Öyküde Kendi Sesini Bulmak
Hikâye anlatıcılarının özgün bir dil oluşturmaları için yazılmış eserlerin iyi analiz edilmesi, bu eserlerde hâkim olan anlatım tekniklerinin çözümlenmesi, üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Bu amaçla elimde bulunan kitapların birçoğunu okuma sırasına göre sıralarken rastlantı eseri gözüme çarpan bu kitap; zihnimde yeni bir pencerenin açılmasına olanak sağladı. Hayat bu kadar hızlı ve bizim bu kadar az zamanımız varken, kitap okumanın da seçici bir disiplinle yapılması gereken bir uğraş olduğu gerçeğinin farkındayım. Üstelik son zamanlarda odaklanma konusunda çok büyük uğraşlar vermeme rağmen çoğu öykü kitabının içinde boğulmaktan ve ilerleyememekten mustaribim. Ancak bu kitabın akıcı ve kendine has dili, konuların ele alınışındaki incelik sizi ilk birkaç sayfada bile içine alıyor.
Betül NURATA; Öykü ve yazılar birçok dergide yayınlanmış, ilk öykü kitabı Yüzümü Tanı ile 2017 Necip Fazıl İlk eserler ödülünü almış, Paşa Durmasam Olmaz mı? (2017) çocuk kitabının da yazarı.
Her Şey Çok Güzel Başlamıştı Öyle de Devam Etmeli
Uzun zamandır yazdıklarımın hangi türe uygun, hangi anlatım tekniğine yakın olma durumuna bakmadan yazıyordum. Anlatım ve cümle yapısı bozukluklarına aldırmadan, kurgusal düzenden epey uzak olarak biriktirdiğim şeylerin aslında tür olarak hikâye anlatıcılığına yakın olması, beni bu alanda yazılmış eserleri daha dikkatli okuma yapma zorunluluğuna itti. Bu zorunluluk klasik edebiyatın güzide eserlerinin yanında, güncel eserlerin takibiyle mümkün olmaktaydı. Ancak son zamanlarda bu alanda yaptığım okumalardan çıkardığım sonuç; neredeyse çoğu kitabın aynı iç sıkıntısı, aynı konuların genişletilmiş kurgusu ve neredeyse aynı dille aktarılan iletileri ele almaktaydı. Bu durum beni kısır bir döngüyle içine almış ve zihinsel kabz haline sokmuştu. Bu hal, sadece okuduklarımla sınırlı değil, yazmaya çalıştığım metinlerde de kendini gösteriyor. Belirli kalıpların ve kabukların etrafında sınırlandırılmış bir anlatım biçimi ve konular... Betül NURATA'nın eseri böyle bir zamanda elime geçti. Kitabın tam da bu zamanda yaşanması çok muhtemel olayları sade ve içten anlatımıyla ortaya çıkardığı derinlik, özgünlüğün aslında çok da uzakta bir yerlerde olmadığı kanaatimi güçlendirdi.
Yazar bu eserinde, kendi sesine uygun bir anlatım tekniği kullanarak sizi olayların içine çekerken, lirizmin artık cıvıklaşmış kalıplarıyla değil de küçük ama etkili dokunuşlarla sizi etkisi altına almayı başarabiliyor. Hayata, yaşanmışlıklara kendi penceresinden bakarak; 'çocuk, anne, baba, eş, komşuluk, sorumluluk…' gibi temaları içten, yer yer ince esprilerle eleştirirken, yer yer de sağlam cümlelerle tokatlayan bir anlatım biçimiyle kasılmadan ve kasmadan aktarıyor.
11 kısa hikâyenin arasında dolaysız olarak beni içine alan hikâye 'Orda Kal' hikâyesi oldu. Çocuk büyütürken bir babanın kurduğu dünyayı, hayata bakışı anlamlandırmamız daha kolayken, bunu bir annenin dünyasıyla anlamlandırmada hep eksik kalabiliyoruz. Bu hikâyede çocuk büyütürken aslında kendi de büyüyen annelerin, bir dayanak ve dinlenecek bir liman ararken yüzleştiği yalnızlığın derinliğini hissedebiliyorsunuz.
Bu hikâye dışında diğer hikâyelerde ortak olan yegâne şey, yazarın anlatımda sadeliğin aslında genel anlamda derinliğe engel olmadığı gerçeğini size uygulamalı olarak göstermesi gerçeği. İlk hikâyede karşılaştığınız anlatıcı sesi, sizi son hikâyede de bozulmadan ve şekil değiştirmeden karşılıyor. Betül NURATA, bu son eseriyle iyi bir dil yakalamış, hikâyede kendi sesini bulmuştur.
Her Şey Çok Güzel Başlamıştı
Betül NURATA
Muhit Kitap
1.Baskı-Nisan,2021
103 Sayfa
Yazar: Enes CAN - Yayın Tarihi: 31.12.2021 09:33 - Güncelleme Tarihi: 31.12.2021 09:35