Özgürlük Dosyası: Tutuklular Çemberinden Bir Bakış

Perihan PANCAROĞLU
"Çoğu insanın gözünde neyim ben? Değersizin biri ya da tuhaf, aykırı, hoşa gitmeyen bir adam. Toplumda kendine bir yer bulamamış, yer bulamayacak bir yaratık. Yani hiçten de daha aşağı bir şey." (Vincent Van Gogh Theo'ya mektuplar)
Hepimiz mutlaka biliriz Yıldızlı Gece tablosunu. Ya da aşinayızdır sert sarı fırça darbeleriyle Ayçiçekleri tablosuna. Ancak Van Gogh'un ölmeden hemen önce yaptığı bir eseri var ki; üzerinde konuşulmaya devam ediliyor: Tutuklular Çemberi.
Kendi isteğiyle yattığı akıl hastanesinde son üç yıl birçok kopya resim yapmıştır sanatçımız. Tutuklular Çemberi kardeşinin ona gönderdiği Fransız ressam Gustave Dore'nin bir gravüründen, esinlenilerek çizilmiştir.
Tablodaki renk, ışık ve an kavramına geçmeden önce, Batı'nın resim tarihinde çığır aşmış Van Gogh'un içinde yaşadığı sıkışmışlık ve anlaşılamamışlık duygusuna eşlik etmemiz gerekiyor. Zira tek sığınağı ve destekçisi, kardeşi Theodorus, Van Gogh'a yazdığı mektuplarda bu durumdan sıklıkla bahseder: "İçimde büyük bir ateş yanıyor. Fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor." (Vincent Van Gogh Theo'ya mektuplar)
Gustave Dore'un gravüründe birkaç değişiklik yaparak sıradanlıktan çıkarmış ve tabloyu gördüğümüzde kasveti ve daralmayı anında hissetmemizi sağlamıştır. Tablolarının hemen hepsinde sarı rengi dikkat çekici bir şekilde kullanan Van Gogh, Tutuklular Çemberinde de majör olarak kullanmış, fakat kontrast yaptığı renklerle ruhundaki kararmayı yansıtmıştır. Çünkü Van Gogh tüm acılarını, sevinçlerini, heyecanlarını, hezeyanlarını resim ile yaşam biçimi haline getirmiştir.
"Ah Theo,
Tonlar ve renkler ne büyük şeyler! Bunları hissetmeyi öğrenemeyen biri ise gerçek yaşamdan ne kadar uzakta" (Vincent Van Gogh Theo'ya mektuplar)
Gustave Dore'un gravüründe altıgen olan zemin dörtgen olarak değerlendirilmiş, Van Gogh'un kendine özel perspektif açısıyla duvarlar yükseltilmiş ve tuğlaların çizgileri daha da belirginleşmiştir. Dairesel bir hareket halinde tutuklular yürüyorlardır. Hayat devam ediyordur. Süreklilik vardır. Acı verici olsa da yapılması gerekenler, yaşanılması kaçınılmaz olan anlar vardır. Birileri de kontrol eder ve gözetler. Zira alışılagelmişlik bozulmamalıdır.
Tabloyu özel yapan en önemli etki de sanıyorum ki, bir animasyon izler gibi o mahkûmların gökyüzünün görülmediği yüksek dört duvar içinde döndüğünü hissettiriyor olması. Kuşkusuz nizâmi olmayan pencereler dönen mahkûmun gözünden baktığı yerden gördüğü düzlem.
Filmdeki başrol oyuncusu gibi yüzünü net seçebildiğimiz mahkûm bizimle konuşmak üzere gibi. Kısır döngüde kalmış olmanın, esaretin acısı ile bize bakar.
Birçok yorumcuya göre bu mahkûm Vincent Van Gogh'tur. Kendisinin birçok otoportresi vardır ve son resimlerinden olan bu tabloya da kendini yerleştirmiştir. Ve yine birçok yorumcuya göre tabloda 37 karakter vardır, bu karakterlerin her biri de Vincent'ın her bir yaşını sembolize eder. Tablo'nun sağında uçan küçük iki beyaz kelebek fark edilir. Umut mutlaka vardır ve var olacaktır. Diğer eserlerinde, herhangi bir zamanın, herhangi bir anına denk gelen görüntüyü resmetmeyi tercih ettiğini görürüz sanatçının. Tutuklular Çemberi bana göre, Vincent Van Gogh'un kendisini, kendi kafasının içerisinde nasıl gördüğünü anlatan bir veda resmidir.
Artık kısır döngüdeyim, hastane, ilaçlar ve resim artık beni kurtarmaya yetmiyor. Dönüyorum birileri bakıyor, dönüyor muyum diye. İki büklüm oluyorum artık. Kontrolcülere (doktorlara) yaklaşırken dik duruyorum sonra tekrar ve tekrar bükülüyorum. Birkaç pencerem var. Fakat manzara aynı. Kapattım. (Vincent Van Gogh Theo'ya mektuplar)
Bu bir son resim, veda resmi dememin sebebi ise, o iki kelebek. Birisi kendisi, diğeri ise kardeşi Theo. Kardeşi ve kendine ait sıcak anılar ile ruhunu özgürleştireceğinin mesajını veriyor.
"O resimler, en büyük kargaşanın içindeyken bile sükûneti muhafaza etmişler, edeceklerdir. Çünkü varmış olduğumuz yer bu... Bu görece kriz anında sana söyleyebileceğim tek şey, ya da en önemli şey bu... Ölmüş ressamları satanlarla yaşayan ressam ticareti yapanlar arasında durumun çok gergin olduğu bir anda. Böyle işte, ben, kendi çalışmalarım için yaşamımı tehlikeye atıyorum, bu çalışma uğruna yarı-deli bir insan oldum -olsun, kabul- ama bildiğim kadarıyla insan ticaretiyle uğraşanlardan biri değilsin sen ve hangi tarafı tutacağını, tam insanca davranarak seçebilirsin. Ama bilmem ki..." (Vincent Van Gogh Theo'ya mektuplar)
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 29.01.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.01.2024 03:07