Pickthall’In İslam Medeniyetinin Dinamikleri Eseri Üzerine

Muhammed Marmaduke Pickthall: Batı’da İslâm’la müşerref olmuş pek çok bahtiyar kimse vardır. Bu bahtiyar insanlardan birisi de Muhammed Marmaduke Pickthall’dır. İslâm’ı sadece bir din değil hayat tarzı olarak da benimsemesi, seçmiş olduğu din hakkında devamlı yeni bilgiler öğrenmeyi ve öğrendiklerini dindaşları ile paylaşması, daha da önemlisi yaşadığı her yerde mensup olduğu ümmetin problemleriyle ilgilenmesi bizim için onu daha özel kılmaktadır.
Pickthall, 7 Nisan 1875 yılında Londra’da doğdu. Babası ve büyükbabası Anglikan papazıdır. İki üvey kız kardeşi de rahibe olarak kilisede aktif çalışmıştır. Babasını altı yaşında kaybeden Pickthall, küçük yaşta yakalandığı bazı hastalıklarla mücadele ederken aynı zamanda erken dönemde başlayan yabancı dil çalışmalarını da sürdürmüştür. Yabancı dil konusundaki başarısı onu yurt dışında çalışmak üzere dışişlerinin açtığı sınava girmeye sevk etmiştir. Sınavda başarılı olamayan Pickthall, aile dostu Thomas Dowling’in davetini kabul ederek 1894-5’te Filistin’e gitmiştir. 1 yıl Önce Kahire’ye gelmiş ve orada Arapçasını ilerletmiştir.
Pickthall İslâm’ı seçmiştir. Birinci Dünya Savaşı ve Batı’nın Osmanlı’yı parçalama gayesinin açığa çıkması onu daha da üzmüştür. Uzun yıllar sempati duyduğu İslâm’la ilgili bir konferansında (Islam and Progressİslâm ve Terakki) açıktan Müslüman olduğunu ilan etmiştir. 29 Kasım 1917 tarihinde gerçekleşen bu olayı takip eden birkaç yıl içinde eşi de Müslüman olmuştur. Bundan sonra Pickthall’ı İngiltere’de yaşayan Müslümanların en önemli önderleri arasında görmekteyiz.
1929 yılı sonunda tamamladığı ve bir İngiliz tarafından yapılan ilk İngilizce Kur’an tercümesi olan The Meaning of the Glorious Koran’ı (New York 1930) Ezher Ulemâsına inceletmek amacıyla birkaç aylığına Kahire’ye gitti. 19 Mayıs 1936 tarihinde Londra’da vefat etti.
Kitabın sunuşunu kitabın mütercimi Yusuf Kaplan yapıyor.
Sunuşta, Allan Blom’un Batı medeniyeti ve düşüncesinin içinde olduğu kaos ve kriz ile ilgili tespitlerine yer veriliyor.
Müellifin bu eseri “Renan Müdaafanamesi”ne benzetiliyor. Renan’ın doktorasını İbn Rüşd üzerine yaptığını öğreniyoruz. Renan’ın İslam ve İslam medeniyetine getirdiği eleştirilere Namık Kemal’in cevap verdiğini öğreniyoruz.
Pickthall’in bu eserinin de Batı’nın İslam ve İslam düşüncesi eleştirilerine bir reddiye olduğu ifade ediliyor.
Kitap ile ilgili genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra yazarın tespitleri ile ilgili bilgi veriliyor.
Kitap sekiz bölümden meydana geliyor. İslam kültürü, İslam medeniyetinin yükseliş ve çöküş nedenleri, kardeşlik, Bilim-sanat-edebiyat, hoşgörü, kaderciliksuçlaması, cinsiyetlerarası ilişkiler ve islam şehri/sitesi.
İçerik:
İslam kültürü… İslam kültürünü diğer kültürlerden ayıran temel özellik İslam kültürü bütün insanlık için, bütün insanlığı beslemek için vardır.
İslam kültürü eser ortaya koyarken anlamlandırma çabası gösterir, eseri putlaştırmaz.
İslam kültürünün gayesi insanın hayatını güzelleştirmektir.
İslam’daki iyimserlik ile Batı düşüncesindeki iyimserlik farklıdır.
İslam kaderci değildir.
İslam’ın sunduğu sistem tatbik edilebilir bir sistemdir.
Zekat birçok sosyal sorunun çözümüdür.
İman ve salih amelin birlikteliğinin felsefi ve zihinsel arka planına vurgu yapılıyor.
Kur’an’da insan ile ilgili temel ayırım iyi ve kötüdür.
İslam akli bir dindir.
İslam’da ruhbanlık yoktur.
İlim sahibi olmanın önemi ile ilgili hadis metinlerine yer veriliyor.
Goethe Kur’an’ı okuduktan sonra: “Eğer İslam buysa, o takdirde, aramızda her düşünen insan aslında Müslümandır.” Diyor.
Günümüz ile Ortaçağ karşılaştırması yapılıyor.
İslam medeniyetinin yükseliş ve çöküşünün nedenler… İslam medeniyeti diğer medeniyetlerle hoşgörü zemininde bir ilişki kurmuştur.
Abbasiler, katı Emevi Sünniliği ile katı Fatımi Şiiliği arasında bir yerde durur.
İslam medeniyetinin yükseliş döneminde bütün insanlar hürdü. Batı toplumlarında ise toplumun büyük kesimi köleydi.
Bir dönem bilgi/güç (medreseler üzerinden) Müslümanların elindeydi.
İslam medeniyetinin çöküş nedenlerinden biri de Moğol ve Haçlı seferleriydi.
Ruhan sınıfının oluşmaya başlaması İslam medeniyetinin geriletmiştir. Bilim tahsili terk edilince gerileme çöküşe dönüşmüştür.
Osmanlı şiiri umutsuzluk şiiri değildir.
Osmanlı önce asker, ikinci olarak şair, üçüncü olarak siyasetçi, dördüncü olarak ilahiyatçı/fakihtir.
İslam medeniyeti içinde bulunduğu krizden kurtulmak için ruhbanlığı terk edip, mevcut bütün ışık ve bilgilerden yararlanmalıdır.
Kardeşlik… İslam kardeşliği… İnsan kardeşliği… Ayet mealleri ile giriş yapılıyor. Ardından Veda Hutbesi metni paylaşılıyor.
Diğer dinlerde teoride kardeşlik anlayışı varsa da pratikte uygulaması yoktur.
Irkçılık, Peygamberimiz tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Hac, Oruç ve Zekat ibadetlerinin İslam kardeşliğini pekiştiren yönleri farklı bir bakış açısı ile okuyucu ile paylaşılıyor.
Bilim-Sanat-Edebiyat… Vahiy ilke ve yasaları sunar. Tabiat kitabı ise araştırma ve deney kitabıdır.
Kimya, Fizik, Matematik, Geometri, Tabiat tarihi, Coğrafya, Tıp, Astronomi alanında Müslümanların icat ve başarılarından bahsediliyor.
Sanat alanında neden geri kalındığı ile ilgili tespitler yapılıyor. Edebiyat alanında verilen eserlere değiniliyor. Mimari alanında ortaya konulan eserler sayılıyor. Hat sanatına kısa bir yer veriliyor.
Said Halim Paşa’nın İslamlaşma adlı eserine birkaç yerde atıf yapılıyor.
Hoşgörü… Batı dünyası, İslam dünyasını hoşgörüsüz olmakla suçlamaktadır. Endülüs’ten Balkanlara Batı dünyasının yaptıkları göz önüne serilerek Batı’ya cevap veriliyor.
Allah’ın vahyi Müslüman olmayanlar için de geçerlidir.
Hoşgörü ile ilgili ayet mealleri veriliyor.
Müslümanların, Yahudi ve Hıristiyanlar ile hoşgörü içinde yaşadıkları dönemlerden anekdotlar paylaşılıyor.
Kadercilik suçlaması… İslam medeniyetinin yükselişi de çöküşü de kaderinde olduğu için değildir. Sebepler yerine getirildiğinde yükseliş, sebepler terk edildiğinde çöküş olmuştur.
Birkaç yerde İslam’ın savaş anlayışının savunma savaşı olduğu vurgusu yapılıyor.
Cihad ile ilgili yeni tanımlamalar yapılıyor. Cihad, İslami disiplin, terbiye ve tezkiye içeren bir eğitimdir. Cihad, nerede görülürse görülsün yanlışa karşı doğru için, kötüye karşı iyi için mücadele etme çabasıdır.
Cinsiyetler arası ilişkiler… İslam’da kadın ve değeri üzerine değerlendirmeler yapılıyor.
Hakiki Müslüman için hayatın bütünü de bilginin bütünü de dindir.
Kadın ve erkek bir elmanın iki yarısı gibidir.
Ebu Hanife’ye göre, bir şehirde özellikle kadınlarla ilgili meselelerle ilgilenecek bir kadın Kadı’nın bulunması gerekir.
Peçe, İslami bir gelenek değildir diyor müellif. Peçe uygulamasının arka planını izaha çalışıyor. Bunu yaparken Batı aklını ikna çabası içinde olduğunu net görüyoruz.
İslam’ın peygamberi, dünyanın gördüğü en büyük kadın hakları savunucusudur.
Kadın hakları ile ilgili ayetlerin mealleri veriliyor.
İslam şeriatı statik değil dinamiktir.
İslam şehri/sitesi… Eğer İslam’ın ışığı bütün boyutlarıyla Batılılar tarafından görülemiyorsa burada suçlu olan Batılılar değil biz Müslümanlarız.
Kitabın bu bölümü, Said Halim Paşa’nın İslamlaşma adlı eserinin özeti ve değerlendirmesi diyebileceğimiz bir bölüm.
Değerlendirme:
Yazarın cümleleri Müslüman kardeşler ekolü yaklaşımlarına çok benziyor. Bazı cümle aralarında Seyyid Kutub tarzı belirirken bazı cümle aralarında Hudeybi tarzı beliriyor. Hemen hemen aynı dönemde yaşamış olan bu üç düşünür Batı eleştirisi konusunda benzer cümleler kuruyor.
Müellif satır aralarında Emevi güzellemesi yapıp Abbasi eleştirileri yapıyor.
Kadın ve hoşgörü konusunda müellif, savunmacı bir psikoloji ile olaylara yaklaşıyor. Bu hastalık maalesef son iki asırdaki birçok düşünce adamında temayüz etmiş bir hastalık.
Müellif farklı konularda farklı ekol yaklaşımları gösteriyor. Müellifin sentezci bir yöntem kullandığını görüyoruz.
Tercümesi iyi. Dili akıcı.
İslam medeniyeti konusuna ilgi duyanlar için ilk adım kitabı olabilir.
Doğu Batı kıyaslamalarının bir asır öncesi için olduğu gerçekliği üzerinden okunmalıdır.
İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Pickthall
Çev. Yusuf Kaplan
Külliyat Yayınları
Yazar: Ferhat ÖZBADEM - Yayın Tarihi: 05.05.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 21.04.2020 14:59
Selamaleyküm Ferhat Hocam.
Çok kıymet verdiğim bir kitabın değerlendirmesini yaptığınız için çok teşekkür ederim.
Ben de elimde bulundurdugum bu kıymetli kitabı en kısa zamanda okumayı düşünüyorum.
Hayırlı ramazanlar, saygılar.
Merhbalar, bu kitaba nasıl ulaşabilirim.