Özgürlük Dosyası: Pippi Uzun Çorap’ı ve Özgürlüğünü İyi Bilirdik
Gülhan TÜRKALP yazdı...
Çocuk edebiyatının dünyaca tanınan en özgür karakteri Pippi Uzun Çorap şüphesiz. Bunu söylemek için biraz erken mi? Bir bakalım!
Türk Dil Kurumu özgürlük kavramını "Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama; azadelik" olarak tanımlıyor. Yanında bir yetişkin olmaksızın Villa Villekulla'sında yalnız yaşayan, istediğini yiyip istediğini içen, istediği zaman ve istediği şekilde uyuyup uyanan hatta istemediği için okula gitmeyi bile reddeden kahramanımız, kitapta anlatılan maceralar boyunca toplumsal normlara uymayarak ve kendi kurallarını oluşturarak oldukça özgür davranışlarda bulunuyor. Bu durumu kitabın yazarı Astrid Lindgren "Aslına bakılırsa bu o kadar da fena değildi. Çünkü hiç kimse eğlencenin en zevkli anında haydi artık yatağa demiyor ya da canı şekerleme isterken balıkyağı içmeye zorlamıyordu," diye açıklıyor. Ve kitaptaki onlarca ilginç macerayı Pippi'nin özgür düşünceleri ve davranışları üzerinden kurguluyor. Kurallarla, kusursuzlukla, parayla, okulla ve daha birçok şeyle derdi olan bu turuncu saçlı, çilli kızın herhangi bir otoriteye ihtiyaç duymadan yaşanabileceğine dair inancını anlatıyor. Yani kahramanımız Pippi'nin, geleneksel normlara uymayan, kurallara meydan okuyan ve kendi dünyasını özgürce kuran bir karakter olarak özgürlük tanımındaki davranış boyutunun hakkını vermesini sağlıyor.
Ama işin bir de düşünce boyutu var. Yani özgür düşünmek. Yani sınırsız bir hayal gücü. İşte Pippi Uzun Çorap'ın yazarı, kahramanına asıl bunun hakkını verdiriyor. Sınırsız ve özgür bir hayal gücünün… Mesela Pippi Uzunçorap'ın ağzından şunları anlatıyor Astrid Lindgren: "Bir gün Şanghay'da bir Çinli gördüm. Kulakları öylesine büyüktü ki pelerin gibi kullanabiliyordu. Yağmur yağarken kulaklarının altına sokuluyordu… Oh, ne keyif, sıcacık. Tabii kulakları adam kadar değil de, idare edecek kadar keyif alıyordu Havanın özellikle çok kötü olduğu günlerde arkadaş ve tanıdıklarını kulaklarının altında kamp yapmaya davet ediyordu. Dışarıda kızılca kıyamet koparken onlar kulakların altında hüzünlü şarkılar söylüyorlardı. Kulaklarından dolayı bu adamı herkes seviyordu. Hay Şang'dı adı. Hay Şang'ı sabahları işe koşarken bir görmeliydiniz! Sabah uykusunu çok sevdiğinden işe hep koşarak gidiyor, ancak son dakika yetişiyordu. İki sarı yelken gibi açılmış kulaklarıyla koşarken o kadar sevimliydi ki inanamazsınız!"
Pippi Uzun Çorap'ın özgür hayal gücü; onun yaşam tarzını ve maceralarını şekillendiren temel bir tema olarak ön plana çıkıyor ve onu geleneksel normlara meydan okuyan, eğlenceli ve fantastik olaylar yaşayan bir karakter haline getiriyor. Astrid Lindgren, Pippi Uzun Çorap aracılığıyla bir özgürlük anlayışı iletiyor ve sadece fiziksel bir bağımsızlık değil, aynı zamanda düşünsel ve duygusal bir özgürlükten de bahsediyor. Çocukların kendi hayal dünyalarını kurmalarını, duygusal olarak ifade etmelerini ve farklı bakış açılarına sahip olmalarını teşvik ediyor.
Peki yazar hem düşünce hem davranış boyutunda sınırsız bir özgürlüğe sahip bu kahramanı neden kurguladı? Tuzlu bir şeyler yediğimizde sabaha kadar rüyalarımızda kana kana su içeriz. Astrid Lindgren işte böyle bir sebepten yazdı Pippi Uzunçorap'ı. Hayatının iki döneminde özgürlüklerinin kısıtlanması sonucu ortaya çıktı bu eser. Birincisi, hastalanıp yataklara düşen çocuğunu oyalamak için Pippi Uzunçorap karakterini uydurduğu zaman. İkincisi ise, bu olaydan yıllar sonra ayağı kırdığında eve kapanıp daha önce anlattıklarını yazıya döktüğü zaman. Ve çocuk edebiyatının sadece okunup bir kenara konacak üç beş sayfa yazı olmadığını, dahası sadece çocuklar için olmadığını gösterdi yazdıklarıyla.
Üzerinden yaklaşık seksen yıl geçtikten sonra ne olmuş, nasıl olmuş gibi sorular önemini kaybetti aslında. Artık "Pippi Uzunçorap'ı nasıl bilirdiniz?" diye sorsalar "İyi bilirdik!" demek geliyor içimden. "Özgür ve iyi bilirdik…"
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 24.01.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 08.01.2024 12:12