Şairler Geçidi: Kaan Eminoğlu ile Konuştuk, Söyleşi, Ethem ERDOĞAN

Şairler Geçidi: Kaan Eminoğlu ile Konuştuk yazısını ve Ethem ERDOĞAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Şairler Geçidi: Kaan Eminoğlu ile Konuştuk

22.07.2022 09:00 - Ethem ERDOĞAN
Şairler Geçidi: Kaan Eminoğlu ile Konuştuk

Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Küllerine küskün bir anka, hafif tebessüm ve nafile çaba.

Şiir yazma biçiminizi anlatır mısınız? Şiirin mutfağı sizde nasıldır?

Şiirin mutfağı değil, tokmağı olur inancındayım. O tokmakla dövüle dövüle büyüyen, gelişen bir şey şiir. Tokmağı vurduğunuz yeri iyi bilmelisiniz, doğru yere vuran usta; yanlış yere vuran kalfa olur bu mecrada.

Günümüz şiirlerinin sorunları nelerdir? Çözüm ne olabilir? Şiirimizin bugünkü durumu hakkında neler dersiniz?

Günümüz şiirinin en büyük sorunu herhangi bir sorunu kalmamış olmasıdır. Ödüllerin sahipleri önceden bellidir, kimlerin dergi sayfalarını işgal edecekleri o dergi tasarı aşamasındayken tayin edilmiştir, edebiyat etkinlikleri belediyelerin kadrolu şairlerin tekelindedir. Böyle bir konfor alanına hapsedilen şiir nasıl bir soruna sahip olabilir ki? Üstelik artık şairler şiiri bir ideal yaratma aracı olarak benimsemiyorlar, salt popülarite aygıtı ya da bir eğlenceli bir arınma olarak görüyorlar. Şiir, şairinden büyük söz söylemediği zaman şiirin sorunu kalmamış, daha doğrusu ortada şiir kalmamış demektir; itiraf edilemeyen tam olarak da bu. Şiirin sorununu tespit için hasar tespit tutanağı tutmak imkânsız hâle geliyor bu noktadan sonra. Kaporta çürük, tekerlekler laçka, fren bozuk, ayna kırık… Nereden tutsan elinde kalan bir yalnızlık. Şiirimizin bugünkü durumunu yalnızlıktan daha iyi ifade edebilecek bir söz var mı bilmiyorum. O şiirde kendime atfettiğim yalnızlığı bugünkü şiirimize de atfetsem hiç sırıtmaz biliyorum: "Tanrım, yalnızlıktan bile daha yalnızım" Şiirimiz, şairler tarafından yalnız bırakılmıştır. Bu saatten sonra ötenazi belki de tek tedavi!

kaan5

Dergi takip ediyor musunuz? Hangi dergilerde yazdınız/yazıyorsunuz? Dergilerdeki şiirler üzerine neler söylersiniz?

Türkiye'de benim kadar iyi dergi takip eden çok az insan vardır. Yazmadığım yer, almadığım dergi yok denecek kadar azdır diyebilirim. Varlık, Dergâh, Hece, Sözcükler, Üvercinka, Sincan İstasyonu, Şiar, Edebiyat Ortamı, Eliz Edebiyat, Akatalpa, KANON 2010, Mühür, Lacivert Öykü ve Şiir, Keşke, Şiiri Özlüyorum, Şehir, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, SarmalÇevrim, Yelkensiz ilk başta aklıma gelen dergiler. Şiir yıllığa hazırlayarak dergilere bir nebze daha yaklaşmış biri olarak şunu söyleyebilirim. Dergilerde yer alan şiirlerin yüzde doksanından fazlası çöp. Zaten her yıl birkaç tane büyük şiir yazılsa bu Türk şiiri açısından büyük başarıdır. Fazlasında gözüm yok. Şimdilik.

Hikâye / öykü türü günümüzün popüler edebiyat türleri arasında. Şiire ilginin az olduğunu düşünüyor musunuz? Evet ise neden?

Şiire ilginin azalması şiirin topluma ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Düşünün bir toplumun acılarını, sevinçlerini anlatmayan; duygu ve düşünüş dünyası ile bağlantısı kopmuş (koparılmış) bir sanat o toplumda nasıl muteber kalabilir ki? Yine de şiir sıfırlanmış, tamamen gözden düşmüş bir tür değildir. Hâlâ ciddi miktarda alıcısı bulunmaktadır. Bu durum şaşırtıcı mı? Evet şaşırtıcı. Şiirin gerçekle ilişkisinin bu denli zayıfladığı bir çağda hâlâ bu kadar alıcısı olması dilin imkânlarının cezbedici gücünden kaynaklanıyor düşüncesindeyim.

Şiir sadece bireysel bir düşünüşün eseri mi yoksa toplumsal olay ve olgular da aynı oranda etkili midir?

Mizaç ve şartlar diye açıklamak gerek bu durumu. Şairi şiire yönelten bireysel itki mizaçtır ancak mizaç tek başına şiir için yeterli bir imkân değildir. Şairin içinde bulunduğu şartlar mizacı ile şiir özelinde şekillenir. Yepyeni bir hâl alır, farklı bir duyarlılıkla yansıtılır, buna da şiir denir. Şiirin terazisi dengeyi sever. Terazinin bir kefesi boşsa diğeri de boştur.

kaan1

Şiiri ortaya çıkartan koşullara ek olarak neler söyleyebilirsiniz?

Şiiri ortaya çıkaran en büyük olanak yoksunluktur. Yoksunluklarımıza ulaşma arzumuz dille yarattığımız bir evrende bize kurgusal olanaklar sağlıyor. Gerçeğine sahip olamadıklarımızı kurgularıyla telafi ediyoruz. Bu yüzden şiirin hastalıklı bir yanı var.

Şiir ve şuur arasında birbirini etkileyen ya da tetikleyen bir ilgiden söz edebilir miyiz? Toplumun akıbeti açısından şiiri değerlendirmek mümkün müdür?
Şiirin toplumun önünde gittiği ülkeler gelişmeye toplumun şiiri arkaya attığı toplumlar da gerilemeye mahkûmdurlar. Toplumsal ivmenin yakalandığı dönemlere bakın, hepsinin arkasında tetikleyici bir rol oynayan şiiri göreceksiniz. Çünkü şiir farklı bir düşünme biçimidir. Bu düşünme biçimi şuuru yaratmasa da şuuru yaratma imkânı sağlıyor. Bir doğruyu göstermekten çok, doğruyu bulmak için nasıl düşünülmesi gerektiğini gösteren bir araç işlevi görüyor şiir.

Şiirin metropol ya da taşra ile bağı nedir? "Büyük şiir büyük şehirlerde mi yazılır"?

İnsan yaşamadığı yerin havasına teneffüs edemiyor. Kentli şairin taşra şiiri de, taşralı şairin kent şiiri de katlanılmaz oluyor bu yüzden.

Şiirde kuşak kavramı üzerine değerlendirme yapmak ister misiniz? Bu konuda neler söylersiniz?

Günümüz şiirinde iki kuşak kaldığını düşünüyorum. Bu kuşakların varlıklarını ortaya koyma biçimleri birbirlerinin aksi olmaları sebebiyle de ilgi çekici. Birinci kuşak kendinden başka kuşak olduğunu kabul etmeyen 80 Kuşağı, ikinci kuşaksa kendini kuşak olmaya layık görmeyen ve bu en karakteristik özelliği olarak ortaya çıkan 2010 Kuşağı.

Şiir eleştirisi var mı günümüzde? Bir şiir eleştirisi nasıl olmalıdır? Bu alanda dikkatinizi çeken isimler kimler?

Şiir eleştirisi tedavülden kalkalı çok oldu ama şiir tanıtımı çok revaçta. Eleştiri elbette yıkıcı olmalıdır. Yapıcı eleştiri diye sevimli hâle getirilmeye çalışılan kitap tanıtım yazılarının okura eleştiri adı altında pazarlanmasına karşıyım. Herkesin iyi çocuk rolü oynayıp puan kazanmaya çalıştığı bir mecrada kötü çocuk olmayı göğüsleyebilecek insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyorsa burada büyük bir sorun var demektir. Her şairin bir eleştirmen yönü de olmalı, şair şiir bilgisi ve görgüsü arttıkça şiire ilişkin çözümlemeler yapabilecek olgunluğa erişir. Benim genç yaşta bir eleştiri kitabım olması diğer eleştiri kitabımın basılmak için yayıncısını arıyor olması bunun bir kanıtı. Ancak edebiyat ortamı gibi edebiyat yayıncılığı da eleştiriye olumlu bakmıyor. Çünkü eleştiri piyasayı genişleten değil, aksine daraltan bir tür. O yüzden bugünkü şartlarda eleştiri kitabı basılması da çok zor hâle gelmiş durumda.

kaan4

Şiir, kurucu bir unsur olarak geçmişten günümüze birçok toplumun duygu ve düşünce bütünlüğü içerisinde hareket etmesini sağlayan bir etkiye sahip tür. Bu bakımdan şiirin kurucu rolü üzerinden kültür ve medeniyet okumaları nasıl yapılabilir.

İlhan Selçuk'un "Türkiye Cumhuriyeti'ni şairler kurdu." sözünü çok önemsiyorum. Şiirimizin en büyük kuruculuğu budur. Şairimiz bundan memnundur.

Şiirde usta-çırak ilişkisi bağlamında bu ilişkinin eğitim-etki/gölge riski üzerine neler düşünürsünüz?

Şiirdeki usta-çırak ilişkisi hakkındaki görüşlerimi şu şiirde dile getirmiştim. Yeri gelmişken anmam gerek:

USTA ARANIYOR

Ben genç şair, yirmi sekiz yaşında
Tuvalimde nice tamamlanmamış resim
Kaçağım biraz ve yakıştıramıyorum dilimi
Orta hâlli esnaf ağzına

Ben genç şair, yirmi sekiz yaşında
Yabancı olmak için bile fazla yabancı çağına
Hayalleri çalınmış korsan iskeletler tarafından
Karşısında sıra sıra dizilmiş nice dökük kaporta
Düşmek için bile fazla büyüğüm
Usta örümceğin usta ağına

Ben genç şair, yirmi sekiz yaşında
Gelin kavgayla başlayalım söze
Akşamların ufku daralttığı
Gençliğin yalnızca yalnız bırakıldığı
Bir meydanda biçare avcı
Sustalı usta ve jilet bir gençlik
Gelince karşı karşıya
Susmak hafif geliyor ağırlığıma

Ben genç şair, yirmi sekiz yaşında
Her gözden düşmüş gibi zamanda ısrarcı
Bazen tekil bazen çoğul anlamda
Çıtkırıldım çocuk, gergin gençlik
Bilinçaltımızda infilak etmiş hülya
Yüzümüz düştüğünde siz yoktunuz ama biz
Mumdan gemilerle ateş denizinden geçtik

Ben genç şair, yirmi sekiz yaşında
Issız bir ormanda büyümüş üzüntü
Geri vermek istemiyorum
Tilkinin sırtından söktüğüm kürkü
Ezile ezile anlam kazanmışım
Aşktan ve alışkanlıklardan yaratılmışım çünkü

Sizse bilmiyorsunuz, anlamıyorsunuz bir türlü
İçimde birbiriyle yarışıyor
Kurtların mutluluğu, kedilerin hüznü

Folklor şiire düşman mıydı hâlâ öyle midir?
Cemal Süreya'nın en güzel yalanıydı, hâlâ öyle.

Roman, hikâye/öykü yazarların birbirleriyle çekişmeleri pek gözlemlenen bir durum değilken şairlerin çekişmeleri, Türk edebiyatında en sık rastlanan bir durum olarak görülmektedir. Şiirin ve şairlerin çekişmeleri hakkında neler söylersiniz?
Şair egolu insandır, düz yazı yazarı ise egosunu alt etmiş insan. Şair egosundan dolayı kelime tasarrufu ile varoluşunu ifade edebilme gücünü kendinde bulur. Düz yazı yazarı ise varoluşunu ortaya koyma konusunda şair kadar iddialı değildir. İddiası çok olanın kavgası da çok olur.


Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 22.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.07.2022 22:52
1.309

Ethem ERDOĞAN Hakkında

Ethem ERDOĞAN

Kütahya doğumlu. 1995 yılında Alkım edebiyat dergisini bir grup arkadaşıyla beraber çıkardı. Yazı ve şiirlerini Alkım, Kırağı, İpek Dili, Edebiyat Ortamı, Hece ve Yediiklim edebiyat dergilerinde yayınladı.

Yayınlanmış Kitapları

- Cari Şiir: Modern Şiir İncelemeleri, Hece Yayınları, 2025
- Türkçe'nin Çığlığı, Çıra Yayınları, 2024
- Hastalıklı Hikayeler, Hece Yayınları, 2024

- Modernite ve Beyaz Bayrak, Çıra Yayınları, 2024
- Anlatıya Giriş; Roman/Hikaye Öykü İncelemeleri, Ahenk Kitap, 2024
- Şiirden Şaire, Çıra Yayınları, 2021
- Şiirden Şuura, İzdiham Yayınları, 2021
- Ela Bentleri, Yedi İklim, 2017
- Yakaza-n / II Kılıçarslan, Mana Kitap, 2017

Ethem ERDOĞAN ismine kayıtlı 188 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com