ŞAİR ÖLMEDİ SÖZLÜKTE DURUYOR
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz
Yunus Emre
Sözün başlar kestirdiği, sözün zehri bal ettiği söyleyene değil söyletene bakıldığı kadim medeniyetin, modern zamanlarında yaşayan boynu bükük, sözü buruk evlatlarıyız hepimiz. Divanı Lügâti’t Türk’le başlayan, kamusu namus belleyen medeniyetin iki yüz kelimeyle konuşan çocuklarına dili anlatmak ve anlattığımız ölçüde de dili sevdirmek oldukça güç. Hele hele hız çağında dilin hızı da dünyanın hızına paralel olarak ilerlerken ardından yetişmesi daha da zor.
Dil canlıdır deriz, dil eğilir, bükülür, dönüşür deriz. Baktık dönüşmüyor kendimiz eğer büker dönüştürürüz. Noam Chomsky “Dilin Mimarisi” adlı eserinde “Dil yetisinde saklanan bilgi yaşam süreci içinde değişir.” der. Dil değişir, belki şiirler değişir, romanların konuları değişir, gazeteler değişir ama bunca değişim ve dönüşümde öylece kalan şey “insan”dır. İnsan ruhtur, insan gamdır, insan efkârdır, belki de en çok tebessümdür bu dünyaya bırakılan.
Her sözcük yeni kapılar aralarken zihnimizde bazen de aralanan ama adı konmayan kapıların tabelası oluverir kimi kelimeler. Her gün maruz kaldığımız kelime kirliliği her ortamda kulağımızı ve zihnimizi tahrip ederken okunan güzel kitaplar, duyulan güzel şarkılar, görülen güzel resimlerle azıcık nefes alıp onları ”şükür vesilesi” sayarken güzel ve güncel kitapları okumak, tanımak, bilmek ihtiyacımız da devam ediyor. Onur Bayrak’ın “Lügatlere Güncelleme” eseri ile de bu vesileyle tanıştık.
Eser elli dört sözcüğü incelemiş. Sözcükleri alfabetik sıraya göre düzenlenmemiş. Onur Bayrak öncelikle “Başlamak” sözcüğünü açıklamış ve kelimeye birinci anlam olarak “felakete uğramak” demiş. Bir işe başlamanın “iyi” ya da “kötü” neticelense de bir felaket olduğunu düşünmek felsefi acıdan tartışılabilir olsa da biz başlamamak daha büyük bir felakettir diyerek eserimizi anlatmaya başlayalım.
Onur Bayrak İzdiham dergisi okurunun tanıdığı, severek ve merak ederek takip ettiği “alternatif anlamlar”ın kitaplaşmış halidir bu lügat. Şair sesi dokunduğu yeri inceltir derler, Onur Bayrak da yazılarında şair zarafetini hissettiren bir kalem. Yazarı ilk defa okuyan ve bu eseriyle tanıyacaklar için evvela şunu belirtelim ki bu lügat ciddi, ağırbaşlı ve didaktik bir kitaptan ziyade, biraz hüzünlü biraz mütereddit, biraz da nüktedan bir lügat. Aman efendim böyle lügat olur mu, demeyin; olmuş hem de pek güzel olmuş. Belki de kitabın kapağında lügat yazmasa deneysel bir şiir ya da bazı bölümler için bir deneme yazısı okuyormuş hissine kapılırsınız. Onur Bayrak, bardağı dolu ya da boş gören, bir şey öğretme hevesi ile didaktik bir sözlük yazarı edasından ziyade bardağı güneşe tutup bardaktan güneşi anlatan nazım kalemlerinden. Belki de ruhsuz sözlere kattığı hislerle sözcükleri daha hüzünlü daha meczup ve daha geniş hale getirdiğinden hem İzdiham okurları hem de şairin kendi okur kitlesi onu takip ediyor.
Bu eseri Onur Bayrak’ın Kelimeler ve Hisler (alternatif anlamlar sözlüğü) ile bütün olarak okumak gerekiyor tabi. Birbirinin devamı hatta tamamlayıcısı olan bu sözlükler her an devamı da gelip giderek genişleyecek hissi uyandırdı bende. Onur Bayrak her şeyden evvel şairdir. Şiirleri sözlüklerinde de her kelimeye sindiğinden bana sorarsanız Onur Bayrak’ın sözlüklerini okumadan evvel şiirlerini okumak onun bu alternatif anlamlarını daha iyi kavramamızı sağlar.
Eserde elli dört kelime farklı anlamlarla açıklanıyor. Seçilen kelimler de aslında yazarın bakışını ve ruhunu tanıtmakta. “Ben yüzü ile kalbi uyumsuz çizilmiş bir harita” ( Şairi Öldürdüler, s.63) diye kendini tasvir eden şair “yaşamak’ın kalbimde çıkardığı sesleri anlatmak mümkün değil”( Şairi Öldürdüler, s.24) dediği bu yaşamaktan duyduğu ince sızıyı belki de lügatleriyle daha kolay anlatmak çabasındaydı. Bu sebepledir ki sözlüğüne aldığı kelimeler: Zavallı, esir, sır, bitkin, saklı, teselli, vehim… gibi bu sızıyı ifade eden içli kelimelerdi. Kitapta açıklanan her kelimenin altına ya hissettirdiği ya da doğrudan sözcüğün geçtiği şiir örnekleri verilmiş. Bu noktada bir eleştiri getirmek lazım: şiirlerin şairleri hemen altında verilmemiş, kitabın sonuna şiir dizini olarak eklenmiş. Benim gibi şiiri okur okumaz “yahu bu kimindi” diye düşünenler bir önü bir arkayı çevirmek durumunda kalabilir ki bu da okumayı zorlaştırıyor.
Kitabın kapağında “alternatif anlamlar sözlüğü” dese de okurun bu alternatif anlamların çoğunu daha evvel zihninde kurmadığını düşünüyorum. Yani eser alternatif anlamlardan ziyade bambaşka, yepyeni, değişik anlamlar sözlüğü olarak görülebilir.
Eserde inceden inceden ( ki bu incelik dediğim gibi şair zarafetinden ötürü ) işlenen toplum eleştirileri de sözlük okuduğunu düşünen okur için şaşırtıcı bir tat bırakıyor:
Zavallı:
1.Kendsi olmasına izin verilmeyen, her şeyine dokunulan, halkın içinde yalnız, kendi içinde yetim bırakılan, seven ve sevdiği gibi sevilmeyen, kalan ve gidenin ardından bakan, yalnızlığı seçmek zorunda olan… (s.18)
Sadakat:
5.İhanet etme gibi bir riske girerse her şeyini kaybetme, halka rezil olma terk edilme gibi bir korkaklığı olanların fayda optimizasyonu gereği savundukları kavram.(s.22)
Kibir:
Nerede başlayıp nerede biteceği kararını avamın vermemesi gereken.(s.42)
Özetle bir sözlükten beklediğiniz pek çok şeyi bulamayacağınız ama bir sözlükten beklemeyeceğiniz pek çok şeyi bulacağınız bir eser. Mutlaka bu eseri bütünsel bir okuma ile Onur Bayrak’ın diğer sözlüğünü ve şiirlerini de okuyarak değerlendirmek gerek. Hacimce hafif derinlikçe ağır bir eser olan” Lügatlere Güncelleme” yi yazar kendi açıklaması ve şiiri ile şöyle noktalıyor.
Son:
İçinden ve başından geçenleri anlatabilmek için sözcükleri kendisine göre anlamlandırmanın da yetmediğini fark eden yazarın son güncellemesi.
"bitmemiş bir şiir kadar tedirginim / sarılacak kimse yok üstelik telaşlanacak / ayakta geçiştirdim bazı hesapları/ intikam almış gibi yaptım ve seyrettim uzaktan / sonra eve döndüm ve sayfalar doldurdum / çünkü şiir kimseyi gebertemez şairini saymazsak / o da gömülür ve gömülmemiş gibi yapar zaten" (s.54)
Onur Bayrak
Lügatlere Güncelleme
İzdiham Yayınları
Basım Tarihi ve yeri: 2016, İstanbul
Sayfa sayısı:54
Yazar: Tuba YAVUZ - Yayın Tarihi: 24.02.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.02.2021 15:17
Yine harika bir yazı... Şu cümledeki tespit çok doğru: "Divanı Lügâti’t Türk’le başlayan, kamusu namus belleyen medeniyetin iki yüz kelimeyle konuşan çocuklarına dili anlatmak ve anlattığımız ölçüde de dili sevdirmek oldukça güç" Yazıda tanıtılan kitabı çok merak ettim. Mutlaka okuyacağım. Emeğiniz için çok teşekkürler.