Özünü Arayanların Mitolojisi; ❝Adını Arayan Destan❞
İnsanoğlunun doğayı anlamlandırma çabasıyla, gerçekten hayale bir bağ olarak şekillenen mitoloji bin yıllarca yaşadıktan sonra yeni hikâyelere kaynaklık ederek bu defa tersine, hayalden gerçeğe bir şekillenmeye zemin hazırlar ve günün insanını gerçeklerden uzaklaştıran bir sığınak olur. Bilgisine vâkıf olmadığında, fırtına gibi gökten gelen bir azap, deprem gibi yerden gelen bir azap ya da nereden geldiği belirsiz bir hastalık için insan, zihninde bir sebep ve karşılık üretmiştir. Mitoloji bu soyut karşılıkların âlemidir. Somutla ilişkisi daha kuvvetli olan yeni çağın insanı bilinmezlerin çoğunu bilinir kılmış olmasına rağmen mitolojiye ilgisinden vazgeçmez. Çünkü zihnindeki sebepler onun için ikna edici olmaya, inanılası kalmaya, gizemi yaşatmaya ve merakı canlı tutmaya devam etmektedir. Elbette bilinmezlerin çoğu artık dış dünyaya değil, insanın iç dünyasına dairdir. Bunca bilgiye rağmen tüm inanç sistemlerinin insan hayatındaki ağırlığını hâlâ koruyor oluşu, onun içine dönük arayışında istediği kadar yol alamadığını, yeterince derinlere inemediğini, aradığı özü henüz bulamadığını göstermektedir.
Funda Özlem Şeran "Adını Arayan Destan" adlı eserinde özü arayışı konu alır. Bu öz arayışı Türk töresindeki ad edinme ritüeline oturtulur. Roman Aybüke adlı kam (şaman) ve yanındaki çocukların deniz kenarında yarı boğulmuş olarak buldukları ve geçici olarak Deniz ismini verdikleri bir çocukla başlar ve Kaya, Gökçe, Mete, Balçiçek ve Deniz isimli çocuk kahramanların her biri için yürüyen birer hikâyeyle devam eder. Çocuklar geçmişlerinden getirdikleri düşmanlarıyla mücadele edip dertlerinden kurtuldukça özlerine kavuşur, isimlerini alır. Kitabın bölümlerini oluşturan her hikâye çocuklardan birinin mitolojimizin kötülerinden biriyle savaşını konu alır. Kaya albısı yenerek Kaan olur. Gökçe erbörüyü alt ederek Günay ismini alır. Mete yelbegenle dövüşmeyi göze alarak babasından kalan Mete ismini hak eder. Balçiçek körmös ve hırtıkla sınanır; Özgü olur. Baş kahramanımız Deniz son serüvenin yolcusudur. Onun kavgası en zorlu olandır. Yol göstericisi Aybüke ile birlikte yeraltının hakimi Erlik Han'ın karşısına çıkar. Onu bekleyen son kendi seçimine bağlıdır ve bu seçimle ya destansı hikâyenin sonsuz döngüsüne gömülecek ya da bugünle bağlantısını yeniden kuracaktır.
Yazarın romanın sonunda yaptığı ters köşe yazımızın sırlanması gereken kısmını teşkil ediyor. Her ne kadar örneklerine rastladığımız bir kurgu hamlesi olsa da genç okur için etkileyiciliğini koruyan bir kapanış olacaktır. Bununla birlikte eser Türk mitolojisinin temel kavram ve karakterlerini tanımamızı sağlayan açıklamalı bir sözlük niteliği de taşıyor. Hikâyenin akışı içinde karşılaştığımız karaçoralar, akçoralar, albıslar (albastı), dünya korku literatüründe sağlam yer edinmiş kurt kılığındaki adamların, kurt adamların karşılığı olan erbörüler, dünya masallarına yerleşmiş olan yedi canı yedi farklı yerde saklı yedi başlı yelbegenler, insan ruhuna ve bedenine yerleşen körmöslerle harsalar, şaman güçlerine sahip olan nehir, orman, mağara iyeleri, Umay Ana, Ülgen Ata ve Erlik Han gibi mitolojik karakterlerin hepsini tanıyor, huyunu suyunu, gücünü zafiyetini öğreniyoruz.
Yazarın dili oldukça sade ve akıcı, metin de yazım kurallarına uygunluk bakımından tertemiz. Aksine maruz kaldığımda eleştirdiğim için doğru düzgün yapılan bu işin emek verenlerini belirtmeden geçmeyeceğim: Kitap düzelti (Tuğkan Tuğ), editör (Cahit Ökmen) ve son okuma (Bekir Tekkaya) aşamalarından geçmiş ve kusursuz bir şekilde okura sunulmuş. Bölüm başlarında kapak görselindeki şaman görüntüsünün siyah-beyaz sürümü ile birlikte Türk destanlarından alınmış birkaç mısra kullanılmış; yakışmış. Belki ikinci baskıda, 117-118-119. sayfalarda yer alan dev yelbegenin konuşmalarını büyük harfle yazmak yerine farklı bir yazı tipi ile koyu yazma seçeneği kullanılabilir. Zira tamamı büyük harfle yazılmış paragraflar görüntüyü biraz basitleştiriyor.
Son olarak daha önce bir kitabını incelemediğimizi fark ettiğim yazar Funda Özlem Şeran'a değinmek isterim. Korku, fastastik kurgu ve bilim-kurgu öyküler yazarak işe başlamış olan Şeran mizah ve çocuk edebiyatı alanında da eserler vermiş. Küçükler için "Sürpriz" ve "Derslerle Başım Dertte" (seri), 10+ yaş için "Gürültücüler", "Düğün Alayı", "Korkusuz Köyün Korkuluğu", "Korkak Burçak", yetişkinler için "Ecel", "Phobos" ve "Yılgayak" isimli kitapları bulunuyor. İlaveten "Karanlık Yılbaşı Öyküleri", "Karanlıktaki Kadınlar" ve "Anadolu Korku Öyküleri" adlı kitaplarda da öyküleri yayımlanmış. Türkçe, Almanca, İtalyanca, Hollandaca, Yunanca antolojilerde yer bulmuş, ödül almış öyküleri var. Anadolu kültürü ve Türk mitolojisinden kaynak alan, korku ve gerçeküstü meraklısı, merdiveni kırkına henüz dayamış üretken bir yazar. Çocuk-genç edebiyatımıza kazandıracağı yeni eserleri merakla bekliyoruz.
Adını Arayan Destan
Funda Özlem Şeran
Bilgi Yayınevi
2023 Kasım
220 sayfa
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 22.12.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 11.03.2024 14:11