin). Her bölümün farklı akademisyenler tarafından hazırlandığı bu çalışmada kuramların edebî eserlere yansımalarını ve beslendiği kaynakları görmemiz mümkündür. Özellikle her bölüm sonunda düzyazı ve şiirden iki örnek seçilerek söz konusu kuram üzerinden metnin değerlendirilmesi son derece verimli bir çalışmadır. Yazar bilinçli olarak bu kuramı seçmiş olsa da bir arayışın sonucu olarak metin ortaya çıkmış olsa da kuramlar eserin daha sağlıklı anlaşılması ve değerlendirilmesi için önemlidir. Örnek vermemiz gerekirse; varoluşçuluğu bilmeden 1950 dönemi öykülerini, Sosyalist kuramı bilmeden toplumcu gerçekçi öyküleri yeterli ölçüde değerlendiremeyiz. Kuramların metinler üzerindeki etkisini çözümleyebildiğimizde öykünün söz konusu özellikleri taşıyıp taşımadığını edebî ölçüler çerçevesinde değerlendirebiliriz ancak.

Metni Anlama ve Eleştiri:

Bir öykünün eleştirisinin yapılmasının ön koşulu, doğal olarak yazılanları anlamaktan geçer. Her eleştirmen belli kavramlar altında kendine has değerlendirme kriterleriyle metne yaklaşır. Burada metni anlamaktan kastettiğimiz kavramları Şerif Aktaş, Anlatma Esasına Bağlı Edebî Metinlerin Tahlili adlı eserinde; Zihniyet, Yapı, Olay ve Olay Örgüsü, Kişiler, Zaman, Mekân, Tema, Dil ve Anlatım, Bakış Açısı başlıklarıyla tahlil etmektedir. (Aktaş, 1984)

Metinde anlatıcının tekli mi çoklu mu olduğunu, anlatılan hikâyenin ne zaman geçtiğini, ne zaman anlatıldığını, kullanılan dili, mekânı, kahramanların kim olduğunu kavramadan metne hâkim olmak, dolayısıyla eleştirel yaklaşabilmek mümkün değildir. Bu açıdan baktığımızda nesnel bir eleştirinin ilk koşulunun metni anlamayla başlayacağını söyleyebiliriz. Metni anlamak ise saymış olduğumuz araçları tanımakla ve yazarın bunları nasıl kullandığını eleştirel bir okumayla tespit etmekle mümkündür.

Tür ve Eleştiri:

"Bir edebiyat metniyle karşılaştığımız zaman, bu metni belli bir türe, ya da sınıfa sokarız, tarihsel bir akımın içine yerleştiririz." (Akerson, 2012, s. 30) Çehov ve Maupassant ile özdeşleşmiş olay ve durum öyküsü kavramı, iki ana kaynağa işaret etmektedir. Edebiyatımızda Sait Faik, Sabahattin Ali ve Memduh Şevket Esendal ile karşılığını bulan bu iki kaynak, öykünün türleri arasında fikir sahibi olmamız için faydalı olsa da türler arasındaki ayrımın belirsiz hâle gelmesiyle tanımlanması güçleşmiştir. Sadık Yalsuzuçanlar bu güçlüğü şöyle ifade etmektedir. "Öykü'nün bir 'tür' olduğuna da inanmıyorum doğrusu. Her 'öykü' metni ayrı bir tür gibidir." (Lekesiz, 2017, s. 299)

Tanımların esnekleşmesiyle birlikte durum veya olay öyküsünü değerlendirirken türler arasındaki geçişkenliğin de dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin; final sadece olay öykülerinde öne çıkan bir konuyken ağırlıklı olarak durum öyküsü özellikleri taşıyan metinlerde de karşımıza çıkmaktadır. Sadece öykü türleri arasında değil, nesir ve nazım arasında da benzerlik ve etkileşimler olduğunu dikkate almak durumundayız. Son dönemde sıkça karşılaştığımız anlatı kavramı ise, iki ana öykü damarının dışında, bazen birinin bazen diğerinin özelliklerini taşıyan, şiirsellik, iç monolog ve bilinç akışının da kullanılabildiği metinler olarak türler arası geçişkenliği yansıtması açısından dikkat çekicidir. Dolayısıyla yapılacak bir öykü değerlendirmesi, kullanılan tekniği daha iyi tanımlamayı gerektirmektedir.

Ne Anlatıldığı Konusu ve Eleştiri:

Biçem ve anlatım dili ne olursa olsun öykü dediğimizde okura bir şey anlatmış olmasını bekleriz. İster yazılı ister sözlü olarak aktarılmış olsun, dinleyici/okur olarak dinlediğimize/okuduğumuza değmesini bekleriz. Yazarın dünyasında olanlar, anlatmak istedikleri ve okurda bulduğu karşılıkları incelediğimizde olay örgüsü içinde bir tutarlılık, inandırıcılık bekleriz. Yazarın okur olarak bize sunduğu örnekler, dil, zaman, mekân, kahraman, anlatıcı gibi birçok izlekte çelişkiler olmamasını bekleriz. Ömer Lekesiz'in bahsetmiş olduğumuz inceleme eserinde, bu tutarlılık ve inandırıcılık konusunda birçok öykü üzerinde tespitleri bulunmaktadır. "Bekleriz" kelimesine art arda yer vermemizin sebebi dinleyicinin/okurun beklentilerine dair vurgu içindir.

Öyküde ne anlatıldığıyla ilgili başka bir önemli konu tek etki kuramı ve öykü merkezidir. Bahsetmiş olduğumuz tek öykü metinde sadece bir olay örgüsü üzerinden gitmeyi değil, birden fazla olay örgüsü bulunsa bile öykünün merkezinin belli olmasını ve diğer yan olayların bu ana merkeze hizmet eden bir anlatım dili çerçevesinde kullanılmasını ifade eder. Birçok öyküde güzel yakalanmış bir konunun, etkili bir dile rağmen merkezinin belli olmaması yüzünden dağıldığını ve etkisinin azaldığını görebiliriz. Öykü birçok şey anlatmayı değil etkili anlatımı gerektiren bir tür olarak öne çıkar. Roman ve öykü arasındaki etki farkı, öykünün fazlalıkları kaldıramayacak bir yapıya sahip oluşu ve yan olayların ana merkezin etkisini azaltmayacak bir anlatım ortaya koyması gerektiği olarak ifade edilebilir.

Nasıl Anlatıldığı Konusu ve Eleştiri:

Yazı konumuz edebî eserler olduğu için nasıl anlatıldığı konusu ne anlatıldığının dahi önüne geçebilecek bir zenginlik ortaya koyabilir. Özellikle postmodern anlatılarda biçem içerikten daha fazla öne çıkabilir. Metnin edebî lezzetini artıran bu faktörler arasında dil, ses, ritim, şiirsellik gibi üslup özelliklerini sayabiliriz. Bir öyküyü diğerlerinden daha etkili kılan saymış olduğumuz faktörlerdeki dozdur. Öyküde şiirden beslenmekle şiire yaslanmak, şiirimsi hâle gelmek farklıdır. Metnin gerektiği ölçüde kullanıldığında lezzeti artıran her faktör fazla kullanıldığında ters yönde etki yapabilecek etkiler taşır. İyi bir öykü incelemesinde dil ve anlatımdaki bu araçların ne ölçüde yerinde kullanıldığını tespit etmek isabetli olacaktır. Nesir incelemelerinde sık karşılaştığımız başka bir kavram da akıcılıktır. Okuma kolaylığı gibi bir avantaj ortaya koyan bu kavram, zor okunan daha başarılı örnekler düşünüldüğünde başlı başına iyi bir metni garanti etmez. Saymış olduğumuz diğer faktörlerle birlikte ahenkli bir bileşim ortaya koyması beklenir. Bu bileşim metnin nasıl anlatıldığını ortaya koyan bir faktördür.

Sonuç Yerine:

Nesnel bir öykü incelemesi yapılabilmesi için ilk koşul metni anlamış olmaktır. Ne anlatıldığı, nasıl anlatıldığı, hangi araçları kullandığı, anlatıcı, zaman, mekân, beslenmiş olduğu kuramlar, türler arası etkileşim ve benzerlikler, ses ve tekrarlar, okura bırakılan boşluklar gibi birçok başlık hâlinde değerlendirilebilecek olan öykü incelemeleri üzerine yazdığımız bu yazıya Mukadder Gemici'nin Dergâh Yayınlarından çıkan Asla Pes Etme adlı eserinin arka kapak yazısıyla son vermek istiyoruz.

Bir sanat eseri (Burada daha çok roman ve hikaye kastediliyor) iki unsur ile başarılı olabilir: İnandırıcılık ve etkili olma.
Hangi biçim, teknik, tarz, üslup ve dil kullanılmış olursa olsun; yukarıdaki esası gerçekleştiremiyorsa kalıcı olmaz.

Öykünün kalıcılığını belirleyen esaslar iyi bir öykü incelemesi için de geçerlidir. Yazılan metinlere nesnel bir gözle bakan, eserin tanıtımından çok eleştirel değerlendirmesinin okurlara yansıtıldığı ve kayıt altına alındığı değerlendirmelerdir. Geçmişimizde ve bugün nesnel eleştiri için önümüzde güzel örnekler bulunmaktadır.

Kaynakça

Aktaş, Ş. (1984). Anlatma Esasına Bağlı Edebî Metinlerin Tahlili. Bilge Kültür Sanat.

Erdoğan, E. (2024). Anlatıya Giriş. İstanbul: Ahenk Kitap.

Lekesiz, Ö. (2017). Yeni Türk Edebiyatında Öykü. İstanbul: Şule Yayınları.

Şahin, V. (2022). Edebiyat Kuramı ve Eleştiri. 2022: Akçağ Yayınları.


Fotoğraf: Photo By: Kaboompics.com: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/el-bulaniklik-fluluk-tutmak-4218976/


Yazar: Resul BULAMA - Yayın Tarihi: 20.02.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.02.2025 11:52
2.665

Resul BULAMA Hakkında

Resul BULAMA

1974 yılında Sakarya’da dünyaya geldi. Marmara Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetiminde yüksek lisans yaptı. Kamu sektöründen emekli. Öykü ve kitap incelemesi ile meşgul.

Her okurun kitaptan alacağı ve aktaracağı mesajın bir zenginlik olduğuna ve bu yorumun kağıda döküldüğünde okumanın tamamlandığına inanıyor. 

Yayınlanmış Kitapları

- Taş Sektirme Ustası, Şule Yayınları, 2023

Resul BULAMA ismine kayıtlı 26 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kişisel Kitapyurdu.com