Özbadem tebliği unutmayanlardan!
Fatih Pala, kitaphaber okurları için kaleme aldı.
İddialı bir isim: Cennetin Yolu. O yol ki, ecir ve mükafat; ve esenlik yurdunun yoludur. O yol ki, üzerinde yanlış adımları taşımaz, taşıtmaz. Ve o yol ki, anlatmalara sığmayacak bir enginliğe ve uzunluğa sahip.
Ferhat Özbadem bu yolu gündemine aldığına göre, demek ki yoldaki işaret ve işaretçileri de, şerit çizgilerini de, viraj ve engebeleri de, iniş ve çıkışları da ele aldı, düşüncesine sevk ediyor bizleri. Yolu anlatmak kolay mı? Yolcu olmak kime kalmış?
Davet, tebliğ, davetçi ve tebliğci için
Kitap, isminden yola çıkılarak okunmaya başlandığında, beklenilenden farklı bir muhteva ile karşılıyor okuyucuyu. Çünkü akla başka sorular getiriyor Cennetin Yolu ismi. Ama Özbadem iyi bir noktadan yakalamış meseleyi. Müslümanların davet ve tebliğ çalışmalarını konu edinen bu güzel kitap çalışması, yazarının sade, samimi ve içten üslubuyla; genel hatlarıyla davet, tebliğ, davetçi ve tebliğci konularını sunuyor okuyucuya. Eserde yer yer tavsiye ve nasihatlerin hâkim olması, yazar için 'insanlara tepeden bakıp da bu davanın sahibiymiş gibi davranıyor' fikrine bazen götürüyor gibi olsa da; "Bizler bu davanın sahibi değil memuruyuz, hizmetkârıyız." şeklinde ifade edilen sözler bu düşüncenin haklı olmayacağını ortaya çıkarıyor. Hatta yazar birçok bölümde bu sözünü ısrarla tekrarlıyor ve altını çiziyor.
Davet ve tebliğin ne olduğundan tutun da, tebliğde güzel konuşma sanatına, yaş ve statüye göre yöntem ve yaklaşımlara, tebliğdeki davranış hastalıklarına, davetteki örnek ve öncü şahsiyetlere, Rasulullah'ın örnekliğine, Türkiye'deki İslamî hareketlerin davet ve tebliğde yaşadığı değişimlere kadar her biri kendi içinde mühim hususları barındıran konular güzel bir yürek işçiliğiyle işlenmiş eserde.
Kitapta, davetin önündeki engeller sıralanırken, asırlar geçse de insanın huy ve mizacının değişmediğini, değişmeyeceğini farkediyorsunuz. Riyanın, ertelemenin, ayrılıklar yaşamanın, cimrilik ve tembelliğin, ırkçılık yapmanın ve zamansızlığı öne sürmenin insanı ve dolayısıyla davetçiyi ne kadar gülünç duruma düşürdüğünü sayfalar içinde süzülürken hissetmemek işten bile değil.
Tebliğ ve davet sorumluluğunu üstlenen her birey veya oluşum, belli kıstasları üzerinde taşımakla yükümlü olduğunu unutmamakla görevlidir. Bunların bazılarını kısaca şöyle belirtebiliriz: Şefkat eri olmak, hizmet ettiğinin şuurunda olup azimle yürümek, istişare cephesini boş bırakmamak (eğer istişare olmazsa nefs ve şeytan hemen düşüncelere sirayet etmeye yeltenir), kolay yolu seçmek, derece derece hareket etmek, Kur'an'ın önemsediklerine dikkat kesilmek, infak nimetini güzelce yerine getirmek, isar sahibi olmak, yani başkalarını kendi nefsine tercih etmek...
Davetçi vasfında olanlar aynı zamanda donanımlı da olmalı
Eserde orta bölümlere doğru satır satır, adım adım yaklaşıldığında, davet ve tebliğ çalışmalarının geldiği noktayı ve bu noktadan hareketle şimdi "neler yapılmalı", "kimlerle yapılmalı" ve "nasıl yapılmalı" sorularının daha bir önem kazandığı gözlerden kaçmıyor. Elbetteki her işte olduğu gibi burada da genç kuşaklara büyük ödevler düşmektedir. Onların direngen omuzlarında şahlanacak davet çalışmaları, umduğu menzile varmakta hayal kırıklığı yaşamayacaktır.
Yavaş yavaş son bölümlerin sayfalarını çevirmeye başladığınızda, yazarın bazı bilinç noktalarını ele aldığını, davetçi vasfında olanların aynı zamanda donanımlı da olmaları gerektiğinin hatırlatmasını yaptığını görüyorsunuz.
"Ne güzel bir ticaret, ne güzel bir alışveriş ve ne güzel bir vaad" diyerek "Şahid Olalım ki Şehid Olabilelim" başlıklı yazısına Tevbe suresinin o muhteşem 111. ayetiyle giriş yaptıktan sonra yazar, şehadet bilincini, şehid olabilmeyi, şehidliğin izzetini, yaşamayanın o şerefle ölemeyeceğini ve şehidlerin İslamî mücadelenin eşşiz lokomotifleri olduğunun önemini işaret ediyor. Güzel tavsiye, öğüt ve temennilerle kitabını noktalama yoluna giden Özbadem, bazı davet ve tebliğ konulu kitapların ismini veriyor. Aynı mesele üzerine kalem oynatmış, ter dökmüş ve belki de ömür tüketmiş o güzel insanların yıllar geçse de unutulmayan ve taptaze duran eserlerin bazılarının isimleri şöyle sıralanıyor: İslam Davetinin Esasları-Abdulkerim Zeydan, Rasulullahın İslam'a Davet Metodu-Ahmet Önkal, Fizil'al'de Davet Yolu-Ahmet Faiz, İslam'ın Hareket Metodu-Seyyid Kutup,İslamî Harekette Fikrî Hastalıklar-Fethi Yeken, Davet Fıkhı-Mustafa Meşhur, İhlas Çağrısı-Ramazan Kayan, Hz. Muhammedin Hayatı ve Daveti-Celaleddin Vatandaş.
Yolcu ve Özgün İrade dergileri başta olmak üzere birçok dergi ve web sitesinde düzenli olarak yazıları yayınlanan Ferhat Özbadem, Güneydoğu'nun yaman şehri Adıyaman'da yaşıyor ve buradan memlekete, dünyaya sesleniyor. Müslümanların sorumluluk ve ıslah gemisine o güzel diyardan kürek sallamaya devam ediyor bıkıp usanmadan...
Kardeşimizin kaygısını selamlıyor ve ömrünün kifayetince bize daha nice güzel eserler sunmasını rica ile temenni ediyoruz.
Fatih Pala dunyabizim.com için yazdı.
Kaynak: https://www.dunyabizim.com/kitap/ozbadem-tebligi-unutmayanlardan-h10728.html
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 05.09.2012 08:29 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 11:29