Özletme Kendini: Yine Bekleriz
Hatice Karabacak yazdı...
Günümüzde hayatı o kadar hızlı yaşıyoruz ki, kimsenin durup düşünmeye, etrafında olan biteni izlemeye, ayrıntılarda takılıp kalmaya vakti yok. Hepimizin gözünde bir at gözlüğü takılı. Büyük bir hırsla sadece ileriye bakıyoruz sanki ne kadar yolumuz kaldığını görüyoruz gibi. Hâlbuki hayatı güzelleştiren ve yaşanmaya değer kılan şeyler, dönüp bakmadığımız o ayrıntılarda saklı. Birine yaptığımız küçük bir iyilik, içten gelen bir gülümse, bütün aile üyeleriyle aynı sofrada oturup yapılan muhabbet. Aslında bu dünyadaki amacımız yürüdüğümüz yolu güzelleştirmek, birbirimizin yüreğine iyi gelmekti. Yaşadığımız çağa; yavaşlayıp etrafımızdaki güzellikleri görmenin, arada çocukluğumuzu hatırlayıp saf duygularımızı tekrar kazanmanın, nerden geldiğimizi unutmadan yolumuza devam etmenin gerekli olduğunu, büyük bir ustalıkla yazdığı Yine Bekleriz öykü kitabıyla bizlere hatırlatıyor Selim Erdoğan.
1962 doğumlu olan Selim Erdoğan, ilköğretimini ve liseyi Elazığ'da tamamladıktan sonra Makine Mühendisliği bölümünden 1984'te mezun oldu. 1986'da ise Ankara Orman Genel Müdürlüğünde kamu görevine başladı. 1982 yılından itibaren Aylık Dergi, Mavera, Türk Dili, Hece, Hece Öykü, Dergâh, İtaki, Edebiyat Ortamı, Melamet, Yitik Söz, Mızmız ve Geçerken gibi birçok ulusal edebiyat dergisinde şiirleri ve öyküleri yayınlanmaya başladı. Hece Yayınları'ndan 2005'te Sis, 2016'da ise Şeb-i Yelda adlı şiir kitapları ile 2019'da Sekerat adlı öykü kitabı yayımlanmıştır. 2023 yılında ise Yine Bekleriz adlı ikinci öykü kitabını okurlarına sunmuştur. Şair için şiirin ortaya çıkmasında en önemli unsur "bir fotoğraftan yola çıkmak, onun ardını kurcalamak" olmuştur. Birçok fotoğrafın yan yana gelmesiyle de öykülerini kaleme almıştır. Öykülerinde ana caddede yürürken modern yaşama geçmeden önceki dönemin samimiliğine vurgu yapmak için ara sokaklara da dalmıştır.
Yazarın, "rüzgârın duvarlarına çarparak sustuğu tepede kurulu kerpiç bir evin cumbalı olan şu üst katında geçti" dediği çocukluğunu tüm samimiliğiyle öykülerinde görmekteyiz. Yazar, çoğu öyküsünde yaşadığı kasabadan, ailesinden, komşularından, yaşadığı yerin doğal güzelliklerinden bahsetmektedir. Öykülerini okudukça kullandığı betimlemelerle ve yazı dilinin doğallığıyla kendinizi olayın içinde hissediyorsunuz.
Yazar; öykülerinde ayrılık, ölüm, aile, doğa, yalnızlık, aşk gibi temaları kullanarak hayatın tam olarak içinden beslenen olay örgüleri kurgulamıştır. Aynı zamanda "çisenti, kar sesi, istasyon, marşandiz ve ezan sesi" kavramlarını öykülerinde sıkça kullanmaktadır.
Yazarın hayatında "anne ve baba" büyük bir yer kaplamaktadır. Anne babasıyla olan yakınlığını ve aldığı öğütleri öykülerinde okurlarıyla paylaşmaktadır. Uyursan Geçer adlı öyküsünde "Annem 'uyursan geçer' derdi, uyurdum geçmezdi." ifadesi bunun bir örneğidir. Yazar, babasının şu sözü üzerine yağmurun sırrını bir bir anlatmaya karar vermiştir: Ey oğul, künhüne varmak için yaşamın sırtında bir sahtiyan kırbadan daha fazlasını taşıma, ilişme hiçbir şeye, sadece rüzgâra boynunu eğen başakların sesini işit, keşke mevsimi geldiğinde biçilecek ekini düşünmekle kalsan, eve girerken henüz avludayken yorgunluktan yığılarak yere, uyusan başının altında buğday çuvalı, sırtında tarlan, üzerinde kar döken gök ve kulağında yankılanan o ezanlarla.
Sonuç olarak, Selim Erdoğan yazdığı öykülerle hayatımızın belli anlarında çocukluğumuza dönüp o güzellikleri hatırlayıp, özümüzü unutmadan yolumuza devam etmemizi bizlere söylüyor. Geçmişimizde yolculuk yaptıktan sonra şuan yaşadığımız hayata dönerken kapıyı aralık bırakıp bizlere "yine bekleriz" demeyi de unutmuyor.
Selim Erdoğan
Yine Bekleriz
Çıra Kültür Yayınları
İstanbul
102
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 06.11.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.10.2023 11:53