Ruhsal Yalnızlığın Kitabı Anayurt Oteli
Yalnızlık, koca dünyanın içinde onca kalabalığa rağmen bir başınalık hissini doğurur. Yalnızlık kelime anlamı olarak "Tek başına olmak ya da bir insanın kimsesinin olmaması" olarak yer alır. Psikolojik boyutta ise; 'ruhsal yalnızlık' olarak belirtilen birçok insanın içinde kişinin kendini yalnız hissetme durumu vardır. En temel psikolojik ihtiyaçlardan olan bağlanma, aidiyet, yakınlık hislerini duyamamaktır.
Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli yalnızlığın çok iyi işlendiği bir romandır. Sıradan tek düze bir hayatın içinde olan kahraman yalnızlığı iki boyutta da yaşamaktadır. Hem kimsesi yoktur hem de ilişki de olduğu insanlar içinde ruhsal yalnızlığı yaşamaktadır. Roman kahramanı Zebercet ismiyle bile bir aykırılığın, aynı adı taşıyan hiç kimseye rastlamaması ile de bir başınalığının göstergesidir. Zebercet oldukça sıradan bir insan olarak tanıtılır okura.
"orta boylu denemez; kısa da değil. Askerliğindeki ölçülerine göre bir altmış iki, kilosu elli dört. Şimdilerde otuz üç yaşında, gene don gömlek kantara çıksa elli altı ya da elli yedi kiloyu bulur."
Romanda sıradanlığın içinde bir sıra dışılık söz konusu. Zengin alt kurmacalarla döşenmiş olan eser düzen içinde düzensizliği de sunuyor diyebilirim. Zebercedin oldukça düzenli bir hayatı var aslında. Her gün kalkış saati ve yapılacakları rutin halde işler. Ayaklarını yıkamadan yatağa girmemesi gibi de belli takıntıları vardır. Normal seyrinde giden bir hayatın içindeyken otele gelen ismi olmayan bir misafirle Zebercet'in iç bunalımları gün yüzüne çıkar. Bağlanma arzusu, yoğun aidiyet duygusunu yaşama hissi baş gösterir. Hayalle yetinmek zorunda olması giderek iç ve dış dengesini bozar.
Sık sık geçmişe giden bir yolculuk ve geçmişi bugünle örtüştürme çabasını görebiliriz kitapta. Bu da geçmişten gelen izlerin insan kişiliğini, psikolojisini ne denli etkilediğinin kaçınılmazlığını gösteriyor diyebilirim. Ayrıca tatmin olmamış cinsel dürtülerin sapkınlığa dönüşmesi yine geçmiş anılarla örtüştürülmüş ve bu yönden de kaderle bir bağ kurulmuş olduğunu görebiliriz. Bu durum yer yer okuyucuyu bunaltsa da hayatın içinde var olan psikolojik bir boyut olarak değerlendirmek okumayı sürdürülebilir hale getiriyor. Ne yazık ki sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirmemiş bireylerin, kendini toplumdan soyutlama ve ruhsal yalnızlığa girmeleri kaçınılmaz bir hal. Toplumumuzda da görülür bir durum olması ve kitabın gerçeklikle örtüşüyor olması okuma nedeni diyebilirim. Psikolojik olguların romanlarda doğru olarak yansıtılmasını önemli buluyorum. Anayurt Oteli bu bağlamda başarılı bir eserdir ve okunması gerekir.
Roman genel anlamda otelde geçmektedir. Zebercet, otelin kâtibi ve işletmecisidir. Hikâyenin merkezi mekân olarak oteldir. Oteller insanların yaşamında kısa süreli konakladıkları mekânlardır. Mekânın içindeki insanların çeşitliliği, odaların konuklarının sürekli değişiyor olması, gidenlerin ardında bıraktığı izler bir nevi dünyayı anımsattı kitapta bana. Dünyada insanoğlunun misafirhanesidir. Kimin ne kadar kalacağının belli olmadığı, göçenlerin yerine yenilerinin gelişi, farklı karakterlerin yolculuğu ile otelle bütünleşiyor benim zihnimde.
Geçmişe dönük iç monologlarda anlatılan ortaklıkların yanı sıra hikâyede yaşanan zamanın içinde var olan diğer kişilerle de ortak yönleri var Zebercet'in. Yanında çalışan ortalıkçı kadının yaşadıkları ile ruh hali ve otel konuklarından subayın yaşadığı gerçeklerin Zebercet'inkiyle benzer oluşunu örnek gösterebiliriz. Gözlemci bir bakış açısıyla kaleme alınmış eser karmaşık olay zincirlerini okuyucunun daha iyi anlamasını sağlamış. İç monologların yanı sıra karakterin zihninden akan düşüncelerin mantıksal bir bağı olmaması da bilinç akışı tekniğinin de kullanıldığının göstergesi.
Kitap 1986 yılında Ömer Kavur tarafından sinemaya uyarlanmış. Müstehcen ifadeler barındırması nedeniyle 2008 yılında yüz temel eser listesinden çıkarılmıştır. Yine de psikolojik yoğunluğa sahip olması nedeniyle okunması gerektirdiğini düşünüyorum.
Esere verilen ismin kitabın tümüne hitap ettiğini, insanın ana yurdu olan çocukluk döneminin vurgusunu içerdiğini düşünüyorum. Kalp ve beyin arasında gizemli bir bağ vardır. Kimine göre insan bedeninin merkezi beyin, kimine göre ise kalptir. Bu anlamda çeşitli makaleler vardır. Kalbin gücü bilimsel verilerle kanıtlanmış olsa da bana göre insan bedeninin anayurdu beyindir. Düşünceyle şekillenir her şey insanda. Düşünce gücüyle kalbin kararları sekteye uğratılabilir. Beyin ve kalp arasındaki yolculuk hisleri oluşturur. Düşünce temelli akan hikâyesiyle, sorunlu geçen çocukluk dönemiyle ve bunların getirdiği duygu ve sonuçlarla Anayurt Oteli ismini etkili bulduğumu söylemeliyim.
Yusuf Atılgan
Anayurt Oteli
Can Yayınları
128 Sayfa
Yazar: Merve YURTSEVER - Yayın Tarihi: 17.04.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 10.04.2023 00:01